
Ya da şöyle düşünün, bu ülkenin en büyük yüzücüsü kim desek çoğumuz Derya Büyükuncu ismini verir. Bugün 34 yaşına gelen bu yüzücü, Türkiye'nin yüzme anlamında en tanınan ve en başarılı ismi. Uzun kulvardan ziyade daha çok kısa kulvar yarışlarında büyük başarıları olmuştur ama genel itibariyle baktığımızda, kendimizi Dünya ile kıyasladığımızda o da ülkenin karanlık yüzlerinden biri durumuna geliyor.
Peki bu durum da kendisinin suçu var mı? Bence hayır...
Bugünlerde Derya Büyükuncu daha da popüler. Yıllarca yüzme yarışlarında kazanamadığı popülariteyi, Acun Ilıcalı'nın yapımcısı olduğu Yok Böyle Dans'ta yarışarak kazanmış durumda. Hatta bu programa katılmak onun kendi işlerini de yapmasını aksatmış durumda. Dans edeyim, dans provaları yapayım derken katılması gereken Dünya Yüzme Şampiyonası'nı da es geçmiş durumda. Gerçi katılsaydı da sadece bizi temsil etmiş olacaktı, kendisinden de beklenen bir başarı vardı diyemem ama federasyondan aylık 10 bin tl'sini alan, bunun yanında her türlü kamp ve idman masrafları da karşılanan bir ortamda ondan bazı beklentiler duyulur. En azından orada ülkemizi temsil etmesi, şu dans yarışmasında kazanacağı popülariteden daha önemliydi.
Tabii burum bununla da bitmiş değil. Kendisi yıllardır Galatasaray'ın sporcusu ve Milli Takım gibi Galatasaray'a da sırt çevirmiş durumda. Büyük Erkekler Kısa Kulvar Yüzme yarışlarına da katılmayınca Galatasaray en önemli kozunu yitirdi ve Fenerbahçe'ye geçilmiş oldu. Böylesine bir sorumsuzluk karşısında Galatasaray'ın da sessiz kalacağını düşünmüyorum.

Sonuç olarak, önemli şampiyonalarda madalya falan alamaması asla Derya'nın suçu değil, o kapasitesi dahilinde elinden geleni yaptı ve özellikle de kısa kulvar yarışlarında ülke bayrağını dalgalandırmayı başaran bir sporcu oldu. Aslında biraz da bu ülkenin spor, özellikle de yüzme kültürünün olmamasına kurban gitti ama şimdi girdiği yol ise oldukça yanlış. Bu yanlışın da onu felakete doğru sürüklediğini ekleyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder