19 Ekim 2023 Perşembe

Tozlanmış parçalı #63; Fatih Akyel


Galatasaray'ın içinden çıkmış en önemli yeteneklerden biri. Fatih Akyel, Ceyhun Eriş gibi futbolcular hemen hemen aynı jenerasyon. Ceyhun Eriş, Fatih Hoca'nın Galatasaray'ın teknik direktörü olmasından 1 sezon önce süre almaya başlamıştı. Fatih Akyel ise Fatih Hoca'nın direkt olarak A takıma çıkardığı bir isim. 96 - 2000 döneminin başından sonuna kadroda yani. 97 - 98 sezonuyla birlikte de takımın değişmez isimlerinden biri olmayı başardı.

O dönem kadroya bakınca dar rotasyon var deriz ama çoğu futbolcunun joker özelliği üzerinde dururuz. Çoğu isim en az 2 pozisyonu birden oynayabilir. Fatih Akyel de sağ bek / stoper diyeceğimiz bir futbolcu. Hoca o dönem 3'lü savunmayı kullanırdı ve Fatih Akyel de stoperlerden biriydi. Yer yer sağ beke kaydırdı. 3'lü savunma içinde hızıyla sağ stoperde fark yaratıyor da, tandem kurulunca da 2 stoperden biri olarak sorun yaşıyordu. O da fizikle alakalı.

99 / 2000'e kadar da ağırlıklı olarak stoper olarak oynadı. 99 / 2000'de biraz daha rotasyona geçti, geçen 2 sezona oranla aldığı süreler azaldı. Capone / Ümit Davala, biraz daha sağ bekte ön plana çıktı ve Galatasaray da 4'lü savunma oynuyordu artık. Genç yetenek Emrah Eren vardı bir de. Hoca ona da yer yer şans veriyordu sağ bekte. Lucescu göreve geldikten sonra Fatih Akyel takımın değişmezlerinden biri oldu ve 2000 / 2001 sezonu onun adına en iyi dönemidir.

Real Madrid maçlarını hatırlayın. Süper Kupa'da ve Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Roberto Carlos'a öyle zor anlar yaşattı ki. O sezon sonu sözleşmesi bitti ve Mallorca'nın yolunu tuttu. Kendisi adına kötü bir karar. Avrupa deneyimi tamam da, o dönem için Galatasaray'dan daha büyük bir takıma gitmedi ve o kariyer yükselişiyle daha iyi bir tercihte bulunabilirdi. Sorunlu ayrılan futbolculardan biri de oydu. Zaten o sezonun devre arasında da Fenerbahçe'ye gitti ve kendisi adına Galatasaray kapısını kapattı.

Fenerbahçe'de de iyi dönemleri var ama Galatasaray'daki o 2000 / 2001 dönemini bir daha yakalayamadı. 2002 Dünya Kupası performansının da altını çizelim gerçi, oynanan tüm maçlarda 90 dakika sahadaydı. Fenerbahçe'den ayrılırken Galatasaray'a dönüşü konuşulsa da, taraftar tepkisi bunun önünde durdu. Sonra da kademe kademe oynadığı takımlar küçüldü zaten. Mallorca dönüşü Galatasaray olsa, onun adına kariyeri farklı şekilde ivmelenebilirdi. En azından bugünlerde arkasında camia olurdu. Şu an arafta, Fenerbahçelisi de arkasında değil.

Hızı ve temposu çok değerliydi. Hızlanmaya başladığında, onu durdurabilmek o kadar kolay değil. Asist rakamları çok yüksek durmasa da, temposuyla birlikte özellikle de büyük maçlarda fark yarattı. Savunmacılığı da stoper özelliği kaynaklı oldukça iyiydi. Bazen konsantrasyon kaybolurdu, Atletico Bilbao deplasmanında yaptığı hatalar gibi sıkıntılar yaşardı da, genel olarak gördüğüm en iyi Türk sağ beklerden biri. Mallorca dönüşü Galatasaray olsa, en iyisi olarak dahi anılabilirdi.

2 yorum:

  1. Capone ile dönüşümlü oynardı. Hızlı ve güçlu bir oyuncuydu.Fenerbahçe 'ye gitmesi onu bitirdi. Sahip çıkan bir camiası yok maalesef. Tanju Çolak aynı hatayı yaptı ve onunda sahip çıkan bir kulübü olmadı. Bazı büyük hataların telafisi olmuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2'sinin de bu arada stoper özelliği vardı. Dönemin futbolcularında ciddi joker özelliği vardı.

      Sil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir