29 Aralık 2010 Çarşamba

Sporun Getiremediği Popülarite Geldiği An

Türkiye'nin üç yanı denizlerle çevrili ama bir tane bile adam gibi yüzücüsü yok derler. Oysa bu yorumu yapanların, yüzme sporunun havuzlarda yapıldığını hatırlaması gerekiyor. Macaristan'a baktığımızda sutopunda ekol olarak kabul ediliyorlar ve o ülkenin denizle yakından uzaktan alakası yok. Ama yüzme sporuna karşı inanılmaz bir sevgi ve bunun getirdiği büyük yatırımlar var. Biz ise yüzme konusunda Dünya'nın çok ama çok gerisindeyiz. Olimpiyatlara katılacak sporculara bakınca, en çok sporcuyu atletizimden sonra yüzmeye götürdüğümüzü görürüz ama bu yüzücülerin hangisi en azından yarı finale katılabilmeyi başarmış.

Ya da şöyle düşünün, bu ülkenin en büyük yüzücüsü kim desek çoğumuz Derya Büyükuncu ismini verir. Bugün 34 yaşına gelen bu yüzücü, Türkiye'nin yüzme anlamında en tanınan ve en başarılı ismi. Uzun kulvardan ziyade daha çok kısa kulvar yarışlarında büyük başarıları olmuştur ama genel itibariyle baktığımızda, kendimizi Dünya ile kıyasladığımızda o da ülkenin karanlık yüzlerinden biri durumuna geliyor.

Peki bu durum da kendisinin suçu var mı? Bence hayır...

Bugünlerde Derya Büyükuncu daha da popüler. Yıllarca yüzme yarışlarında kazanamadığı popülariteyi, Acun Ilıcalı'nın yapımcısı olduğu Yok Böyle Dans'ta yarışarak kazanmış durumda. Hatta bu programa katılmak onun kendi işlerini de yapmasını aksatmış durumda. Dans edeyim, dans provaları yapayım derken katılması gereken Dünya Yüzme Şampiyonası'nı da es geçmiş durumda. Gerçi katılsaydı da sadece bizi temsil etmiş olacaktı, kendisinden de beklenen bir başarı vardı diyemem ama federasyondan aylık 10 bin tl'sini alan, bunun yanında her türlü kamp ve idman masrafları da karşılanan bir ortamda ondan bazı beklentiler duyulur. En azından orada ülkemizi temsil etmesi, şu dans yarışmasında kazanacağı popülariteden daha önemliydi.

Tabii burum bununla da bitmiş değil. Kendisi yıllardır Galatasaray'ın sporcusu ve Milli Takım gibi Galatasaray'a da sırt çevirmiş durumda. Büyük Erkekler Kısa Kulvar Yüzme yarışlarına da katılmayınca Galatasaray en önemli kozunu yitirdi ve Fenerbahçe'ye geçilmiş oldu. Böylesine bir sorumsuzluk karşısında Galatasaray'ın da sessiz kalacağını düşünmüyorum.

Derya Büyükuncu ise bizleri yüzmeyi bırakmakla tehdit ediyor, bu durumda kaybeden asla Türkiye olmayacaktır. Bu dans yarışmasında gelen popülaritenin yanında, dizi teklifleri falan da gelebilir ama bu popülarite bir noktada tıkanır ve birkaç seneye Derya Büyükuncu ismini hatırlayan kişi sayısı da o oranda tükenir. Sonuç olarak kaybeden kendisi olacaktır ve işin kötüsü mazide bıraktığı birkaç güzel hatıra bile yokolup gider.

Sonuç olarak, önemli şampiyonalarda madalya falan alamaması asla Derya'nın suçu değil, o kapasitesi dahilinde elinden geleni yaptı ve özellikle de kısa kulvar yarışlarında ülke bayrağını dalgalandırmayı başaran bir sporcu oldu. Aslında biraz da bu ülkenin spor, özellikle de yüzme kültürünün olmamasına kurban gitti ama şimdi girdiği yol ise oldukça yanlış. Bu yanlışın da onu felakete doğru sürüklediğini ekleyelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir