8 Temmuz 2010 Perşembe

Lakabı Yok Edici {Lorik Cana}

Galatasaray'ın orta saha anlamında sorunları büyük. Skibbe döneminde de bu sorunlar vardı, Rijkaard döneminde ise sorunlar doruk noktaya çalıştı. Oyunun iki yönünü oynayamayan, top tekniği zayıf, hepsini geçtim agresiflik oranları düşük futbolcularla girilen bir sezondan hayır gelmeyeceğini geçtiğimiz sezon gördük. Bu yüzden transfer politikası orta saha üzerine kurulmuş durumda ve öncelikli hamleler bu noktaya yapılıyor. Oyunun iki yönünü oynayabilen, top tekniği iyi durumda, daha önemlisi agresifliği, rakibi bozması, gerektiğinde sert olmasını bilen futbolculara yöneliyoruz. Bunun da ilk halkası Lorik Cana oldu. Eğer sertlik, agresiflik, üst düzey mücadele, kalite ve lider vasıfları arıyorsanız, Lorik Cana'dan iyi bir isim bulabileceğinizi pek sanmıyorum. Bu yüzden bana göre Galatasaray, Cana'yı transfer ederek sezonun en iyi transfer hamlesini gerçekleştirmiştir.

Fenerbahçe'li Lugano'ya hep imrenmişimdir, keşke Galatasaray forması giyse dediğim futbolcuların başında geliyor. Çünkü bir stoperde aradığınız bütün özellikler bu futbolcuda mevcut. Liderlik onda, agresiflik, sertlik onda, bunların yanında gol özelliği de var. Yani müthiş bir futbolcu ve Lugano'nun varlığı Fenerbahçe açısından büyük avantaj, ayrıca Uruguay için de önemini Dünya Kupası'nda izledik. Bu özellikleri olan bir futbolcu her takıma lazım. İster stoper oynasın, ister orta saha, ister santrafor. Faketmez yani. Gerektiği anda ayağa kalkacak, takımı ateşleyecek, rakibe korku salacak. İşte Lorik Cana ile de bu açığımızı kapattığımızı düşünüyorum. Bu futbolcu genç yaşlarında Marsilya'da kaptanlığa ulaşmıştı ve takımın en önemli isimlerinden birisiydi. Ama Premier Lig sevdası onu Sunderland'a bile götürdü. Gerçi orada da hemen takım kaptanı olmayı başardı, yani liderlik bu adamın kanına işlemiş.

Sert bir futbolcu, bazen de gerektiğinden bile sert olabiliyor. Rakiplerinin orta sahada korkulu rüyası demek mümkün. Mehmet Topal'ın en önemli açığının bu agresiflik olayı olduğunu düşünüyorum. Tamam ofansif anlamda eksiklikleri falan normal ama savunma anlamında da gerektiği kadar sert olması gerekiyor. Yanında oynayan futbolcularında sertlik düzeyi belli bir noktada olmayınca Mehmet Topal orta sahada çok sırıtır. Sadece onu sağa, sola pas yaparken görebiliriz. Hatta Milli Takım'da bile Aurelio bu yüzden öncelikli tercih durumunda. Geçtiğimiz sezonda Mehmet Topal'ın beklentileri karşılayamamasının en büyük eksikliği bu agresiflik, rakibi ısırma olayıydı. Cana ile bunu aşmak öncelikli hedef. Orta sahaya böyle hırslı ve agresif bir futbolcuyu eklemek, savunmada Neill hamlesi gibi orta sahaya Cana gibi bir lideri yerleştirmek çok önemliydi. Mutlaka bir orta saha transferi de gerekiyor ve gerçekleşecektir de ama, Cana'nın o bölgede hayati bir önemi buluyor, etrafında oynayacak futbolculara da bir simge olacak.

Ama böyle oyunun iki yönünü oynayan futbolcularda skora katkı da beklenir. Yani bütün iyi özellikleri defansif yönleri olarak görünüyor ama ofansif anlamda eksiler var. Buna rağmen geri, ileri dengesi iyi olan bir futbolcu. Sürpriz şekilde uzaktan şutları falan da vardır ama Cana'yı da nasıl kullanacağımız önemli. Acaba yanına gelecek yabancı ön libero kim olacak ve nasıl bir orta saha hattı oluşacak. Bunlarıda transferler bittikten ve hazırlık maçları başladıktan sonra konuşabiliriz. İşin özü adamın lakabı yok edici. Bir nevi programlanmış robot gibi öfkesini karşısında oynayan adama kusuyor. Bu agresiflik ona bol miktarda kart olarak geri dönecektir ama böyle bir futbolcuya büyük ihtiyaç var. Taraftarlar da ayrıca böyle isimleri çok sever ama rakip taraftarlar bu adamlara her zaman antipatik bakar, kasap der. Bu arada Prekazi'den sonra da ikinci Arnavut futbolcumuz olacağını da söylemek lazım. Gerçi Cana Dünya insanı gibi. İsviçre ve Fransa vatandaşlıkları da var.

İşin bir de tez konusu olacak bölümü var. Yani futbolcuya ödenecek bonservisten tutun, yıllık ücrete kadar. Bonservis olarak 4.5 milyon avro ödendi ve futbolcu ile 4 yıllık bir sözleşme var. Yıllıkta 2 milyon avro kazanacak. Futbolcunun Marsilya'dan Sunderland'a 7 milyon avro karşılığında gittiğini unutmamak gerekiyor. Cana 27 yaşında ve futbolunun en olgun döneminde. Bu tarzda bir futbolcuyu normalde 7-8 milyon avro'ya transfer edersiniz. Cana ismini duyduğumda benimde beklentim bu yöndeydi ama 4.5 milyon avro gerçekten müthiş bir rakam. Bu transferi kim gerçekleştirdiyse onu kutlamak gerekiyor, çünkü tez konusu olan bir transfer oldu.

5 yorum:

  1. Arnavut Duro yu atlamamak lazım, 2. Fatih Terim döneminde gelmişti...

    YanıtlaSil
  2. Klodian Duro, Galatasaray ile hiçbir resmi maça çıkmadığı için onu bilerek saymıyorum. Ayrıca Terim döneminden önce geldi, Samsunspor'a kiralık verildi ve Terim göreve geldiğinde kendisini denedi, kadroya aldı ama disiplinsiz hareketleri yüzünden liglerin başlamasına bir hafta kala yollar ayrıldı ve açılan kontenjan ile Almaguer transferi gerçekleşti. Gündem Cana :)

    YanıtlaSil
  3. "Torik" Cana olsun lakap :)

    YanıtlaSil
  4. ya arkadaslar lugano gs birlikteliği heryerde konusuluyor kime sorsam dogruladı her an acıklanabilir diyolar insallah alırız yüzyılın tokadı olur.%90 diyolar

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir