11 Ocak 2011 Salı

Veda Busesi / Galatasaray 3-1 B. Şekerspor

Ali Sami Yen büyük bir mabed, Türkiye'nin Avrupa'ya açılan kapısı, müthiş bir tarih ve anlatılmaz bir ruh. Vedalar hüzünlü olur, özellikle de böyle bir tarihi geride bıraktığında. Ama değişim de şart, yeni Dünya düzenine ayak uydurmalısın. Yine de üzülüyor insan, içi acıyor. Bir sene önce Ali Sami Yen'in eksiklerinden hayıflanırken, şimdi ise eksikleri falan düşünmüyoruz bile. Hatta Aslantepe dahi geçici bir süre de olsa hafızalardan silindi. Bugün, zihinleri canlandırma bir bakıma nostalji günü. Ali Sami Yen'e gitsin, gitmesin farketmez herkesin o stada dair büyük anıları var. Bu yüzden de Ali Sami Yen'e en güzel şekilde veda etmek gerekiyordu. Organizasyon falan bir yana bu stadda oynanan son maçta içimizde oluşan dalgalanmaları bir yana bırakarak kazanmamız gerekiyordu ve nitekim de öyle oldu. Galatasaray, ikinci yarı gösterdiği mücadelesiyle, Servet Çetin'e bile rövaşata attıracak ruhuyla Ali Sami Yen'e veda etmiştir. Aslında böyle bir günün ardından maç yorumu falan da yapmak doğru değil ama adettendir diyelim, hayat devam ediyor diyelim birkaç kelam edelim...

Servet Çetin'e Rövaşata Attıracak Kudret

Kimse sanırım bu maçta Galatasaray'ın zorlanmasını beklemiyordu. İyi futbol anlamında da fazla umut besleyen taraftarın olduğunu düşünmüyorum ama Galatasaray bir şekilde bu maçtan galip ayrılırdı. Öyle de oldu aslında ama çok zorlandık. Bu zorlanma rakibin büyük baskısı ya da şansı falan da değil. Takımın üzerinde oluşan büyük baskı. Rakip ne kadar güçsüz olursa olsun, bugün sahaya çıkıp Ali Sami Yen'e veda etmek zordu. Arda Turan'ın dan tutun Servet Çetin'e kadar. En Galatasaraylı gözükmeyen, rahat modda olan futbolcuların bile ayağı titrer. Birşeyler yapmak isterler, Ali Sami Yen'e en güzel şekilde veda etmek isterler. Servet Çetin'in de rövaşatasını işte bunla açıklayabiliriz. Mesela bana kimse Gerets döneminde gelen şampiyonluğun taktik, teknik, hoca dehası gibi kavramlarla açıklayamaz, o başka birşeydi. Ya da 6'da 6 yaparak gelen son şampiyonluk. Yine aynı durum geçerli, bu ruh gerçekten çok farklı. Bu maçı kazandıran da Ali Sami Yen ruhu olmuştur, işte bu yüzden Galatasaray mabedine en güzel şekilde veda etmiştir. O mücadele, Servet Çetin'e rövaşatadan gol attıracak kudret bizim Galatasaraylı olma sebebimiz. Belki çok duygusal konuştum ama maçın asıl analizi bu ruhtan ibaret.

Ruhu Yaratan Teknik Boyut

O da Culio'dur, Ali Sami Yen'de ilk ve son maçına çıkan adam. Bugün herkesten daha Galatasaraylı gibiydi, herkesten bir hatta iki kademe daha yukarı mücadele etti. İlk yarıda Ayhan, Barış ve Hakan Balta'dan oluşan orta saha oldukça kısırdı. Aydın'ın da sıfır çabası altında bütün yük Arda ve Pino'ya kalıyor ama Arda'nın henüz yeni toparlandığını belirtelim. Pino ise vatan millet sakarya anlayışında olan savunmalara karşı arkadaşlarından destek almadığı sürece çok etkili değil. Bu durumda da orta sahaya ofansif bir hamle gerekliydi, takımı bir anda kafaca toparlayacak, kendine getirecek bir hamle. Culio da bu işi fazlasıyla yaptı, Hannover karşısında olduğu gibi yine ofansif olarak takımı kendine getirerek beraberinde de hücumu yeniden yarattı diyebilirim.

Bir de buna Kazım hamlesi eklendiğinde, Galatasaray aradığı hücum akordunu sonunda buldu diyebiliriz. Kapanan savunmalara karşı uzun toplarla ilerlemek, kanatlara yayılmak en doğrusu. Kazım da güçlü fiziği ve rakip stoperleri yıpratma becerisi olan bir futbolcu. Culio'yu orta sahada beyin rolüne soyundurup, Pino'yu da Aydın yerine sağ tarafa aldığında doğal olarak kanatlarda da bir akıcılık oluşuyor ve kendini bulmaya çalışan Arda'yı da eklediğimizde kaliteli bir hücum verimi sağlanıyor. Zaten 60. dakikadan sonra kurulan tempoda bir şekilde bu maçın kazanılacağı belli oldu ama Cana'sız, Culio'suz orta sahanın da ne kadar kalitesiz olduğunu bir kere daha izlemiş olduk.

Bunun dışında maç hakkında yazılacak birşey yok. Son olarak Hagi'nin rotasyon kalitesini yakaladığında aslında doğru değişiklikler yapabileceğini gördük. Bundan önceki süreçte oyuncu değişiklikleri skora pek etki etmiyordu ama yapılan transferlerin de kadroyu derinleştirdiğini ve hamle şansını arttırdığını söylemeliyiz.

Son kale Türkiye Kupası'nda ise 7 puana ulaştık ve bu gruptan da lider olarak çıktık demek için hiç de erken değil. Sonuçta Avrupa'ya giden yol buradan geçiyor artık ve kupayı kazanmaktan başka çıkar yolu yok. Ali Sami Yen'i gün içerisinde anmaya devam edeceğimden bu yazıya fazla bir ekleme yapmak istemiyorum.

GALATASARAY: 3 - BEYPAZARI ŞEKERSPOR: 1

Stat:
Ali Sami Yen

Hakemler:
Deniz Çoban, Mehmet Metin, Emin Yıldırım

Galatasaray:
Aykut, Serkan, Gökhan (Dk. 31 Culio), Servet, Insua, Ayhan, Hakan, Aydın (Dk. 46 Kazım), Barış (Dk. 71 Emre), Arda, Pino

Beypazarı Şekerspor:
Önder, Erhan, Ali, Serkan Pala, Serkan Tanrıseven, Özgür (Dk. 64 İsmail), Caner (Dk 83 Burak), Salih, Hüseyin , Selahattin (Dk. 71 Sefa), Coşkun

Goller:
Dk. 23 Caner (Beypazarı Şekerspor), Dk. 73 Servet, Dk. 82 Arda, Dk. 90 2 Kazım (Galatasaray)

Sarı Kartlar:
Dk. 27 Özgür, Dk. 66 Hüseyin (Beypazarı Şekerspor)

2 yorum:

  1. bi tek artı vardı bence de culio iyimiş :)

    YanıtlaSil
  2. Gökhan-Aydin-Baris gibi düz adamlar cikti,yerlerine giren Culio-Kazim-Emre yaratici özellikleriyle oyuna yön verdiler.Üstüne Neill,Kewell,Cana,Baros ve Sabri yoktu bu takimda!yani malzeme var,dahada olacak..Biraz sabir sadece!

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir