16 Aralık 2011 Cuma

Orduspor 0-2 Galatasaray, Deplasman Sever Olduk

Galatasaray'ın oyun felsefesi, topu ayağında tutarak oyuna hükmetmek üzerine. Son haftalarda da bu felsefeye doğru sistemin de eklenmesi ve bundaki istikrar bizi bu noktaya taşıdı. Farklı bir ilk yarı oldu ama, Orduspor'un oyuna hükmettiği ama pozisyona giremediği bölümlerin oldukça fazla olduğu bir görüntü. Bu yüzden 1-0 önde girerek, 1-0'dan sonra da iki net pozisyonu buna ekleyerek ilk devreyi bitirmek önemliydi, o iki net pozisyonun ikinci yarı mesajıydı çünkü. 1-0'la devreye girdiğimizde, ikinci yarıda işlerin bizim adımıza daha iyiye gittiğini geçen haftalarda da gördük ve yine böyle oldu, ayaklar ikinci yarıda yere biraz daha sağlam basınca ilk yarısı sancılı ama ikinci yarısı rahat bir maç yaşadık ve önemli bir deplasmandan daha gol yemeden, galibiyet serisini de 5'e çıkararak ayrılmış olduk. Deplasmanlarda da 7 maçtır gol yemiyoruz, müthiş bir istatistik gerçekten.

Trabzonspor karşısında da bunu yaşamıştık aslında ama bu kadar uzun bir dönem olmamıştı o. İlk yarıda 2-0'ı bulunca bütün avantajı lehimize geçirmiştik. Orduspor karşısında ise ilk yarıda rakibin oynamasına çok fazla izin verdik. Gosso'nun orta sahada Beşiktaşlı Fernandes misali topu tutuşu, takımını rahatlatması, Culio'nun da bizim savunma üzerindeki yıpratıcı etkisi. Özellikle beklerin hücuma katılmasıyla da etkili oldu Orduspor, genel itibariyle ilk yarıda oyunun hakimi ve gole yakın olan taraftılar. Orta sahada o agresifliği gösteremeyince rakip bunu iyi kullandı ama forvet anlamında sıkıntı büyük. Stancu'nun forvet misaşi oynadığını düşünmüyorum, tarzı bu çünkü. Gezerek oynuyor, yanında da tamamlayıcı bir forvet olmadından 4-6-0 gibi bir görüntü ortaya çıkıyor ve iyi oynadığınız, oyuna hakim olduğunuz anlarda pozisyon bile bulamıyorsunuz. Ancak duran toplar ve uzaktan atılan şutlar.

1-0 bu yüzden önemliydi. Hatta 1-0'dan sonra girilen iki net pozisyonu. Galatasaray'ın yakaladığı bu serideki özelliklerinden biri de kötü olduğu anlarda dahi kendi istediğini yapıyor, devamında da üstünlüğü eline alıyor. İlk yarının 1-0 bitmesi durumunda ikinci yarıda işlerin çok daha iyi gideceğinden emindim, öyle de oldu. Aynı sistem ve kurgu devam etti ama biraz daha agresif olunca, ayaklar daha sağlam yere basınca ve Elmander, Baros ikilisine Kazım'ın da sağdan yaptığı çıkışlar eklenince pozisyonlar da beraberinde geldi ve skor da. Gosso ve Culio'nun da oyundan düşmesiyle beraber Orduspor'un organize olabilme şansı da ortadan kalktı ve Galatasaray ilk yarının çok aksine bir ikinci yarı geçirerek skor avantajıyla birlikte maçı da kazanmasını bildi. İş agresiflikte, mücadele gücünde bitiyor. Bu zorlu fikstürde futbol olarak aşağıye düşmek normal ama yine de maçın başında bu duruşu göstermek gerekiyor.

Baros'un fizik olarak yukarıya çıktığını ve oyununun da geçmişe oranla başkalaştığını görüyoruz. Baros'un Baros olduğu dönemleri hatırlarsak, ortada bir gol kimliği vardı. Sakatlıktan dönüşünde de bu kimliği yine gösterdi ama sık sakatlandı, fizik olarak çok düştü. Şimdilerde ise yeni yeni toparlanıyor ama futbolu bir başkalaşım geçirdi sanki, 4-4-2 etkisi bu biraz da. Golcu kimliğinden öte daha bir sistem adamı oldu, Elmander misali. Elmander için de golden öte yaptığı başka işleri konuşuyoruz, bugün aynı görüntü Baros'da da vardı. Topu hücumda tutması, orta sahadan aldığı toplarla ileri çıkışları ve fizik olarak ayakta kalması, daha da önemlisi asistçi kimliği. Oynamaktan öte oynatan bir Baros izledik, onun da bu özelliği edinmesiyle beraber Elmander'le beraber çok daha farklı bir forvet ikilisine şahit oluyoruz diyebilirim.

Düşüşler de gördük tabii, Emre Çolak geçmiş haftalara göre o kadar iyi görünmedi ve Selçuk İnan. İlk yarıdaki savunmacı kimlik içerisinde asıl işi olanı yapamadı, savunmada çok kaldık ve biz savunmada kaldıkça o agresifliği gösteremedik. Bunun dışında da maçla ilgili yazılacak çok fazla birşey yok. İlk yarıdaki kötü oyun can sıkıcı ama buna rağmen ilk yarıyı önde kapatabilmek ve iki net pozisyona da girebilmek güzel bir işaret. İkinci yarıdaki rahat futbol da en güzeli ve son üç haftadır bu rahatlığı yaşıyoruz aslında. Bir noktadan sonra maç sıkıcı bir hale gelebiliyor ama bu sıkıcılık Galatasaray'ın oyuna hükmedip, rakibi kitlemesinden kaynaklı, güzel birşey yani...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir