
İki tür travma vardır. Birincisi sürekli gol yiyen kaleci, ikincisi ise sürekli gol kaçıran forvet. Mesela benim çocukken yaşadığım kaleci travması ve bu travmanın yine nüksetmesi. Hayrettin Demirbaş, Stauce, Volkan Kilimci ve Nezih Ali Baloğlu gibi kalecileri izledim ben, bir ara kalemize atılan her şut gol olacak zannediyordum. Sonra ise bu tabuyu Taffarel yıktı, Mondragon hanedanlık kurdu derken şimdilerde de Leo Franco, Zapata, Aykut Erçetin ve Ufuk Ceylan diye gidiyoruz. Aynı travma yine mevcut ve nasıl düzelir bilmem. İyi kaleci bulacaksın, ona sabredeceksin derken zorlu bir süreç. En iyisi iyi bir kaleci bulduğunda onu bırakmamak ve yıllarını garanti altına almak.
Bir de sürekli gol kaçıran forvet travması var. Bunu Galatasaray'da hiç görmedim ama yaşayanlar vardır elbet. Derinlere inmek lazım ama günümüze baktığımızda Güiza gelir hemen akıllara. Büyük bir bonservise transfer oldu falan ama beklenileni veremedi, büyük ihtimalle de sezon sonunda 1-2 sene önce ederinin milyonda birine başka bir takıma gidecek. Ama bunu daha iyisini alarak telafi edebilirsin, nitekim Niang ortada. Güiza'ya da onca para vermene rağmen ondan vazgeçmen kolay.

Trabzonspor'un ise durumu farklı, onlarda da Umut Bulut faktörü var. Ama şöyle de birşey var, Umut Bulut'dan vazgeçmen zor. Belki daha iyisini bulacaksın ama bu sistem devam ettiği sürece Umut Bulut oynamaya devam edecek. Çünkü o sistem futbolcusu ve gol atmak dışında da çok farklı meziyetleri var. Bu meziyetler zaten onu değerli kılan ve benim de çok tuttuğum isimlerin başında geliyor. Hakan Şükür örneği geliyor akıllara, gol atmak dışında rakibe yaptığı baskı ve rakip savunma üzerinde yarattığı yıpratıcılık etkisi üst düzeydi. Umut Bulut'un da aynı özellikleri var. Çok farklı bir santrafor, repertuar geniş ama gol kaçırma mevzusunda da çok iyi. Dün bile 100'ler kulübüne girdi ama henüz maçın başında 102'ler kulübüne girebilirdi. Hatta biraz daha geçmişe inersek 200'ler kulübünü konuşur olurduk ya da Trabzonspor'un şu an birkaç puan fark yapmış şekilde lider olduğunu. Öyle goller kaçırdı bu adam, basit pozisyonları inanılmaz harcıyor. Yine de vazgeçemiyorsun, Umut Bulut da böyle bir futbolcu işte.
İşin içine bir de 100. golü atma sıkıntısı girince kaos büyüdü aslında ama Burak Yılmaz çıktı sahneye. Hem takımını hem de bizleri kurtardı diyebilirim, büyük bir yük aldı. Artık Umut Bulut'un da önü açık, 200'ler kulübüne falan gireceğini sanmıyorum. Yani baskı ortamı kalktı demek isterim ama işin ucunda şampiyonlukta var. Keşke şu gol vuruşlarını biraz daha düzeltse ve Milli Takım adına gönül rahatlığıyla bir santraforumuz daha var desek. Hala var gerçi, barındırdığı özelliklerle falan iyi bir alternatif ama eminim şu oyuncu Milli Takım'ın ilk santraforu diyeceğimiz bir isim yok. Belki Cenk Tosun ama o da en az 1-2 yıl sonra...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder