
Santrafor transferi çetrefilli iş. İyi santraforu bulduğunda, onun üzerine gitmelisin ve mümkün olduğunda o adamı takımda tutmalısın. Bugün Fenerbahçe'nin durumu ortada. Semih Şentürk ve Gökhan Ünal ikilisi ile bu işin gitmeyeceği ortada, Güiza'yı ise saymıyorum bile. Bu yüzden yeni bir santrafor arayışına girdiler ve bunun için 15 milyon avro'ları gözden çıkarmış durumdalar. Aynı şekilde Beşiktaş'ta iyi bir santraforun eksikliğini duyuyor, gündemde Robinho gibi futbolcuların ismi konuşuluyor. Gerçi Robinho eğer santrafor olarak transfer edilirse durum yaş ama neyse, konumuz bu değil. Trabzonspor'a da baktığımızda düne kadar iyi bir santrafor ihtiyacı duyuyorlardı. Umut Bulut bir türlü kendini sevdiremedi, Teofilo yetersizdi derken Jaja transferi geldi. Tabii Teofilo'nun da dün üç gol atması kafalarda soru işareti bırakmadı değil. Yani ülkemizin takımlarına baktığımızda iyi bir golcü arayışları var, bu yüzden Galatasaray Baros'un kıymeyini bilmeli ve onu mutlaka takımda tutmalıydı. Bu açıdan Baros'u takımda tutarak sezonun en önemli transferini gerçekleştirmiş bulunuyoruz, Galatasaray'a hayırlı olsun demek lazım.
Galatasaray'ın aslında golcülerden yana her zaman yüzü güldü. Önceleri Tanju Çolak vardı, sonra Hakan Şükür devri başladı, arada Jardel deneyimi oldu, sonraki yıllar biraz sıkıntıyla geçse bile Hakan Şükür'ün dönüşü ve Ümit Karan, Necati Ateş, Nonda gibi futbolcuların varlıkları gol yükünü çekmeye yetti. Ama Baros'un gelişi ise gerek gol anlamında, gerekse pozitif futbol anlamında Galatasaray'ı iki adım ileriye taşıdı.

Baros aslında kariyeri boyunca süper golcü sıfatını kazanmış bir futbolcu değildi. Çok yetenekliydi, harika bir futbol sanatçısıydı ama ününü yardımcı santrafor olarak yaydı. Özellikle Milli Takım'da Koller'i tamamlayan bir futbolcuydu ve bu da Milli Takım'da gol yükünü arttırdı, bu sayede de Liverpool'a transferini sağladı. Ama su gibi gol atabilen bir futbolcu olmadığından, önce Liverpool'dan gözden düştü, sonra ise Aston Villa, Lyon derken yollar Galatasaray ile kesişti. Hatırlıyorum, Baros transferi açıklandığında eleştiriler büyüktü. Bir sezonda 10 golü geçemez diyenleri de gördüm, benim ilk tercihim Nonda sonra Ümit Karan, ancak üçüncü opsiyon Baros diyenleri de. Baros ise Galatasaray forması altında çıktığı 62 maçta 40 gol atarak cevabını verdi, kendisini ispatladı ve bugün Türkiye'nin en iyi santraforundan bahsediyoruz. Hatta sezon sonunda sözleşmesinin biteceğinden yola çıkarak, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın da gündeminde olan bir isim oldu.
Burada sorulması gereken soru, gol konusunda büyük sıkıntılar yaşayan bu adamın, çok büyük beklentileri de üzerine alarak nasıl bir anda patlama yapmış olmasıdır. Baros, kariyeri boyunca çift santrafor oynamış ve başarılı olmuş bir isim. Galatasaray'da ise en uçta yalnız ama çok etkili bir futbolcu oldu. Tabii kanatlarda oynayan futbolcuların da Baros üzerinde büyük katkısı var. Ama o kanatları da çalıştıran, orta sahanın da verimli görünmesini sağlayan isim Baros. Ben uzun zamandır Galatasaray'ın bir futbolcuya odaklı olduğunu görmemiştim. Zamanında Hagi bile oynamadığında Galatasaray bir şekilde sorunu çözüyordu ve kalitesinden ödün vermiyordu. Baros'un yokluğunda ise iyi futboldan uzak, gol yollarında sıkıntı yaşayan, kısaca sürünen bir Galatasaray izliyoruz. Bunda iyi alternatifler yaratamamanın da etkisi var ama Baros'un takım üzerindeki tılsımı gerçekten çok farklı. Kewell işin ruh kısmına bakıyor ama Baros'un takımın kalite kısmına baktığını düşünüyorum. Kewell'sızlık hatta Arda'sızlık bir şekilde çözülür ama Baros'suzluk asla.

Baros'un bu yüzden sözleşmesini uzatmak, takımda kalmasını sağlamak en büyük transfer oldu. İkinci büyük transfer ise ona en uygun alternatifi yaratmaktır, bir bakıma yeni Baros'u ortaya çıkarmaktır. Baros olmadığında onun yaptıklarını yapabilecek, aynı tarzda bir santrafora ihtiyaç var. Mehmet Batdal bu özellikleriyle görev adamı gibi. Onun oynaması sistemi de otomatikman değiştiriyor. Batdal'ın da elbet zamanı gelecek, büyük işler başaracak ama şu görüntüsü Baros'un bir numaralı alternatifi olamaz görüntüsüdür. Türkiye'den veya alttan da böyle bir futbolcunun gelmediğini düşünürsek, genç bir yabancıya yönelmek gerekiyor. Bu açıdan konuşulan Altidore ismi takıma cuk oturacak cinsten.
İyi bir yabancıya itirazım yok da, Bursasporlu Sercan'ın Baros'a benzer bir yapısı olduğunu ve iyi bir alternatif olduğunu düşünüyorum.
YanıtlaSilBaros bu takımın olmazsa olmazı. Arda olmada yeri dolar, Kewell'ın yeri dolar ama Baros'un asla.
YanıtlaSilBaros potansiyelinden fazla oynuyor.Gol atamasa bile stoperleri zorluyor, press yapıyor, itiyor, çekiyor, sarıkart görüyor, bir şekilde takıma yarar sağlıyor.
Arda Turan'ın da bu kadar mücadele etmesi dileğiyle...
oskur