Yine, Yeniden Gündem Kaleci

Zapata, Romero ve Serdar Kulbilge üçleminde sürünüp gidiyoruz. Ortak düşünce bu takımın çok iyi bir kaleciye sahip olması gerektiği, hatta ortalama bir kaleci bile iş görebilir. Çünkü Galatasaray'ın kaleci sorunsalı Mondragon'dan beri devam ediyor. Yıllar içerisinde de istikrar yakalayamayan, bu takımda en az 3-4 sezon geçiremeyen kalecilerin akıllara gelmediğini biliyoruz. Bu yüzden kaleci transferindeki ilk aranacak özellik, kalecinin sağlayabileceği istikrar potansiyelidir. Acaba biz bu kaleciyle birkaç sezon yola devam edebilir miyiz düşüncesidir.

Aykut Erçetin de bir ömürdür Galatasaray formasını giymeye devam ediyor, hatta Ayhan ve Sabri ile de beraber bu takımın en eskilerinden biri. Ama sağladığı istikrar yedek kaleci olma konusunda, bir bakıma Semih Şentürk sendromu ama öyle de değil. Semih Şentürk, kenardan geldiği her maç etkisini gösteriyor ama Aykut Erçetin'e fırsat geçtiği her dakika iki adım geriye gidiyoruz.

Galatasaray'ı ilk tuttuğum yıllarda Taffarel falan yoktu. Hayrettin Demirbaş'la, Stauce'yle, Volkan Kilimci ve Mehmet Bölükbaşı gibi kalecileri izliyordum. Özellikle de 1996 öncesi yaşanan dönemde durum daha da vahimdi. Sanıyordum ki Galatasaray'ın kalesine gelecek her top gol olacak. Çünkü bana istikrar veren, güven getiren bir ortam yoktu. Kalli'den sonra ama Fatih Terim'den önceki fetret devrini yaşıyorduk ve bu devirin kalecileri de bir o kadar kötüydü. Ne zaman Taffarel'le tanıştık ve güven kavramı nedir bunu öğrendim.

Devamında da Mondragon tabii. Benim için Taffarel'den bile ön planda olan bir kaleciydi.

Tabii Orkun Usak ve Leo Franco gibi kalecilerle bu hastalık yeniden üredi ve o günleri kesit kesit de olsa hatırlıyorum. Eskisi kadar üzülmüyorum ya da panik olmuyorum, biraz da olgunluğun getirdiği artılar ama Galatasaray kalesini emin eller altında görmemek çok üzücü, bir o kadar da sinir bozucu bir durum.

Şu an geldiğimiz nokta ise Ufuk Ceylan ve Aykut Erçetin'in yetersiz olduğu. Mutlaka bir kaleci transfer edilmeli ve mümkün olsa da yerli kaleci olsak diyeceğim ama bu mümkün değil. Onur Kıvrak, Volkan Demirel ve Cenk Gönen gibi isimler bizden çok uzaklarda. Bu yüzden zaten Serdar Kulbilge ismi gündeme geliyor ve biraz da mecburiyetten bunu kabul edebiliriz. Zapata'yı falan da düşündüğümüzde Serdar Kulbilge hayli hayli iyi isim olur. Romero ise bu ikiliye göre alınması daha zor ama alınması durumunda da gelecek adına önemli bir hamle olması muhtemel bir kaleci. Süper yetenekleri olmasa da, ortalama bir durumda olsa da, Galatasaray'ın kalesini taşır ve fena da bir potansiyeli yok.

Büyük bir takımın kalecide aradığı maç kurtarma özelliğidir ve bizim kalecilerimizde de bu özellik malesef mecvut değil. Ama Ufuk Ceylan'ın da Ajax karşısında gösterdiği performans ilgi çekici. İlk defa Galatasaray formasıyla çok iyi bir maç çıkardığını gördük, hatasız oynadı ve daha güzeli maç kurtardı desek abartmış olmayız. Çok kritik pozisyonlara engel olduğunu gördük, kalesinde güven verdi ve savunmayla uyumu da bir o kadar iyiydi. Ama bir maçlık iyi oyunu, bundan önceki kötü performansların önüne geçmez ama akıllarda da ince bir ışık bırakır. Akıllara gelen soru ise ''acaba Ufuk Ceylan'la yola devam edilmeli mi?'' sorusu olur.

Benim cevabım hayır, hala kaleci transferinin yanındayım. Gereken şans herkese verilmiştir, bu saatten sonra nokta hamleleri gerçekleştirmek zorundayız.