Galatasaray 3-0 Antalyaspor, bugün "lider" diyoruz

İlk 11 beklediğim gibiydi, adaletin gerektirdiği gibi. Fatih Hoca'yı az çok tanıyorum, bu anlamda 11'i tahmin etmek zor değildi. 4-3-3'e doğru evriliyor düzen, Belhanda bu yapının 8 numaralarından biri. Selçuk İnan'ı da yanına yazdığımızda mevcut kadro içinde arkalarına yazılacak isim Donk oluyor. Linnes'in ise Fatih Hoca sonrası boş maçı yok, hepsinde iyi oynadı ve form noktasında Mariano'nun önünde. 

Rahat bir ilk yarıydı, beklenildiği gibiydi. Fişi ilk yarıda çektik diyebiliriz, 45'de Gomis'in kaçırdığı golle de maçı bitirmiş olduk. 2. yarıda daha hareketli bir oyun istesek de bu durgunluk doğal, 12 günde 4. maç oldu. İlk yarıda maçı bitirince de ister istemez rehavet oluşabiliyor. Futbolcular durakladı, tribünler sustu, rakibin de etkisi büyük olmayınca idman temposunda bir 2. yarıydı.

Antalyaspor ligin zayıf kadrolarından biri. O sansasyon, flaş dediğimiz çoğu futbolcusu ara transfer döneminde ayrıldı. Mevcut kadro içinde de çok fazla sakatları var ve şu noktada kadroyu dahi zor oluşturuyorlar. Herkes Hamza Hamzaoğlu'yu eleştiriyor ama bu Galatasaray'ı durdurmaya yönelik oynamak da zor. Kendi oyunlarını oynamak istediler, aradaki kalite farkı sonucu erken getirdi. İş ilk golü bulmaktı, sonrası geldi zaten. Önlem adı altında da çıksa sonuç değişmezdi, net favoriydik.

4-3-3 oturuyor ve bunda da Donk'un varlığı önem kazanmaya başladı. Belhanda / Selçuk İnan ikilisi topu kullanma ve öne taşıma noktasında gayet iyi. Donk da bu ikilinin arkasını iyi süpürüyor ve son haftalardaki yükselişi devam etmekte. Daha bu düzenin içine Fernando'yu ekleyeceğiz ve ülkede o pozisyonun en iyi oyuncusundan bahsediyoruz. 4-3-3 içinde o da daha iyisini verir mesela, teknik yapısı itibariyle 2'li orta saha düzeninde zorlanır ama önünde iki orta sahayla birlikte odaklanacağı yer savunma olacak. Donk'u da böyle kazandık, Fernando ise ligin ilk yarısındaki görüntünün üzerine çıkar.

Linnes / Nagatomo bekleri de iyi durumdaydı, orayı da doldurduk. Mariano son haftalarda formsuzdu ve bu biraz da rekabetsizlik yüzündendi. Şimdi iyi bir Linnes var, mutlaka Mariano da üzerine koyacak. Nagatomo ise iyi görüntüsüne devam ediyor, en azından sezon sonuna kadar orayı doldurduk demiştim. 2. yarıda rehavet ve duraklama ile alakalı pozisyonlar verdik gibi görüldü ama çoğu uzaktan ve etkisiz şutlar. İtiraf edelim ki Carrasso'da doldurdu orayı, çok fazla pozisyon görmemiş olsa bile. Onu da ayrı olarak yazacağım.

İlk yarıda bazı tercihler doğru olsa maç 5-6'ya da giderdi. Kaptığımız topların ardından çok fazla açık alan bulduk ama pas tercihlerinde hatalar oldu. Hızlı ve teknik oyuncularımız var, Garry Rodrigues de o isimlerin başına yazılır. 2. golde yaptığı asist mesela, bu nasıl bir gelişim dedirtti. İyi bir Gomis de özellikle iç sahada durdurulamıyor, çok rahat 2 gol attı. 45'de kaçırdığı golde takılmasa yine devamı gelir, o da skorun kırılma anı.

Belhanda'nın yaptığı büyük saçmalık, lafım yok. 3-0 maç, haklı olsan dahi sakin kalmayı bilmen gerekiyor. Yükselmeye başladın, formaya kavuştun ama olmadık bir kırmızı kartla kendini yine geriye atıyorsun. Hakem de konuşulacak tabii, ortamı geren kendisi. O ortamda çok rahat idare edilebilecek pozisyon, 2. sarı ise bu kadar kolay nasıl çıktı anlamadım bile. Pusuda bekliyor resmen, tat kaçıran bir kırmızı oldu. Penaltıları da konuşalım o zaman, Galatasaray lehine ne zaman penaltı çalınacak?

Neyse, moral bozmaya gerek yok. Yeniden lideriz ve Fatih Terim bu noktadan sonra en iyi yaptığı işi yapacak. Liderliği koruyacağımıza ve şampiyon olacağımıza inanıyorum. Düzen de oturuyor, 5'de 5 diye hedef belirlediğim ilk haftada rahat bir 3 puan aldık. Gelecek hafta ise kalan 4 maçın en zoru olan Kasımpaşa deplasmanı var. Belhanda'nın yokluğu da ayrı bir handikap olacak ve bu maça özel yeni bir düzen değişikliği gelebilir..