
Durum da böyle olunca yapacak birşey kalmıyor. Dünya ikincisi bir kadron olsa bile bu tip isimlere yer açabiliyorsun ve bir terslik çıkmazsa Emir Preldzic, Türkiye formasını giyecek. Tanjeviç'in bize sunduğu bir isim, bugünlerde 23 yaşında ve gösterdiği gelişim de inanılmaz. Şunu da söyleyebilirim, Hidayet Türkoğlu'ndan bu yana böylesine bir tarzı olan başka bir oyuncumuz yok.
Hidayet'in en önemli artısı o uzun boyuna rağmen birçok pozisyonda oynayabilmesi ve çok üstün olan pas sezgisi. Oyun kurucu olarak rahatlıkla oynayabiliyor ve ellerin titrediği anlarda da kendisi sahneye çıkıyor. Milli Takım'ın ise bir eksiği şuydu. Hidayet sahada olmadığında onun görevini üstlenebilecek başka bir isim. Uzun rotasyonu veya oyun kurucu anlamında sıkıntımız yok aslında, tek sıkıntı dış skorer anlamında yaşanıyor. Emir ise hem bu skor ihtiyacına yönelik, hem de Hidayet'in olmadığı anlarda sahneye çıkabilecek, tepeden kuracağı oyunlarla hücumlara farklı varyasyonlar katacak bir isim. Bu açıdan büyük yarar sağlayacağını düşünüyorum. Final serisine de baktığımızda büyük fark yarattığını gördük zaten tarzıyla.
Asıl mesele ise farklı tabii. Sürekli aynı konular açılır. Bu kadar büyük bir ülkede neden devşirme sporcuya ihtiyaç duyuyoruz. Her sporda durum böyle ama bu trende de kapılmaktan başka bir yol yok gibi sanki. Devşirme sporculara ne kadar karşı olsam da eğer bir yabancı takıma katılacaksa bu Emir Preldzic olsun diyorum. Altyapısını burada almasa da basketbol gelişimini bu ülkede sağladı ve uzun yıllar boyunca da buralarda kalacak gibi.
http://sonvagon.blogspot.com/2011/06/galatasarayn-basketbola-kattklar.html
YanıtlaSilRusya gibi 200 milyonluk nüfusu olan, basketbol kültürü & altyapısı almış yürümüş, tutucu bir ülke bile milli takımda devşirme (üstelik de bir afrika-amerikalı) kullandıktan sonra...
YanıtlaSilYalnız çok enteresan bir takım olduk; 2 adet 2.05 üstü 3 numara ile tepeden oyun kuran başka bir ekol görmedim şu ana kadar; gelecekte de çıkacağını pek sanmıyorum??
15-20 yıl önceki "İtalya'nın kalıplı uzunlarına eziliyoruz boyalı alanda birader" muhabbetlerini hatırlıyorum da, nereden nereye...
Onur Erdoğru