![](https://lh3.googleusercontent.com/blogger_img_proxy/AEn0k_ubhe97yoKs867JbG0vT6gog28HSt6FzyN_Qi_szOn_zRKTM07ivofCo3Q-6jLTq_qDDkcji5qKLhPS-f6aKHOBDPpJJDZpyyZ0daAa=s0-d)
Geçmişte Osmanlı himayesinde yaşayan neredeyse bütün ülkeler, şimdilerde Türkiye'ye karşı hiç de dostane olmayan bir tutum sergiliyorlar. Türkleri sevmezler ve Osmanlı himayesinde yaşadıkları günleri de imkanları olsa tarihlerinden çıkarırlar. Ama Arnavutluk ve Makedonya öyle değil. Özellikle de Arnavutluk. Türklerle bağları kalmasalar bile, her zaman bizim yanımızda olan, ilişkilerini sıkı tutan ve Türkler hakkında güzel şeyler konuşurlar. Tabii bu güzel ortamda da Galatasaray'ın efsanelerinden Prekazi'nin de büyük payı var. Prekazi tam 6 sezon boyunca Galatasaray formasını giydi ve 169 maçta 41 gollük bir performans gösterdi. Galatasaray'ın efsane galibiyetlerinde, başarılarında büyük pay sahibi oldu ve bugün çoğu insanın Galatasaray'ı tutma sebeplerinden birisidir. Mesela bu tip küçük ülkelerin en iyi futbolcularının gittiği takımlar, o ülke vatandaşları tarafından desteklenirler. Ama Prekazi'nin Arnavut'ları Galatasaray'lı yapmasını geçtim, çoğu Türk insanınında Galatasaray'lı olmasında payı büyüktü. Tıpkı ilerleyen yıllarda Hagi'nin yarattığı sinerjide olduğu gibi.
Bir de Ermal Kuqo var. O da yeni basketbolcumuz, kendisinin babası Arnavut, annesi Türk'tür. Türk Milli Takımı'nda da forma giyip, özellikle 2006 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda büyük yararlılıklar göstermesinin ardından kadroya alınmamaya başladı ve bundan sonra ülkesi adına oynamaya karar verdi. Bundan sonra kendisini Arnavutluk Milli Takımı'nın kaptanı olarak göreceğiz.
![](https://lh3.googleusercontent.com/blogger_img_proxy/AEn0k_tcIG5SkMCEV3RZbaZCS1_7yp6x9W-fDr8Z3_VKjnTahXy_WKpWQfHD7FLVucbbIl53I4r4WMq5CTrBi1K8RXGgH0Ie60pTeUp1x8_YzeaJXje7fHy9Bou7SjvZozfEVlbPe-VkUKEhrGVGIhWDSYwcMzLUMzWkKq4oees=s0-d)
Klodian Duro mevzusunu da yazmak lazım aslında. Galatasaray, İşkodra ile oynadığı Şampiyonlar Ligi ön elemesi maçında kendisini beğenmiştir ve kadrosuna katmıştı. Ama o sezon kadroda tutmak yerine, Samsunspor'a kiralık vererek gelişimini izlemişti. Takımın başına Fatih Terim geldikten sonra ise hazırlık kampına katıldı ve beğenilerek kadroda tutulmasına karar verilmişti. Ama disiplinsiz tavırları yüzünden ligin başlamasına bir hafta kala takımdan gönderildi ve sonrasında da Malatyaspor'a gitti, ilerleyen yıllarda Rizespor ile tekrar dönüş yaptı ama hiçbir zaman Galatasaray ile resmi maça çıkmadı. Bu yüzden kendisini Galatasaray'ın Arnavut kökenli futbolcuları arasında saymak bence doğru değil.
Son olarak ise Lorik Cana. Yine bir Arnavut ve ülkesinin en iyi futbolcusu. Arnavutluk'da çoğu çocuk televizyon karşısında Cana'yı izliyor, o nereye giderse o takımı destekliyor. Ama Prekazi döneminden Arnavutluk'un bir Galatasaray dönemi var zaten. Alışık oldukları bir takımız ve Cana'nın da mutlaka çocukluk yıllarında Galatasaray ile sempati bağında bir ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Basın toplantısında mutlaka bu soru sorulacaktır. Zaten Cana'nın babası da geçmiş yıllarda Türkiye'ye gelerek Samsunspor'da falan oynamış. İşin ucunda Samsun lafı geçince tabii benim sevgi düzeyim bir kat daha artıyor. Ayrıca Prekazi gibi Cana da Galatasaray'da tabu olmaya aday bir futbolcu. İnsanlar bu tip hırslı, takımları için sonuna kadar mücadele eden, kısacası tekmeye kafa uzatan isimleri severler. Cana bir röportajında ''genelde ön libero mevkisinde oynuyorum ve burada oynamayı tercih ederim ama aşık olduğum takım için her mevkide oynarım'' demişti. Umarım Galatasaray'a aşık olur diyelim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder