17 Ekim 2010 Pazar

Allah Yardımcınız Olsun / Galatasaray 2-4 Ankaragücü

Fatih Terim'in herhangi bir kulüple anlaşmadığı her dakika, Galatasaray'ın potansiyel bir numaralı teknik direktör adayı olduğunu söylemiştim. Bu Fatih Terim'i takımın başında istediğimden ziyade olacakları tahmin ettiğim içindi. Yarın Fatih Terim açıklanmasa bile inanın birgün mutlaka bu takım için yeniden göreve gelecek. Buna inanıyorum ama kısa vadede de takımı toparlamak, sistemden öte takım üzerinde oluşan ruhsuzluk dalgasını bozmak adına da başka yapılabilecek birşey yok. Rijkaard'ın Türkiye'ye kaldığı her an kendisine zarar, artık onunla bir yere gelinemeyeceği ortada. Bunu da Servet Çetin'in önce kadro dışı bırakılması, sonrasında dinlendirdim geyikleri, şimdi ise 11 başlamasına bağlıyorum. Yönetim artık Rijkaard'ı yönlendiriyor ve bu ortamda sistemden söz etmek imkansız. Servet Çetin'in maç sonu açıklamaları tehdit gibi, üstelik maçta da gösteremediği futbol ortada. Ama buna Rijkaard ses çıkaramıyor, inanın saçma bir döngünün içerisindeyiz. Bu açıdan eğer Terim başa geliyorsa hoşgeldin demekten başka bir yol kalmıyor. Ankaragücü maçında bir maçtan öte herşeyi de yaşadığımızı söylemek lazım.

Baros'un İsyanı

Bir takımın sistemi bir futbolcuya bel bağlamış veya şartlar buna itilmişse zaten sistemden söz etmek çok manasız olur. Galatasaray, Baros varsa var yoksa yok. Bu futbolcuya ısrarla alternatif yaratılmadığı gibi sahadaki ruhani liderlerin de {Kewell, Arda gibi} olmaması Baros'u yalnız savaşçı olmaya yönlendirdi ve o da bir yere kadar. Maçın sonunda bu tempoya dayanamayarak yeniden sakatlığı nüksetti. Maç içerisinde de baktığımda Baros top almaya çalışıyor, o pozisyona giriyor, şut atıyor, gol atıyor, mücadele ediyor yani bir takımın ayakta kalması adına herşeyini veriyor. Ama aynı mücadeleyi diğer arkadaşlardan göremeyince de otomatikman Ankaragücü'ne karşı bile mahkum kalıyorsun. Bugün Baros isyan eden adamdı ama aynı zamanda yalnız adamı da oynamış oldu. Umarım Fenerbahçe maçında kadroda yer alır, eğer o olmazsa olacakları tahmin bile edemiyorum.

Rijkaard'ın Hızlı Kanat Sistemi

Sistemin 4-2-3-1'e geçmesinin ardından Rijkaard'ın kanat oyuncu tercihleri daha çok hızlı isimler olmaya başladı. Pino, 11'in değişmez ismi, Aydın Yılmaz ise gönderilecek derken bir anda can simiti. Sürpriz olan ise Sabri'nin sağ açık oynamasıydı, bu beklenmeyen bir durum oldu ama iyi bir tercihti diyebilirim. Sağ bek özelliklerinin de ona kattığı durumlarla beraber hücumda pres yapan, top kapan ama bunları değerlendiremeyen bir Sabri vardı. Sürekli bek oynaması Sabri'nin açık özelliklerini öldürmüş gibi ama ilerleyen dönemde bu alternatif mutlaka kullanılmalı. İşlemeyen taraf ise beklerin hücuma katkı verememesiydi. Insua ve Serkan hücumda aktif olarak yer alamadılar, bu durum da Sabri ve Pino'nun orta sahanın derinliklerine kadar gelip hücum yapmaya çalışmalarıyla sonuçlandı. Alan da büyüdüğünden, Pino teknik özelliklerini, Sabri ise seri hareketlerini olumlu kullanamadı.

Misimovic'ten Faydalanamamak ve Aydın Yılmaz Değişikliği

Bu durum da Rijkaard'ın bittiği noktaya denk geliyor. Sistem 4-2-3-1'e geldi dememize rağmen Rijkaard hala 4-3-3'ün izlerini takımda gösteriyor ve Misimovic'i serbest adam oynatmaktan ziyade orta sahanın derinliklerine kadar çekebiliyor. Bu da Misimovic'in fayda sahasını kısalttığı gibi, beklenen Baros'la uyumu göstermesine büyük engel. Aslında maçın başında Misimovic oldukça istekli, geçen haftalara oranla daha da sorumluluk alan bir durumdaydı. Baros'la da ikili oyunlarını sıklıkla izledik ama ilerleyen bölümde çok geriye gelmesi onun da etkisini bitirdi. Devamında da hücumda organize olmayan, sadece Baros'un ayağına bakan bir takım geldi. Yine de hücumda top tutabiliyorduk ama Misimovic & Aydın Yılmaz değişikliği havluyu attığımız an oldu. İnanın ne düşündü bilmiyorum, Aydın'ı kanata çekti gibi görünmesine rağmen Aydın Yılmaz serbest oyuncu misali oynamaya çalıştı, ilginç işlere girişti ve hanesine bir kötü maç daha eklemiş oldu.

Ufuk Ceylan konusunda da büyük yanılgıya düştüğümü ekleyeyim, bugün kötü bir kaleci olduğuna bende inandım. Yediği gollerin yanında, kırmızı kart pozisyonu gerçekten bir kalecinin düşeceği en komik durum olabilir. Ankaragücü cephesine ise baktığımızda Galatasaray savunmasının arkasına attıkları uzun toplarla etkili oldular. Hakan Balta ve Servet'in herhangi bir uyumu olmadığı gibi maç içerisinde de çabalarının olmaması Sestak ve Metin'e büyük maden yarattı. İlerleyen bölümde de savunmanın öne çekilmesi ve yapılan basit hataların devamı da böyle bir farklı skoru doğurdu. Ümit Özat, dersine iyi çalışmış demek mümkün. Rijkaard cephesi ise sanırım son denmelerini yaşıyor, belki de yarın ben eve gidene kadar bir devir bitmiş olacak.

GALATASARAY: 2 - ANKARAGÜCÜ: 4

Stat:
Ali Sami Yen

Hakemler:
Tolga Özkalfa, Mehmet Şahan, Serdar Akçer

Galatasaray:
Ufuk, Serkan (Dk. 64 Aykut), Servet, Hakan Balta, Insua, Mustafa Sarp, Ayhan, Sabri, Misimovic (Dk. 67 Aydın), Pino, Baros (Dk. 85 Mehmet Batdal)

Ankaragücü:
Özden, Kulukowski, Zewlakow (Dk. 46 Aydın), Rajnoch, Uğur, Özgür (Dk. 81 Turgut Doğan), Theo, Sapara, Güven, Sestak, Metin (Dk. 58 Hürriyet)

Goller:
Dk. 3 Metin, Dk. 57 Özgür, Dk. 60 Sestak, Dk. 90 2 Turgut Doğan (Ankaragücü), Dk. 57 ve 65 Baros (Galatasaray)

Kırmızı Kart:
Dk. 62 Ufuk (Galatasaray)

Sarı Kartlar:
Dk. 71 Kulukowski (Ankaragücü), Dk. 81 Mustafa Sarp, Dk. 82 Ayhan, 89 Hakan Balta (Galatasaray)

5 yorum:

  1. artık diyecek şeyler çoğaldı ve sabır ters orantıda azaldı...futbolcusuna,hocasına ve yönetimine karşı...

    1-bugüne kadar hep hocaya güvendim barcayı çalıştıran adam bu sabır göstermek lazım,adamda ışık olmasa nasıl emanet ederler dedim barcayı falan ama...maç 3-1 olmuş ben nasıl tv başında izliyorsam maçı aynen oda izliyor..ya zaten giden gitmiş daha defansif orta sahasımı kalmış çıkarsana ayhanı yada sarp'ıda forveti ikile..baltayı hiçmi izlemedin milli maçta bu kadar kötü adam güvenipte stopere koydun..

    2-Kafasız adamla büyük takım olunmuyor..bunca senedir Galatasaray'lıyım..bu kadar kötü oynayan topçu grubu görmedim..2.golde servet kazması hava topuna çıkıyor elleri havada eli değse pozisyon duracak Allahtan değmedi de baros gol attı..balta yerlerde sürünüyor..sabri hala aynı bir tane adam gibi orta yap be kardeşim ya..
    3-yönetim: bence suçu başkasına atmadan bu külübü biraz seviyorsanız bu gece bırakın..reykardı atmayın kurtların önüne kendinizi kurtarmak için..
    ha bu arada bence imza toplayalım seyrantepe bu sene açılmasın..yeni stadda bu rezilliklerle fena g...t oluruz..yazık olur o stada da..

    YanıtlaSil
  2. eger ima ettigin seyi dogru anliyorsam sen de 180 derece dönmüssün, fotomac'ta posta'da köse yazisi yakisir sana hic kusura bakma

    YanıtlaSil
  3. artık taraftarın ona buna bağırmayı bırakması lazım. ciddi biçimde durup düşünmek lazım...

    http://bonlibero.blogspot.com/2010/10/vizyon.html

    YanıtlaSil
  4. Neyse iyi oldu, belki bundan sonra doğru dürüst futbol seyredebiliriz "yeni düzende". Zaten oynadığımız oyundan zevk alan sadece romantik futbol blog yazarları idi; onlar da artık başka tanrıya taparlar...

    YanıtlaSil
  5. Rijkaard bu maçın en hatalı ismidir, kuşkusuz... Bugüne kadar ki maçlarda hep oyuncuların temel beceri eksikliğine dem vurduk ama dün akşam başka bir şey vardı sahada.

    Misi'nin orta sahaya yapışık oynamak zorunda kalması bir rezillik, ama bu böyleyken Servet'in maçın yarısını rakip ceza sahasında geçirmesi tam bir felaketti. Defanstan çıkan bütün topların Servette buluşması bence kasti bir hareket ve bir mesaj idi. Düşünün; Hakan Balta topu alıyor, ileriye ya da kanata değil Servet'e gönderiyor.

    Ankaragücü ilk golü bulduktan ve Serkan'ın kanadını delik deşik ettikten sonra buna karşı Galatasaray'ın tek silahı vardı: Sabri'yi geriye çekmek. Çünkü savunmada o kontrataklara yetişebilecek tek süratli oyuncu Sabri. Maç sonrası buna önlem alınmadığını söylemek ise sadece komik... Oysa Sabri'yi geri alıp Pino'yu kanadına çekebilir, çift forvete geçiş yapılabilir ya da elde sol açık olmamasından dolayı serkan solbeke, insua onun önüne konabilir, bir sürü varyasyon var.

    Gene de Rijkaard'ın gönderilmesi yapılacak en büyük hata olur. Bu yönetim Fatih Terim'le çalışmaz. Bu futbolcular da bir süre için uyum gösterirler ama Harry Kewell'ın, Elano'nun hatta Misimovic'in Fatih Terim'le geçinemeyecekleri çok önemli bir gerçek. Galatasaray en az iki senesini daha heba edecektir.

    Sorun tek başına Rijkaard'da değil! Fatih Terim yerine Lucescu gibi bir hoca getirseniz gene bir derece. Fakat Terim de Rijkaard kadar inatçı bir sistem hocasıdır.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir