Futbolda ruh kavramı üzerine çok tartışmalar yaşanır. Kimi ruh falan hikaye, iş sistemde, kaliteli futbolcularda diyebilir ama inanın özellikle de Galatasaray'da iş sadece kaliteli kadro kurmaktan, inanılmaz teknik adamlar getirmekten geçmiyor. Burada ezberler bozulur, hayat bir farklı boyutta yaşanır. Geçtiğimiz sezon kurulan iyi kadroyu, bu sezonda henüz kurulamyan kadroyu çok konuştuk, konuşmaya da devam edeceğiz. Ama ne olursa olsun bana kimse önce OFK, sonra Sivas, şimdi ise Karpaty karşısında alınan kötü sonuçları açıklayamaz. Galatasaray'ın şu an elinde bulunan mevcut kadrosu bile Karpaty'i en az 5-0 yenmeye yetecek güçte bir kadro. Daha ileri gitmez, uzun vadede sizi hedefe taşımaz ama bu Karpaty karşısında da bu kadar aciz duruma düşmez. Özellikle de ilk yarı, rakip kaleye gidip bulduğumuz bir pozisyon olmadığı gibi daha farklı bir skorla da karşı karşıya gelebilirdik. 2-0 olunca da maç doğal olarak ıslıklar, protestolar. Ama ikinci yarıda Galatasaray biraz kendisini hatırmaya başladıktan sonra maç en azından 2-2'ye geldi diyebiliyoruz ve deplasmanda da bu rakibi yeneceğimize eminim. Ruh başlığının sebebi ise Kewell'dır. Şu kadroda Galatasaraylılığı en doğru şekilde benimsemiş, takım yere düştüğünde isyan edebilen tek futbolcu.
Harry Kewell & Milan Baros
Kewell için Galatasaraylılığı sahaya yansıtan ayna, Baros için ise takıma kaliteyi getiren unsur demek istiyorum. Ben uzun zamandır, Galatasaray'ın bir futbolcuya bu kadar bağlandığını görmedim. Zamanında Hagi de olmadığında mutlaka yeri bir şekilde doldurulurdu ama bugün Baros olmadığında Galatasaray'ın eli ayağı birbirine dolanıyor. Aslında Mehmet Batdal oyundan çıkıp, Baros oyuna girdiğinde oldukça şaşırdım çünkü rakip kaleye gitmekte zorlanan Galatasaray'ı hücumda tutabilen tek isim Batdal olmuştu. Ama sonradan öğrendiğim sakatlandığı ve çıkmak istediği. Bu yüzden Rijkaard'a bir eleştiri getirmek doğru olmaz ama madem Baros bu durumda, neden ilk 11 oynamıyor sorusunu da sorabiliriz. 90 dakikalık kondüsyonu olmayabilir ama kafadan oynayacağı 60 dakikada bile takımı oldukça rahatlatırdı. Nitekim Baros oyuna girdikten sonra takımın sistemi daha da yerine oturdu. Üstelik Arda'nın kötü, Serdar Özkan'ın silik futboluna rağmen. Bu yüzden hücumda sadece Kewell ve Baros'un yapacaklarına kaldı ve Kewell'ın da sol kanattan gösterdiği futbol sanatı, Baros'a iki gol attırmış oldu. Yine de hepsinden öte takımı ayağa kaldırması ve ateşlemesiyle ileride anlatacağımız yeni bir Kewell destanı edindik. Buradan da Kewell'la sözleşme imzalamamak için her yolu deneyen ama taraftar baskısına dayanamayan yönetime seslenelim. Taraftar da futbolu çok iyi biliyor.
4-3-3'den 4-2-3-1'e
Belki de Sivasspor karşısında da bu düzenle sahaya çıkacaktık ama Serdar Özkan'ın sakatlığı bütün dengeleri bozmuş olabilir. Beklenmedik kayıp yaşanınca da Kewell santrafora geçti ve hücum fakiri bir Galatasaray izlemiştik. Bu maçta ise Batdal'ın santrafor oynaması taşları yerli yerine oturttu ve Arda Turan ortaya kayıp, sistem bir anda 4-2-3-1'e geldi. Bu sistemde de hücum hattı birbirine daha yakın olduğundan, daha kaliteli ataklar bekledik. Ama rakibin Arda'yı kitlemek üzerine kurduğu hat ve Arda'nın bu markajdan kurtulmak için sürekli saha içerisinde kat etmesi de aslında 4-2-3-1'i bozan etmenlerden. Böyle olunca Mehmet Batdal daha fazla geriye gelmeye başladı, hatta hücum organizasyonlarının bile başlangıcında yer aldı. Bir de buna Serdar Özkan'ın kayıp futbolunu beklediğimizde, sadece Kewell'a kalmış bir yapı oluştu. Baros oyuna girdiğinde de bu ikilinin sağladığı uyumdan pozisyonlar ve goller gelmeye başladı. Zaten orta sahanın hücuma verdiği bir katkı yok ama ikinci yarıda biraz daha mücadele etmeye karar verince, rakip ile aramızdaki kalite farkı ortaya çıkmış oldu.
Savunma Hattımız {Kalecisinden, Bekine Kadar}
Lucas Neill'in işi gerçekten zor. Çok ilginç bir savunmayı organize etmeye çalışıyor. Ali Turan'ın sağ tarafta neler yaptığını anlamak güç, Servet'in heybetli yapısına bakıp bu adam çok güçlü dememek lazım ve Hakan Balta kardeşim neydin ne oldun soruları. İşte o Neill bütün bu futbolcuların hataları kapatmasından tutun, kendi görevlerine kadar geniş bir sorumluluğu sırtına almış durumda. Karpaty dediğimiz takımın savunma yapıp, hızlı ataklarda etkili olmaya çalışacağı zaten belliydi. Ama Galatasaray'ın ilk yarıda vurdum duymaz yapısı yüzünden hem savunmada nefes aldırmadılar, hem de her hızlı atakta etkili oldular. Zaten yaptığı bir hatayla maçı hediye eden bir kalecimiz var, bir de buna farklı diyarlarda yaşayan savunma kurgusu eklenince OFK da gelir 2 atar, Karpaty'de. Gönül ister bir stoper alalım ama bu olmayacak. En iyisi Sabri ve Çağlar'ın iyileşmesini bekleyip, Neill & Hakan Balta kurgusunu kurmakta. Gerçi bu maçta olduğu gibi kendinden bir haber Hakan Balta da çok can yakar ama başka bir şansımız yok.
Taraftarın tepkileri de çok ilginçti, hatta uzun zamandan bu yana takımı ateşleyen taraftar profilini ilk defa gördüm. Tabii Galatasaray için konuşuyorum. Maç 2-0 olduktan sonra yine yuhlamalar vardı, hatta iş Rijkaard istifaya kadar geldi ama tepkiyi dozunda tutmayı öğrenmişiz. İkinci yarıda takımı sahiplenen bir yapının oluşmasıyla, futbolcuların toparlanması uzun sürmedi. Anlayacağınız Karpaty karşısında da bu sıkıntıları yaşıyorsak, bana kimse transfer falan demesin. Bu zihniyetle {yönetimden tutun, saha içerisindeki futbolcu profillerine kadar} Misimoviç değil Zidane 25 yaşına dönse fayda etmez. Birileri {Kewell gibi} futbolcuları uyarıp, beyler Galatasaray için oynuyoruz, bu formanın ağırlığı büyük mesajını vermeli. İşte ruhtan bu yüzden bahsediyorum. Yoksa sabaha kadar transfer ve sistem konuşalım, inanın herhangi bir noktaya varmamız imkansız.
UEFA AVRUPA LİGİ: GALATASARAY: 2 - 2 KARPATY
Stat: Ali Sami Yen
Hakemler: Mark Clattenburg, Darren Cann, Stuart Burt (İngiltere)
Galatasaray: Aykut, Ali Turan, Neill, Servet, Hakan (Dk. 78 Serkan), Mustafa, Ayhan, Serdar (Dk. 54 Barış), Arda, Kewell, Mehmet Batdal (Dk. 36 Baros)
Karpaty: Tlumak, Fedetskiy, Milosevic, Checher, Avelar, Golodyuk, Godwin, Khudobyak, Kozhanov (Dk. 65 Hudyma), Kuznetsov (Dk. 72 Batista), Zenjov (Dk. 85 Kopolovets)
Goller: Dk. 34 Kuznetsov, Dk. 41 Zenjov (Karpaty), Dk. 59 ve 86 Baros (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 28 Ali Turan, Dk. 57 Barış (Galatasaray), Dk. 64 Khudobyak, Dk. 90 Godwin (Karpaty)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
yahu barça yok karşıda bu oyuncuların ruh halleriyle ilgili en kazma gsli futbolcu bile şu takım karşısında iki pas yapıp bi şut çeker sorun oyuncu alınmaması değil sorun başkaa.sorun ednanlar.geçen yıl yıldızlar takımıydık niye olmadı?önceki yıl şampiyon takım üstüne yıldızlar geldi o zaman niye olmadı?herifler futbol yönetimi diye bi şey bilmiyorlar o işi sadece adam almak zannediyorlar,tek otorite kendileri olsun istiyorlar hocayla futbolcu arasına giriyorlar durmadan bu durum kopma yaratıyor hoca-oyuncu ilişkisinde, skibede de bu böyleydi rıjkaardda da böyle.bu ortamda hangi hoca futbolcularına güven aşılayıp morallarini yüksek tutar,teknik taktik hatası var rıjkaardın bi dolu ama sorunun temeli ve özü bu onun bile normal kalması şaşırtması lağzım bizi ki kalamıyor zaten.temel sorun ednanlar ve kuyu kazma ustası yöneticilerde.bu takıma messiyi alsan ne olur sorun başkaaaa...
YanıtlaSilrıjkaardı tek konuda haksız bulurum,şuan istifasını vermemesinde.baba niye çekersin bu hanzoları çok ciddi sorunlar var belli yapılsın istediğinn hiç bi şey yapılmıyor yönetim tarafından.ee çek git kurtul.her maçın ardından milli takım bahanesine sığınma.oyuncular posizyon hataları yapıyorlara sığınma sorun başka sende biliyorsun bunu dersen sana da e kardeşim 2 senedir müdahale etmediysen ne zaman edeceksin diye çıkışırlar o yüzden bu her hafta katlanacak,her hafta tepki büyüyecek yönetim de zaten bunu istiyor sayın rıjkaard,öfkeyi sana kusmamızı gözünü seveyim al bavulunu git...
Kewell, Baros tamam ama hala bu takımda Ayhan ve Barış'ı izliyoruz. Çıldırttı yine bu akşam bu ikili. Yediğimiz gollerde ihale Aykut'a kaldı tribünler ıslıkladı ama ilk golde Servet'in ikinci golde H.Balta'nın bireysel hataları vardı. Bir takımın defansında Servet, Ali Turan; orta sahasında Ayhan, Barış varsa 2 gol handikapla başlar takım. Rakip fena takım değil ama baskıda ne hale geldiklerini gördük. Rövanşta al gülüm ver gülüm oynarsak turu kaybederiz.
YanıtlaSilHocam hala ruh diyorsun herkez gibi uyuyorsun yapmayın ne ruhu yetmedimi futbolcu ve tenik adamları suçlayarak geçirdiğimiz seneler bu sene 2.devre takım koparsa yine mi ruh diyiceksiniz yine mi tenik adam yollıcaz uyanın anadolu takımı yönetir gibi Galatasarayı yönetmeye çalışanlara bir bakın oyuncular paçaları tutuşunca çoşuyor niye çünkü adnanlar sayesinde Hiç bir teknik adama saygıları yok bir başkan gelicek ve diyicek karşındaki adam frank rijkard john neskens sen kimsin bana onu söyle diyicek hala konuşa biliyorsa zaten yollıcak.
YanıtlaSilYazıyı komple okuyun, girişe göre yorum yapmayın derim :) Yazıyı yeni bitirdim henüz, ruh olayı farklı. Şu takım ne olursa olsun Karpaty'e 5 atmalı. Bu orta sahayla hemde. Ama transferden başka sorunlar var, Kewell'ın gözlerine bakın ne demek istediğimi anlarsınız.
YanıtlaSilRuh lazımda biraz da beyin lazım..Soyadı futbol becerisiyle çok uyumlu olan Hakan Kadir Balta'ya sormak lzaım orada o topa göğüsle dokunmaya çalışmak nasıl bir mantıkla açıklanır ki. İnsanın karnını ağrıtıyor bu Galatasaray. Göndermek için yapmadıklarıhainliğin kalmadığı sana yağına formasını teslim ettikleri kewell olması bugün o yönetim o staddan çok zor çıkardı bu da biline...
YanıtlaSilSorunu "ruha" bağlamasakta profesyonel olmak desek. Baros ve Kewell'in Galatasaray'ın renklerine aşık olduklarını sanmıyorum tıpkı Neill gibi. Evet taraftarla aralarında özel bir bağ var ama iyi oynamalarının, asla pes etmemelerinin sebebi bu da değil. Sebep işlerini profesyonelce yapmaları, işlerine ve kendilerine olan saygıları. Yoksa ruhla gazla 15 dakika koşar sonra dilin dışarıda gezersin. Futbolda renklere bağlılık, renk aşkı vs. bu gibi kavramlar tarih oldu çoktan. Yerini alan kavram iş ahlakı düzgün olması veya olmaması. Yoksa eminim Arda bu renklere onlardan 20 kat fazla aşıktır. Bundan hiç şüphem yok ama profesyonellikte onlardan öğreneceği çok şeyler var.
YanıtlaSilMre; İş ahlakına eyvallah ama sözleşme döneminde Kewell ve Baros bunca fedakarlık yapıyorsa orada iş ahlakından başka şeyler ararım :) Baros'a onca teklif vardı ama o kalmayı tercih etti. Kewell için ise gitsin diye yönetimin forma numarısını başkasına vermesinden tutun, sözleşme uzatmamak için süreci uzatmasına kadar birçok yaşanana rağmen Kewell kaldı. Bu iki adam cidden çok farklı.
YanıtlaSil30 küsur yaşındayım ve bu kadar kalitesiz bir galatasray kadrosu ilk defa izliyorum desem abartmış olmam. arda turan denen balonda dahil olmak üzere takımda klas diyebileceğimiz kewell ve baroştan gayri topçu yok. e tabi elano kazma zaten satın gitsin, keita delibaş manyak iyi oldu sattık kurtulduk, dos santos kim oluyor daha dünkü bebe diye diye takımda topçu bırakmayan adnan efendileri tebrik ediyorum. kına yaksınlar.
YanıtlaSil