Buz patenini büyüklerimiz eski TRT'de izlediği günlerden hatırlarlar ve hala bu spora karşı önemli bir sempati duyarlar. Yine de ülkemizde buz patenini geçtim, kış sporlarına karşın büyük bir ilgisizlik var. Uygun ortamlar olmasına karşın tesis anlamında çok gerilerdeyiz ve ülkemiz içinden herhangi bir kış sporunda çok sayıda sporcu yetiştirdiğimizi hiç görmedim. Kış Olimpiyatları'na falan da 3-4 sporcuyla katılırdık ve onlar da zaten katıldıkları yarışmaları tamamlayamazlardı bile. İşte Tuğba Karademir böyle bir ortamda Türkiye'ye ilaç gibi gelen bir sporcu oldu. Kendisi Türkiye çıkışlı bir sporcu ama çok küçük yaşlarda buz pateni konusunda ilerleyebilmek için aldığı burs doğrultusunda Kanada'ya gitti ve orada yaşıyor. Ama çok küçük yaşlardan bu yana çeşitli turnuvalarda Türkiye'yi başarıyla temsil etti, son yıllarda da bu yabancı olduğumuz olayda bizlere müthiş değerler kattı. Avrupa ve Dünya Şampiyonaları'nda Türkiye'nin adını finallerde duyar olduk. Bu açıdan Tuğba Karademir'e sonsuz teşekkürler etmemiz lazım, üstelik Kanada adına da yarışması mümkündü ama o Türkiye'yi tercih etti.
Tuğba Karademir'in kattıkları falan derken, Türkiye'de Kış Oyunları adına çok önemli bir hamle daha yapılmıştı ve Erzurum'da 2011 Üniversiteler arası Kış Oyunları düzenlenecekti. Doğal olarakta bu şampiyonada en önemli yüzümüz Tuğba Karademir olacaktı. Gerek madalya alma şansı, kış sporlarında Türkiye'yi en iyi temsil eden sporcu olmasından da dolaylı varlığı bu oyunlar açısından çok önemliydi. Ama dün beklenmedik bir olay oldu ve Tuğba Karademir üniversite yaşantısı olumsuz etkilendiği için sporu bıraktığını açıkladı. Sporcunun da henüz 25 yaşında olduğunu söylemek lazım. Bu arada kendisi Kanada'da biyoteknoloji bölümünde okuyor.
Aslında sporu bırakmasını anlayışla karşılayabilirim. Sonuçta müthiş paralar kazanamayacağı bir spor ve okuduğu bölümde de ilerlemesi durumunda daha iyi noktalara gelebilir. Üstelik şu ana kadar buz pateninde Dünya'nın en iyi 3-4 isminden birisi de olamayacağı çok açık. Çünkü potansiyeli bunu gösteriyor. Yine de Türkiye'nin bu dalda tek ismi olması, 2011'de bütün umutların Tuğba'ya bağlanması Türkiye açısından çok büyük bir handikap. Bu olay 2011 için bütün planları değiştirecektir ve bunun Türkiye'ye faturası ağır olur. Kafam bir anda 2008 Olimpiyatlarına gitti. Çin'in bildiğiniz gibi spor konusunda en büyük iki gururu Yao Ming ve Liu Xiang. 2008 Olimpiyatlarında ise Liu Xiang'ın sakatlığı vardı ve yarışması imkansızdı. Buna rağmen Çin yönetimi prestij kaybetmemek adına Liu Xiang'i yarıştırdılar. Çünkü Atletizm alanında bütün tanıtımlar onun üzerineydi. Gerçi start verildikten sonra ilk engele kadar bile koşamadan yarışı bıraktı ama oradaydı. Henüz Usain Bolt'un da falan da o zaman Usain Bolt olamadığını düşündüğümüzde, Liu Xiang'ın varlığı önemliydi. Aynı durumu 2011'de Tuğba Karademir açısından da biz yaşayacağız.
Diğer konu da federasyonun Tuğba Karademir'e yaptığı yatırımlar. Dediğim gibi herşey 2011 içindi ve federasyonda bu konuda taşın altına eline soktu, Tuğba Karademir'i bütün yarışlara gönderdiği gibi, yıllık 100 bin dolar gibi bir rakam verdi. Aslında böyle bir sporcuya az bile diyebilirsiniz ama ülkemizde kış sporlarına ne kadar değer veriliyorki, inanılmaz büyük paralar konuşulsun. Bana sorarsanız Tuğba Karademir'in kararından dönmesi ve en azından 2011'e kadar beklemesi gerek. Onun orada olmaması Türkiye'nin en büyük yarası olur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder