23 Temmuz 2010 Cuma

Sarı Kırmızıyı Sessiz Kabulleniş; Emre Aşık

Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş formalarını giymiş çok sayıda futbolcu yok. Her iki büyük takımda da oynayan sayısı fazla ama bu üç takımın birden formasını giyen futbolculara az rastlıyoruz. Sergen Yalçın bunlardan birisi. Hatta o Trabzonspor'da da oynayarak farklı bir rekora imza attı. Ama hangi takımda oynarsa oynasın, altyapısından yetiştiği ve en büyük başarıları kazandığı takım olan Beşiktaş ile özdeşleşmiştir, kendisi Beşiktaş'ın efsane isimleri arasında yer alır. Emre Aşık'ın ise durumu daha farklı. O Galatasaray altyapısı çıkışlı bir futbolcu olmamasına rağmen Galatasaray ile anılacak bir futbolcu oldu. İlk büyük transferini Fenerbahçe'ye giderek gerçekleştirmesine rağmen, 2000'li yıllarda geldiği Galatasaray'dan ayrılıp Beşiktaş'a gitmesine rağmen yine Galatasaray'a dönmüş ve kariyerini burada tamamlamıştır. Galatasaray taraftarları da Emre Aşık'ı çok sever ve sahiplenir. Böyle bir kariyerden sonra bunu da başarabilecek bir futbolcunun daha olabileceğini düşünmüyorum.

Emre Aşık'ın profesyonel kariyeri 1992 yılında memleketi olan Balıkesirspor'da başladı. Ayrıca aynı yıl içerisinde Türkiye'nin takım sporlarında Avrupa arenasında ilk şampiyonluğunda da, Serpil Hamdi Tüzün yönetiminde 18 yaş altı Milli Takım'ında da bulundu. Böyle genç bir yetenek doğal olarak büyük takımların ilgisini çekiyor. Fenerbahçe, Galatasaray derken Emre Aşık 20 yaşında kendisini Fenerbahçe'de buldu. Ama Fenerbahçe forması altında işler istediği gibi gitmez. Yaşının çok genç olması, büyük potansiyel olduğundan beklentilerin fazla olması derken burada geçirdiği iki sezonun Emre Aşık açısından çok iyi geçtiğini söyleyemeyiz.

Tarih 29 Mart 1995'i gösterdiğinde ise Emre Aşık'ın kariyerinin geri kalanı adına verdiği bir mesaj olacaktır. O da ne olursa olsun, isterse aylarca futbol oynamasın, görev verildiğinde sanki bütün sezonu üst düzey geçirmişcesine verdiği mücadeledir. Kariyerinin ilerleyen dönemlerinde de bu özelliğini bizlere sık sık gösterecek. İşte o tarihte İsveç ile Avrupa Şampiyonası'na katılma anlamında çok kritik bir maça çıkıyorduk. Rakip ise güçlü fizikli, uzun oyunculardan oluşuyor. Kenneth Anderson'da rakibin en önemli santraforu. Bu arada İsveç'in de 1994 Dünya Kupası'nda üçüncü olduğunu unutmamak lazım. Böyle bir ortamda Fatih Terim, Emre Aşık'a görev vererek maçın bütün seyrini değiştirmiştir. K.Anderson'u tutmakla görevli olan Emre Aşık görevini başarıyla yapmış ve maçın kazanılmasında da büyük pay sahibi olmuştu. Üstelik bunu fazla forma şansı bulmadığı, kariyerinin henüz başında büyük düşüşe geçtiği bir zamanda göstermesi çok önemliydi.

Bu arada Emre Aşık'ın 1993 yılında Akdeniz Oyunları Şampiyonu olan Milli Takım kadrosunda da bulunduğunu eklemek lazım. 1992 ve 1993 yılında yaşadığı iki şampiyonluk Emre Aşık adına müthiş birşey olmalı. Ama o Emre Aşık, Fenerbahçe dönemini iyi geçiremeyince bedelsiz bir şekilde İstanbulspor yolunu tuttu ve dört sezon boyunca bu takımın formasını giydi. Son derece istikrarlı bir görüntü çizmesine rağmen artık Milli Takım günlerinden de uzaklaşmıştı. Ama o istikrarlı görüntüsü dört sezon sonra Emre Aşık'ı hayalleriyle bir araya getirdi ve Galatasaray formasıyla bütünleştirdi.

Emre Aşık, Galatasaray'a UEFA Şampiyonluğu'nun hemen ardından gelmişti. Bu açından kadroya girmek için işi zordu. Çünkü Popescu ve Bülent Korkmaz gibi iki stoperin arasına girmek o aralar gerçekten zordu. Sabırla şansı beklemek ve şans geldiğinde de iyi kullanmak gerekiyordu. Emre Aşık'ın da Galatasaray'da ilk sezonu bu ikilinin arkasında yedek bekleyerek geçti. O sezon gelen Süper Kupa ve Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde de bulundu ama dediğim gibi pek fazla şans bulamadı. Bir sonraki sezonda ise Popescu'nun takımdan ayrılmasıyla beraber yeni bir stoper alımına gidilmemesi Emre Aşık'a beklediği fırsatı getirdi. Bülent Korkmaz ile beraber harika bir ikili oluşturdular ve gelen lig şampiyonluğunda büyük pay sahibi oldular. Roma maçını falan hatırlarımda Emre Aşık'ın Galatasaray için mücadelesi aklıma gelir. Bütün maç boyunca Batistuta'yı resmen deli etmesi sonucunda, Batistuta Emre Aşık'a tebrikini maç sonunda karnına yumruk atarak gösterdi. Sonrasında ise yaşanan olaylar falan hala akıllarda ama benim aklımda kalan iki olay koskoca Batistuta'nın düştüğü durum ve Emre Aşık'ın cevabını saha içerisinde en güzel şekilde vermesidir. Tabii o sezon gösterdiği performans 2002 Dünya Kupası'nda da Emre Aşık'ın yer almasını sağladı ama Alpay & Bülent Korkmaz ikilisinin arkasında yer aldı. Alpay da malum kart yemeden duramaz, Dünya Kupası'nda da cezalı duruma düşmüştü. İşte o anlar Emre Aşık'ın Dünya Kupası'nda boy gösterdiği anlar oldu.

1993 Akdeniz Oyunları ve 1995 yılında oynanan İsveç maçına dönersek Fatih Terim'in Emre Aşık'a duyduğu güveni tekrar belirtmeliyiz. Ama aynı güveni Galatasaray'da duymamıştır. Çok iyi bir ikili olan Bülent Korkmaz & Emre Aşık ikilisini bozup, Almaguer adında 5. sınıf bir stoperi takıma getiren Terim, Emre Aşık'ın Galatasaray formasına ilk vedasına da zemin hazırladı. Son derece kötü bir sezon geçirildi ve beklenen noktaya bir türlü gelinemedi. Önceki sezonların getirdiği havayla da birlikte yaşanan hayal kırıklığı çok büyük oldu. Sanırım Emre Aşık da o sezon Club Brugge maçında yaptığı vahim hata sonrasında biletini zaten kesmişti. Sezon sonunda ise sözleşmesi bittiğinden bedelsiz bir şekilde Beşiktaş'a transferi gerçekleşti.

Emre Aşık böylece tekrardan Lucescu ile buluştu. Lucescu, bu futbolcuya en çok güvenen teknik adamlar arasında bulunuyor. Ama Emre Aşık, Galatasaray'a transfer olduğunda gibi Beşiktaş'ta da efsane kadrolardan birisine gelmişti. Bir önceki sezon 100. yıl şampiyonluğunu yaşayan bu takımın harika bir sistemi vardı ve efsane Ronaldo - Zago - Ahmet Yıldırım üçlü defansının içine girmekte oldukça zor oldu. Yine de o sezon istediği şansı buldu ama performansı Galatasaray'da yaşadığı ikinci sezonun oldukça uzağında yer aldı. Bir sonraki sezon ise önce Del Bosque, sonra ise Rıza Çalımbay'la çalıştı ama Emre Aşık dediğim gibi iyi zamanlarından oldukça uzaktaydı. Bir de buna Rıza Çalımbay ile yaşadığı sorunlar eklenince kadro dışı bırakıldı ve neredeyse bir sezon boyunca futbol bile oynayamadı. Tek başına idmanlar yapıyordu ve Emre Aşık'ın gidişat hiç iyi yönde değildi.

Ben CM oynarken de bu tip futbolcuları satmak amacıyla kadro dışı bırakırım, bir sezonu geçtim takımdan ayrılana kadar 2-3 sezon bile futbol oynatmam. Ama yeri geldiğinde de onu takımına geri koyarım ve bir anda kral ilan ederim. Emre Aşık da böyle bir futbolcu. Beşiktaş'ta kadro dışı bırakılmıştı ama ona yine kucak açan Galatasaray oldu. Hem de gerek futbolcu, gerekse kendileri açısından en zor zamanda. Song, Afrika Uluslar Kupası'na gitmişti ve stoper anlamında yaşanan sıkıntılar büyüktü. Önce Cihan Haspolatlı bu bölgede denendi olmadı, sonra Yalçın Ayhan'a şans verildi ama o da yaşadığı sakatlık sonrasında sezonu kapattı. Emre Aşık da bu zorlu günlerde kadroya katıldı, direk 11'de kendisine şans buldu ve harika bir dönem geçirdi. Uzun süredir futbol oynamamasına rağmen kendisine görev düştüğünde yine elinden gelenin en iyisini yaptı, o sezon gelen şampiyonlukta da onun Ocak / Şubat döneminde gösterdiği X faktör performansının payı büyüktü.

Gerets'in ikinci sezonunun Galatasaray açısından iyi gittiğini söylemek güç. Rekor puanla şampiyon olan takımın yerini zorla 3. olabilen bir takım aldı. Şampiyonlar Ligi'nde de yaşanan kötü gidiş ortada. Tabii o sezonun stoperleri Song ve Tomas. Bu futbolcuları yedeklemek için de gelen isim Tolga Seyhan olmuştu. Akıllardan bir bakıma Emre Aşık çıkarılmıştı ama o sezonda da görev geldiğinde yine en istikrarlı dönemi Emre Aşık geçirdi. Buna rağmen fazla şans bulamadı ama kadrodan da asla gönderilmedi. Taa ki Kalli takımın başına gelene kadar...

Kalli'nin hazırlık kampı meşhur olmuştu. Lincoln'ü oynatmaması, bir önceki sezonun 11'ini aynı anda oynatması, Servet'den sağ bek denemesi, yeni transferleri bir arada oynatması falan derken ilginç bir kamp dönemi geçti. Kampın sonunda ise gönderilecek futbolcular arasında Emre Aşık'ın da ismi vardı. O sezon kadroya baktığımızda Song, Servet Çetin ve Bouzid'i görüyoruz. Kalli'nin atladığı nokta ise sezonun ilerleyen dönemlerinde 4. bir stopere daha ihtiyaç duyacağıydı ama bunu sezon başında planlayamadı. Yine de Emre Güngör'ün devre arasında takıma katılması bu açığı biraz olsun kapatmıştı. Emre Aşık'ın yolu ise Ankaraspor'a düştü ve bir sezon boyunca burada kiralık olarak forma giydi, müthişte bir sezon geçirmiş oldu.

O gösterdiği performans Emre Aşık'ı 35 yaşında yeniden Milli Takım'a taşıdı. Hem de geçmişte kendisine büyük güven duyan ama Galatasaray döneminde de yüzüne bile bakmayan Fatih Terim, Emre Aşık'ı yeniden kurtarıcı ilan ederek. Euro 2008'de yaşanan can pazarında {sakatlık anlamında} Emre Aşık'a büyük görevler düştü ve o turnuvada gelen yarı finalde de inanılmaz işlere imza attı. Kafası yarıldı yine oynadı, 35 yaşına gelmesine rağmen harika bir mücadele gösterdi ve Türkiye'nin Cannavaro'su tadında yaptıklarıyla bir kere daha Galatasaray'a dönüşünü gerçekleştirmiş oldu. Böylece de o sezonda Servet Çetin, Emre Aşık ve Emre Güngör gibi Euro 2008'de oynamış üç Milli stoperde Galatasaray forması altında birleştiler.

Emre Aşık bu saatten sonra iyi bir stoperden de ötesine geçerek, gerçek bir lider ve takımın büyük saygı duyulan ağabeyi konumuna da geçti. Servet Çetin ve Meira'nın arkasında yedek bekliyordu ama o sezonda da çok sayıda sakatlıklar yaşandığı için Emre Aşık'a çok kritik anlarda büyük görevler düştü. Takım belki başarısız oldu ama Emre Aşık o sezonun en istikrarlı isimlerinin başında gelecekti. Özellikle de stopersiz kaldığımız günlerde tek ayakta olan gerçek stoperdi ama Hamburg maçında yediği kırmızı kart, Kewell'ın stoper oynama sürecine de yol açtı.

Son sezonu ise biraz Costacurta kıvamında geçti. Şans bulamadı, yaş artık 37'e dayandı ama takım içerisinde önemli bir liderdi, saygı duyulan bir futbolcuydu. Hepsini geçtim 37 yaşına kadar kendisini üst seviyede tutabilmesi bile başlı başına bir olaydı. Galatasaray forması altında da son maçına Antalyaspor deplasmanında 90. dakikada oyuna girerek çıkmış oldu ve aktif futbol yaşantısı burada son buldu. Sonra Milli Takım'la beraber ABD kampına da giderek kendisine önemli bir jest yapılmıştır. Burada Okan Buruk'la beraber veda ettiler.

Galatasaray birçok efsane gördü, çok önemli futbolcuları yaşadı ama neredeyse hepsiyle sorunlu bir şekilde ayrılıklar oldu. Çünkü ihtiyaç duyulmayan bir futbolcuyla artık devam etmek zordur, bu yüzden kendilerine jübile teklif edilir. Futbolcu da tadında bırakmak isterse jübilesini yapar ve güzel bir veda yaşanır. Futbola devam edeceğim diyorsa da başka bir takımın formasını giyer. Emre Aşık ise bu süreçten farklı durumlar geçirdi. Futbolu bıraktığında zaten bu adama jübile yapalım diyorsak, orada olay çözüme kavuşmuştur. Galatasaray'ın altyapısından gelmemesine rağmen, Fenerbahçe & Beşiktaş formalarını giymesine rağmen, birçok kez Galatasaray'dan da ayrılmasına rağmen yine dönüp dolaşacağı yer Galatasaray olmuştur. Normalde bu tip futbolcular oynadığı takımlar tarafından fazla benimsenmez ama Emre Aşık gerçek bir efsane oldu.

37 yaşına kadar futbol oynamak ne demektir. Hem de üst düzey bir takımda, üst düzey bir mücadelenin içerisinde. Bazı takımlar futbolcusu futbolu bırakana kadar onu takımda tutar. Costacurta örneğinde olduğu gibi. Bazı takımlar ise ihtiyaç duyduğu için futbolcusu 40 yaşına bile gelse onu takımda tutarlar. Maldini örneğinde olduğu gibi. Emre Aşık da 37 yaşına kadar kendisine ihtiyaç duyulduğu için takımda tutulmuştur. Hatta Skibbe döneminde, takımın en zor zamanlarında onun ayakta kalması da geçtiğimiz sezon için sözleşme yenilenmesinde önemli bir unsurdu. Yani Emre Aşık çok önemli bir profesyoneldir, kendisine çok iyi bakmıştır ve kapasitesi belli bir futbolcu olmasına rağmen her döneminde kapasitesinin sınırlarını zorlamıştır. Güçlü bir stoperdi, hava toplarında hakimdi, iyi bir kesiciydi ama eksik yönleri de çok fazlaydı. Ama iyi özellikleri onun kötü özelliklerini kapattı. En önemli özelliği ise sürekli dediğim, 5-6 ay futbol oynamamasına rağmen kendisine ihtiyaç duyulduğu anda girip takımı sırtlamasıdır. Böyle bir futbolcu gerçekten az bulunur.

1 yorum:

  1. Abi çok güzel yazmışsın.Eline sağlık ilk önce.

    Yeteneği olmayan ama çalışarak efsaneler arasına giren adamdır Emre Aşık.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir