19 Mayıs 2011 Perşembe

Yarı İspanyol Oldu, Türkiye'ye Yabancı Kaldı

Türk futbolunun yetiştirdiği en büyük değerlerden biri olarak Nihat Kahveci'yi göstersem kimse bana karşı çıkmaz sanırım. Nihat Kahveci'nin futbol dünyasına ilk atıldığı zamanları hatırlayın. Sadece Beşiktaşlılara değil, biz futbolseverler açısından da müthiş bir heyecandı. O getirdiği heyecanın da hakkını fazlasıyla verdi aslında. Onun futbol şanslarından biri Toshack olmuştu ama en büyük şanssızlığı da bitmek bilmeyen sakatlıklardı.

Yine de bu sakatlıklara rağmen önemli işler yaptı ve hala kafamızda iz bırakan anlar yaşattı. İlk olarak Real Sociedad günleri gelir akla, Kovacevic ile müthiş uyumu. O sene Sociedad'ın şampiyon olması içten bile değildi ama olmadı, devamını da getiremediler. Nihat Kahveci'nin uzun sakatlığı onlar açısından olumsuz bir etkendi ama futbolcunun potansiyeline gösterilen büyük saygı onu bir adım daha ileriye götürerek Villarreal'e taşıdı.

Villarreal'de de geçen günlerin yarısı sakatlık üzerineydi ama formayı kaptığı zamanlarda da çok iyi performansları oldu. Ama dediğim gibi, bu sakatlık illeti futbolcu açısından en büyük korku ve handikap. Nihat Kahveci de bütün kariyeri boyunca bunu yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Ayrıca sık sakatlar geldikçe de senin değerin o ölçüde düşüyor, vazgeçilmezliğini yitiriyorsun. Yine de İspanya'da yoluna devam edebilecek popülaritesi fazlasıyla vardı ama o büyük ısrarlara dayanamadı {tabii arkasına büyük imkanları da aldı} ve Beşiktaş yolunu tuttu.

Bu tip geri dönüşler ise her zaman sancılıdır. Avrupa'da bir dönem geçirdikten sonra yurda dönen futbolcuların eski günlerini yakalaması zor. Nihat'ın da şanssızlığı Beşiktaş'ın çok da iyi olmayan günlerine denk gelmesi olabilir. Beşiktaş kötüye gittikçe Nihat üzerinde zaten var olan beklenti daha da büyüdü ama o bunlara karşılık veremedi. Özellikle de bu sezon tam bir hayal kırıklığı. Porto deplasmanında attığı muhteşem gol dışında bir artısı olmadı. Quaresma ve Simao gibi futbolcuların olduğu yerde de onlarla aynı yıllık ücreti alınca, taraftar da bu futbolcuların tadını aldıktan sonra Nihat'ı gözden çıkarmaları kolay oldu. Quaresma ve basınla kavgası da bu durumda tuz biber aslında.

Konu üzerine birçok yorum yapılabilir. Mesela Beşiktaş cephesinde sorumlu biri arandığı anlarda akıllara Nihat Kahveci'nin gelmemesi ya da onun bunu istememesi. Kaptanlık mevzusu akıllara geliyor hemen, Beşiktaş'ın çocuğu dediğimiz Nihat'ın bu konudan uzak olması şaşırtıcıydı. Sanki altyapıdan yetişen, bu takımdan çıkan bir futbolcu değil de yüksek maliyetli bir yabancı futbolcu gözüyle bakılması. Mustafa Denizli'nin Nihat'ı kazanmak adına herşeyi yaptığını düşünüyorum ama Schuster'in bakışı çok farklı oldu. Schuster değil de Mustafa Denizli bir sezon daha kalsa ya da Tayfur Havutçu en baştan göreve gelse Nihat için farklı şeyler konuşacağımıza emindim ama yukarıda da dediğim gibi taraftar Quaresma ve Simao gibi futbolcuların tadına varınca Nihat'dan vazgeçmek kolay oluyor. Çünkü ortada bir beklenti var ve sen bunu karşılayamıyorsun. Karşılayamadıkça da agresifleşiyorsun, futboldan uzaklaşıyorsun...

1 yorum:

  1. ya ne dersin bilmem ama ben bu adamı çok sevdiğimden galatasarayda görmek isterim :) yedek bile olsa iyidir bence :)

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir