Yine de son dönemde iyi yanlar yok mu, elbette var

Torrent'i yetersiz buluyorum ve bu fikrim de kolay değişmeyecektir. Eleştirilerimi de her fırsatta dile getiriyorum. Yine de son dönemde iyi yanlar yok mu, elbette var. Takımın biraz olsun fizik durumunun geliştiğini düşünüyorum mesela. Ya da son dönemde hücumdaki "organizasyon" arayışı da güzel. Özellikle Rizespor maçında bu iyi uygulandı ve ısrar edildi. Kaliteli ayaklar sorun. Hatta bu "hep" sorundu. Orada da eleştirilecek taraftar var tabii. En başından, en sonuna.

Torrent'in Berkan Kutlu'yu kullanma şeklini beğeniyorum

Neydi sorun. Öncesinde performansını çok beğenip, transfer edildikten sonra yere göğe sığdıramadığımız bazı futbolcular, yaşadıkları düşüş sonrasında yerin dibine sokuldular. Bu sezon özelinde de hemen hemen herkes düştü. Nelsson, Kerem Aktürkoğlu gibi isimlerin istikrarı hiç bozulmadı. Diğer isimler ise ilk geldikleri çizgide tutunamadılar. Berkan Kutlu da onlardan biri. Alanyaspor dönemi ya da bizdeki ilk günleri ne konuşuyorduk?

Galatasaray 4-2 Rizespor, bunun adı Galatasaray refleksidir

Bunun adı Galatasaray refleksidir. Bu refleksi ortaya çıkaran da sahada isyan eden futbolculardır. İyi futbol beklentimin olmadığını çok daha öncesinden söylemiştim. Bir an önce kazanmaya başlamak gerekiyordu ve Göztepe / Rizespor serisinden gelecek 6 puan olmazsa olmazdı. O değil de "var" işini yapmaya karar verince işler doğru düzgün ilerlemiyor mu? Galatasaray'ın bu durumda olmasının nedenlerinden biri de, büyük hakem hatalarıydı. Son 2 maçta çalınan penaltıların hepsi doğru. Asıl sorun bu penaltıların daha öncesinde "lehimize" çalınmıyor olmasıydı.

Göztepe deplasmanında gelen galibiyet bizi hayata döndürdü

Önümüze bakıyoruz dediğim şu süreçte, Göztepe deplasmanında gelen galibiyet bizi hayata döndürdü. Rizespor maçını da kazanırsak, iyice nefes almış olacağı ve "düşme" sözcüğünü büyük oranla sözlüğümüzden atacağız. Yaşanan hadiseler de malum. Tam anlamıyla hayata dönme maçı. Güzel, keyifli bir galibiyete ihtiyacımız var. İyi oynamadığımız doğru olsa da, asıl sıkıntı özgüven tarafındaydı. Bunu da Göztepe deplasmanında gelen galibiyetle birlikte aşmışızdır diye düşünüyorum.

Cicaldau için de Serie A ilgisi hiç şaşırtıcı değil

Sürekli söylediğim gibi, sezon öncesi attığımız transfer tohumlarının ürünlerini bu yaz dönemi alacağız. Belki çoğunun gelişimi istediğimiz gibi olmadı da, futbolcular gayet potansiyel ve yetenek sahibi. Futbolcuların piyasasının oluşmuş olması şaşırtıcı değil. Cicaldau da o potansiyel ve yetenek sahibi futbolculardan biri. Serie A, yetenekli Romanyalı futbolcuların odak noktası. Cicaldau için de Serie A ilgisi hiç şaşırtıcı değil.

Şu hamleye kaçınız şaşırdı desem, o sayı az olacak

Klasik bir Türkiye'den futbol hamlesi. Şu hamleye kaçınız şaşırdı desem, o sayı az olacak. Yeni Malatyaspor'un Adem Büyük'ü teknik direktör olarak göreve getirmesi, bir anlamda atılan son kurşundu. O kurşunun de hedefini bulmayacağını biliyorduk. Çaresiz hareket çünkü, yapacak bir şey kalmadığının resmi. Biz düşmeyi göze aldık, bir de böyle deneyelim dediler. Arada yanan Adem Büyük oldu, onun için üzülüyorum.

Barcelona'yı çağırdık çünkü, gel gel yaptık

Suyun önünde durulamaz misali, Barcelona ile eşleşeceğimizi sanırım hepimiz biliyorduk. Çağırdık çünkü, gel gel yaptık. Arkadaşlarıma kura öncesi Barcelona demiştim. Sonra eski twitlerimde tarama yaptım, orada da yazmışım. Öldük, bittik moduna asla girmiyorum. Mart ayında, uzun zaman sonra bir Avrupa maçı oynayacağız. Eleriz, eleniriz bilmem de, elimizden geleni yaparız. Keyif alalım derim. Gelecek sezon Avrupa olmayacak ve Mart ayını görmüşken, tat damağımızda kalacak.

Seferberlik anı geldi, saha dışı katkısını veriyor

Galatasaray'ın mevcut hali "seferberlikten" halliceydi. İş öyle bir noktaya geldi ki, ligde kalmak hedef halini aldı. Günü kurtarmanın adı bu oldu maalesef. Takımın yaşadığı düşüşün de teknik, taktikten öte, mental olduğunu düşünüyordum. Takımın birliği, beraberliği, kenetlenmesi gibi sorunlar vardı. Lider eksikliği bir anlamda. Lider olmasını düşündüğümüz tecrübelerin ortada olmadığını, hatta takımı dahi kafada bitirdiğini gördük. 

Morutan konusuna takıldım ben, kazanılması gereken bir isim

Arda Turan ve Alpaslan Öztürk'ün yokluğunu anladım da, Morutan'ın yokluğunu ben de sorguladım. Arda Turan ve Alpaslan Öztürk, Fatih Hoca görevden ayrıldıktan sonra kafa olarak buradan koptular. Özellikle Alpaslan Öztürk'ün Torrent ile yaşadığı sorunlar medyaya yansıdı. Kadroda olmadığına göre de bu iddialar doğru. Tutulup tutulmaması da çok önemli değil. Morutan konusuna takıldım ben, kazanılması gereken bir isim.

Onu kıymetli kılan diğer tarafı da ayaklarının titrememesi oldu

Pena'nın kalecilik meziyetleri anlamında çok büyük, fark yaratan bir seviyesi yok. Genç, potansiyeli yüksek bir kaleci tabii. Günü kurtarmamız gerekirken de, o günü kurtarıyor. Galatasaray'ın kalesinde öyle sorunlar yaşadık ki, Pena'nın standart kalecilik meziyetleri dahi gözümüzde değerli. Pena'yı asıl değerli kılan ve keşke bizimle devam etse dediğim başka özellikleri var. Ayaklarını zaten konuşuyoruz. Keşke video paylaşabilsem de, oyunu nasıl başlattığını, hangi pas açılarını rahatlıkla görebildiğini göstersem.

Omar'ın geri dönüşü örnek olacak bir hikaye

Omar'ın geri dönüşü "örnek" olacak bir hikaye. Talihsiz kaza, artık o zamana dönmek istemiyorum. Kazayı yaşadığı andan itibaren kendisine sahip çıkıldı ve önce sağlığına kavuştu, sonra da sahalara geri döndü. Bu süreçte de önce Fatih Terim, devamında Galatasaray yönetimleri, son olarak da Torrent'e teşekkür etmek gerekiyor. Torrent'e de teşekkür edilir, kendisini takımda tuttu ve ilk fırsatta şans verdi. Benim beklentim yoktu mesela. Göztepe karşısında izlediğim Omar'ı iyi buldum.

Torrent dönemini sevmiyorum da, iyi bir şey varsa da o Emre Kılınç'tır

Torrent dönemini sevmiyorum da, iyi bir şey varsa da o Emre Kılınç'tır. Torrent döneminin belki de en iyi futbolcusu. Kötü maçı yok diye düşünüyorum ve sağ kanatta iyi iş çıkartıyor. Ne oldu da Babel'e döndük ve Emre Kılınç'ı kestik bilmiyorum. Kendi elinle kazandığın futbolcuyu, yine kendi elinle kaybetmek istemeyi anlamam. Fatih Hoca dönemi de benzer eleştiriyi yapıyordum. Kazanan hoca, vazgeçen yine hocaydı. Torrent'in de Emre Kılınç hamlesi buna benzedi.

Nelsson'un müdahaleleri çok kritik ve uçlarda

8 hava topu kazanma, 8 top uzaklaştırma ve 9 ikili mücadele kazanma. İlk 2 istatistikte maçın en iyisi, 3. istatistikte ise Marcao ile birlikte en iyisi. Özellikle ilk yarıda müthiş bir Göztepe baskısı izledik. İlk golü erken bulunca, bence fazlasıyla psikolojik etmenlerle birlikte geriye çekildik. Ana planın geçiş oyunu oynamak olduğunu düşünsem de, kafalar "skor koruma" odağına yattı. Topu haddinden fazla rakibe bıraktık ve hücumu hiç düşünmedik.

Lider karakter böyle bir şey

Gomis'in penaltı ile ilişkisini geçmiş sezonlarda konuşmuştuk. İyi bir penaltıcı olmadığını ben de düşünüyorum. Yine de "kritik" anda penaltı olduğu dakika Gomis'e bakardım. Gomis'in Göztepe maçında attığı 2 penaltı da hiç kolay değil. O an dilediğin kadar penaltıcı ol, ister istemez ayaklar titreyecek. Takım kötü gidiyor, kaybediyorsun, öz güvenin yerlerde. Cicaldau mesela penaltıcı da, o anda penaltıların başına gelse hangi ruh haliyle olurdu bilmiyorum.

Göztepe 2-3 Galatasaray, işte bu yüzden Gomis

Acilen kazanmak gerekiyordu. Israrla yazıyordum ya, iş taktik tekniğin dışına çıktı. İyi futbol beklentim zaten yok. Kazanmak zorundaydık, çok da dramatik şekilde kazandık. Umut veriyor muyuz derseniz, elbette cevabı hayır. Bu galibiyet ne getirdi dersek, biraz öz güven, fazlasıyla da nefes. Rizespor maçında da 3 puan gelirse, "ligde kalabilme" kabusundan uyanacağız. Biraz da "lider karakter" meselesi. Gomis'le bu virajı dönüyorsun.

Torrent, Babel'den vazgeçecek gibi görünmüyor

Torrent, Babel'den vazgeçecek gibi görünmüyor. Yazılan haberlere bakınca, biraz daha uzun toplara yönelip, Babel'in hava hakimiyetinden yararlanılmak istenildiği söyleniyor. Forvette olur bu, kanatta olmaz. Bek ile ters eşleşme sonrasında hava hakimiyetini kurar, topu alırsın da, iş "topla dripling ve kat etme" tarafına gelince Babel'in nefesi yetmez. Babel forvet oynarsa da ön alandaki enerjisinin yeterli olmayacağını düşünüyorum.

İş, oynadığın oyun ve verdiğin rollerde bitiyor

Geçtiğimiz günlerde, blogda paylaşılan güzel bir istatistik vardı. Paylaşan arkadaş "adsız" olarak yorum yazdığı için adını veremiyorum, bu yazıyı okuyacaksa kendisine teşekkür ediyorum. Galatasaray, Berkan Kutlu / Taylan Antalyalı 2'lisiyle oynadığı dakikalarda 10 gol atıp 17 gol yemiş. 2'sinden 1'i sahada ya da 2'si de yokken oynadığı dakikalarda ise 20 gol atıp, 18 gol yemiş. Maçına göre görüntü değişiyor. Avrupa'da tutan ve iş yapan düzen, ligde yürümüyor.

Umut Bozok da yeni yeni hakkı verilmeye başlanmış bir forvet

Umut Bozok da yeni yeni hakkı verilmeye başlanmış bir forvet. Potansiyeli ve yeteneğinden hep söz ediyorduk da, transferi konuşulurken kimse takımına konduramıyordu. Kasımpaşa iyi bir iş yaptı ve makul satın alma ücretiyle kiraladı. Baktı, tutturdu ve opsiyonunu kullandı. Bu sezon 26 maçta 12 gol 5 asistle takımını taşıyor. Kasımpaşa, futbolcunun opsiyonunu kullandığı için de, sonraki transferinden yine büyük kazanacak. 

Şaşırtıcı değil, potansiyeli ve genç yaşına rağmen tecrübesi yüksek

Victor Nelsson, Marca ve futbol data servisi Olocip'in hazırladığı Avrupa'nın en iyi 23 yaş altı stoperleri listesinde yer aldı. Şaşırtıcı değil, potansiyeli ve genç yaşına rağmen tecrübesi yüksek. Genç futbolcuyu ciddi maliyetlere transfer ederken de işin "tecrübe" yanına dikkat etmeli. Kopenhag formasıyla tonla maçı vardı, hatta kaptanlığa kadar yükselmişti. Herkes bonservise takılıyor da, o tecrübe sayesinde bugün ayakta kalabilen yegane isimlerden.

Süper Lig'de gole en fazla katkıda bulunan futbolculara bakalım

Süper Lig'de gole en fazla katkıda bulunan futbolculara bakalım. Umut Bozok 12 gol 6 asist, Visca 8 gol 8 asist, Nwakaeme 6 gol 8 asist, Pesic 12 gol 2 asist, Vargas da 4 gol 10 asist. Vargas bu arada çok değerli bir kanat. FM'lerden bilirim onu, takımıma mutlaka alırdım ve 10 gol 10 asistin altına pek inmezdi. Ligin yeni Visca'sı diye oyun içinde söylerken, Adana Demirspor'da da o etkiyi göstermiş olmasına şaşırmıyorum. Bu potansiyelden bahsediliyordu çünkü.

Ara transfer dönemi takımına katılan her futbolcu bir şekilde katkı veriyor

Ara transfer dönemi takımına katılan her futbolcu bir şekilde katkı veriyor. Kimi de ayağının tozuyla fark yaratıyor. Trezeguet de o isimlerden biri. Uzun süredir sakattı ve adını duymuyorduk ama işin "fırsat" boyutu bu şekilde oluşuyor. Kalitesini bildiğiniz, bu ligde harikalar yaratmış bir futbolcu. Direkt etki isteyen bir takım için de olabilecek en iyi transfer. Geldiği gibi etki etmesi benim için sürpriz değil. Belki Visca'yı kaybettiler de, Trezeguet ile o yeri doldurmuş oldular. Visca da Trabzonspor'a can oldu.

Gomis ve Mostafa Mohamed'in birlikte kullanılacağı haberleri konuşulmaya başlandı

Gomis ve Mostafa Mohamed'in birlikte kullanılacağı haberleri konuşulmaya başlandı. Amansız şekilde pas yapmak yerine, uzun oynayarak da bu isimleri görebilirsiniz. Sizi hücumda tutabilecek ve oraya yerleşmenizi sağlayacak 2'li. Şu aşamada hücum organizasyonundan söz etmekten ziyade, kaos ile ayakta kalabileceğimize inanıyorum. Kaos içinde de bireysel yetenekleriniz sizi ayakta tutacak. Bizi bu süreçten Gomis ayıklar diye söylemem biraz da bu sebeptendi.

Yapılan açıklamaya bakınca, futbolcu satışı olmazsa olmaz olarak belirlenmiş

Galatasaray'daki iletişim kötü noktada. Burak Elmas yönetimi seçim sürecini müthiş iletişim ile götürmüş ve desteği arkasına almıştı. Yönetimin ilk günleri de aynı iyi iletişimle geçmişti, bugünlerde ise felaket bir hal aldı. Sportif direktör açıklamasını, resmi siteden, başkan yardımcısının attığı mesajdan öğreniyoruz. Resmi açıklama nihayet geldi de, bu şekilde açıklama olmaz bence. Gelecek planlaması bütünüyle yazılmış da, yazı içerisinde bin bir türlü çelişki var.

Yarına yönelik ne olacağına dair fikir yorum yapmak zor

Futbol yapılanmasıyla alakalı hiçbir şey bilmediğimiz için, yarına yönelik ne olacağına dair fikir yorum yapmak zor. Ancak fikir üretebiliyoruz. Teknik direktör geliyor, sonrasında Luis Campos merkezinde bir futbol yapılanmasından bahsediliyor. Kendisinin danışmanlığında yeni bir sportif direktör geliyor sonrasında, yanında da scout varmış. Resmi açıklama, imza yok. Eminim ki teknik direktörleri de bellidir. Leonardo Jardim, Al Hilal'den ayrılınca da, Luis Campos ile olan geçmişinden kaynaklı Galatasaray yakıştırmaları yapılıyor.

Elde Gomis varken, Burak Yılmaz'a yer kalmıyor

Burak Yılmaz'ın Lille ile olan sözleşmesi sezon sonunda bitiyor. Belli ki Türkiye'ye geri dönüş var. Ülke içerisinde de tüm büyük takımların formasını giydiğinden, hepsi adına transfer söylentisi oluşuyor. Yaşı kaç olursa olsun çok büyük futbolcu. Geçtiğimiz sezon Lille'nin kazandığı şampiyonluğun mimarlarından. Onun yaşında başkaları çok daha farklı kariyer tercihi yaparken, o Fransa Ligi'ne gitti ve başarılı oldu. 2 sezondur istikrarlı şekilde devam etmekte ama misyon bitti.

Pasquale Sensibile'ı tanımıyorum, geçmiş kariyeri de bana bir şey ifade etmedi

Pasquale Sensibile'ı tanımıyorum. Geçmiş kariyeri de bana bir şey ifade etmedi. Bu yüzden de iyi ya da kötü isim diye yorum yapamam. Kimse için de ön yargı kurmak istemem. Ancak çıkarım yapabilirim. Süper Lig'de yerli ağırlığı her geçen zaman artacak. Bu yüzden de "sportif direktör" hamlesi yapılacaksa, ülke şartlarını iyi bilmek, yerli transferi üzerine daha fazla odaklanmak lazım. Burayı bilmeyen, takip etmeyen bir sportif direktörün şu ortamda yapabilecekleri kısıtlı.

O jenerasyonu bugün yakalayamayız tabii

2001 / 2002 sezonunu çok seviyorum ve her fırsatta o dönemle alakalı bir şeyler paylaşıyorum. 26 Eylül 2001 tarihinde oynanan ve deplasmanda 1-0 kazandığımız Nantes maçının kadrosu. 2001 / 2002 sezonunun özelliği, Uefa Kupasını alan kadronun ciddi şekilde dağılması ve yaşanan ekonomik sıkıntılar çerçevesinde kurulan kadroyla Avrupa'daki çizginin bozulmaması. Lucescu bu anlamda büyük iş başarmıştı. Galatasaray adına izlediğim en özel sezonlardan.

Pena'yı 2 maçtır izliyoruz ve artık kalemiz en azından dolu diye düşünüyoruz

Pena'yı 2 maçtır izliyoruz ve artık kalemiz en azından "dolu" diye düşünüyoruz. Kaleci hamlesi adına geç bile kalındı ve arada maçlar kaybedildi. Muslera dönecek, Fatih Öztürk ile 4-5 hafta idare edilir, ne olacak ki diyenler vardı. Muslera nasıl dönecek bilmediğimiz gibi, bugün Fatih Öztürk de yok. Yerli alamadığına göre, yabancı kaleci transferi olmazsa olmazdı. Pena da profil olarak çok tartışılmış olsa da, bugünlerde farklı düşündürüyor.

Negatifi konuşmaya devam edelim ki, işin ciddiyeti daha net konuşulsun

Negatifi konuşmaya devam edelim ki, işin ciddiyeti daha net konuşulsun. Ligin 2. yarısının puan durumu bu şekilde. Sonuncu Yeni Malatyaspor'un 1 maçı eksik bir de. Oradan puan çıkartsalar, sonuncu sırada biz olacağız. Ligin 2. yarısındaki 6 maçta sadece 2 puanımız var. Neredeyse tüm düşmeme mücadelesi veren takımların bizden fazla puanı var. Neyse ki Giresunspor ve Altay çok kopmamış mı diyeceğiz?

Büyük takımsın, senin skoru tutabilmen gerekiyor

İşler iyi gitmeyince, Row-Z Report (@RowzReport) 'un paylaşımlarını çok konuşamadık. Görüntü kötü, sürekli negatifi konuşmak da ne değiştirecek bilmiyorum. Gerçi bu paylaşacağım konu da olabildiğince negatif. Hatta sezonun Galatasaray adına özeti diyebileceğim 2-3 noktadan biri. Galatasaray bu sezon 12 kez skor olarak öne geçti ve bu maçlardan sadece 17 puan toplayabildi. Bu da 1.4 puan ortalaması yapıyor. Bu anlamda ligin en kötü takımıyız.

Omar'la devam etmek de bir anlamda Boey'e güvenilmediğini gösterir

Omar'ı henüz izleyemediğimiz için ne durumda olduğu hakkında yorum yapamam. En son forma giymesinin üstünden 1 yıl geçti, o arada ciddi bir tedavi süreci vardı. Hem sağlık, hem mental anlamda çok yıprandı. Sağlığına kavuşmasından ötürü mutluydum, futbola da geri dönmüş olması olabilecek en güzel şey. Sahada beklentin var mı derseniz, şu an için zor. Takımda tutmayıp, oynayabileceği bir takıma kiralık olarak göndermek daha doğru olurdu. Durumuna bakılır, sezon sonu karar verilirdi.

Kayserispor karşısındaki belki de tek güzel an

Kayserispor karşısındaki belki de tek güzel an. Mostafa Mohamed'in attığı golde, Cicaldau'ya korneri ben kullanacağım diyen Kerem Aktürkoğlu'nun gösterdiği liderlik. O özgüven çok ince bir çizgi. Herkes altından kalkamaz. Penaltıda sorumluluk almak istiyorsun ve kaçabiliyor. O sorumluluğu alıyorsan golü yapacaksın, çok ince bir çizgi. Korner ya da diğer duran toplar daha farklı tabii. Kerem Aktürkoğlu resmen liderlik gösterdi.

Rakip ceza sahası çevresinde amansız paslaşmak yerine kaos oluşturacağız

Okan Buruk'u konuşur olduk ya, Başakşehir günlerini anımsadım. Crivelli / Demba Ba 2'lisiyle oynar, 4-4-2'yi kullanırdı. Crivelli çok çalışkan bir futbolcuydu, Demba Ba da hem bitiriciliği, hem oyun aklıyla ön plana çıkardı. Geçmiş dönemde Galatasaray için de 4-4-2 hayalleri kurar, yer yer de bunu denerdik. Falcao / Mostafa Mohamed 2'lisi olmamıştı mesela. Tabii o zaman şampiyonluk mücadelesiydi, bugün kümede kalma.

Pulgar'ın yokluğu da ilk 11'deki yerli zorunluluğu ile açıklanamaz

Torrent, ilk geldiği dönemde kendisine sorulan "yabancı sayısı" ile alakalı soruya, Milli Takım'a faydası olacağını düşündüğüm için olumlu bakıyorum demişti. Kayserispor maçında Pulgar'ın yedek kalmasını ise bu kurala bağladı ve eleştirir bir hal içindeydi. Bu kadar kısa zaman içinde çelişkiye düşmemek lazım. Her şeyi geçtim, Pulgar'ın yokluğu da ilk 11'deki yerli zorunluluğu ile açıklanamaz. Hamle yapma, aksiyon alma şansın var çünkü.

Futbolculuk dönemi dönen, teknik direktörken de döner

Futbolculuk dönemi dönen, teknik direktörken de döner. Eski mevzulara takılı kalanlara saygı duymakla birlikte, ben orada değilim artık. Yaşanan yaşandı, olan oldu. Önümüze bakacağız. Daha önce de yazmıştım. Okan Buruk, daima Galatasaray'ın potansiyel teknik direktör adaylarından biridir. Şu ortamda 2 seçeneğin var ve bence ilk seçenek kendisi. Başakşehir dönemi kendisini hem lig, hem de Avrupa arenasında fazlasıyla kanıtladı. 

Torrent kaldığı sürece düşme adayı değil, düşme favorisiyiz

Torrent'in açıklamaları ile, Fatih Hoca'nın yapmış olduğu açıklamalar arasında fark yok. Girilen gol pozisyonları, kazanılan kornerler ve bir türlü gol olmamasından bahsetmiş. Hatta onun işinin 3. bölgeye kadar olduğunu, sonrasının futbolculara ait olduğunu da belirtmiş. Fatih Hoca da benzer yorumları yapıyordu ve biz onu eleştiriyorduk. Torrent işleri de ilerletmiş, geçmiş dönem ile bugünü bir tutup, kendine pozitif anlamda çıkarım yapma peşinde. Kafayı yemiş bu adam.

Çözüm üretmek yerine, eski sorunlar üzerinde ısrarcı olunuyor

Bir şeyler değişmeli üzerinden hamleler yapılır. Hamle yapıldıktan sonra, hala bazı ısrarla devam ediyorsa "o değişim boşa mıydı" sorusunu sormaktan daha doğal bir şey yok. Babel de o ısrarlardan biri. Öncesinde de sorgulardık, şu an da sorgulayacağız. Üstelik bu dönemdeki ısrarı çok daha büyük. Forvette deneniyor, sağ kanatta oynuyor, hatta oyundan çıkarılmayıp, sol kanada da atılıyor. Uzun toplar mı olay, fiziği mi, ne? 

Galatasaray 1-1 Kayserispor, ilk 11'i gördükten sonra her şey bitmişti

Babel ve Feghouli'yi aynı anda 11'e yazıyorsan, bu 2 ismi taşıman için sahaya 14 - 15 kişi çıkman gerekiyor. Gomis'in durumu farklı, şu an fizik olarak herkesten iyi durumda. İlk 11'i görünce direkt olarak umutsuzluğa kapılıyorsun. Bile bile lades, artık herkes her şeyi görüyor. Taylan Antalyalı / Berkan Kutlu merkezi ile ne üretebilirsin, Babel / Feghouli 2'lisini nasıl taşıyabilirsin? Çıkan 11 tam anlamıyla, Gomis gol atarsa üzerinden ilerliyordu.

Gomis'in bir an önce devreye girmesi gerekiyor

Gomis'in bir an önce devreye girmesi gerekiyor. Teknik, taktik gibi konulardan umudu kestim. Bizi bu süreçten yetenekli ve lider oyuncular çıkartacaktır. Gomis ve Pulgar transferlerini bu yüzden önemsiyordum. Pulgar çok yetenekli bir 6 numara ve direkt olarak eksikliği kapatacak, etrafını da yükseltecek. Gomis ise net bitirici ve lider. Sadece saha içi değil, dışında da varlığı önemli. İstanbul'a ayak basar basmaz tüm takımı yedeğe çıkarması, birlik beraberlik tarafında hareket etmeye çalışması değerli.

Torrent'in, Halil Dervişoğlu için yaptığı tanımlama doğru

Torrent'in, Halil Dervişoğlu için yaptığı tanımlama doğru. 9 numara değil, 10 numara olduğunu söyledi. Doğru tanımlama bu. Halil Dervişoğlu'nu en ileri uçta oynattığımız sürece katkı almak zor. Çok yetenekli, topla bambaşka meziyetleri var, oyun aklı yüksek de, 9 numaranın gereksinimleri farklı. Bitiriciliği düşük, fizik dezavantajı var. Sahte 9 gibi oynayabilmesi adına da biz yeterli değiliz. O hücum organizasyonu bir türlü oluşmadı. Halil Dervişoğlu'nun bu sezonki kötü görüntüsünün de hücum organizasyonunun gelişmemesinde etkisi var.

İyi bir antrenör kazanımı olacağını umuyorum

Galatasaraylı bazı eski futbolculardan "antrenörlük" tarafında beklentim vardı. Selçuk İnan onlardan biriydi mesela. Hala da iyi bir antrenör olabileceğini düşünüyorum da planlaması yanlış oldu. Futbolu bırakır bırakmaz Fatih Hocanın ekibine geçti. Hadi ilk sezon ekip daha kalabalıktı, biraz daha görev tanımı başkaydı. 2. sezon ise ekip daraldı, bir anda 2. adam gibi bir şey oldu. Bu da farklı beklenti ve sorumluluk demek. Bunu almak için çok erkendi.

Yeni ne deneyecek bilmem de, eldeki malzeme belli

Domenec Torrent, Kayserispor karşısında yeni bir şeyler denenecek diye haber var. Yeni ne deneyecek bilmem de, eldeki malzeme belli. Sorun da taktik / teknik noktalar kadar "mental" diyelim. Torrent'in kendini futbolculara inandırabildiğini düşünmüyorum. Taraftara zaten inandıramadı. Çoğu taraftar da geçen günlerin "zaman kaybı" olduğunu düşünmekte. Kayserispor maçı olmazsa olmazın, kazanmak zorundasın. Olası kayıp durumunda da teknik direktör değişikliği ciddi şekilde konuşulmak zorunda.

Orta sahaya yeterli hamle yapıldı mı derseniz, hayır derim

Ligin ilk yarısında bir ara öyle tablo oluştu ki, maç kadrosunu tamamlamayı geçtim, 11 çıkarmak da zordu. Enteresan formasyonlar denenmek zorunda kaldı. Kadro dışılar, cezalar derken, yaz dönemi sonu "alternatifli" dediğimiz yapının ne kadar alternatifsiz olduğunu gördük. Bu yüzden de Ocak transferi için büyük bir hareketlilik bekliyordum. Özellikle de orta saha tarafında. En çok boşalan ve eksiklik duyulan yer orasıydı çünkü.

Mısır final oynamış olsa da, Mostafa Mohamed adına felaket bir turnuvaydı

Şampiyonalar, futbolcuların piyasa yapmaları adına en önemli araç. Şampiyonalarda parlarsınız, bir anda tüm ilgi üzerinizde olur. Günümüzde "scout" ağları geniş, artık futbolcuları her yer ve koşulda takip etseler de, şampiyonalar değerli. Mostafa Mohamed de "satış" noktasında Galatasaray'ın ciddi gelir beklediği futbolculardan biri. Hele ki yeni sezon planlamalarında Luis Campos'un adı geçerken. Afrika Uluslar Kupası, Mostafa Mohamed adına oldukça önemliydi.

8 numara transfer etmemek büyük kumar

Eksikler belliydi. Günü kurtarma yolunda, olabildiğince hazır ve lider özelliği olan isimlere yönelmek gerekiyordu. Kaleci, 6 numara ve forvet ihtiyacı da benim önceliğimdi. Sonrasında 8 numara ihtiyacı geliyordu ki, bunu giderememiş olmak büyük eksiklik. Galatasaray orta sahasında büyük sorunlar var. Cicaldau, Berkan Kutlu ve Taylan Antalyalı gibi isimlerin yaşadığı düşüş büyük. Maalesef toparlayacak gibi de durmuyorlar. Orada Pulgar'ı bir anlamda tek kıldık ve varlığıyla da bu isimleri yükseltmesini bekleyeceğiz.

Oluşan tantanaya değdi mi?

Oğulcan Çağlayan transferini neresinden tutsak elimizde kalacak. Madem Eyüpspor'a kiralanacaktı, bu transfer için kopan tantana nedendi? Transferini istedik, katkı verdiği anlar oldu, eski potansiyelini nihayet parlatıyor, kabuğunu kırıyor derken, yediği ceza sonrası bir daha toparlayamadı. Bu sezon başı kampında iyi olduğu söyleniyordu, devamında oynayamadı, o ara çok sıkıntı yaşadı. Anlaşma zemini oluştu, sonrasında saçma dayatmalara maruz kaldık ve kabul etmedik. Biz de ceza yedik ve neticesinde ciddi bir bonservis ödendi.

Şu an en önemli nokta, Pulgar'ı sağlıklı tutabilmek

Pulgar'ın önemi hiç olmadığı kadar büyük. Ortada transfer edilen bir 8 numara göremiyorum (en azından bu yazıyı yazdığım anda). Eksik kaldık orada. 6 numarayı doldurmak en önemlisiydi de, 8 numara ihtiyacı da büyük. Hareketli, topla çıkabilecek, dripling özelliği olan bir isimle orayı tamamlamak zorundaydık. Gedson Fernandes olmaz x olur, biri lazımdı. Taylan Antalyalı, Berkan Kutlu, Cicaldau üçgeninde hiç iyi mesaj vermiyoruz.

Diagne'ye güven olmaz, bir bakmışsınız gider

Yabancı kontenjanında 1 hak açabilmek adına Diagne ile sözleşme şu an için fesih edildi. TFF, artık lisans dondurma işine izin vermiyor. Direkt olarak sözleşme feshi istiyor. Tabii bunun da arkasından dolanmak, futbolcu ile şu an sözleşme feshi ve yeni sezonda yeniden sözleşme imzalanması demek. Diagne ile de bu anlaşma yapıldı. Yeni sezondan itibaren kendisiyle devam edilecek ya da sözleşme yapılacak, satılacak. Kimi de Diagne'ye güven olmaz, bir bakmışsınız gitmiş diyor.

Galatasaray'da çoğu futbolcu geriliyor ve bu yeni bir durum değil

Galatasaray'da çoğu futbolcu geriliyor ve bu yeni bir durum değil. Gerileyen futbolcuların başında da Cicaldau, Berkan Kutlu ve Taylan Antalyalı geliyor. Hadi Taylan Antalyalı sezon başından bu yana felaket, Cicaldau ve Berkan Kutlu'nun gerileyişi inanılmaz seviyelerde. Cicaldau, hayalet gibi, topla buluştuğu anların sayısı o kadar az ki. Berkan Kutlu da işin baskı, mücadele tarafını dahi kaybetmiş. O zaman geriye ne kaldı?

Bu kafayla devam edeceksek, ancak bireysel performanslar ile ligde kalabiliriz

Bu kafayla devam edeceksek, ancak "bireysel performanslar" ile ligde kalabiliriz. Gomis, Pena ve Pulgar gibi isimlerin performansına bakar bu iş. Gomis, bulduğu tek tük pozisyonlarda müthiş bitiriciliğini konuşturur, Pulgar senkronu tutturur ve en azından topun kıymetini bilirsin, Pena da kurtarır. Pena iyi başladı, Pulgar da iyi iş çıkartabileceğinin ışığını yaktı. Gomis'i ise zaten tanıyoruz. Ligin sonuna kadar da acı çekmeye devam ederiz.