Türkiye'yi konuşmayacağım bile, neye yorum yapalım ki. Baştan aşağı sorun, skandallar takımı. Tüm bu yaşananlara rağmen Dünya Kupası adına ihtimal yarattık ama kendi ayağımıza sıktık. Fatih Terim'le bu ihtimal vardı, böyle süreçleri de iyi yönetmesiyle hatırlarız. Lucescu dedik, geldiği günden bu yana "yabancı kontenjanı" dışında ne dinledik.
Birçok skandal açıklaması var, şu birkaç ayda top 10 gibi bir liste dahi yapabiliriz. Çelişkiler bütünü, dünü ve bugünü arasındaki farklarıyla. Tabloyu bilerek geldi, şartlar ortadaydı ve bahane gibi bir şey söz konusu olamaz. Yine de iki açıklaması var ki galiba en skandalı bunlardı, "kadroyu 15 farklı takımdan kuruyoruz. 2-3 takımdan kurmalıyız" ve "genç futbolcular Avrupa'ya gitmeden önce Türkiye'nin büyük takımlarında oynamalılar".
Fatih Terim, yabancı kontenjanından yanaydı ve futbolcuların ısrarla Avrupa'ya gitmelerinden yanaydı. Mevcut kontenjanın amacı bu zaten, yerlilerin rahatlıkla Avrupa'ya açılması. Lucescu bunu düşünmez tabii, kendi rahatına göre hareket eder. Ülkeyi 4 büyüklerden ibaret sanır ve maç izlemek, futbolcu takip etmek için İstanbul dışına çıkmayı pek sevmez. Biz de bu adamı Milli Takım'ın başına getiririz işte.
İzlanda'ya bakalım, çok uzağa gitmeden. 2 eleme grubunda da rakibimizdi ve İzlanda'yla oynadığımız 4 maç var, 3'ünü o kadar kolay kaybettik ki. Önce Avrupa Şampiyonası'na uzandılar, şimdi Dünya Kupası. 334 bin nüfusla, Dünya Kupası tarihinde mücadele eden en küçük ülke olacaklar. Akıl olarak ise eminim ki şampiyonanın en özel takımlarından biri olacaklar.
İzlanda'nın son açıkladığı kadroya bakalım. 25 kişilik kadrosu 24 farklı takımdan oluşuyor. Lucescu ise bir takımdan çağırabileceğim 3 futbolcu yok diyor. Eskidendi bir takımın ağırlığını oluşturduğu Milli Takımlar, gün farklı, devir değişeli çok oldu ama Lucescu gibi bir ismin çağın gerisinde kaldığını görmek çok acı. Lucescu'yu sever, sonsuz saygı duyardım. Şu 3 ayda Dünya üzerindeki en antipatik adam gibi görünüyor gözüme. İnanılmaz..
"Milli olma" kültürü-anlayışı bozuk bizde.Ve bence yeni de değil bu.Çok eskilerden beri böyle.Yozlaşmış bir kulüpçülük hakim 90 lardan beri.Öncesini bilemem yaşım yetmez.Demek istediğimi şöyle somutlaştırayım bizde Obradoviç profesyonelliğinde yöneticiler, antrenörler, teknik direktörler olmadı, Obradoviç gibi her şartta hırslı işine motive futbolcular da maalesef çok az çıktı.90 lardan bu yana televole basının, helikopterle sahaya inebilen egoların, araba kaçakcılığına dahi yeltenen ve hiç doymayanların,sürekli birbirlerine hakaret edip şike peşinde koşanların üzerinde yükseliyor milli futbolumuz.Nereye geldik peki? Milli takımdaki oyuncuların birbirlerine silah çektiği,verilen primlere burun kıvırdıkları, 3-0 mağlup iken joker misali sırıtabildikleri bir acayip hale geldik gele gele. 2001 de 8 oyuncu aynı takımdan dı, 2008 de şansımız yaver gitti .Hepsi o kadar.Gerisi magazin olarak kaldı.Ve bu kötü lanet sistemin paydaşları mücadele istemiyor, paraya ortak yabancıları istemiyor bağlantıları üzerinden suyun sadece kendi tarlasına akması peşinde.Romen arkadaşımız da parasını alıp rolünü oynuyor.Gerisi umrunda değil.
YanıtlaSilE tabii, kendisini düşünüyor, yarını değil. Başarısızlıkta umrunda değil, yapacağını yaptı gibi düşünüyor. Haklısın..
SilLucescu hocam ben de dil ve motivasyon sorunu nedeniyle Milli Takım'da yabancı hocaya karşıyım kusura bakma... Gerçi senin fikrin değil zaten sen maşasın aracısın. Her sene kural değiştirenler iş başında...
YanıtlaSilCumhurbaşkanım yerli hocamız Şenol Güneş'i milli takımın başında görmek istiyoruz.
Ben karşı değilim yabancıya, yeter ki heyecanlı, adrenalini yüksek bir isim olsun..
Sil