Rüya'nın Kabus Anı / Galatasaray 0-0 Ajax

Türk Telekom Arena, 13-14 yıllık büyük bir rüyaydı. İmkansız denilendi, ulaşılamaz denilendi ve yıllarımızı yiyen, geleceği sağlıklı şekilde göremememize yol açan büyük bir handikaptı. Yıllar boyu stad yapılacak, şurayla kredi anlaşması yapıldı, bu oldu falan derken bütün yönetimlerin öncelikli gündem maddesi oldu ve bu yapının da temeli atılıncaya kadar uzay boşluğunun içerisinde süzüldük durduk. Yapıma başlaması da aslında sorunları bitirmedi, büyük sıkıntılar yaşandı, ilginç krizler beraberinde geldi ama şu stadın bittiğini görmek bütün olumsuz havayı dağıttı, geleceğimizi daha sağlıklı görmeye başladık ve en önemlisi hayal kurma kabiliyetimiz yeniden gelişti.

Hayallerin bittiği yerde Galatasaray'ın gerçekleri başlar söylemi boş bir laf değil. Geçmişte hayali bile kurulamayan büyük tabuları yıktı bu camia, Avrupa'yı Türkiye'ye getirdi. Son zamanlarda ise kötü yönetimin beraberinde gelen olumsuz hava hayallerimizi çaldı bizden, Avrupa'yı unuttuk, bizi biz yapan özellikleri kaybetmeye yöneldik. Şimdi ise yeni stadyumla beraber yeniden düşünmeye başladık, asıl olmamız gereken yeri hatırladık.

Bu yüzden onca sıkıntıya, onca yaşananlara rağmen güzel zamanların arefesindeyiz. Üstelik de Adnan Polat'a rağmen, kötü yönetime, yerlerde olan vizyona rağmen. Türk Telekom arena bizim yıkmamız gereken en büyük tabuydu ve bunu başardık, artık önümüz açık. Artık muhteşem bir stadyuma sahibiz ve umarım bu değeri de çok iyi kullanırız.

Devlet protokolünün olayına ise fazla girmeye gerek yok. Zaten düşüncelerim belli. Başbakan bu stadı yaptırdı, devlet olmasa olmaz diyorlardı. Eyvallah, çok zor olurdu kabul ama bu stadı sanki bedava yapmışlar gibi oluşan izlenimi görmek kadar kötü olan birşey yok. 150 milyon dolara stadı yaptırdılar diyelim ama 1 milyar dolarlık Ali Sami Yen arazisine sahip oldular. Bunu düşünen kimse yok sanırım, bu Dünya'da hiçbirşey karşışıksız değil. Bu yüzden de bu tavırlar yüzünden devlet protokolüne, toki başkanına falan tepki konmasından daha doğal bir durum yok, herkes tepki hakkını özgürce kullanabilir. Bu yapılan cezasız kalmaz diyen Adnan Polat'ın ise böyle bir uygulamaya gitmesi durumunda alacağı tepki bugünle bile ölçülmez.

Rüya gibi başlayan açılış bu duruma gelmemeliydi. İnanın çok moral bozucu bir durum ve Ajax maçından da bir anda soğuttu bizi ama yine de maçla ilgili birkaç kelam etmek lazım.

Galatasaray'ın en büyük sorunlarından biri alternatifsizlikti ve hala gerçekleşmeye transferlerin yarattığı alternatifsizliğin kurbanı olduğumuz bir gün daha. Neill yok, Gökhan Zan sakat ve biraz da mecburiyetten Cana'nın stoper oynaması. Bu da otomatik olarak orta sahanın dengesini bir kere bozuyor. Ayrıca Hagi'nin Insua'yı ilk 11'de düşünmeyip, Hakan Balta'yı sol bek oynatması ise orta saha dengesini bu sefer sarsıyor. Sabri'yi orta sahanın göbeğine çekip, Ayhan'a da tipik ön libero görevi verildiğinde, Culio'nun çırpınışlarını izledik. Culio'nun ilk iki maçtaki performansını çok övmüştük, özellikle de hücum tarafına getirdiği yaratıcı etkiyle. Bugün ise orta sahada hücum dengesi hiç yoktu ve işin savunma tarafında da aslında Ajax karşısında çok etkili olunamadı. Bu da ön libero eksikliğini, Sabri'nin asla orta saha üçlüsünün içerisinde oynamaması gerektiğini bizlere bir kere daha gösterdi.

Galatasaray'ın etkili olduğu anlara baktığımızda ise Kazım ve Arda'nın hücum preslerinde rakip savunmadan kaptıkları toplarla yarattıkları tehlikeydi. Ayrıca Arda'nın da bireysel yeteneklerine sıklıkla başvurduk, çünkü ortada organize bir takım yoktu. Emre Çolak da sağ tarafta mücadele anlamında çok çalışmasına karşılık, hücumda getiremediği yaratıcılık bütün yükü Arda'nın bireysel yeteneklerine ve Kazım'ın da hücum presine yıktı. İkinci yarıda ise Insua'nın oyuna girmesi biraz olsun sol tarafı kullanmamızı sağladı ama ikinci yarıda çok sık gerçekleşmeye başlayan oyuncu değişiklikleri derken, maçtan her iki takımı da kopardı götürdü.

Ajax, genç ve mücadeleci bir takım. Geleneklerine uygun futbollarıyla oynuyorlar ve hücumda da çok teknik ayaklara sahipler. Bizim beklerin kötü olduğu bölümlerde kanatları harika kullandılar, orta sahada hakimiyet genelde onlardaydı ama Servet & Cana tandemi karşısında zorlandılar. Bizde Arda'nın olduğu gibi Ajax'da da De Jong'un bireysel etkisini fazlasıyla izledik. İkinci yarıda ise stoper tandeminin bozulması ve Suarez'in oyuna girmesiyle çok net pozisyonlar gelmeye başladı ama Ufuk Ceylan'ın da bu maçta hakkını verelim, belki de Galatasaray formasındaki en iyi hatta tek iyi performansını gösterdi. İlk defa maç kurtardı diyebilirim.

Kısaca tipik bir hazırlık maçı işte, üzerine konuşulacak fazla şey yok. Özellikle de maçın ve stad açılışının önüne geçen olayların yaşandığı zamanda. Herşeye rağmen ölmeden şu stadı görmek ve yaşamak güzel, yeniden hayal kurmaya başlamak ise en güzeli.

FUTBOL: TÜRK TELEKOM ARENA AÇILIŞ MAÇI

GALATASARAY: 0 - AJAX: 0

Stat: Türk Telekom Arena

Hakemler: Fırat Aydınus, Serkan Ok, Orkun Aktaş

Galatasaray: Ufuk, Serkan (Dk. 46 Insua), Cana, Servet (Dk. 67 Semih), Hakan (Dk. 46 Barış), Sabri, Ayhan (Dk. 46 Mustafa), Emre (Dk. 89 Cumhur), Culio (Dk. 59 Aydın), Arda, Kazım (Dk. 59 Anıl)

Ajax: Stekelenburg, Van Der Wiel (Dk. 59 Anita), Alderweireld, Vertonghen (Dk. 79 Oojier), Emanuelson (Dk. 63 Blind), De Zeeuw, Enoh (Dk. 63 Suarez), Sulejmani, Eriksen, Bonevacia (Dk. 70 Aras), De Jong (Dk. 80 Lindgren)

Sarı Kart: Dk. 23 Serkan (Galatasaray)