28 Ekim 2015 Çarşamba

Taraftar Hep Takımın En İyi Olmasını İster; Uğur Kırgöz

Uğur Kırgöz (Captano) Ağabey, bizler için çok kıymetli bir insan. Çoğumuz hırslıyız, bu hırs uğrunda da olmadık tepkiler verebiliyoruz. Uğur Ağabey ise bize doğruyu, pozitifi, işin olumlu taraflarını da gösteriyor, Galatarasaray taraftarlığından nasıl keyif almamız gerektiğini bizler için anlatıyor. Tabii anlayabilene. Bu kadar yoğunluğun arasında bizleri kabul ettiği için çok teşekkür ederim, blog adına çok kıymetli bir iş oldu..

Çok daha iyi başlamayan ama devamında toparlanma belirtisi gösteren bir Galatasaray izliyoruz. Tüm bu toparlanma belirtilerine rağmen de isyana hazır, pusuda bekleyen bir taraftar kitlesi de var. Hamza Hamzaoğlu'nu bu anlamda ne yaparsa yapsın seveceklerini düşünmüyorum, sen bu taraftar algısı için ne söylemek istiyorsun?

Uğur Kırgöz: Başarılı biten sezon sonrasında transfer döneminin iyi geçmediği görülüyor. Fakat sorun şu ki; kime göre başarılı geçmedi? Kulübün ekonomik şartlarına göre belki de hedeflenene ulaşıldı. Sıkıntının cevabını bir sonraki soruda vereyim. Ancak, takım Hamza hoca gelene kadar 2 sezonu çöpe atmıştı. Gereksiz denemeler, Galatasaray ruhuna uygun olmayan oyun şekilleri hem takımı başarısız kıldı hem de taraftarı soğuttu. Hamza hocanın geldiğinde yapabileceği tek şey takıma özgüven kazandırmak, oyuncuların futbol oynamaktan zevk almalarını sağlamaktı. Kondüsyonu arttırmak gibi, yeni oyuncular almak gibi seçenekleri elinde yoktu. Takıma çok doğru yaklaşarak özgüvenlerini kazanmalarını sağladı. Zaten kaliteli olan kadro kendine geldi. Selçuk İnan'ı örnek vermek isterim. Çünkü, takımın oyununu belirleyen en önemli oyuncu, playmaker. İtalyanların sisteminde mutlu değildi, oyuna çok geride dahil oluyordu, hücum seven oyuncu hiç için hiç hoş değil. İddialar gibi, yabancı oyuncuya tepkiyle ilgisi yok. Bu yeniçeri muhabbeti çok saçma gelmiştir bana en başından beri. Oyun sisteminin ve felsefenin değişmesi hücum seven oyuncuların performanslarını bariz şekilde arttırdı. Bu sezonun başında da taraftarın transfersizliğe tepkisi, eldeki oyuncuları çöp gibi görmelerinin dışında geçen yıldan beri Hamza hocaya güvenmeyen azımsanamayacak bir grup özgüveni zedeledi. Kim ne derse desin, takımdaki herkes yazılanlardan, söylenenlerden etkilenir, etkilendi de. Ancak en başından beri takıma ve hocaya güveniyorum, maçlar başladıktan sonra bu sıkıntıyı atlatacaklarını biliyordum. Bir nevi geçen sezon Hamza hocanın takımı devraldığına benzer bir durum oluştu. Geçen yıl üstesinden geldikleri gibi bu sezonda üstesinden gelebileceklerini biliyordum.

Taraftar hep takımın en iyi olmasını ister, kendi açısından ödenecek bedelleri ödediğini düşünür. Kombine almak, maça gitmek, lisanslı ürün almak, maçta takımı desteklemek gibi bedellerdir bunlar. Kulüp seçimlerinde oy veremediği için elinden gelen de budur. Benzer şekilde takımı, oyuncuları, hocayı, yönetimi, başkanı protesto etmeyi de aynı başarıyı hak ettiği gibi hakkı görür. Bunun doğruluğu yanlışlığı tartışılacak bir şey değil, durum bu. Bütün dünyada benzeri bir taraftar profili var. Taraftar tuttuğu takım dışında hayatla zaten mücadele ediyor, bari takımım iyi olsun istiyor. Ayrıca, patronuna maaşını arttırmadığı için, hoca kötü not verdiği için, müşterisi ödeme yapmadığı için sert bir tavır takınamazken takımıyla ilgili küfüre, fiziksel müdahaleye kadar giden protestoyu normal ve hak görebiliyor. 

İnsanlar müdahale edemedikleri, sorumlu olmadıkları şeylerle ilgilenmeye bayılırlar. Bekara karı boşamak kolay derler. Bir de coşkulu bir toplumuz biz. Sevinci de üzüntüyü de coşkulu yaşarız. Bu yüzden taraftar kendisini gaza getirecek şeyleri duymayı sever. İyi ya da kötü olması önemli değil. Örneğin "Zlatan transferi Burak Yıllmaz üzülmesin diye yapılmadı" fikrine inanabiliyor. Suçlu lazım, sinirini çıkarabileceği birileri lazım. Neymiş, tamamen uydurma olduğunu düşündüğüm habere göre: Burak Zlatan'ın transfer edileceğini duyunca üzülmüş. Ayrıca, yedek kalacağını düşünüp de üzülmeyen futbolcuyu değil tesislere Florya semtine sokmam bana kalsa. 
Gel gelelim insanları da anlıyorum. Hayatta herkesin değerleri farklı. Aradaki problem buradan çıkıyor birazda.

Bir etken de Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor'un yaptığı transferlerin gölgesinde kaldı bizim aldıklarımız. Taraftar istiyor ki takım her yerde şampiyon olsun. Okula işe gidince "olum biz van Persie'yi aldık siz Bilal'i mi aldınız hahahaha" dendiğinde cevap verebilsin istiyor. Halbuki cevap basit, Sneijder'i tanıyor musun diye soracaksın, konu kapanacak. :)

İletişim sorunu da diğer bir gerçek. Yönetimin taraftarla iyi bir iletişimi yok, bu iletişim probleminden kaynaklı da felaket bir yaz dönemi geçirildi gibi görünüyor ve iç sahada oynanan maçlara dahi gelemeyen bir Galatasaray Başkanı var. Bu yönetimi başarılı buluyor musun ve sen de en büyük problemin iletişimden kaynaklı mı olduğunu düşünüyorsun?

Uğur Kırgöz: İletişim problemi gerçekten büyük. Özellikle transfer sezonunda büyük sıkıntısı çekildi. Tarih bile verildi ama beklenen transferler yapılamadı. Neden transferlerin yapılamadığını hala bilmiyoruz. Dolaylı yollardan kulübün ekonomik durumunun transfer için uygun olmadığını öğreniyoruz. Doğru olduğunu hepimiz biliyoruz ama başkandan ya da futbol a takım yöneticilerinden duymak istiyoruz bunu, hakkımız bence. Başkanın başarılı olup olmadığını söylemek için erken. Ama kriter trasferse ve rakiplerin transferleriyse başarısız bulunabilir ama benim kriterim kesinlikle transfer değil. Bu yüzden bekleyeceğim karar vermek için.


Transferde ise doğru ama eksik bir politika izlendiğini düşünüyorum. İlk defa scout ekibine güvenildi, bu kadar rahat çalışması sağlanıldı ve Denayer, Jose Rodriguez, Carole gibi genç, potansiyelli isimleri takıma kazandırdık ama bunun yanında taraftar tepkisinden çekinip birçok transferden de vazgeçildi. Sormak istediğim soru ise hem transfer politikası hem de taraftarın transferler üzerinde bu kadar etkili olması sence doğru mu ve yönetim politikalarından bu yüzden vazgeçmeli mi?

Uğur Kırgöz: Transfer taraftara göre yapılmaz. Bir de hangi taraftara göre transfer yapacaksın ya da yapmayacaksın? Senin ciddi çalışmaların oldu mesela ama adam diyor ki; bilmem kimi alın fm'de takıma aldım süper adam. Transfer dediğin şeyin birçok faktörü var. İhtiyaç, uyum, para, oyuncunun istemesi ve rakipler tabii. Hangi oyuncu neden alınamadı bilemiyoruz ki. Bir de Cüneyt Tanman olayı yaşadık. Kim sportif direktör, transfere kim karar veriyor bilemedik hiç bir zaman. Genelde kulübün futbol aklı olmasından bahsedilir. Bir sportif direktöre bırakılarak yanlış ifade edildiğini düşünüyorum. Fenerbahçe'nin Terraneo ile yaşadığı bu oldu örneğin. Zafer ya da hayal kırıklığını bir akla bırakmak büyük risk. Sen iyi oyuncular alındı diyorsan, öyledir. Benim çok fazla bilgim yok. 

Hamza Hamzaoğlu'nu nasıl değerlendiriyorsun? Sence başarılı mı, gelecek adına kendisiyle istikrarlı bir şekilde devam etmek mi gerekiyor? Hatalarına rağmen potansiyelli bir teknik direktör olduğunu düşünüyorum, bu konuda ne söylemek istersin?

Uğur Kırgöz: Hamza hoca başarılı ve daha başarılı da olacak. Onun sorunu da iletişim. Arda Turan'a benzeyen bir tarzı var. Ne sorulursa aklından geçeni söylüyor. Acaba ne manşet olur, twitterda çok sallarlar mı diye düşünmüyor. Ancak, hocadaki tek iletişim sıkıntısı dürüst olması değil. Kendi takımına, taraftarına ve rakibine vermesi gereken mesajlarda da başarılı değil. Örneğin, Atletico Madrid'i favori göstermesi hataydı. Tribünde en az 1.000 seyirciye mal oldu o açıklama. 

Diziliş, oyuncu seçimi, oyuncu değişiklikleri konusunda hata yapmıyor mu? Tabii ki yapıyor da, benzeri hataları bütün hocalar yapıyor. Sonuç olumlu olduğunda kimse dönüp onlara bir şey söylemiyor. Hamza hocanın algılanış şekli sebebiyle kazansa da eleştiriler durmuyor. Ya bir tek oyuncu değişikliği sebebiyle bir teknik adam aslanlara atılmaz yahu.

Uğur Abi, işin uzmanı olarak bu konuyu en iyi sen yorumlarsın. Sinan Gümüş özelinden gidiyorum ama bu tip genç, şans bekleyen tüm futbolcular için de geçerli bir durum aslında. Geçen sezon en çok konuşulan gençlerden biriydi ama şans bulamadı. Bu sezon ise o şansı yakaladığı anlar oluyor ama genel hakkı yeterli şansın hala verilmediği yönünde. Sinan Gümüş bu süreçte ne yapmalı, kendisini nasıl hazır tutmalı ve Galatasaray gibi bir takımın formasını taşıyabilmek için nasıl bir psikolojik gelişim sağlamalı?

Uğur Kırgöz: Çok çalışacak ve asla vazgeçmeyecek. Hoca takımı kurarken oyuncuların ne kadar istediklerine de bakar. Oynamayı öyle istemeli ki; tabiri caizse gözlerinden ateş çıkmalı. Florya'daki çimleri yemeli. Şans verilmez alınır. Her zaman genç oyuncular için bunu söylemişimdir. Arda Turan'a şans mı verdiler? Geçen sezon Sinan formda olsa bile Hamza hoca o riski almak istemedi. Kimse almaz o riski. Hele ki yeterli isteği görmüyorsa. Bu çocuk Astana maçında girdi, iyi oynadı sonra yine kulübeye. Ne yapıyor acaba bu çocuk idmanda? Bırakmayacak, asılacak, gücünü sonuna kadar kullanacak. 


Seni sürekli pozitif görüyoruz, en kötü zamanda bile iyi bir çıkarım yapabiliyorsun ve mutlu kalıyorsun. Taraftar ise isyana meyilli, kendim açısından söylemem gerekirse ben de sert eleştiriye meyilliyim, erken tepki gösterebiliyorum. Sence futbola bakış açımız nasıl, ortada bir sorun görünüyor ama bu sorun nereden gelmekte?

Uğur Kırgöz: Pollyanna taraftarım ben belki ondandır :) Hayata yaklaşma meselesi, ben her zaman insanları anlamaya çalışmışımdır. Ellerindeki olanaklara ne yapıyorlar, kendileriyle çelişiyorlar mı bunlara bakarım. O zaman yapılan hataları tolere etmek kolay oluyor. Bir de futbolun, tuttuğun takımın hayatında ne kadar yer kapladığı önemli. Eskiden böyle değildi tabii. Sabahladığımız dönemlerde Galatasaray'dan başka bir şey yoktu hayatımda. Ama baktım ki, yahu hayat kayıp gidiyor elimden, tamamen değil tabii ki ama ayırdığım zamanın büyük kısmından vazgeçtim.

Genel duruma bakınca, taraftarın büyük çoğunluğu için olay futbol değil ki. Amerikada doğmuş olsa bir beyzbol takımın fanatiği olacak milyonlarca insan var. Tavla, dokuztaş, seksek ne olsa tuttuğu takımın kaybetmesine sinirlenen insanlar var, olacaklar da. Benim fikrim; hayat sinirlenmek, mutsuz olmak için çok kısa. Konu ne olursa olsun böyle ama hele spor için, çok saçma.

Son olarak şunu sorayım ve bizleri kırmadığın için teşekkür edeyim. Bizler için tavsiyelerin neler, doğru bir taraftar profili sence nasıl olmalı ve Galatasaray'ı hayatımızın merkezinde tutarken nelerden ödün vermememiz gerekiyor?

Uğur Kırgöz: Galatasaray'ı hayatınızın merkezinde tutmayın yahu. Sakin olun, hayat sizin..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir