Galatasaray için olduğu kadar, Türkiye adına da bir efsane

Muslera'nın Galatasaray'ı tek başına şampiyon yaptığı bir sezon dahi var. 2010'lu yıllara tartışmasız damga vurdu, istikrarıyla da ligin en iyi futbolcusuydu. Galatasaray'da izlediğim en iyi kaleci. 37. yaşına girecek olsa da, hala üst seviyede. Yine de Galatasaray'la alakalı döneminin sonuna geldiğimiz de bir gerçek. İşin gelecek planlama boyutu başka, şu an Muslera'nın hakkını verme zamanı. En azından bu yazıda. Kendisi adına yine müthiş bir sezon geçirdi. Ligin en az gol yiyen kalecisi, 16 maçta da kalesini gole kapattı. Sezon içerisinde yine büyük bir sakatlık yaşamasına rağmen, dönebileceği en iyi şekilde döndü. Daha iyi sezonları vardı elbette. Neredeyse tüm yükü sırtladığı, sadece ona baktığımız. Hamza Hamzaoğlu ile kazanılan şampiyonluğu hatırlayın, 1 numaralı isim Muslera'ydı. Bu şampiyonluğun ise ilk 5'ine yazmam mesela. Yazılacak durum olmadı çünkü, gerek kalmadı. Nelsson / Abdülkerim Bardakcı / Torreira omurgası seni güçlü kıldı ve ligin en iyi savunma takımı oldun. Son haftalarda, rakiplerin gol beklentisine bakın. Gol atmayı geçtim, pozisyon bulamadılar. Muslera'nın Karagümrük ve Beşiktaş maçlarında sallandığını gördük. Gerçi o 2 maçta çoğu isim sallandı. Galatasaray'da 6. şampiyonluğu, 15. kupası. Hagi mesela unutulmaz bir yabancı, Alex de sonra geliyor. Bana sorarsanız, Muslera'yı Alex'in önünde görüyorum. Hagi'den sonra bu ligin izlediği en iyi yabancı. Başarılar, yıllara vurduğu damga, kazandığı kupalar ortada. Galatasaray için olduğu kadar, Türkiye adına da bir efsane.