16 Ekim 2017 Pazartesi

Lider özelliği, karakteri ve isyanı


Yeni konseptim "x konu üzerine kurulan 11'ler" üzerine olacak. Bu konsept içinde de "yanlış zamanda Galatasaray forması giyenler" diyerek bir 11 kurulur. Eminim ki Lorik Cana'yı o 11'in içine yazacağız, çok yanlış zamanda geldi. 2010 - 2011 sezonu, Galatasaray'ın en kötü dönemlerinden biri ve şu futbolcu da öne çıktı diyemeyeceğimiz bir zaman.

Plansızlık aslında, meselenin özü bu. 2009 - 2010 sezonunda ismen daha iyi transferler yapılmasına rağmen, Rijkaard'ın düzeni anlamında asla doğru hamlelerin gelmediğini görürüz. 2010 - 2011 sezonunda ise mevcut iyi isimlerin de elden çıkarıldığı, içi boşaltılan bir Galatasaray var. Lorik Cana ise o sezonun en önemli transferiydi ama o yapı içinde başarılı olma gibi bir şansı yoktu.

Lorik Cana denildiğinde benim için konuşulacak 3 konu var. Lider özelliği, karakteri ve isyanı. Belki doğduğu yerden gelir bu özellikleri, bilemiyorum. Marsilya döneminden hatırlarız kendisini, çok genç yaşta takımın kaptanı olmuştu ve taraftarın sevgilisiydi. Sonra Premier Lig dedi, Sunderland'a transfer oldu ve 2-3 ay içinde yine takımın kaptanı yapıldı. Galatasaray'da biraz daha uzun bir kariyeri olsa muhtemelen aynı şey olacaktı, bu adamın yaradılışında var.

Rijkaard çok fazla değerlendirmedi Cana'yı, Hagi döneminde forma giymeye başlamıştı. Bazı maçlar stopere de çektiği oldu ama kötü bir sezon, kimi iyi anlamda değerlendirebiliriz ki. Ertesi sezon Fatih Terim geldiğinde ise Lorik Cana'dan yana ümitliydim, tam onun kalemi bir isim. Yaşı da 28'di, en iyi olması gereken zamanlar. Öyle de oldu aslında, uzun bir Lazio kariyeri geçirdi ve defansif orta saha olarak gittiği yerde stopere evrildiğini gördük. Lazio'da bu kadar uzun zaman kalmasının sırrı, doğru zamanda stopere evrildi.

Fatih Terim'in 4-4-2'sinde Lorik Cana'yı orta saha kullanmak zor, çok hızlı bir isim değildi ve pas aksiyonu zayıftı. Daha çok 4-3-3 gibi formasyonlarda orta sahanın en gerisine yazabileceğiniz isim ama stoper özelliği fazlasıyla vardı. Fizik üstünlüğü, agresifliği, mücadeleci yapısı, hamle özelliği gibi. Kalmış olsa yüksek ihtimal bizde de stoper olarak kariyerini sürdürürdü ama Lazio'nun Cana teklifi, bizim de Muslera isteğimizle böyle bir takas gerçekleşti. Baktığınızda iki taraf da kazançlı, kazan kazan durumu.

Lazio'dan sonra Fransa'ya döndü, bir sezon Nantes forması giydi ama sağlık problemleri nedeniyle birkaç gün önce futbolu bıraktığını açıkladı. Benim izlediğim en mücadeleci ve hırslı isimlerden biriydi, Galatasaray'da daha uzun bir kariyeri olsun isterdim. Tek sezon oynamasına, o sezonun da çok kötü geçmesine rağmen Galatasaray taraftarı da sever Cana'yı, güzel bir adamdı..

SC nostalji köşesinde de yer vermiştik, dileyenler tekrar okuyabilir;

6 yorum:

  1. Bir hata farkettim Burak bey, Southamptona degil Sunderland'a transfer olmustu..

    YanıtlaSil
  2. Bu konseptte 2.isim Kewell veya Keita olmalı kesinlikle

    YanıtlaSil
  3. Değeri bilinmeyen daha dogrusu yanlış takıma denk gelen bir yıl önce Galatasaraya transfer olabilecekken olmamış Lucas Neill'i ekleyelim. Meira yerine Neill gelseydi. Bülent hiç hoca olmasaydı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Meira kötü stoper değildi ki, gayet iyiydi. Kısa süre durdu, daha iyisini verebilir, ayaklanırdı.

      Sil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir