
Önümüzdeki üç El Clasico'nun nasıl geçeceğine yönelik mesajlar barındıran bir maçtı. Özellikle de Real Madrid açısından. Kafadan şunu söyleyelim, burada rakibine önlem alması gereken taraf Real Madrid. Barcelona, Dünya'nın en iyi takımı ve rakibi kim olursa olsun kendi sisteminden asla ödün vermez. Real Madrid'in ise ligin ilk yarısındaki maçta Barcelona'ya uymak isteyince neler yaşadığını gördük. Oysa Mourinho, rakibini nasıl durdurması gerektiğini biliyor. Bunu Inter'de başardı ama burası Real Madrid. Mourinho da çok büyük bir ego, Real Madrid de. Ama Real Madrid'in egosunun Barcelona karşısında işlemediğini gördüğümüzden, Mourinho bu sefer kendi sistemini yarattı ve Pepe tercihiyle zaten önceliğin rakibi durdurmak olduğunu gösterdi. Doğru mu yaptı, fazlasıyla ama büyük bir yanlışla. O da Mesut Özil'di elbette.

Xabi Alonso ve Khedira ikilisinin yanına Pepe'yi alarak orta sahadan hücumsal anlamda bir verim beklemek güç. Bu durumda Barcelona'nın pasla kendi sahasından çıktığı düşünerek, hücumda kuracağınız baskıyla etkili olabilirsiniz. Ya da hızlı oynayarak. Di Maria tercihi bu yüzdendi ama Benzema tercihini anlamadım. Benzema'nın bu maçın ağırlığını kaldırabilecek bir isim olduğunu düşünmüyordum ve öyle de oldu. Aynı şekilde Di Maria da ağırlığın altında ezilenlerdendi. Yine de Di Maria tercihi için Mourinho'yu eleştirmem ama benim kafamdaki sistemde Ronaldo'yu en ileri uçta oynatıp Mesut Özil'i de mutlaka kullanmak vardı. Mourinho ise Mesut Özil'i 60'dan sonra oyuna sürmeyi zaten kafasına koymuş, önceliği rakibi durdurmak ama Barcelona gibi bir takımın da bu sistem karşısında öne geçmesi kaçınılmaz. Maçın genelinde zaten hakim olan, net pozisyonları bulan taraf onlardı ve Real Madrid'i de 10 kişi bırakarak öne geçmeyi başardılar. Bu tablo da aslında Barcelona'nın neden Dünya'nın en iyisi olduğuna bir imza dahaydı.
Mourinho ise neden Dünya'nın en büyük teknik adamı olduğunu takımı 10 kişi kaldıktan sonra bir kere daha gösterdi. Barcelona karşısında 10 kişi kalıp, skor üstünlüğünü de kaybettiğinizde işiniz oldukça zor. Onlar sizi pas trafiğiyle tamamen bitirir, zaten maçın genelinde de hücumsal anlamda bir verimliliğiniz yoktu. Bu açıdan Real Madrid'in toparlanamayacağını bende düşündüm ama Mesut Özil faktörünün ne denli önemli olduğunu gördük. Orta sahada da Real Madrid'in bir kişi eksilmesine rağmen Mesut'un varlığı hücumları verimli kıldı ve Barcelona'nın daha fazla savunmaya çekildiğini, kontra toplarla etkili olmak istediğini gördük. Puyol'un da sakatlığı önemli bir nokta aslında, çünkü savunmanın bütün dengesi bozuluyor. Puyol'un sakatlığı yine ciddiyse, bu gelecek maçlar adına büyük sıkıntı. O da olmayınca hücuma eklenen Adebayor hamlesiyle beraber gerek organize şekilde, gerekse uzun toplarla hücum repertuarı oldukça arttı ve beraberlik gelmiş oldu.

Başlıkta da dediğim gibi, bu mesaj maçıydı. Anlaşılan önümüzdeki maçlarda da Mourinho'nun önceliği Barcelona'yı durdurmak olacak ama Pepe'yi orta sahaya çekerken yakalanan ferahlık, stoperden götürüyor gibi. Albiol'un yaptığı ortada, tıpkı Puyol gibi Pepe'nin de stoper oynaması mühim. Kral Kupası'nı bilmiyorum ama Şampiyonlar Ligi'nde Real Madrid'in daha şanslı olduğunu düşünüyorum. Galibiyet onlar adına önemli bir mesaj olacaktı ama 10 kişi kaldıktan sonra gösterilen sihir de gelecek adına önemliydi. Barcelona ise bu maçta kaybetse de şampiyon olacaktı, şimdi matematiksel olarakta garantilemişler gibi bir durum var. Aslında bu da bir faktör. Barcelona adına da olmazsa olmaz bir maç değildi bu...
ronaldonun ayakları titrerken mesut o bi daha dünyaya gelmezler denilen orta sahayla kedinin fareyle oynadığı gibi oynaması müthişti resmen
YanıtlaSilreal yenemedi belki ama maç sonuna doğru barçalı futbolcuların ruh hali bu maçın psikolojik galibinin jose ve takımı olduğunu çok net gösteriyordu önümüzdeki maçlar için,en azından psikolojik eşitlik sağlanabilir artık
10 kişi kalana kadar reallilerin ayakları titiriyordu resmen 10 kişi kalmak cesareti ve ne olursa olsun lan artık duygusunu getirdi bu da barçanın işine gelmedi
bakalım kalan 3 maç ne olacak...