1 Eylül 2017 Cuma

Moriah spesifik bir sistemin yıldızıydı, Quigley ise her oyunun yıldızı

Basketbol konusunda tablonun netleşmesini bekliyordum. Önce kadın basketbol takımı diyelim, özellikle de açıklanan Allie Quigley transferi sonrasında. Hem bu transfer, hem de planlar, hedefler ve bu doğrultuda yapılan transferleri Kerem Övet'le konuştuk. O da en ince detayına kadar bizlere anlattı, kendisine tekrar teşekkürler..


Allie Quigley transferinin sürecini en iyi bilen isimlerden birisin. Önce o süreci dinleyelim derim, görüntü itibariyle bir fırsat transferi gibi duruyor. Nasıl ilerledi bu süreç?

Kerem Övet: Hatırlarsanız Fenerbahçe Yakın Doğu'ya çok trajik bir final serisi kaybetti. Bu dönemde de YDÜ'nün çirkin bir tabirle Fenerbahçe'nin bazı oyuncularını "ayarttığı" iddia edildi. Hollingsworth ve Olcay Çakır'ı rakibine kaptırdığı için zaten fazlasıyla ağzı yanmış olan Fenerbahçe bu dönemde bütün oyuncularıyla tekrar masaya oturdu. İşin komik kısmı ilk aşamada Quigley'le prensipte de anlaştılar.

Ancak daha sonra final serisinin kaybedilmesi sürecinde içeride hem koçla hem de oyuncular arasında çeşitli anlaşmazlıklar yaşandığı haberlerini duyduk. Sezonun bitişi Fenerbahçe için kaybedilen iki final ve belirsizliklerle doluydu. Koçla devam edilip edilmeyeceği, bütçenin nasıl olacağı, her şey uzunca bir süre belirsizliğini korudu. Doğal olarak Quigley de resmi imzayı atmadan WNBA için ülkesine döndü.

Bu dönemde geçtiğimiz sezon kadınlarda Euroleague şampiyonu olan Kursk takımının Quigley'e ciddi bir ilgisi olduğu da sosyal medyada konuşulmaya başlandı. Derken bizim Quigley WNBA'de aldı başını gitti ve ilk kez All Star'a seçildi. Bununla da kalmadı All Star'da üçlük yarışmasını rekor bir dereceyle kazanarak adını WNBA tarihine yazdırdı. Harika bir sezon geçirdi, geçirmeye de devam ediyor.

Dananın kuyruğunun koptuğu noktaya gelirsek... Bundan iki hafta önce Quigley Fenerbahçe'ye haber göndererek indirime hazır olduğunu belirtti. Fakat şöyle bir durum var ki Fenerbahçe hem bütçe düşürme kararı almış hem de bu arada Verameyenka, Birsel Vardarlı, Esra Ural gibi isimlerle sözleşme uzatmış, Kelsey Plum, Kia Vaugh gibi oyuncuları da kadrosuna katmıştı. 3+1 yabancı kuralının geri dönmesiyle değerlenen Tilbe için dünyanın parasını bonservise yatırınca da elde bütçe namına pek bir şey kalmamıştı. Onlar da bir kaç gün içinde açıklanmasını beklediğim Aerial Powers'la görüşmeye başladılar.

Tam da işler Quigley-Fenerbahçe cephesinde bu şekilde ilerlerken bizim adımıza felaket bir gelişme oldu. Moriah Jefferson'un sezon sonu başlayan dizindeki ağrıları arttı ve kulbümüzle irtibata geçerek menisküs ameliyatı olmayı düşündüğünü, bu sezonun en azından ilk yarısında oynamak istemediğini belirtti. Bizim adımıza takımın en önemli oyuncusu artık yoktu ve acilen harekete geçmek gerekiyordu. Her şey öyle birbiriyle çakıştı ki belki de Fenerbahçe'nin Quigley'nin menajerine "Alamayacağız." mesajını atmasının üstüne bizimkiler Moriah haberini aldı. Burada ben Quigley'nin biraz da aylarca bekletilmiş olmanın kızgınlığıyla fazla da düşünmeden bize evet dediğini düşünüyorum. Felaket bir sakatlık bir anda inanılmaz bir fırsata dönüştü. Quigley Fenerbahçe'den sezon başında istediği paranın çok daha altına Galatasaray'a imza attı.

Uzun zamandır böyle bir yıldız oyuncu transferi gerçekleştirmedik diye düşünüyorum, sen bu transferi duyduğunda nasıl karşıladın ve Allie Quigley'i bizlere nasıl anlatırsın?

Kerem Övet: Söylediğine kesinlikle katılıyorum. Uzun bir aradan sonra Galatasaray taraftarı ilk defa bir "süperstar" izleyecek. Evet, Moriah da çok önemli bir oyuncuydu, ancak Quigley çok başka bir seviyede. Moriah spesifik bir sistemin yıldızıydı. Quigley ise her oyunun yıldızı. Öncelikle Quigley inanılmaz bir şutör. Ve öyle boş pozisyonların şutörü de değil. Clutch time diye adlandırılan maçın son saniyelerini Avrupa'da en verimli oynayan, en çok maç kazandıran, eline en çok güvenebileceğiniz kısa oyuncu. Birden üçe her pozisyonu elit seviyede oynayabilen bir yıldız. Bir guarda göre uzun olan boyu ve perdelerden çıkarak attığı yüzdeli şutlarla topsuz oyun için de son derece uygun bir kısa. Bir numaraya geçtiğinde gerektiğinde deliciliğini zekasıyla birleştirerek uzunları besleyebilen, gerektiğinde de dribbling üstü şut kullanabilen çok değerli bir guard. Kısaca repertuarında o anki ihtiyaca göre her şey var Quigley'de... Moriah'tan en büyük artısı da tam olarak bu çeşitlilik noktasında.

Bizim için en büyük avantaj ise Quigley gibi bir süperstarın kariyerinin en üst noktasındayken ve en iyi WNBA sezonunu geçirirken bize geliyor olması. Kariyerini biraz anlatmak gerekirse 2008 WNBA Draft'larında 2. tur 22. sıra gibi son derece düşük bir noktadan seçildi. 2014 yılında adeta bir patlama gerçekleştirdi ve ortalamaları dikey şekilde yukarıya çıktı. O sezon 3.8 olan sayı ortalamasını bir anda 11.2 sayıya çıkarttı. 2014 ve 2015 sezonlarında WNBA'de yılın en iyi altıncı oyuncusu seçildi. Hala oynanmakta olan sezonda ise tam anlamıyla başka bir boyuta geçti ve şu ana kadar Chicago Sky forması altında 16.3 sayı, 3.4 ribaund ve 3.6 asist ortalamaları tutturdu. Daha açıklayıcı olması için şöyle söyliyim; Bu sayı ortalaması dünyanın en iyi kadın basketbolcusu olarak gösterilen Maya Moore'un bu seneki rakamlarıyla aynı. Üstelik Quigley bu istatistiği kendisinin birinci sayı opsiyonu olmadığı bir takımda tutturmuş durumda.

Kusursuz bileklerinin dışında Quigley aynı zamanda son derece de sağlam bir karakter, çok iyi bir profesyonel ve çok iyi de bir takım oyuncusu. Diğer yıldızlar gibi maç seçen şımarık bir oyuncu değil. Size saçma sapan bir deplasmanda gitti dediğiniz bir maçı kazandırabilecek bir oyuncu. Topu sürekli elinde isteyen bir oyuncu da asla değil. Oyun o gün ne gerektiriyorsa ona adapte olan ve buna göre hareket eden bir skorer. Defansta ise ondan tabii ki Moriah'a göre farklı şeyler beklemek gerekiyor. Quigley, Moriah gibi bir top hırsızı değil, ancak her zaman gayretli, ortalama üstü bir oyuncu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Fiziği sayesinde şutör 3 numaraları da rahatlıkla savunabiliyor ve bu hücumda akışkanlığı kaybetmeden üçüncü bir guardı parkede tutabilmenin önünü açıyor. Nitekim Quigley'i 3 numaraya çekip üç guardı aynı anda sahada tutarak 2015/2016 sezonunda Ekrem Memnun'un 3 uzunlu sistemine karşı Fenerbahçe pek çok kez galip gelmişti.


Moriah Jefferson sonrası gerçekleşen bir transfer. Planlar Jefferson üzerineydi ama Quigley ile seviyenin daha yükseldiğini düşünüyorum. Quigley'in mevcut tabloda ne gibi artıları olacak ve beklentiyi hangi noktaya taşıdı?

Kerem Övet: Bunu cevaplayabilmek için öncelikle Maljkovic'in bu sene özelinde oluşturduğu takım kurgusundan bahsetmek gerek. Moriah sakatlanana kadar bizim için savunmadaki hedef Epoupa ve Moriah gibi iki "pire" guardla önde baskı yaparak karşı takım guardlarının oyun kurmasını engellemek, karşı takımın pivotlarını perde ihtiyacından dolayı boyalı alanın dışına çıkartarak potadan uzaklaştırmaktı. Aslında geçen sene Yvonne ve Moriah'la kurduğumuz sistemin bu sene de Epoupa-Moriah ikilisiyle devam etmesi planlanıyordu. İşin hücum kısmında ise mümkün olduğunca oyunu hızlandırarak Moriah ve Epoupa'nın deliciliğini kullanmak, set hücumuna kalındığında ise Petronyte ve Dubljevic'in dış şut tehtidiyle boşalttığı alanları yine Moriah ve Epoupa'nın içeri penetre ve cutlarıyla cezalandırmak ana strateji olarak gözüküyordu. Bu noktada Işıl'ın yaratıcılığı ise backup kozumuz olacaktı.

Ancak geçen sene net olarak gözlemlediğimiz iki problem yeni kurulan bu kadroda da devam edecek gibi gözüküyordu. Bunlardan ilki kısalar üzerinden gelecek dış şut katkısının üst seviyeler için yeterli olmayışıydı. Yvonne'nin olmadığı büyük maçların hiç birini kazanamamış bir Galatasaray'dan bahsediyoruz ve bunun da başlıca nedeni geçen seneki rotasyonda Pınar, Deniz, Moriah ve Işıl gibi kısaların dış şut konusunda son derece istikrarsız ve çekimser olmaları. Kısacası içeri gömülen bir savunmayı açmak için yeterli materyale sahip değildik ve bu sene Yvonne'nin takımdan tam anlamıyla ayrılmasıyla bu anlamda en önemli materyali de kaybetmiştik. Moriah ne kadar harika bir delici olsa da dış şut konusunda güvenebileceğiniz bir parça değil ve büyük maçlarda önlem alınabilen bir oyuncu. Nitekim geçen sene Moriah'ın büyük maçlarda attığı sayıların büyük çoğunluğunun bizim adımıza maçın kaybedildiği ve koptuğu noktadan sonra geldiğini de rahatça gözlemleyebilirsiniz. Maçın başa baş gittiği bir noktada Epoupa- Moriah ikilisine karşı bütün takımlar içeri gömülerek savunma yapacak ve maçı kazanmak adına Petronyte'nin dış şutları dışında bize pek de fazla bir opsiyon tanımayacaklardı. İşin defans kısmında ise geçen seneki YDÜ maçlarını ele alırsak Vandersloot gibi üst düzey guardlar bizim önde baskı savunmamızla adeta dalga geçercesine oyun kurma yetisine sahip olabiliyor. Kısaca Maljkovic'in sistemi her maçta her takıma karşı tutmuyor ve bu sene de tutmayacaktı.

Quigley işte tam anlamıyla bu noktada muazzam bir hamle oldu. Epoupa gibi oyun görüşü yüksek delici bir guardın yanına dünyanın en iyi şutörlerinden birini koyduk. Fransa milli takımında da yanında şutör özellikli Johannes'le oynadığını düşünürsek aslında onun da tam istediği bir oyuncuyu getirmiş olduk. Işıl özelinde de bakarsak şut özellikli partnerlerle çok daha verimli olduğunu Zellous'lu sezondan gözlemlemek son derece mümkün. Yani kısaca Quigley hamlesi kimya açısından hem çok daha doğru bir hamle oldu hem de kısalar özelinde dış şut sorununu büyük ölçüde ortadan kaldırmış olduk. Moriah'ın fiziği itibariyle 3 numara oynamasının imkansız olduğunu düşünürsek, aslında Özge ve Dubljevic gibi ağır 3 numaraların yanına hocanın sistemine çok daha uygun bir 3 numara opsiyonunu da katmış olduk.

Maçların son anlarını "Bunu da nasıl sokar artık?" diyeceğimiz resitallerle süsleyen kadın basketbolunun Curry'si bundan sonra bizim takımımız için ter dökecek. Tabii böyle bir oyuncuya sahip olunca beklenti de Euroleague şampiyonluğuna doğru evriliyor. Peki bu ne kadar mümkün? Bu uzun rotasyonuyla bunun mümkün olduğunu söylemek güç. Final 4 ciddi şekilde imkanlar dahilinde olsa da bu seviyenin üstü için takımımız yeterli değil. Bunu daha sonraki sorularınızda daha da net şekilde anlatmaya çalışacağım.

Geçen sezona kıyasla şu an ne durumdayız, genel olarak transferlere bakınca. Beklentiler ne olacaktır, şu şu şu müthiş oldu ve keşke böyle olmasaydı diyebileceğin neler var?

Kerem Övet: Öncelikle şu anki kadromuz geçen sezonla kıyas dahi götürmeyecek bir seviyede. Bir çok rakibimiz bütçe düşürürken biz bu sezon 1.5 milyon dolar seviyelerini gördük ki bu kadın basketbolu için gerçekten son derece iyi bir rakam. Çok özel oyunculara sahibiz. Petronyte gibi kadife bilekli dev bir uzun, Dubljevic gibi dört numara özelinde topla becerisi son derece yüksek bir forvet, bir süperstar olan Quigley ve Moriah'ın veliahtı Epoupa'yla üst düzey bir yabancı rotasyonuna sahibiz. Bunların dışında yerli rotasyonuna bakarsak Işıl, Ayşegül, Gizem ve Özge'yle önemli bir rotasyona sahibiz. Üstelik Meltem Yıldızhan gibi bu sene patlama yapmasını beklediğimiz bir genç yeteneğimiz de var.

Bütün bunlara rağmen kadroya bakınca oldukça çok "keşke"miz mevcut. Öncelikle komik bir şekilde kadromuzda kıta dışı statüsünde tek bir oyuncu dahi yok. Quigley Macar pasaportuna sahip Bosman statüsünde oynayan bir oyuncu ve onu en özel kılan taraflardan birisi de aslında bu. Ancak biz bunu şu anda kullanamıyoruz. Bütçemiz kalmadı ve bu sezona Amerikalı oyuncumuz olmadan başlayacağız. Bu noktada insan şunu aklından geçirmiyor değil; Bu kadar Avrupalı yabancı yerine niçin Amerikalı oyuncular tercih etmedik? Hele ki Grinsven gibi neden alındığı bile belirsiz son derece gereksiz bir oyuncu yerine neden ondan kat ve kat iyi performans verebilecek ucuz bir Amerikalı uzun kadroya dahil edilmedi?

Enteresan bir detay var, şu aşamada ABD'li bir oyuncumuz yok. Sezon ortasında ABD'li bir uzunun geleceğini düşünüyorum ama sanki takımı kurarken çok fazla acele ettik. Sen ne düşünüyorsun ve olası o uzun hamlesi sezonun tüm kaderini değiştirecek tipte mi olacaktır?

Kerem Övet: Sezon ortasında bir ABD'li uzun gelse bile bir ABD'li hakkımızı yine kullanmamış olacağız. Neden bu ABD'li takıntısı diye soracak olursanız cevabı basit. Düşündüğünüzün tersine ABD'li oyuncular statü gereği Avrupalı oyunculardan çok daha ucuz fiyatlara oynuyorlar. Her takımın en fazla 2 Amerikalı şansı olduğu için talep az ve bu da fiyatları Avrupalı oyunculara göre çok daha uygun kılıyor. Yani demek istediğim Petronyte veya Dubljevic fiyatına çok daha komple ve performansına güvenilir ABD'li yıldızlar alınabiliyor. Üstelik şunu da belirtmek lazım; Bu kadro kurulurken biz o kadar acele ettik ki Dubljevic ve Petronyte'ye de gerçekten çok uçuk sözleşmeler verdik. Rakam vermeyeyim ancak Dubljevic'in bizden kazanacağı para geçen sezonlardaki performansıyla hak ettiğinin son derece üzerinde. Kadın basketbolunu takip edenler için şöyle anlatıyım; Muhtemelen Rebekkah Brunson gibi aynı pozisyonda oynayan bir WNBA yıldızını Dubljevic'ten daha uygun bir fiyata kadromuza katabilirdik. Çok yazık oldu kısaca. Petronyte'nin gerçekten çok özel bir oyuncu olduğunu düşünüyorum ancak Dubljevic ve Grinsven yerine keşke iki Amerikalı oyuncu getirseydik.

Gelelim sezon içi hamlesine... Şimdi öncelikle bütçe anlamında elimizde bir şey kaldığını zannetmiyorum. Quigley gerçekten çok pahalı bir oyuncu. Ancak bizim öyle inanılmaz bir bütçeye ihtiyacımız olduğunu da düşünmüyorum. Zaten elimizde skor atma potansiyeline sahip bir çok oyuncu var. Bize lazım olan amiyane tabirle "ağır işçi" bir uzun. Ribaund çekecek, savunmada geleni püskürtecek, görünmeyen işleri yapacak biri yani... Bu tarzda çok oyuncu var ve fiyatları da sezon ortasında fazlasıyla uygun olacaktır. Eğer fazladan imkan olursa 3-4 pozisyonlarında oynayabilen sağlam bir ABD'li oyuncu bulabilirsek o zaman Euroleague şampiyonluğu son derece mümkün bir hale gelir.

Sözleşme şartları hala açıklanmadığı için net konuşmam zor, ancak eğer imkan varsa sezon ortasını da hiç beklemeden elimizdeki Avrupalı uzunlardan en azından birinin sözleşmesinden çıkıp ABD'li bir oyuncuyu getirmek şu aşamada çok daha doğru olacaktır diye düşünüyorum. Hakikaten Avrupa'nın en değerli Bosman statüsündeki oyuncusuna sahipken yanına ABD'li oyuncu koyamamış olmak son derece talihsiz bir olay ve kötü bir planlamanın eseri diye düşünüyorum.


Kurulan kadro itibariyle nasıl bir oyun yapısı bizleri bekliyor olabilir ve şu gerçekleşirse sezonu başarıyla tamamlayabildik diyeceğimiz hedef nedir senin gözünde?

Kerem Övet: Son derece geçişken her türlü oyunu sahaya yansıtabilecek bir kadro var elimizde. Öncelikle guard rotasyonumuz adeta bir dipsiz kuyu. Ne ararsan var resmen... Işıl gibi klasik pass-first, playmaker bir guard, Ayşegül gibi bir dış şutör, Epoupa gibi bir delici ve üstüne hepsinin karması Quigley... Daha bahsetmediğimiz hocanın ikinci ligden scoutingiyle bulduğu kapalı kutu Merve Uygül ve genç yeteneğimiz İrem Naz Topuz da var. Takım hem üç guardlı dört kısalı small ball oyunlarını hem de Dubljevic'in 3 numaraya kaydığı üç uzunlu sistemleri oynamaya müsait bir yapıda. Kısaca bu takım o günün ihtiyacına göre her türlü oyunu oynamaya müsait.

Burada en önemli soru işareti Dubljevic'in topsuz oyunlara kendini ne kadar adapte edebileceği ve toplu opyunda da verimliliğini ne kadar arttırabileceği olacak. Petronyte'den bu manada en ufak bir kuşkum olmasa da onun da pota altında ne kadar aktif olacağı bir başka soru işareti. Mutlaka sertleşmeli ve değişmeli savunmalarda kısanın karşısında kalmayı öğrenmeli. Eğer takım herhangi bir ABD'li takviyesi gelmeden oynayacaksa mutlaka ama mutlaka Dubljevic, Petronyte ve özellikle de Grinsven'in ciddi seviye atlaması gerekiyor. Dubljevic ve Petronyte pota altına sertlik getirmeyi, ribaundlarda üstünlük kurmayı kesinlikle becermek zorundalar. Dubljevic artık kendisinin iyi bir şutör olmadığını ancak iyi bir delici olduğunu idrak etmeli. Dubljevic ve Epoupa, Quigley ve Ayşegül'ün savunmacılarının boyalı alanda açtığı boşluklara drive etmeli. Hoca da mutlaka Dubljevic'i esas verimli olduğu pozisyon olan dört numarada kullanmalı.

Bu noktadan hareketle Maljkovic'in özellikle uzunlar nezdinde yine bir mucize yaratmasına ihtiyacımız var. Bu mucize yaratılsa bile mutlaka ama mutlaka bir pota altı oyuncusu alınmak zorunda. Yoksa yıllardan sonra takımımıza kattığımız bir süperstar da boşa gelmiş olacak. Bu takım bu sene rahatlıkla F4 yapabilir. Son derece şanslı bir kura çektik ve grubumuzda ilk gördüğümüzde çekindiğimiz Prag takımı gerçekten kötü bir durumda. Bosman statüsündeki oyuncuları Kia Vaugh'u Fenerbahçe'ye, en değerli Avrupalı forvetlerden biri olarak kabul edilen Petrovic'i geçen senenin şampiyonu Kursk'a kaptırdılar. Candice Dupree gibi bir süperstar da bu sene kadrolarında olmayacak. Sezona hiç bir ABD'li oyuncuları olmadan başlayacakları söyleniyor. Grubumuzda Kursk'dan başka bizi geçebilecek bir takım olduğunu söylemek en azından kağıt üzerinde mümkün değil. Yani çapraz eşleşmede çok büyük ihtimalle öteki grubun 3.süyle karşılacağız ki bu takımın Fenerbahçe olma ihtimali de fazlasıyla yüksek. Bu noktada şu anki kadromuzun bile Fenerbahçe'nin üzerinde olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Yani bu sene Euroleague F4'da olmak içten bile değil.

Marina Maljkovic'e büyük bir güven var, ben geçen sezon geldiği gün ve şartlar itibariyle en iyisini verdiğini düşünüyorum. Bu sezon adına beklentiler neler olacak?

Kerem Övet: Maljkovic geçen sene küme düşebileceği dahi konuşulan bir takımdan adeta bir mucize yarattı. Geçen senenin esas hedefi Euroleague'e tekrar katılmaktı ve bunu da başardı. Bu sene özelinde ise ondan en büyük beklenti büyük maç kazanması olacak diye düşünüyorum. Keza ligdeki en büyük 3 bütçeden biriyiz, Euroleague'de de ilk 5 arasındayız. Artık "bu bütçeye bu kadar" şeklinde bir bahanemiz olamaz. 1.5 milyon dolara şampiyon olan bir çok takımla dolu Euroleague Women tarihi. Ki ayrıca Grinsven ve Dubljevic yerine doğru ABD'liler tercih edilmiş olsa bu takım şampiyonluğun da gizli bir adayı olacaktı. Ancak şu an itibariyle kendimizi kandırmazsak F4 seviyesine çıksak bile en fazla 4. olabiliriz. Yani her şeyin başında Maljkovic'ten en büyük beklenti kadroda şu anda kendi hatası ve acele etmesiyle oluşmuş olan ucubeliği bir şekilde çözmesi, Avrupalı fazlalılığından bir şekilde kurtulması. Bunu yapabilirse zaten Maljkovic dünyanın en değerli koçlarından biri ve elindeki her oyuncudan en yüksek verimi alabilecek bir deha. Yani benim en büyük dileğim elimize gelen inanılmaz iki fırsat var; bunlar Quigley ve grup şansı, lütfen bunu kaçırmayalım. Galatasaray yan branşlarda her zaman en yukarılarda değildir ama en yukarılara çıktığında da kupayı almadan geri dönmez. Bu sene geri dönmeyelim. Böyle bir şans bir daha gelmeyebilir.

2 yorum:

  1. Chatilla Van Grinsven tam bir kadın stil sahibi ;) Jefferson'ın sakatlığı ve Quigley hamlesi beklenen planlanan birşey değildi dediğiniz gibi. 2-3 ay önce Moriah'ı kadroda tutabildiğimize sevinmiştik unutmayalım. Bütçe kısıtlı ama hamle yapabiliriz. Ama lafta söylenildiği kadar kolay olmuyor kontrattan çıkmak vs. Mutlaka bir abdli alınacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım, o hamle hedeflere ne denli ulaşabileceğimizi belirleyecek çünkü..

      Sil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir