Galatasaray'ın Romanya ekolünü hatırladım bir anda. Hagi'den, Popescu'ya, Filipescu'dan, İlie'ye kadar giden bir ekol. Lutu'yu falan da hiç saymıyorum bile. Bu ekol başarılı bir ekoldü, hatta bu saydığım isimlerden Hagi ve Popescu bugün efsaneler arasında yer alıyor.
Fenerbahçe'nin de Brezilya ekolü var. Son yıllarda yaşanan Brezilya çılgınlığı. Daum'un ilk göreve geldiği günden bu yana takıma gelen birçok Brezilyalıyı sayabiliriz. Alex'den, Luciano'ya, Deivid'e, Cristian'a, Bilica'ya, Edu'ya hatta Roberto Carlos'a kadar uzanan bir ekol. Lugano'yu bile Brezilya Ligi'nden geldiğinden bu ekolün arasına katmak mümkün. Onlar adına da bu ekol başarılı oldu ve birçok şampiyonluk yaşandı, hatta Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final görüldü. Bu ekol içinden de Alex'in bugün heykelinin dikilmesi söz konusu.
Şimdi de Beşiktaş. Quaresma'nın getirdiği rüzgar onları Portekiz semalarına taşıdı ve Fernandes, Simao, Almeida ile Portekiz futbol üçlüsü tadında transferler gerçekleşti. Bu isimleri Beşiktaş formasıyla sahada görmeden konuşmamak lazım ama kariyerlere baktığımızda Beşiktaş'ın çok başarısız bir sezon geçirse bile şu getirdiği heyecanın bile yeteceğini düşünüyorum. Quaresma'nın zaten sağlıklı olduğunda neler yaptığını izledik, daha bunun Simao'su var. Adam Atletico Madrid'den ayrıldığını açıkladığında şehir genelinde yas ilan edildi. Almeida desek Avrupa'nın iyi golcülerinden, Portekiz Milli Takım'ının oyuncusu. Fernandes, son zamanlarda sakatlıklarla çok uğraştı belki ama o da müthiş bir potansiyeldi, Valencia Dünya para saydırdı bu adam için. Yani genel tabloda bile şu heyecan büyük bir adrenalin sebebi.
Wenger'in bir takımda iki Brezilyalıdan fazlasını bulundurmamalı geyiğine hiç girmeyeceğim. Ya da bunu diğer ülkelere de uyarlamayacağım. Ben severim bu tip ekolleşmeleri, iyi yapılanmayla da başarı yolunda önemli bir katkıdır. Beşiktaş'ın da bu Portekiz harekatının son derece organize ve yapısı sağlam bir hamle olarak görüyorum. Tabii bu görüşlerim ekonomik boyutlardan ziyade, saha içi performansına dayalı. Galatasaray başardıysa, Fenerbahçe başardıysa, Beşiktaş'ın da çizdiği bu yol doğru demektir.
4 Ocak 2011 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder