14 Kasım 2009 Cumartesi

Atletizmin Nabzı {Türk Atletler Neler Yaptılar}

Türk atletizmi olarak son yıllarda yukarı doğru çıkmaya başladığımız bir gerçek ama hala Dünya'nın çok gerisindeyiz. Başarıyı madalya almaya bağlayabiliriz ama bizim gibi atletizmi yeni gelişmeye başlayan bir ülke için mümkün olduğu kadar fazla branşta sporcu çıkarmanın önemi çok büyük. Sonrasında iyi organizasyonlarla başarı kademe kademe gelecektir. Türkiye atletizminin çıkış noktası bir bakıma Süreyya Ayhan oldu. Bizler Avrupa ve Dünya Şampiyonaları ile Olimpiyatlarda yarışan pek fazla Türk atlete şahit olmamıştık ama Süreyya Ayhan bizlerin ezberini bozdu, çıtayı yukarı çekti ama belirli sebeplerden ötürü yokulup gitti. Bir bakıma Türk atletizminin cahil zamanına kurban gitti diyebiliriz. Şimdi onun açtığı yoldan ve o zamanlardan önemli dersler çıkararak atletizmi geliştirmeye devam ediyoruz. Bugün baktığımızda çeşitli branşlarda yarışan bir çok sporcumuz var ve hepsinin her sene performanslarının üstüne bir kat daha eklediklerini görebiliyoruz. Eskiden Türk atletizmi deyince sadece uzun mesafeler aklımıza geliyordu ama şimdilerde uzun atlama, 100 metre engelli, disk atma, cirit atma gibi branşlarda da sporcular çıkarabiliyoruz.

Türk atletizminin geçmiş yıllarda en büyük sorunu çeşitli yarışlarda yarışamaması olmuştu. Benim bildiğim bir atlet en iyi idmanı yarışarak yapar. Bu yüzden atletlerimizin mümkün olduğunca fazla yarışmalara katılması gerekiyor. Madalya iddiası olmayan, fazla duymadığımız isimler Dünya'nın çeşitli yerlerinde yarışmalara katılıyor ama madalya umudu taşıyan atletlerimizi bizler ancak şampiyonalarda görüyoruz. Oysa ki Golden Legue'lere, Grand Prix'lere falan oldukça fazla katılım yapmak zorundayız. Son olarak devşirme sporcu konusunda da iyice bilinçlendiğimizi söylemek mümkün. Eskiden devşirme sporcu deyince aklımıza sadece 5000 ve 10000 yarışları geliyordu ama artık Karin Melis Mey gibi sporcularıda Türkiye'ye getirmeyi başarabiliyoruz. Bende bu yazıda benim takip ettiğim atletleri değerlendirmek istedim.

Karin Melis Mey: Bu sezon Dünya Şampiyonası'nda aldığı bronz madalya ile ezberlerimizi iyice bozan atlet oldu. Çünkü bizler uzun mesafe yarışlarında başarılı olmaya alışık durumdayız ve uzun atlama dalına oldukça yabancıyız diyebilirim. Gerçi Karin Melis Mey'de bir Türk sporcu değil ama olsun. Sonuçta Türkiye adına yarışan herkes bizim başımızın tacıdır. Karin Melis Mey, bu sezon yapılan Dünya Atletizm Şampiyonası'nda 6,80 atlayarak bronz madalya kazanmıştır. Kendisinin en iyi derecesine bakarsak 6,93 atladığını görüyoruz. Yaşının 26'ya geldiğini düşünürsek atletizminin en verimli zamanlarına yaklaştığını söyleyebiliriz. Bu yüzden kendisini hala geliştirmesi mümkün görünüyor. Kendi ülkesi Güney Afrika'da da oldukça kaliteli bir sporcuydu ve bu sporcuyu Türkiye adına yarıştırmak büyük bir başarı oldu.

Elvan Abeylegesse: 2008 Pekin Olimpiyatları'nda hem 10000 hem de 5000 metrede gümüş madalya alarak bizleri oldukça şaşırtmıştı. Çünkü Elvan, 5000 metrede Dünya rekoru kırmasının ardından düşüşe geçmişti ve bu tip şampiyonalarda kendisinin ismini pek duyamaz olmuştuk. Özellikle 2004 Atina'da yaşadığı hayal kırıklığı hala aklımda diyebilirim. 2009 Berlin'de Dibaba'nın da olmadığını düşününce Elvan altın madaylanın bir numaralı favorisi durumuna gelmişti ama 10000 metrede sakat olduğu için yarışı bile tamamlayamadı. Bunun sonucunda da Elvan 5000 metrede de yarışamadı. Bizim atletizm olarak en büyük sorunlarımızdan birisi herhangi bir atletimizin üzerinde madalya baskısı olunca olmadık işler gerçekleşiyor ve ilginç sakatlıklar ortaya çıkıyor. 2003 Paris'te Süreyya Ayhan'dan altın madalya beklerken olmadık bir gümüş madalya almıştı. 2004 Atina'da Elvan'dan altın beklerken yarışı zor tamamladı. 2008 Pekin'de pek fazla iddiamız yok diyorduk Elvan iki tane gümüş madalya kazandı. 2009 Berlin'e baktığımızda Dibaba'nın da yokluğunda altının bir numaralı favorisiyiz diyorduk ama Elvan yarışı bile tamamlayamadı. Yarıştan sonra yok kum pistte çalıştı, tartan piste alışamadı falan bin tane sorun dinledik. Elvan'dan hala büyük umutlarımız var ama 27 yaşına gelmiş bir sporcunun artık baskıyı kaldıracak tecrübesi olması gerektiğini düşünüyorum.

Nevin Yanıt: Atletizmde ezberimizi bozan bir diğer atlet ise Nevin Yanıt oldu. Çünkü sprint dallarında bugüne kadar fazla sporcumuzu görmedim ve özellikle 100 metre engelli gibi hızın yanında tekniğinde çok ön plana çıktığı bir dalda hem de Türk sporcu çıkarmamız çok önemli bir nokta. 2008 Pekin'de yarı final koşarak ülkemize büyük gurur yaşatmıştı. 2009 Berlin'de de yarı final koşması büyük başarıydı. Şimdi Nevin Yanıt bir üst kategoriye atlamak istiyor ve gelecek yıl yapılacak Avrupa Şampiyonası'nda hedefini madalya almak olarak belirledi. Jameika'lıların, ABD'lilerin bu yarışta olmayacağını düşünürsek ve Nevin Yanıt'da ki potansiyeli göz önüne aldığımızda neden olmasın diyebiliriz ama benim için final koşması büyük başarı olacaktır. Nevin Yanıt'da ki sevdiğim özellikler sürekli iddialı bir atlet olması ve asla yarışmaktan kaçmamasıdır. İdmanlarını yaptığı Mersin'de de çok iyi tartan pist kuruldu ve artık daha iyi çalışma koşulları var. Önümüzdeki yıllar Nevin Yanıt'ı daha çok konuşacağız gibi duruyor.

Alemitu Bekele: Biz bu sporcuyu ilk olarak 2009 yılında Salon Atletizm Şampiyonası'nda 3000 metrede altın madalya kazanınca tanımış olduk. Sonrasında da kış sezonunda kros yarışlarında Linet Masai’yi geride bırakan Alex, Torino’daki Avrupa Şampiyonası’ndan beri henüz koşmamıştı. Bekele, 2009 Berlin'de 1500 ve 5000 metrelerde koştu ve 5000 metrede final koşma başarısı gösterdi. 32 yaşına gelmenin bir tecrübesi olmasına rağmen yapabilecekleri belli bir sporcu. Bu yüzden final koşması onun açısından önemli bir başarı olmuştu. Salon Atletizm Şampiyonaları'nda genellikle başarılı olduğu için açık alanda çok müthiş bir sporcu olduğunu söyleyemeyiz. Yine de birçok sporcumuzun final koşması bizim gibi atletizmi yeni gelişmeye başlamış bir ülke için çok önemli.

Eşref Apak: Türk atletizmini geçtim Türk sporunda benim anlamadığım sporcuların başında kendisi geliyor. 2004 Atina'da altığı bronz madalya ile ezberlerimizi bozmuştu ve kendisinden beklentilerimiz önemli çlçüde arttı. Çünkü çok potansiyelli bir sporcuydu ve bunu hocası da gördüğü için yabancı bir hoca getirilmesi konusunda görüş bildirmişti. Eşref Apak'a da çok önemli hocalar getirildi, iyi çalışma koşulları sunuldu ama uzun yıllardan bu yana performansı sürekli geriye gidiyor. Son olarak Berlin 2009'da finalde yarışma hakkı elde edemedi. Oysa ki sezon içerisinde yaptığı derecelerle geçtim finali, madalya alması bile içten değildi. Ama bu baskı olayı Eşref Apak'ı da vurdu ve bu atletten senelerdir istediğimiz başarıları alamıyoruz.

Fatih Avan: Kendisi 20 yaşında ve büyük gelecek vaad eden sporcularımızın başında geliyor. Hatta gelecek yıllarda madalyalar kazanması asla sürpriz olmayacaktır. 2009 Berlin'de cirit atmada final şansı elde edemedi ama bunun için verdiği mücadele görmeye değerdi. Bizim alt jenerasyondan yetişen sporcularımız gerçekten çok iyi yetişiyor ve atletizm olarak daha bilinçli bir hale geldiğimizi söylememiz mümkün. Fatih Avan eğer Akdeniz Oyunlarında altın madalyayı kazanırken elde ettiği dereceyi yakalasaydı final şansı elde edebilirdi ama olmadı. Kendisinin en iyi derecesine baktığımda 79.78 metre attığını görüyorum. Bu 20 yaşında olan bir sporcu için çok iyi diyebilirim.

Bu atletlerimizin dışında Halil Akkaş, Selim Bayrak, Türkan Erişmiş, Yeliz Kurt ve Aslı Çakır gibi önemli sporcularımızda bulunuyor. Türk atletizminin önemli bir gelişim içinde olduğunu ve bu dönemlerde mümkün olduğunda fazla dalda yarışmanın büyük önemi olduğunu söyleyebilirim. Önümüzdeki sene yapılacak olan Avrupa Şampiyonası bu bakımdan büyük önem taşıyor. Çünkü Avrupa Şampiyonası'nda kısa mesafelerde Jameika ve ABD'liler, uzun mesafelerde ise Afrkalı atletler olmayacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir