
Nihat Kahveci ise bu maceraya atılanlardandı, farklı bir kariyer belirledi kendine, henüz 23 yaşında hem de. Real Sociedad, 2001-2002 sezonunun devre arasında Nihat Kahveci'yi istedi ve transfer de gerçekleşti. O dönemde Nihat Kahveci hem takımının en önemli futbolcusuydu, hem de büyük umut vaad eden, potansiyel görünen bir futbolcuydu. Onu A takıma çıkaran Toshack tarafından 5 milyon avro gibi bir rakama transfer edilmişti, o dönemler adına güzel para ama asıl önemli olan Nihat Kahveci'nin o dönemde kendine çizdiği kariyerdi.
Şu mantıkta işliyor aslında; ''Çok büyük bir takım olmasa bile ben o lige gideyim ve o ligde kendimi ifade etme şansım daha yüksek olur''. Tuncay Şanlı da bu kumarı oynadı ama kaybetti, Nihat Kahveci ise zamanında kazandı ama onun kazanımı daha büyük. Çünkü oynadığı takımda fark yaratan bir isim oldu, o yarım dönemin ardından sonraki sezonda Real Sociedad'ın zirve yürüyüşünde, şampiyonluğu kaçırdığı dönemde takımın fark yaratan futbolcularından biriydi ve bu da ona inanılmaz bir değer kazandırdı. Hala akıllara gelir, Kovacevic & Nihat ikilisi. Çok güzel bir takımdı o Real Sociedad ve Nihat Kahveci de o takımın farklı isimlerinden biriydi.
Şanssızlıklar işte, Nihat Kahveci'nin de kariyerinde olmazsa olmazı sakatlıklardı. Sık sakatlandı ve bu sakatlıklar uzun süreli oldu, uzun süreler futboldan ayrı kaldı. Yine de pes etmedi, yaşanan her sakatlığın ardından geri dönmesini bildi, hatta yukarıya yönelik bir adım daha atıp, Villarreal'e transfer olmayı başardı, burada da uzun sakatlıklar yaşadı yaşamasına ama oynadığı dönemde de bu takımda da fark yarattı. 2007-08 sezonunda 38 maçın 34'ünde forma giyerek, 18 gol attı, devamında gelen Euro 2008 ve müthiş Çek Cumhuriyeti maçı ama yaşanan bir sakatlık daha ve o sakatlığın devamında da biten Avrupa kariyeri.

Nihat Kahveci söz konusu olunca beklentiler de büyük oluyor haliyle. Beşiktaşlıların da beklentisi büyüktü bu yüzden, yine sakatlıklarla başladı sezon ve bu sakatlığın ardından yaşanacak toparlanma süreci, hepsinin ötesinde ise Türkiye'ye yeniden uyum süreci sıkıntılı geçecekti ve öyle de oldu. Mustafa Denizli onu kazanmak adına herşeyi yaptı, sezonun sonlarına doğru da forma giriyordu aslında ama geç bir uyanış oldu onun için, tam da bir sonraki sezona gerçek Nihat Kahveci'yi görürüz derken yaşanan bazı hadiseler, yine ve yeniden kazanılan paraların gündeme gelmesi falan futbolcuyu kafa olarakta yıprattı, paranın da hiçbir önemi olmadığını göstererek çok sevdiği Beşiktaş'la yollarını ayırmak zorunda kaldı.
Dediğim gibi, Nihat Kahveci kafa olarak bazı şeyleri aşmış bir isim. Türkiye'de Beşiktaş forması dışında başka bir forma giymem diyerek yüzünü yeniden Avrupa'ya ve La Liga'ya yöneltti ama beklediği ölçülerde teklif alamadı. Mutlaka onu isteyen birçok takım vardı ama bu kariyerin ardından da yeni maceralara atılmak, hedef küçültmek olmazdı. Dediğim gibi, parayla işi olmayan ve o sakatlıkların arasında da muhteşem bir kariyere sahip bir futbolcu. Haliyle de 32 yaşında futbolu bırakmış oldu, çok erken hem de. Üstelik kendisini kesit kesit izleyebildik ama o kesitler içerisinde harika işler yaptı. Tugay Kerimoğlu'yla da beraber Avrupa'daki en başarılı futbolcumuz oldu, bunu da atlamamalı.
Turk oyuncular Ispanya'da genelde basarili oluyor. Sanirim bir istisna Oktay Derelioglu, ama o da daha gittigi takimin ne oldugunu bilmiyordu biraz sacma bir transferdi. Sanirim Akdeniz ulkesi olmasi, futbolun tempodan ve fizikten ziyade daha teknige dayali olmasi isine geliyor bizim oyuncularin. Ben de futbolcu olsam Ingiltere Italya degil Ispanya'da oynamak isterdim acikcasi.
YanıtlaSiltugay gibi oda gittimi futbol hayatını yurt dışında sonlandırcaktı.Keşke gelmesydi en azından 34,35 e kadar oynama şansı olurdu belki yurt dışında
YanıtlaSil