Yola Rijkaard'la devam ediyorsan, onun istediği şartları oluşturman gerekiyor. Bu şartlarında iyi bir orta saha hattı hatta Servet Çetin'in yerine de iyi bir stoperden geçtiğini görüyoruz. Rijkaard bu adamlarla çalışmam diyor ama yönetim inadına diretiyor. Adnan Polat'ın Servet Çetin hakkındaki açıklamalarını hatırlayalım. Servet bu sezon takımda kalacak ve forma giyecek diyordu. Benim bildiğim eskiden olurdu bunlar, yönetim transferi yapar teknik direktöre ise o futbolculardan faydalanmaya çalışmaktan başka bir yol kalmazdı. Özellikle de transferler geciktikçe ve son günlere girildikçe bu tip transferleri çok gördük. Bu sezonda transferin geciktiğini ve yeniden son gün bombaları ile karşılaşma ihtimalimiz olduğunu görüyorum. Bu yüzden de transferin son günlerinde yaptığımız transferleri hatırlatmak istedim, bir bakıma nostalji yapmış oluruz.
Sergio Almaguer & Mehmet Polat: Fatih Terim'in II. dönemi başladığında yaşanan bir transfer çılgınlığı olmuştu. O sezon takıma katılan futbolcu sayısını inanın sayamıyorum. Sürekli takım oturdu, artık transfer olmaz derken sürekli yeni futbolcular takıma katıldı ve bunun son halkası da transferin son günü gelen bu iki futbolcu oldu. Mehmet Polat o zamanlar Milli Takım'a kadar yükselen, iyi bir stoperdi. Alternatif anlamında asla lafım olmaz ama bir sezon kiralanması konusunda şüphelerim vardı ve şüphelerimde doğru çıktı. Kadro istikrarı sağlanamayan bir sezonda o da ara ara forma giydi ve genel itibariyle başarısız oldu. Sergio Almaguer ise tam bir komedi. Fatih Terim, Popescu'nun ardından ayağı top yapan, teknik bir stoper getirdiklerini söylemişlerdi ama daha Avrupa kariyeri bile olmayan 30 küsür yaşında bu adamı transfer etmenin anlamı neydi bilmiyorum. Zaten Galatasaray macerası da fazla uzun sürmedi ve ligin devre arasında yerine Abel Xavier gelmişti.
Ovidiu Petre & Florin Bratu: Bir önceki sezon yaşanan transfer karmaşasında Galatasaray'ın maddi ve manevi kaybı çok büyük olmuştu. Bu yüzden bir sonraki sezona biraz daha az transfer yapıldı ve yabancı transferi konusunda da biraz daha genç isimlere yönelme eğilimi yaşandı. İlk olarak Tamas transferi gerçekleşti derken, transferin son günü ise Petre ve Bratu takıma katıldı. Şimdilerde Tamas ve Petre'nin birşeyler yapabildiklerini görebiliyorum ama Bratu'dan haberim yok. O zamanlar Fatih Terim, büyük gelecek vaad ediyorlar diye yaptığı bu transferlerden bir gelecek göremedi, çünkü bu tip hamleler için Galatasaray'ın fazla sabrı yoktu. Nitekim o sezonda da bu yabancılardan fazla bir fayda sağlanmadı ve takımdan ayrılmaları da uzun sürmedi.
Junichi Inamoto & Mehmet Topal: Düşünün Galatasaray, Saidou'yu bile arar konuma gelmişti. Çünkü iyi bir ön libero bulmak o zamanlar en büyük sorunumuzu oluşturuyordu. Conceicao ve Saidou derken Galatasaray ön liberosuz kalmıştı ve Şampiyonlar Ligi de düşünüldüğünden iyi bir transfere ihtiyaç olduğu açıktı. Ama gündeme birçok isim gelmesine rağmen transferin son günü Gerets'e denilen ya Mehmet Güven'le yola devam edersin ya da Inamoto tercihinde Gerets'in fazla bir şansı olmayacaktı. Daha gerçek bir ön libero mu diye tartışma konusu olabilecek Inamoto, doğal olarak o sezonda istenileni veremedi. Zaten yıllık 150 bin avro kazanan bir futbolcudan da ne bekleniyordu bilmiyorum. Mehmet Topal ise Inamoto'nun bonusu misali takıma geldi ama ayağının tozuyla 2-3 maça çıkmasına rağmen Gerets onu bütün sezon unutacaktı. Ama ilerleyen dönemde Mehmet Topal'la güzel günler yaşadık.
Shabani Nonda: Kalli takımın başına gelir gelmez bir kadro operasyonu yapmıştı ve bu operasyonda Hasan Kabze ve Necati Ateş gibi forvetlerle yollar ayrılıp, takım Hakan Şükür ve Ümit Karan ikilisine kalmıştı. Durum böyle olunca da iyi bir santrafor ihtiyacı doğmuş ama yine çok büyük isimler konuşulmasına rağmen, transferin son günleri Nonda transferi gerçekleşti. Bu transfere tam bir kumar gözüyle bakıyordum, çünkü sakatlıktan çıkmış ve eski formundan uzak olan bir futbolcuydu. Ama Nonda bütün eleştirilerin üstesinden gelerek, Galatasaray forması giydiği süre boyunca elinden gelenin en iyisini yaptı diyebilirim.
Milan Baros: Şu son günler yaptığımız transferler içerisinde en isabetlisi oldu. Baros'un bizim için öneminden bahsetmeye bile gerek yok. Transfer olduğu sezonda da harika işler yapmıştı ve ne kadar önemli bir isim olduğunu kanıtladı. O da düşüş evresinde olduğu için transferi kumar gibi görünüyordu ama bu kumarı kazandığımızı görüyoruz. Eleştireceğimiz nokta ise bu transferin çok geç yapılası ve Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Baros'dan faydalanmamak oldu. Şampiyonlar Ligi çok önemli, mutlaka takılmalıyız diyen yönetim ise santrafor transferini bu kadar geciktirdiği için neyi önemsediğini ortaya koymuştu.
Marek Heinz: 2005/2006 sezonuna girerken Galatasaray'ın en büyük sorunu sol kanatta etkili bir futbolcunun olmamasıydı. Bir önceki sezon Hagi, o bölgeye Ayhan Akman'ı kaydırmıştı ama o da gerçek anlamda bir sol kanat olmadığı için mutlaka transfer şarttı. Sezon başladı yine sol kanat transferi olmadığı için Altan Aksoy o bölgede denendi ve iyi de gidiyordu ama transferin son günlerinde Heinz transferi gerçekleşti. CV olarak fena bir isim değildi ama bu kadar geç bir transfer olması bizim işimize gelmedi. Heinz de o sezonu çok kötü geçirip, kısa bir zaman sonra formasını Ayhan Akman'a kaptırdı ve bir sonraki sezona da takımdan ayrıldı. Ama sonradan oyuna girip Denizlispor'a attığı muhteşem gol şampiyonluk yolunda önemli bir virajı almayı sağlayacaktı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bu listeye de güncelleme gerek 😊
YanıtlaSil