
Büyük bir camiasınızdır ama yıllardır istenilen düzeye bir türlü erişemezsiniz ya da bazı başarılar gelir ama bunu istikrara yayamazsınız. Büyük bir camia olmanızdan kaynaklı da elinizde o büyük maddi güç genelde bulunur ve siz de o istikrar adına transfer yaparsınız. Tonla futbolcu gelir gider, bunlar arasında muhteşem yıldızlar da yer alır, sonrasında takım istenilen seviyeye gelemez ve eldeki bazı değerler de gitmek ister gibi mevzular yani.
Atletico Madrid'in de yaşadığı bu. La Liga tekelleşmeye başlamış bir lig, Barcelona ve Real Madrid hakimiyetinde ilerleniyor. Hatta bu iki takımı dışarıda bırakarak ayrı bir lig düşünülüyor ve 3.'nün de farklı bir başarısı var gibi. Atletico Madrid de bu iki takımdan sonraki en önemli güçlerden biri ama bu takımları yakalaması zor. Yine de bir noktada nasıl bir dev olduğunu kanıtladı.
2000-2001 ile 2011-2012 sezonları arasında 43 İspanyol ve 65 yabancı futbolcuyla en fazla transfer yapan kulüp oldular. Harcadıkları bonservis bedeli ise 423 milyon 650 bin avro. Bu noktada da Real Madrid ve Barcelona'nın arkasında kaldılar ve bu transfer halkası da onlar adına devam edecek gibi. Manzano ile başları dertteydi, ligde istenmedik bir tablo ama Avrupa Ligi'nde gelen başarılı sonuçlar. Yönetim de bunun kararsızlığını yaşıyor aslında, yoksa Manzano elli kere yollanmıştı.
Gerçi yine de yollanmalı, izin verilirse projemi tamamlamak istiyorum diyor ama elde bir proje yok, inanılmaz kötü bir kadro mühendisliği karşısında gelen istikrarsız sonuçlar. İyi transferler şart ve güzel olan ama sağlam bir kadro mühendisliği çerçevesinde, Atletico Madrid'in bu sezonki başarısızlığının anahtarı bu.
Son yıllarda, benim gözlemlediğim kadarıyla, Avrupa Kupaları'nın flaş ekipleri ligde hep ortalamanın altında kalıyorlar. Bunun nedeni, lig maçlarındaki rakipleri tarafından iyi analiz edilerek bir çok hücum silahlarının devre dışı bırakılması olabilir. Nitekim, Fenerbahçe ŞL'de harikalar yaratırken, lig maçlarında vasat görüntü çiziyor ve sık sık puan kaybı yaşıyordu, keza, Galatasaray'da son UEFA deneyiminde Avrupa'da harikalar yaratırken ligde vasat bir tablo çizmişti. Eğer bir Barcelona ya da Real Madrid gibi kadro derinliğiniz yoksa, hem Avrupa hem ligi aynı anda idare etmek zor, mutlaka birinden fedakarlık etmek zorunda kalıyorsunuz, bu söylediklerim size saçma gelebilir ama, bu sene Beşiktaş'ın ligdeki vasat performansına rağmen Avrupa'da harika bir iş çıkarması da düşüncemdeki haklılığımı kanıtlar nitelikte sanırım. Saygılar.
YanıtlaSil