Beşiktaş 0-2 Galatasaray, İlk Adım

Futbolun en kötü halidir, futbol dışındaki etkenlerin olaya müdahil olması. Futbol bu değil yani, çok kötü şeyler izledik ama şaşırmadığım bir tablo. Beşiktaş taraftarı aslında tüm sezonun patlamasını yaşadı ve bunun önüne geçemediler. Baş aktör onlar adına hakem gibi görünüyor ama bu aslında geçen kötü sezonun patlamasıydı. Bir kıvılcım herşeye yetti. Bu Galatasaray maçında değil de bir diğer maçta da olabilirdi yani, bunu söylemek istiyorum.

Hakem hakkında konuşmak istemiyorum geyiğini bırakarak kısaca düşüncemi yazayım. Kim, ne tepki verirse versin, farketmiyor benim için. İlk gol ofsayt deniliyor, tv'den bakınca ben de bunu söyledim aslında ama internetten pozisyonun fotoğrafına baktığımda durum daha farklı. Hadi o gol ofsayt diyelim, çok ince bir karar çünkü, birşey demiyorum.

Hakemi eleştirebileceğim tek nokta şu olur, maçı çok fazla durdurdu. Mücadeleye hiç izin vermedi ve faulleri çalarak kolaya kaçtı. Bunu da karşılıklı olarak yaptı, her iki takımın da istediği organizasyonu sağlayamamasında bu da etkenlerden biri olmuştur. Ama Galatasaray'ı kayırdı, Beşiktaş'ı yaktı söylemlerine asla inanmam ve hakemin geçmişinde Galatasaray mazisinin olması bu maç sonunda kazanan taraf Galatasaray olsaydı zaten bir numaralı odak noktasını oluşturacaktı. Maçı Galatasaray haketti ve kazandı, özet bu aslında.

Her iki takımın da maç içerisinde ne kadar olacağını belirleyen unsur orta sahalarıydı. Beşiktaş adına da değil aslında, tüm maçın seyri adına Fernandes kilit nokta. O oynadığı kadar Beşiktaş ayakta kalabiliyor, çünkü onun oynadığı futbol hücumu ateşleyen unsur. Galatasaray, bugün Fernandes'i durdurmayı başardı. Bu uğurda hatta Selçuk İnan, hücumda istediği aktifliği bir türlü sağlayamadı ama Melo daha fazla ön plana çıktı. Özellikle ilk yarının özeti bu oldu. 15 ila 40. dakikalar arasında Galatasaray üstün olan taraftı ve 1-0'la da soyunma odasına girdi.

İkinci yarı Galatasaray adına o mücadeleyi göremedim aslında. Oyundan düşmekten öte, fazlasıyla skoru korumaya çalışan ve kendi yarı sahasına çekilen bir tablo vardı. Elmander ve Necati Ateş bile kendi yarı sahalarından top çıkarır oldular ve bu durumda da Beşiktaş hücum etmeye, pozisyonlar da bulmaya başladı. Özellikle kullandıkları duran toplarla diyebilirim. Hızlı çıktıklarında Galatasaraylı futbolcular faulle durdurmaya çalıştı ve bu duran toplar direk etki etti.

Ama 4-4-2'den 4-1-4-1'e geçiş önemli. Orta sahanın biraz daha güçlenmesi bir yana, Aydın Yılmaz'ı oyuna alarak biraz daha hızlı olmaya çalışan bir Galatasaray vardı. Çünkü işin geldiği nokta Elmander'e şişirilen toplar olacaktı, böylece ayağa oynayan ve kanatlardan hızlı gelmeye çalışılan görüntüye geldi durum. Aydın Yılmaz da görevini en iyi şekilde yerine getirerek, kendisi adına zirveyi bu maçta gördü, muhteşem bir gol attı ve maç o dakika bitti. Devamında zaten futbol adına konuşulacak fazla birşey yok, taraftarın yaptıkları ortada.

Beşiktaş'ın güvendiği dağlar biraz da Quaresma ve Holosko'ydu aslında, beklenileni veremediler. Fernandes ikinci yarı biraz ayağa kalktı ama tek başına bir yere kadar. Galatasaray'ın savunma hattı oldukça iyi oynadılar, aynı şekilde Muslera faktörü. Galatasaray'ın deplasmanlardaki çizgisinde Muslera'nın da payı büyük olacak. Hücumda ise istediğimizi tam anlamıyla yapamadık, Necati Ateş bu konuda biraz iyi değildi. İşin ön alanda baskı konusunda herkes aktifti ama top ayağa alındığında Necati Ateş, Riera gibi isimlerden beklediğimi göremedim diyebilirim. Ama bu durum maç 0-0'ken sorun yaratır, 1-0 siz öndeyken daima işin savunma kısmı daha fazla konuşulur.

Bu başlangıç gerçekten süper oldu. Süper Final öncesinde de fikstürün aslında Galatasaray adına bir avantaj olduğunu söylüyordum. Çünkü Beşiktaş'ı en kötü anında yakaladınız ve ilk maçı onlarla siz deplasmanda oynuyorsunuz. Devamında da Fenerbahçe'yi TT Arena'da ağırlıyorsunuz. Hafta sonunda alınacak bir galibiyet şampiyonluğun ilanıdır...