12 Ekim 2010 Salı

Azerbaycan - Türkiye / Maça Doğru

Almanya, Belçika ve Avusturya gibi deplasmanlar gurbetçi vatandaşları düşündüğümüzde fazla deplasmanmış gibi görünmezler. Ama bir deplasman vardır ki orada kendi evimizde oluruz. Azerbaycan deplasmanında oynanan maçlar genelde böyle olmuştur, Türkiye orada tamamen kendi evindeymiş gibi hareket eder. Şunu da unutmamak lazım. Türkiye'nin bir de her katıldığı eleme grubunda ilginç sürprizleri vardır. Gider Malta ve Estonya'yı yenemez, kendi evinde alakasız bir mağlubiyet alır derken gruptan çıkma sürecini oldukça zorlaştırır. Aslında Türkiye'nin bu tip eleme gruplarında asıl çözmesi gereken konu bu. Almanya'ya deplasmanda yenilirsin, bu asla sürpriz olmaz ama sen garip puan kayıpları yaşarsan, geri dönüş sürecinde oldukça sıkıntı yaşarsın. Bu yüzden böylesine maçları kayıpsız atlatmak, üstelik rahat skorlarla kazanmak çok önemli. Kazakistan gibi kolay görünen ama aslında çok yıpratıcı bir deplasmanda alınan rahat galibiyet oldukça önemliydi, şimdi aynısını Azerbaycan karşısında gerçekleştirmek gerekiyor. Maçın başında atılacak bir gol bizleri fazlasıyla rahatlatır ama gol geciktikçe durumun sıkıntıya girme ihtimalini de unutmamak gerekiyor.

Almanya karşısında oynanan futbol kimseyi tatmin etmedi. Hatta 80'ler dönemine dönmüş bir Türkiye'den bahsedildi. Yani iki gol yediğinde üç gol yememek için dua eden bir takım gibi. Özellikle de Fatih Terim döneminde ne olursa olsun asıl tema mücadele üzerineydi. Yenildiğimiz maçlarda, hatta çok kötü olduğumuz anlarda bile Milli Takım mücadeleden asla kaçınmazdı, modern futbolda bu ne kadar doğru tartışılır ama takımın temel karakteri buydu. Almanya karşısında ise bunun izlerini göremedik. Aurelio'nun sakatlığından sonra da yanlış taktiğe geçiş sürecinde de Hiddink eleştirilen odağı oldu ve şimdiden başarılı mı başarısız mı tartışmaları var. Henüz üçüncü maçımızı oynadığımızı ve dört maçtan alınacak dokuz puanın hiç de kötü olmadığını söyleyelim. Hiddink'in hala hazırlık turları attığını düşünüyorum ve Milli Takımlara verilecek aradan sonra da Hiddink'in futbolcularını ve sistemini izlemeye başlayacağız. Bu kısa süreçte bildiği futbolcularla yola devam etmek istiyor ve buna saygı duyarım.

Azerbaycan, yukarıda bahsettiğim gibi Türkiye'nin 80'lerini yaşayan bir ekip. İki gol yediğinde üçüncü golü yememek için dua eden, bu tip güçlü rakiplere karşı atacakları bir golle büyük sevinç yaşayabilen bir takım. Spor olarak yaptıkları yatırımlar var, özellikle de devşirme sporcularla bir yerlere gelmeye çalışıyorlar ve bunun meyvelerini uzun vadede elbette yiyecekler. Şimdi de genç sayılabilecek, potansiyeli olan ama uzun yıllara ihtiyaç duyan yapıdalar. Yani bize rakip olmaları söz konusu bile olamaz ama ellerinden geleni de yapacaklarını söyleyelim. Sert bir maç olacak, Azerbaycan'ın her gol yemediği dakika bizim için sıkıntı yaratacak ama bulunacak erken bir golle de çabuk çözülebilecek bir maç.

Hiddink'in bu maçta ofansif bir kadro sahaya sürmesini ve Almanya maçına göre bazı isimleri de değiştirmesini bekliyorum. Forvette muhtemel bir Mevlüt Erdinç ve Semih Şentürk tercihi olabilir, ayrıca Aurelio'nun yokluğunda da Selçuk İnan, Nuri Şahin, Emre Belözoğlu orta sahasını kullanacaktır. Sol tarafta ise Sabri'nin yerine Hakan Balta'yı izlememizi ve Hamit Altıntop'un da kendi mevkisine dönmesini bekliyorum. Azerbaycan oynadığı üç maçta savunmasıyla evlere şenlik mesajını verdi, çok fazla gol yiyorlar ve basit hatalar yapıyorlar. Bu yüzden hücumu temel felsefe yapmak, seri oynamak daha önemlisi Azerbaycan'a sert olma imkanı tanımamak lazım. Detaylı maç analizi ise yapmaya bile gerek yok, açık olarak bu maçı kazanamıyorsak zaten fazla konuşmamak gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir