
Futbol anlamında uyanıyoruz, kıpırdanmalar var. Belki de zirve yarışı ve küme düşme hattının kendini belirgin etmesinden kaynaklanan bir durumdur bu, sonuçta hedefsiz rakiplerle oynuyoruz ve biz de hedefsiziz. Hedefini kaybettiğinde de yapman gereken geleceğini planlamak yani kadro üzerinde bazı denemeler yapmak. Gençleri oynatabilirsin, Insua'ya şans verdiğin gibi birkaç hamle daha yapabilirsin ama geçtiğimiz hafta kazanan kadronun bozulmadığını görüyoruz. Bu en büyük yanlış, sürekli bir rotasyon içerisine girme zamanı geldi. Şu ortamda da gençler oynayamayacaksa ne zaman şans bulacaklar ve gelecek adına bizlere ışık saçacaklar. Emre Çolak, Anıl Dilaver, Berkin, Ahmet Kesim ve diğer arkadaşlar şans bekliyor ama 11'e baktığımızda yine Mustafa Sarp, Ayhan, Gökhan Zan hatta sakat olmasa Hakan Balta.
Bülent Ünder'in mesajı şu mu acaba, aynı durum Tayfur Havutçu'da da var aslında. Geçici gibi görünen bu görev süremde takımı bulunabildiği en üst noktaya taşımak. Bunun için de kimleri en iyi görüyorsam onları oynatırım. Oysa 12. olmakla 9. olmak arasında fark yok, aksine 1-2 tane genç ismi kadroya kazandırsan biz seni 10 yıl sonrada hatırlayacağız. Şu isimleri de Bülent Ünder takıma kazandırdı diyeceğiz.

Manisaspor maçında alınan 3 puanın iyi izlenimlerini bu maçta da gördük. Şu aşamada en büyük sorun özgüven, maç kazandıkça futbolcular kendine geliyor. Ama bunun bir maçta da geçmesi imkansız bir durum, bu maçta kaçan gollere baktığımızda bunu görüyoruz. Hatta Manisaspor karşısında da gördük, öne geçilen maçta rakibin bizi yakalayacağı psikolojisi. Tek kale oynamak, sürekli pozisyonlara girmekte fayda etmiyor, özgüven kaybı büyük ve bu özgüveni de sürekli aynı futbolcuları oynatarak, gelecek sezon bu takımda kalmayacağını bilen isimlerle yola devam ederek atmak imkansız.
İki hedefi olmayan bir takımın maçı da seyir zevki açısından güzel izlenimler bırakıyor. Her iki takım da mutlak kazanmak istiyordu ve bunun için de çabaladılar. Kayserispor'un yaşadığı sık sakatlıkların ve devre arasında da takım kimyasını kökten değiştiren transferlerin ardından çok farklı bir kimyaya büründüğünü görüyoruz. Gol yemeyen takım son 6-7 haftada 20 gol yemiş. Ambarat ve Ziani'nin getirdiği hücum repertuarını izlemek güzel ama asıl ihtiyaca yönelik hamle gelmeyince takım kimyası bir anda değişti ve düşüş başladı. Aynı sorunu geçtiğimiz sezonda da yaşadılar aslında. Galatasaray karşısında da son haftalarda olduğu gibi mahkum oynadılar, bir anda gelen rüzgara karşı koyamadılar ve 2. dakikada yenik duruma düştüler. Kadroya bakınca da eldeki tek hücum silahı kontra ataklar, Galatasaray savunmasının açıklar vermesi. Bu imkanı bulmak zordu aslında, skor daha da farklı olabilirdi ama 20. dakikada skor 1-1'e gelince bir anda Galatasaray'ın özgüven bulanımından yararlanarak o kontra silahlarını çalıştırmayı başardılar.

Zaten her geçen dakika Galatasaray adına bir ızdırap, orta sahadan hücum katkısı gelmesi çok büyük bir hayal. Bu yüzden de yük yine Arda'ya bindi, hücumu da paylaşamayınca beklenen gol haliyle gelmedi. Hasan Ali Kaldırım'ın ekstra çabasını, Kayserispor kalecisini de kutlamak lazım tabii. Şunu da görmek güzel ama, Sabri ve Insua gibi bekler olunca kanatlar çalışıyor. İşte biraz daha ofansif bir orta saha olsa, herşeyi Arda'ya yıkmak yerine daha paylaşımlı olunsa ve Neill gibi bir futbolcuyu da daha erken sahaya sürebilsek durum belki farklı olurdu ama 1-1'lik skora razı olmak zorunda kaldık.
GALATASARAY: 1 - KAYSERİSPOR: 1
Stat: Ali Sami Yen Kompleksi Türk Telekom Arena
Hakemler: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Tarın Ongun
Galatasaray: Zapata, Sabri, Gökhan Zan, Servet, Insua (Dk. 88 Çağlar), Aydın (Dk. 46 Baros), Ayhan, Mustafa (Dk. 75 Neill), Culio, Arda, Stancu
Kayserispor: Gökhan, Savaş, Önder, Hamza, Hasan Ali, Ziani, Abdullah (Dk. 88 Furkan), Selim, Santana, Troisi (Dk. 84 Semih), Amrabat (Dk. 90 Ömer)
Goller: Dk. 2 Gökhan Zan (Galatasaray), Dk. 20 Abdullah (Kayserispor)
Sarı kartlar: Dk. 31 Troisi, Dk. 54 Önder, Dk. 66 Savaş, Dk. 80 Gökhan, Dk. 90 4 Furkan (Kayserispor), Dk. 58 Sabri, Dk. 73 Arda (Galatasaray)