Galatasaray 2-2 Beşiktaş, Şimdi Geldik Gerçek Final'e

Şampiyonluğa inanmıştım bu hafta, 20:45'i konuştum durdum ve geldiğimiz şu nokta en azından benim adıma hayal kırıklığı. Şu maçın 2-0'dan 2-2'ye gelişi, Fatih Terim'in yaptığına inanmadığım oyuncu değişiklikleri derken erken havaya girdik, 2 dakika içerisinde de herşey çözülmüş oldu. Fenerbahçe'nin kazanması durumunda bizim alacağımız galibiyet veya beraberlik birşey ifade etmiyordu ama kazanamamak her açıdan kötü.

Trabzonspor'un da puan alacağına çok inanıyordum ama yarattıkları gerginlik onlara sezon boyunca fayda getirmedi, şimdi olduğu gibi. Fenerbahçe bu baskıdan çok iyi çıkıyor ve gelecek haftaki finalde de en büyük avantajları bu. Tabii bir de maçın Saraçoğlu'nda oynanacak olması. Galatasaray'ın elinde ise beraberlik kozu olacak. Şanslar yüzde 50-50 gibi, hayırlısı. Lig TV'nin istediği finale geldik sonunda.

İtiraf edeyim, Galatasaray'a güvendiğimden çok Trabzonspor'a güvenmiştim maç öncesinde. Fenerbahçe'nin mutlaka puan kaybedeceğini düşündüm ama baskı ortamından yine çok güçlü bir şekilde çıktılar. Galatasaray tarafında ise bir yılmışlık var sanki, odaklanamıyorlar olaya ve futbol anlamında olsun, skor anlamında olsun istenilen alınamıyor. Bazı futbolcularda yaşanan düşüş de cabası diyebilirim. Bu da Galatasaray adına hiçbir maçın garanti olmadığının resmidir diyebilirim, play-off döneminde hayal kırıklığına yakın bir performans sergileniyor.

Beşiktaş maçında skoru erken bulmak, devre sonunda 2-0'lık avantajı yakalamak önemliydi. Duran toplar gerçekten büyük bir silah, bu anlamda Selçuk İnan'ın yarattığı koz büyük. Ama skor anlamında öne geçtiğinde o skoru tutmasını bilen Galatasaray gitmiş nedense. Ayrıca istediği skordan uzak olduğunda rakibi ısıran ve müthiş bir baskı kurabilen Galatasaray'ı uzun zamandır göremiyorum. Fenerbahçe maçında alınan 2-1'lik mağlubiyetten sonra korkum buydu işte, o maçın etkilerini şu an yaşıyoruz ve sürekli kafamızda ''o maç en azından berabere bitseydi neler olurdu'' düşünceleri dolaşıp duruyor.

Beşiktaş karşısında skoru tutamadık malesef, bunun da sebebi ipleri Beşiktaş'a biz verdik. Dinlendirme gibisinden bir bahane okuyorum ama Elmander'i erken kenara alıyoruz ve o olmadığında da hücumda top tutabilme gibi bir şansımız doğmuyor. O dakika Riera ve Sabri Sarıoğlu'nun girmesi Galatasaray'a bir yarar getirmedi. Aynı şekilde Baros & Aydın Yılmaz değişikliği, forvet anlamında kimseyi bırakmadık bir anda. 4-6-0 gibisinden bir sisteme dönmek size defansif bir aksiyon kazandırmaz, o formasyon bir felsefedir ve biz o felsefeye uygun bir durumda değiliz. Bu değişiklikleri de Terim'in yaptığına inanmıyorum ayrıca, Ümit Davala'nın kendi insiyatifi gibi geldi bana.

Şu da var ama, Fenerbahçe maçından istenilen skor gelmeyince bir anda dağıldık, tüm konsatre bozuldu ve bir anda skor 2-2 oldu. 2-2'nin ardından o beraberliği yine tuttuk, 2-0 olduğunda yapmamız gereken herşeyi yaptık ama bir anda dağıldık. Beşiktaş maçın ikinci yarısında, bu gelen Galatasaray değişikliklerinin ardından iyi oynamaya başlamıştı. Fernandes'i oyundan almak büyük bir risktir ama hiçbirşey yapmayan bir Fernandes vardı ilk yarıda. Simao'yu ise saymıyorum bile. Holosko kanada canlılık getirdi ve Pektemek'le de beraber 4-2-4 gibi bir sistemle oynadı Beşiktaş. Bu anlarda ortadan kaptığı hızlı toplarla etkili olmamızı bekledim ama olaydan çok erken koptuk. Buna rağmen iki tane pozisyon var ama bitiricilik büyük noksan.

Eğer şampiyonluğu kaybedersek zaten bu bitirici santrafor zaafiyetinden kaybetmiş olacağız, bu çok açık. Necati Ateş veya Baros farketmiyor, play-off döneminde Elmander dahi hiç iyi durumda değil malesef.