Galatasaray'ın mevcut orta saha rotasyonuna getirdiğim eleştirilerin ardından, bana da bazı eleştiriler geldi. Ben Rijkaard'ın hangi oyuncu karakterine sahip olursa olsun, olmazsa olmazı olan kendi oyun felsefesinden vazgeçmemesini destekliyorum. Dünya üzerinde çoğu teknik direktör gittikleri takımlarda oyuncu profillerine göre sistemler yaratırlar, oyun felsefesi ayarlarlar. Başarılı olanlar da olur, olmayanlar da. Ama kendi felsefesini en iyi şekilde uygulatmayı başaran günümüzde efsane olarak anılır. Bakınız Cruyff, bakınız Mourinho, bakınız Rijkaard. Bazı şeyler biraz imkan dahilinde oluyor. Elinde bulundurduğun imkanlar ne kadar büyük olursa, istediğine ulaşman o kadar yakın. Sürekli verilen örnek, Rijkaard'ın Barcelona'da geçirdiği ilk sezon üzerinedir. Orada da bu felsefeyi oturtana kadar sıkıntılar çekti, çok alakasız maçlar kaybetti ama kendisine gösterilen sabır ile beraber bugünlerde çok konuştuğumuz Barcelona yaratılmış oldu. Guardiola da o takımın daha da üstüne koyarak harika bir Barcelona yaratmış oldu. Barcelona'da transfer yapmak kolay, altyapıdan çok kaliteli futbolcular bulmak kolay. Barcelona'da bir yılda gerçekleştiriken futbol devrimleri, belki de burada iki yılda gerçekleştirilecek. Önemli olan sabretmek, beklemek.
Elimizde malesef süper bir orta saha rotasyonu bulunmuyor. Bu sistemin de temel ögesi orta sahayı güçlü tutmaktan, bütün felsefenin beynini o bölgeye yerleştirmekten geçiyor. Şu noktada Rijkaard eleştirilebilir. Sezon başında Arda Turan, Mustafa Sarp ve Ayhan Akman'ın oluşturduğu orta saha ile beraber harika maçlar oynandı, gollü skorlar gördük ve ortaya harika bir Galatasaray sunulmuştu. Ne zaman Elano kadroya alındı ve onu orta saha sistemine yerleştirmeye başladık, bir anda denge alt üst oldu. Aslında ben, Arda'nın hayatının en iyi futbolunu bu sezon orta sahanın ortasında serbest görüntüdeyken oynadığını düşünüyorum. Arda bizim futbolcuların dilinden anlar, onlarla iyi anlaşır. Ama o bölgede istikrarı koruyup, koruyamayacağı bilinmediği için Elano transferi gerçekleşti. Elano ile de Mustafa Sarp'ın, Ayhan'ın, Mehmet Topal'ın, Barış Özbek'in uyum göstermesi çok zor. Elano attığı paslarda Kaka'yı, Luis Fabiano'yu, Robinho'yu kaçırmayı alışmış, çok kaliteli orta saha futbolcularıyla beraber oynamış. Alt seviyeye indiğinde ise aynı paslarda Galatasaray'lı çoğu futbolcuyu buluşturamadığının farkında. Malesef futbolcuların dilinden anlayamıyor, sistemin parçaları ona uymadı. Uyacak gibi de durmuyor. Bu yüzden Elano'ya uyan orta saha parçaları ile Elano, bir anda Galatasaray'da Xavi konumuma gelir ama bu seviyede bir orta saha ile asla fark yaratamaz. Elano'yu eleştirdiğim nokta da bu işte. Malesef fark yaratan, vay anasını diyeceğim bir futbolcu olamadı.
Rijkaard'ın Galatasaray'a gelmek aklında bile yokken Mustafa Sarp, Barış Özbek'i falan tanıdığı hiç düşünmüyorum. Belki de bu futbolcularla devam etmeyecekti ama dediğim imkan noktasına burada ulaşıyoruz. Burada her istediği transferi yapamaz, altyapıyı, Türkiye'yi falan tanıması uzun sürer. Bu yüzden her düşünülen bir anda gerçekleşemez. Sezon başında Arda, Ayhan ve Mustafa Sarp'lı orta saha iyi gider ama ön tarafta oynayan futbolcuları da atlamamak gerekiyor. Keita, ilk geldiğinin heyecanıyla her maçta fark yaratıyordu. Kewell sezona harika bir giriş yapmıştı ve Baros santrafor bölgesinde her zaman güvenilecek bir futbolcuydu. Ayrıca Nonda gibi bir nokta santrafor yedeğinin olması hücum gücünü de verimli kıldı. Ama Baros'un sakatlığı, Nonda'nın işler kendisine kalınca futbolunu çağ öncesine taşıması Galatasaray'ın belini kırdı. Bu noktada Rijkaard'ı eleştiririm işte. Üç kulvarda hedefleri yukarı dikmiş Galatasaray asla sezona iki santraforla girmemeliydi. Olası bir sakatlıkta yaşananları gördük. Sonrasında Kewell'ı santrafor oynatarak biraz nefes aldık ama o da sakatlanınca şimdi yazacağım devre arası transfer stratejisi Galatasaray'ın dengelerini iyice alt üst etti.
Normal şartlarda görülen, Galatasaray'ın iyi bir stoper ve orta saha alarak yoluna emin adımlarla devam edeceğiydi. Kafamda oluşan bir Arda Turan & Elano orta sahası vardı. Elano'yu Xavi rolünde, Arda'yı ise Iniesta rolünde görmek istiyordum. Ama bu ikiliyi bir arada tutmanın adı takıma çok çok iyi bir orta saha futbolcusu kazandırmaktan geçiyordu. Neill ile stoper sorununa merhemi sürdük ama Kewell ve Baros'un sakatlıkları bütün dengeleri bozdu. Nonda'nın formsuzluğunda mecburen santrafor transfer edildi, Kewell'ın yokluğunda Giovani getirildi, Nonda gönderilerek Avrupa Ligi hedefinden öte şampiyonluğun önemli olduğu mesajı verildi falan derken ortalık çorba oldu. Devre arasında mecburiyete dönüşen transfer stratejisi ligin ikinci yarısında Galatasaray'ın önünde oluşan en büyük istikrar sorunuydu.
Şimdi ise elimizde yarıştığı bütün kulvarların dışında kalmış bir Galatasaray var. Futbolcuların son durumuna bakarak bir bakıma enkaz oluştu. Gelecek sezona orta saha revizyonu, daha geniş bir kadro falan mutlak ihtiyaçlar. Hepsinden daha önemlisi Emre Çolak, Ufuk Ceylan gibi isimleri artık kadroya yerleştirmek gerekiyor. Rijkaard'ın artık Türkiye'yi tanıdığını, takımı tamamen gördüğünü ve gelecek sezonlara çok daha iyi planlar kurduğunu düşünüyorum. S.Rotterdam gibi bir takımda bile uzun vadeli düşünen, büyük planlar kuran bir teknik adam var elimizde. Belki o takım küme düştü ama yine sisteminden ödün vermediği için bunlar oldu. Rotterdam'da ne olursa olsun Rijkaard'a güvense bugün nerede olurdu bilmiyorum. Nitekim Laporta güvendi ve fark ortada. Bu yüzden Rijkaard'dan futbolcuya dayalı sistem falan hiç beklemeyelim, ona sonsuz güvenimizi sunalım. Rijkaard takımdan ayrılırsa kimse kariyerli yabancı falan beklemesin ve geleceğe dönük büyük planlar hayal etmesin. Gelen teknik adam asla Rijkaard'dan hatta Neeskens'den kaliteli olmayacaktır.
Bu yazının devamı da dillerde Barcelona, icraatta Real Madrid olacak. Övüyoruz falan ama Galatasaray yönetimin eleştirdiğimiz nokta da gelecek.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
çok güzel ve doğru yazmışsın. hemen ilk seneden başarıyı beklemek biraz ütopya olurdu ve zatende başarı gelmedi. önümüzdeki yılda da başarı gelmeyebilir. önemli olan rijkaardın arkasında durabilmek. umarım yönetimimiz de hocamızın arkasında durur ve gönderme gafletine düşmez. eğer ki yollanırsa bu takımımızın vizyonunu düşürdüğü gibi gelecektende birşey beklemeyeceğimizi gösterir. ben rijkaardın galatasarayın fergusonu, wengeri olmasını istiyorum ve uzun yıllar başımızda olmasını istiyorum, umarım gerçekleşir.
YanıtlaSilbence kaçan (hala az da olsa umudumuz var) cl dışında olağan bir sezon geçirdi galatasaray, bu sistemin oturması barça'da aslında 1 yıldan da fazladır, 2005teki barça-chelsea eşleşmesi ile sistemi oturtabilmiş bir barça gördük.
YanıtlaSilrijkaard'ı herkes aslında transferde hatalarla suçluyor ama bence doğru olanı yaptı. jo devre arasında alınabilecek en iyi forvetti. giovani transferi ise arda veya keita'nın sakatlanması durumunda canyeleği olarak yapıldı.
kayıp bir sezon değil, en azından gollerin büyük kısmı sistemin gerekliliğini uygularken yapılmış hatalar, hücumda da seneye düzgün bir orta saha yaratabileceğimize inanıyorum. tek dileğim, ilk 2'de bulunmamız. ha bir de müstakbel kovamızın talibi olması halinde satılması, o da hiç mutlu durmuyor zaten burada...
Adamın kontratı seney biterken bu anlamsız tanıma, bilme, ögrenme gibi konular bana çok açıklayıcı gelmiyor. Elindeki malzeme iyidir -kötüdür tartışılır. Bu kadrodan daha kötü kadrolarla şampiyon olduk biz. Önemli olan bunlar değil. Önemli olan yönetimin adımıdır. Eğer bu sene imza attırmayı beceremezlerse, Rijkaarda seneye de birşey beklemenin desteklemenin de manağı yok!
YanıtlaSilPas vermeyi, topu istop etmeyi, pozisyon almayı bilmeyen türk futbolcusundan total futbol beklemek, yere tükürmeyen, izmaritini sokağa atmayan vatandaş beklemek kadar hayalcilik bence...
YanıtlaSilSabırlı olmayı salık veren yazarlar ise Anadolu tarihini hiç okumamışlar sanırım...