Önce maçı izlerken aklımdan geçen esprili cümle ile bugüne kadarki maçların bir özetini yapayım. "Biz alıştık üç buçuk atmaya, şimdi böyle 4-5-6 atınca tuhaf hissediyoruz" :) Geçen seneki maçları göz önüne aldığımızda tek farklı kazandığımız maçlar, yenildiğimiz maçlar, özetle deminde dediğim gibi 3,5 attığımız maçlar geliyor hep aklıma. 2008-2009 sezonu Galatasaray camiası için tam manasıyla ve de tek kelimeyle talihsizlikti! Duruma el koyan en büyük transfer Haldun Üstünel önce Rijkaard ve Neskeens'i ardından da Keita'yı, Sarp'ı ve henüz bir katkısını göremediğimiz Elano'yu tuttu kolundan Florya'ya getirdi. Takımın mayası tuttu bence. Ama Galatasaray maçları beni artık sıkmaya başladı. Kardeşim 4 gol ortalamasıyla maça mı çıkılır yahu? Nerde kaldı bunun heyecanı, stresi, adrenalini.. Biz alışık değiliz böyle geniş geniş maç izlemeye. Şaka bir yana maça gelelim en güzeli.


İkinci yarıya biraz daha rahatlayarak başladık. 56. dakikada Arda'nın müthiş pasında kaleciyle karşı karşıya kalan Baros'u düşürmekten başka şansı olmayan rakip penaltıya sebep oldu. Kewell yedekler arasında olduğu için (bu cümlenin altını çiziyorum. Kewell yedekti dün artık nasıl bir takımımız varsa :) ) topun başına haftasonuda çok istemesine rağmen penaltı kullanamayan Baros geçti düzgün bir vuruşla kaleciyi ters köşeye yatırarak golünü attı. Bu gol ile Kewell'ın golü arasında geçen 23 dakikalık süreçte Baros'un gooll diye fırladığımız fakat direğin yanından çıkan bir pozisyonu, Mustafa Sarp'ın ve Arda'nın kalenin üst direğini yalayarak dışarıya çıkmış iki füze gibi şutu vardı. Hakan Balta'nın pası ile ceza sahasının sol çaprazından o bildiğimiz, alıştığımız şık vuruşlarından birini yaptı. Bu şutta gol oldu. İşte bu noktadan sonra rakip müthiş hırslandı ve sert oynamaya başladılar. Bilhassa Harry'nin dün geceden sakatlanmadan çıkması mucizeden başka bir şey değildir. Maçın son sözünü ise rakip söyledi. Ben dünkü maç yazısındaki skor tahminimde Galatasaray:4-1:Tallinn demiştim. Bizim attığımız 4 golüde rakibin attığı 1 golüde bildim. Ama nereden bileyim adamların bizim kale yerine kendi kalelerine gol atacağını :)

Neyse özetle yine Galatasaray camiası için müthiş bir maç oldu. Samiyen'de konuk olan Tallinn'e biraz ayıp ettik farkındayız ama kusurumuza bakmasınlar artık. Son olarak dikkatimi çeken bir diğer olayda Galatasaray maçlarının artık ne kadar heyecanlı olduğu. Maçı Beşiktaş ve Fenerbahçe taraftarlarının bulunduğu bir ortamda izledim. Ortamdaki iki Galatasaray'lıdan birisi bendim o kadar Fenerbahçe'liye rağmen herkes "aç ya 40. kanalı Galatasaray'ı izleyelim bırak Fener'i, Sivas'ı" dediler. Ne olur ne olmaz diye kumandayı ele geçirmiştimde :) Lafı şuraya getireceğim yani; artık rakipler bile gerçekten futbol izlemek istiyorlarsa Galatasaray maçlarını tercih ediyorlar. Fenerbahçe'nin maçına 3 defa döndük. İkisinde Fenerbahçe gol atmıştı birinde de Galatasaray devre arasına gittiğinde Fener'in ikinci yarısı başlıyordu. Rakiplere tatlı tatlı sataştıktan sonra konuyu bağlayabiliriz. Güzel maç oldu emeği geçen herkese teşekkürler. Hafaya perşembe yani 27 Ağustos'ta maçın rövanşı var. İnşallah onuda izlemek nasip olur. Bayramı 30 gün önceden evimize getiren Avrupa'nın Aslanlarını bir kez daha kutluyorum.
Bugün maç yazısınıda yazınca foto-roman olayı kalmasın dedim. Zaten içime sinen resimleri yazıda kullandımda ayrıca eklemek istediklerimide burada yazayım. Tribünden enstantaneler efendim;

İnsansal pankartlar..


Yapmayın.
YanıtlaSilBiz Ertem'e söverken siz de mi Serap Hanım?
Nedir bu Türk insanının başlığa oyuncu isimlerinden uyanları koyma isteği.
Çok antipatik duruyor bilginize.
Kewell Jr'ın fotoğrafını aldım, haberin olsun.
YanıtlaSil@Hüseyin Bey
YanıtlaSilKelimelerle oyun oynamayı daha doğrusu kelime oyunlarını seviyorum :) antipatiklik göreceli olsa gerek.
@Chao
Dükkan senin :D