Yeni Hagi ve Popescu arayışları Galatasaray'a büyük zarar vermişti. Bu uğurda harcanan paraları düşünüyorum da, belin biraz da bu yüzden doğrulmuyordu. Hagi ve Popescu, Galatasaray'ın unutulmaz yabancıları. Bu tarz isimlerin yerlerini doldurmanın maliyeti çok uçuk. Sen ise o ağırlığı kaldıramayacak isimlerle, transfer sirkülasyonu içinde sürekli zarar ettin. Yeni Popescu arayışına dönersek, Frank de Boer "isim" olarak getirdiğin en yüksek profil. Peki transfer ettiğin Frank de Boer'den geriye ne kalmıştı? Tecrübe, kusursuz bir sol ayak tamam da, savunma özelliğini kaybetmiş bir stoperden ne beklersin?
Frank de Boer öncesinde "arayışında" kim vardı dersek, cevap Almaguer. 1 sezon sonra, Barcelona'dan transfer edilen Frank de Boer'in ismi tatlı gelmişti ama oradan her gelen de Popescu olmuyor. Galatasaray'a transfer olduğunda 34 yaşındaydı. Partneri olarak düşünülen Bülent Korkmaz da benzer yaştaydı derken, bu stoper tandemiyle ne hayal edildi? Sol stoper oynamaya alışık Bülent Korkmaz'ı da sağ stopere çekmiştik. Sağ ayaklı olabilir de, sol stoperde daha iyiydi. Savunmada tecrübeli bir liderimiz olsun, geriden kısa pasla çıkalım, arada da duran top kullansın düşünceleri güzel ama Galatasaray'da geçirdiği yarım sezonda 1 tane iyi maçını hatırlıyorum.
O da deplasmanda 0-0 berabere kaldığımız Beşiktaş maçı. Çok iyi performans vermişti. Sezon öncesi Şampiyonlar Ligi ön elemelerinde de iyi maçı vardır ama "hedef" gördüğün her anda büyük hataları oldu. Çok ağırdı çünkü. Hatta gördüğüm en ağır stoperlerden biriydi. En iyi zamanlarında dahi hızlı bir stoper diyemezdik ama Galatasaray'a geldiğinde geriye bir şey kalmamıştı. Onun son Barcelona sezonunu da hatırlıyorum. Ağırlığı kaynaklı sürekli arkaya adam kaçırıyordu. Bu durum Galatasaray'da da benzer oldu. Zaten kötü bir sezon, genel manada kötüsün. İhaleyi bütünüyle ona bırakamayız ama en çok beklentiyi belki de ondan yana duyuyorduk. Ne durumda olursan ol, adın Frank de Boer.
Song & Tomas 2'lisi bir sonraki sezon neyse ki kuruldu. Yoksa "yeni Popescu" arayışı devam ederdi. Song ve Tomas'ın, Popescu tarzıyla bir alakası yoktu. Bu 2'li tutunca da o düşünceden uzun süre sıyrıldık. Ta ki Meira transferine kadar diyebiliriz. O da tutmamıştı mesela. Bouzid'ler falan da var. Belki isim olarak tanıyanı azdı ama tarz olarak hayal ettirdiği yeni Popescu olmasıydı. Yine de kimse Frank de Boer kadar hayal kırıklığı yaratmamıştı. Galatasaray'a aidiyet gösterdiğini de hatırlamıyorum. 2003 - 2004 sezonunun Ocak ayında Rangers'a gitti, oradan da Arap diyarına. Sonra da futbolu bıraktı zaten. Futbol ise onu uzun süre önce bırakmıştı.
Okuyan ve yorum atacak arkadaşlar için;
Blog'daki tanıtımları da es geçmeyelim.
En azından 1 tık atarak, destek olmanızı bekliyorum :)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder