Kontrat #16; Pierre-Emile Højbjerg

Danimarka - İngiltere maçı bazı algıları kırmıştır diye düşünüyorum. Hojbjerg gibi bir isim transfer edilecekse, işin "dripling" tarafından caydım. Topla kat eden, dikine çıkışları olan bir orta saha olmasa da, oyunun 2 yönüne dokuduğu mekiğin tarifi yok. Görev adamlığı ve çalışkanlığının yanı sıra, teknik kapasitesi, pas özelliği ve oyun aklıyla da ön planda. İngiltere karşısında orta sahada duvar ördü ve Bellingham / Rice gibi isimleri ezdi geçti. Maçın da adamı oldu. Kaç tane top kazandığını saymadım bile. Diğer yanda da Danimarka'nın gole en yakın isimlerinden biriydi. Sürekli rakip ceza sahası çevresindeydi.

Hojbjerg ve McTominay isimleri gündemde. McTominay'i rakip ceza sahası içine yaptığı koşular itibarıyla daha ön plana koyuyordum ama Hojbjerg'in de oyunun 2 yönündeki meziyeti büyük. Çok istikrarlı futbolcu. Bize yar etmeleri o kadar kolay olmasa da, futbolcunun "kupalar kazanmak istiyorum" mesajı avantaj. 28 yaşında bir de, devlerin yatırım yapması o kadar kolay değil. Odağında gün sonu kupa kazanmak varsa, Galatasaray iyi bir adres. Sözleşmesinin son 1 yılına girmiş olması da avantajımız. Tottenham bir şekilde ikna olur, bonservis talepleri böyle bir futbolcu için karşılanır. Hojbjerg'i ikna etmeye odaklanılmalı.

Fenerbahçe, 30 yaşındaki Fred için 10 milyon avro bonservis ödemişti ama net bir hamle yapmıştı. Galatasaray'ın da merkez orta sahasında böyle net bir hamle ihtiyacı var. Bu uğurda da bonservis ödemekten kaçınmamalı. Hojbjerg de o net isimlerden biri. Torreira ile birlikte duvarı örerler, merkezde müthiş bir tempo ve sertlik yakalanır. Hojbjerg gibi bir kesicinin varlığı "pres" kalitesini arttırır, ön alan baskısını da bu 2 orta sahayla müthiş uygularız. Sağ bek için hücumcu Assignon, 2. forvette Batshuayi gibi hamleler de anlam kazanmaya başlar. Kimi "kısır" kalırız, hücum problem yaşar diyor da, ağırlığı baskıya ve kanatlara yıkıyoruz.

Hojbjerg de hücum katkısı vermeyecek bir isim değil. Oyunun 2 yönünü mekik dokuyor, rakip ceza sahası çevresine sık sık geliyor. Zaten bu takımın ana unsuru baskısı değil mi? Baskı kalitesi artacak. Rakip geriden dilediği kadar uzun vursun, seken topları alıyorsun. Beklerin "hücum" özellikli olur bu senaryoda. Kanatların öyle, forvetlerin bitirici isimler. İş onları özellikle "kenardan" beslemek. Galatasaray da geçen sezon en verimli anlarını Torreira / Kaan Ayhan'la yaşamadı mı? Kaan Ayhan da bu noktada müthiş alternatif. Hojbjerg ise kalite anlamında bu tarzın çok daha üst düzey bir ismi. Okan Hoca'nın 8 numara tarifinden yola çıkılsa da, Hojbjerg gibi bir isimle ona rağmen mi görüşülüyor?