Galatasaray'ın efsane olan yabancı futbolcularını düşünelim. Hepsi takım yere düştüğünde ayağa kalkmak adına isyan eden, her türlü sorumluluğu alan ve bu takımdan koptuktan sonra bile hala Galatasaraylıyım diyen isimler olmuştur. Hagi'den tutun, Prekazi'ye, Simoviç'e, Taffarel'e ve Mondragon'a kadar. Bugünlerinde yıldızları Kewell, Baros ve Neill oldu. Son yıllarda çok büyük transferler yapılıyor ve takıma katılan yabancı futbolcuların cv'leri çok geniş. Büyük yıldızları ülkemizde görmek artık eskisinden daha kolay. Ama işin kötüsü çoğu yıldızın da belli bir yaşı geçtikten sonra para için ülkemizi tercih ettiğini söyleyelim. Ya da kendini yeniden bulmaya çalışan isimlerin rehabilitasyon merkezi olduk. Yine iş ahlakı yüksek olan futbolcu, takımı adına canını dişine takıyor ama profesyonelim diye takılan isimlerin parasını aldığını ve köşesine çekildiğini söyleyelim. Galatasaray'dan örnek verirsek, Elano diyelim. Geçtiğimiz sezon Galatasaray'a transfer olma sebebini, Milli Takımdaki yerini kaybetmemek olarak açıklamıştı ve yerini kaybetmedi de. Ama kafalarda Dünya Kupası'nın olması da Galatasaray'a beklenileni getirmedi. Oysa ki geçtiğimiz sezona yine baktığımızda uzun sakatlıklara rağmen, ayakta kalan isimlerin Kewell, Baros ve Neill olduğunu görüyoruz.
Karpaty ile oynadığımız maç her açıdan iki farklı bir senaryo oldu. İlk yarıda ölüleri oynayan, sahada varlığını gösteremeyen ve taraftarın sırt çevirdiği bir takım. Sistemi tartışıyoruz, bu orta saha ile olmaz diyoruz ama çok farklı sorunlar var. Nedenini anlamadığım şekilde ruhunu kaybetmiş, mücadeleden kaçınan ve ne yaptığını bilmeyen bir yapı. Bizler Arda Turan'dan takımı sırtlamasını, ateşlemesini beklerken 2-0'dan sonra Kewell ortaya çıkıyor ve ''hadi bu iş daha bitmedi'' mesajını veriyor. Bu da o an takım aleyhine bağıran taraftarı ters çeviriyor ve ikinci yarıda takımı ateşlemek adına uğraşan bir taraftar profili doğuruyor.
Tabii Kewell'ın başlattığı bu isyana hangi futbolcular katılıyor dersek, ben sadece Neill ve Baros'u gösteririm. Baros zaten bu takımın olmazsa olmazı, Galatasaray bir futbolcuya hiç bu kadar bağımlı olmamıştı diyorum. Kewell ateşi yakıp, Baros da elinden geleni yapınca hücum anlamında pozisyonlar bulan, goller atan Galatasaray ortaya çıkmış oluyor. Geride de Ali Turan'ın, Servet'in açıklarını kapatmaya çalışan, orta sahanın zayıf mücadele gücünde hızlı gelen ataklara karşı ayakta kalabilen bir Neill var. Bu ortamda ben olsam ''lanet olsun, ben oynamıyorum'' moduna gelebilirim. Ama Neill uğraşıyor, çalışıyor, mağlubiyeti kabul etmiyor.
Sahada 11 Kewell olsun diyoruz ve umarım birgün bu gerçekleşir. Bu arada Kewell'la sözleşme imzalamamak adına uğraşan, adamın numarasını başkasına veren ama taraftarın baskısına dayanamayan yönetime de selam olsun. Futboldan sadece anlayan onlar değil, inanın bu işi taraftarlar daha iyi biliyor. Kulüpler taraftarındır ve Galatasaray taraftarının Kewell hakkındaki tutumu oldukça işe yaradı, bu kötü günlerde bizi aydınlatan bir ışık oldu. Ayrıca Baros'la da bugünlerde sözleşme yenilemek güzel hamle, umarım Neill için de sezon sonu beklenmez. Hepsinden ötesi başarı isteniyorsa, artık doğru kadro bir an önce kurulmalı. Kewell, Baros ve Neill gibi isimler güzel ama isyanın başaramayacağı günlerde gelecektir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder