10 Aralık 2009 Perşembe

Sinan Yılmaz {Extensor} Röportajı

Bir süredir röportaj olayına ara vermiştik. Özlemişiz söyleşmeyi :) Blogdaki son konuğumuz; Sinan Yılmaz oldu. Sinan, herkesin tanıyacağı şekilde ifade etmek gerekirse wwwextensor blogunun sahibi. Aykırı bir blog diyebiliriz aslında Extensor için. Sebebini de yanıtları okurken bir kez daha farkedeceksiniz eminim. Sorularımıza içtenlikle yaklaştı. Keyifli cevaplar verdi bizim için. Kendisine teşekkürlerimizi iletiyorum ekip adına. Dilerim siz de okurken keyif alırsınız. Her zamanki gibi giriş kısmını çok uzatmadan Sinan'a sorduğumuz sorulara ve kendisinin yanıtlarına geçmek istiyorum;

1- Bugün de söyleşilerimizde Extensor ile birlikteyiz. Herkesin bildiği nick ile Extensor yani Sinan Yılmaz, kimdir önce sizi tanıyalım..

Sinan;
21 yaşında üniversiteyi yeni bitirmiş, spor yapan ve seyreden bir gencim. Herkes gibiyim, her genç gibi.


2- Blogda gördüğüm kadarıyla enteresan ve hiç birimizinkine benzemeyen bir başlangıç hikayesi var Extensor'un. Bu hikayeyle birlikte Extensor isminin nerden geldiğini öğrenebilir miyiz?

Sinan;
Evet, pek sizlerinkine benzemiyor çünkü beni kimse tanımıyordu. Ne forumlarda, ne internet sitelerinde extensor ismini bilen yok gibiydi. Bir ağabeyin tavsiyesiyle başlamıştım Aceto blogu takip etmeye… 2-3 takip ettim. Sonra bu adam mükemmel, zevkli bir iş yapıyor belki ben de onun pek değinmediği konulara değinirim. Kendimce bir şeyler yaratırım diye düşünmüştüm. (Mesela TSL incelemeleri gibi) Ama tüm bunları gece yarısı sarhoş kafayla düşünmüştüm tabi… Bir sarhoş cesaretiyle girdik işe. O zaman adresi Aceto gibi www’.’extensor… diye alabileceğimi sanıyordum. Sarhoşken böyle yazdım ama olmadı sanırım. Blogger ‘o olmaz bunu verelim’ gibi bir ibare getirdi herhalde öneme… Ben de anlayıp dinlemeden tamam o olsun demişim. Sonra wwwextensor oldu. Bir daha da değiştirmedim. Olsun Trakyalı olduğumuzun bir simgesi olsun bu da.


3- Diğer bloglardan farklı olarak bir yazı diliniz ve tarzınız var öncelikle. Galatasaray'lısınız fakat kenar resimlerinde Beşiktaş'lı, Fenerbahçe'li, Trabzonspor'lu efsanelerin fotoğraflarını görüyoruz. Bu farklılık nereden geliyor?

Sinan;
Eskiden Türk futbolunu Galatasaray’dan daha çok severdim. Bu blog ve forum işlerine girince insanın fanatikliği artıyor. Fakat öyle olmasa da ‘rakibime saygı’ benim olmazsa olmazımdır. Rakibimin değerini, başarısını takdir etmeyi borç biliyorum kendime.


4- Galatasaray ile başlayalım. Rijkaard için, Galatasaray kötü sonuçlar almadan önce, ciddi bir rakiple karşılaşmadı denildi. Sonraki zamanlardaki puan kayıplarında ise B planı yok ile başlayan tartışmalar, teknik direktörlüğünün sorgulanmasına kadar sürdü. Geldiği ilk günden bu yana siz bu tartışmaların neresinde oldunuz?

Sinan;
Ben hep sabır evresindeyim. Çünkü daha yeni yeni temel atılıyor. Birinci katı bile çıkmadık daha ki B planından bahsedelim. Yani daha A planını oturtmadı ki B planını ortaya çıkarsın Rijkaard. Hatırlayın 2006 Şampiyonlar ligi finalinde 1-0 geriye düşen Barça maçı 1-2 almıştı. Rijkaard’ın 3 oyuncu değişikliği vardı ki oyunun tamamen kaderini değiştirmişti.
Ama bu oyuncu değişiklikleri, olmuş bir takımın üzerinde etkili oldu. Olmamış bir takımın hemen iç dinamikleriyle oynamak, sistemini değiştirmek vs takımı daha beter çökeltebilir.
Yani A planı asıl işin temelidir. Temel atmaktır.
Sen temeli sağlam atmadan B planı ile kat çıkmaya çalışırsan sonra küçük bir sarsıntıda o bina yerle bir olur. Bunun örneklerini Lucescu’dan sonra çok gördük. Tekrar yaşamamak için önce bir A planını özümseyelim diyorum ben.


5- Rijkaard'ın Galatasaray'ında yakın gelecekte olacaklar neler sizce? Ve bunun Türk futboluna katkıları ne derecede olur?

Sinan;
Yakın gelecekte Türk futboluna pek bir şey katmayacaktır. Sene sonuna kadar şampiyonluk mücadelesi ve Avrupa liginde de Çeyrek Final seviyeleri bekliyorum. Bunlar başlangıç adımları. Uzak gelecekte neler olacak esas beni heyecanlandıran o. Ve tahmin bile edemiyorum, Rijkaard çünkü o adam. 5 sene sonra o takımın başında olursa Galatasaray nerelerde olur? Tahmin bile edemiyorum.


6- Galatasaray ligde her ne kadar daha üst sıralarda olabilecek fırsatları ele geçirse de pek başarılı olamadı. Şu andaki duruma baktığımızda öncelikle performanstan memnun musunuz ve sezon başındaki beklentilerin neresindeyiz?

Sinan;
Sezon başındaki beklentimin ilerisindeyiz. Beklediğimden daha çabuk geçiyor uyum süreci. Performanstan da oyuncuların geneli açısından ben memnunum.


7- Avrupa Ligi'nde ligdekinden farklı bir kimliğe bürünmüş gibiyiz. Oynanan resmi karşılaşmaların hiç birinde sahadan mağlubiyetle ayrılmadık. Son oynanan maçın ardından da grubu lider tamamlamayı garantiledik. Bu performans bizi nereye taşıyacak sizce?

Sinan; Çeyrek final civarı olur. Sonrası biraz futbol şansı… Bu arada Avrupa’da çok daha bilinçli futbol oynadığımız kesin. Mesela bir PAO maçı var ki 1-3 kazandığımız… 10 senedir izliyorum bu ligin takımlarını… Normalde o şekilde yenilen hep biz olurduk. Rijkaard, arkadaşlarının ve tanıdığı hocaların planlarını daha kolay mı çözüyor acaba?


8- Geride bıraktığımız döneme baktığımızda Galatasaray'da eksik olan şeyler neler? Eğer eksik kadrodaysa bu eksiği hangi bölgeler oluşturuyor? Galatasaray'ın kadro yapısını gözden geçirdiğimizde, transfer ihtiyacı duyuyor mu bu kadro?

Sinan; Stopere daha çabuk, kısa ve top tekniği ortalamanın üstünde bir oyuncu lazım kesinlikle. Sorunun %80’i savunmada diye düşünüyorum. Çünkü savunmadan top çıkarmakta inanılmaz zorlanıyoruz. Topu 3. 4. bölgeye biraz daha sağlıklı taşıyabildiğimizde, bizim hücum gücümüzü durdurabilecek bir takım olmadığını zaten görebiliyoruz. Sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da bile Galatasaray hücum gücünü durdurabilecek rakip sayısı çok sınırlı. Yeter ki rakip kaleye yakın yerlerde bu oyuncularımızı topla buluşturabilelim. İşte rakiplerimizde bunu bildiği için özellikle savunmamıza sağlam baskı uyguluyor. Bu baskıyı kıracak soğukkanlılıkta ve teknikte stoperlere ihtiyacımız var.


9- Geçtiğimiz sezon Meira transfer edildiğinde gördük ki Popescu'dan sonra oyunu defanstan başlatma olayını başarılı bir şekilde uygulayabiliyordu. Belki uyum sorunu belki de başka sebeplerle bir türlü istenilen kıvama gelmediği söylendi ve çok kritik bir dönemde satıldı. Günü kurtarmak adına doğru bir hamle olsa da şu anki kadroda Meira olsaydı Galatasaray'ın durumu bugünkü yerinden farklı olur muydu?

Sinan;
En azından 5 puan farkla lider olurduk diye düşünüyorum. O günde çok söylemiştim. Asla Meira satılmamalıydı. Şimdi yeni bir Meira bulabilmek için çok çabalayacağız çünkü. Ve evet Meira’lar şart. Servet’ler maalesef sadece ‘şişir Hakan’a indirsin’ oyun stilini oynayabiliyor. Eee o oyun stiliyle de çıkarsanız Avrupa’ya, Tromsö’ler bir geliyor 1.90 stoperleriyle… Hiç bir şey yapamadan eleniyorsunuz.
Galatasaray’ın çağın gerisinde futbol oynamaya hakkı olmadığı gibi, çağın gerisinde hocalar tarafında yönetilmeye de hakkı yoktu. Bülent Korkmaz geldiğinde bunu idrak edemedik.


10- Geçen sezon demişken.. Lincoln yaklaşık 2 sene gündemimizi bir hayli meşgul etti. Geldiğinde krallar gibi karşılandı, sonrasında paşalar gibi yaşadı, kendisine karışan görüşen pek yoktu, futbol yetenekleri olarak damağımızda çok güzel bir tat bıraktı ama iş ahlakının yüksek olmaması yüzünden çok fazla tartışma yaşandı. Sezon başında ise işler kopma noktasına geldi ve takımdan ayrıldı. Lincoln için fikirleriniz neler? Lincoln demişken Elano'yu da eklemeden olmaz tabii. Lincoln ile sürekli bir kıyaslanma halinde. Onun sonunun da Lincoln gibi olacağı söyleniyor. Elano hakkında neler düşünüyorsunuz?

Sinan; Eğer Elano’da Lincoln gibi sorunlar yaşıyorsa ve Elano çok farklı karakterdeyse… Demek ki Lincoln’ün başarısızlığında ki tek problem iş ahlaksızlığı değilmiş? Zira Almanya Liginde yılın oyuncusu seçilirken de iş ahlakı aynı değil miydi bu Lincoln’ün? Ben bu oyuncuların başarısız olma nedenlerini Galatasaray iç dinamiklerine bağlıyorum. Fakat Elano konusunda çok ümitliyim. Sisteme oturacak gibi duruyor. Özellikle Belediyespor maçından sonra, o paslardan, sürekli oyunun yönünü değiştirebilmesinden sonra gördüm ki Rijkaard işte bu yüzden almış bu adamı. Ve takıma oturursa… Galatasaray’ın Xavi’si olabilecek bir adam. Ha yıldız mı? Hayır, Messi’si değil. Xavi’si. Takımın en gerekli oyuncusu, yıldızı değil.
Zira bazıları 9 milyona, 8 milyona rotasyona adam alırken sen kilit noktana yine o paraya Elano’yu aldın.

İnsanların başarısız transfer olarak Mehmet Topuz’u, Tabata’yı değil de Elano’yu konuşuyor olması hakikatten çok komik. Hadi Elano’nun potansiyelini biliyoruz, oynayınca ne oluyor biliyoruz. Eee Topuz’un potansiyeli ne ki? Tabata’nın ne? Tabata’nın en iyi hali Delgado’dan iyi değil, Topuz’un yetenekleri bedavaya verdiğin Emreciksin’den, Burak’tan fazla değil.
Elano’ya da sabır şart diyip bitireyim.


11- Daum takımın başına getirildiğinde 3 şampiyonluk sözü verildi. Önce lige müthiş bir giriş ve kırılan rekorları gördük. Haftalarca tahttan inmeyi geçtim, tahtı sarsılmayan bir Fenerbahçe izledik. Sonrasında ise hızlı bir düşüş yaşadılar. Sizce oyuncuların disiplinsizliği mi, teknik heyet mi yoksa yönetim mi bunun asıl sebebi?

Sinan;
Ben teknik heyet olarak görüyorum. 8’de 8 yapıldı ama Santos bir türlü kazanılmadı, Selçuk ve Deniz bir kere süre alamadı, Uğur Boral yine keza küstürüldü, Deivid yok oldu, Semih – Güiza ikilisinin performansı sürekli düştü.

Alex hayli istikrarsızlaştı. Yani Fenerbahçe kazandı ama kazanırken bazı değerleri öteleyerek kazandı. Sonra o değerler yedeklikten sıkıldı ve takım işlemez oldu. Bazıları Tv’de Rijkaard rotasyonu ile alay ederken. Onların tuttuğu Fenerbahçe, rotasyonsuzluk yüzünden bu hallere geldi. Oyuncuların umutları azaldı. Özer mesela hâlâ takıma monte edilmedi… Sonra Fenerbahçe takımında potansiyeline ulaşacak genç oyuncu yok Özer’den başka.

Beşiktaşlıların İsmail, Rıdvan, Batuhan, Necip… Galatasaraylıların Caner, Uğur, Ufuk, Aydın, Serdar heyecanı Fenerbahçelilerde yok. Hepsi görmüş geçirmiş ve yedekliği özümsemiş oyuncular. Mesela Selçuk’u izliyoruz. Haftalar sonra forma şansı bulmuş ama hiç… Umurunda bile değil. Eee çünkü biliyor son 5 senede sürekli olduğu gibi ne yaparsa yapsın o adam yedeğe çekilecek eninde sonunda. İşte Fenerbahçe yedeklerinin hepsi bunu biliyor. O yüzden Fenerbahçe’de yedek klubesinin oyuna takıma katkısı çok zayıfladı.
Uğur, Deniz, Ali Bilgin, Bekir, Selçuk hatta Semih hepsi kader mahkûmu gibi yedekliği kabullenmiş oyuncular.


12- Mustafa Denizli İlk sezonunda şampiyonluk ve Türkiye Kupası ile sezonu tamamladı. İkinci sezonuna ise çok kötü bir başlangıç yaptı, ardından gelen seri galibiyetlerle liderliğe ortak oldu. Fakat Avrupa defterini kapatmaktan kurtulamadı. Öncelikle çizilen başarılı defansif futbol performansı Beşiktaş'ı başarıya ne kadar yaklaştırabilir? Mustafa Denizli'nin futbol felsefesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bunu Beşiktaş'a hangi ölçüde yansıtabiliyor?

Sinan;
Öncelikle defansının bu kadar başarılı olmasını 7-8 tane defansif oyuncu kullanmasına da bağlıyorum. Mesela Kayserispor’un da savunması çok başarılı çünkü ilerde ki iki forvet dışında herkes 9 kişi ile savunma yapıyor. Durum Beşiktaş için de böyle. Hücumdaki kısırlığınızı aşabilecek çok önemli bir hücum silahınız yoksa mesela Mukukula gibi. O zaman gol atamamaya mahkûm kalıyorsunuz. Denizli her zaman oyuncusuna göre, oyuncusunun performansına göre oyun felsefeyi belirleyen bir adam. Devre arası çok kaliteli hücum oyuncuları transfer ederse, çok hücumcu bir oyunda sergileyebilir. Sonuç olarak üç büyükler olarak kadro kalitesi en düşük takım bence Beşiktaş. Ve şampiyonluk adayı olarak kendilerini pek görmüyorum. Şu espri güzeldi. Kartal kanatlarıyla uçar. Siz bana söyleyebilir misiniz Beşiktaş’ta, saf kanat adamı diyebileceğimiz bir sağ bir sol açık?


13- Ligimizdeki en başarılı takımlara baktığımız zaman Bursaspor ve Kayserispor'un başı çektiğini görüyoruz. Ertuğrul Sağlam'ın geçen seneden bu yana Bursa'da, Tolunay Kafkas'ın ise bir kaç sezondur Kayseri'de bu kadar başarılı olmasının sebebi ne olabilir?

Sinan;
İstikrar ve takım içi dayanışma olabilir. Ama lig dayanışmayla bitmez. Sivas’ta müthiş bir dayanışma içindeydi. Ama her maç final oynayarak lig kazanılmaz. Vasat oynadığınızda da koşmadığınızda da üç puan alabileceğiniz bir rotasyona, zenginliğe sahip olmalısınız. Çünkü haftalar ilerledikçe bu gençlerin omuzlarındaki yük artar, baskı artar. İki takımında ligi ilk 3’te bitireceğini sanmıyorum ben. Ama şunu da söyleyeyim. Kayserispor’un önü çok açık.


14- Futbol sorularını bitirdiğimize göre yeniden bloga dönebiliriz. Son soruya geçmeden önce nedir bu blog çılgınlığı :) Gün geçmiyor ki yeni bir spor blogu görmeyelim. Hemen hemen herkes spor basınına karşıydı, evet. Bu kadar çok blog olması spor basınına bir tepki mi? Gelecekte bloglarla ilgili neler yaşayacağız sizce?

Sinan;
Valla kimse tepki olsun diye, Feridun Niğdelioğlu masabaşı haber yapmasın diye blog açmaz sanırım :) . İşin içinde bir ukde vardır. Ben mesela hep istemişimdir yazar olmak. Ve o yüzden sırf kendimi tatmin etmek için açtım. Ama her ne nedenle olursa olsun, açılsın açılabildiği kadar blog, ben memnunum. Gazetede spor falan okumuyorum artık, sağolsun blogçu arkadaşlarımız fazlasıyla doyuruyor spora. Fakat şey var… O kadar çok çoğaldı ki kaliteli blog sayısı. Bu saatten sonra blog açanların isimlerini duyurmaları artık çok zor. Sonunda bu yol nereye çıkar? Bunu hiç bilmiyorum.


15- Son olarak da her zamanki gibi Sportif Cümleler.. Blogla ilgili olumlu yada olumsuz eleştirilerinizi öğrenebilir miyiz?

Sinan;
Yeni temayı beğenmedim :) . Sonra yazıların altında neden devamını okumak için tıklayınız yazıyor. Bence o iyi değil. Okumaya üşenen insanları daha da bir üşengeçliğe şevk ediyor. Onun dışında sadece futbolla sınırlı kalmamanız, repertuarınızın genişliği güzel. Samimiyetinizi de seviyorum.
Saygılarımla.

4 yorum:

  1. Çok kısa olmuş be. Devamı mümkünse süper olur bence.

    YanıtlaSil
  2. Hazır extensor'u yakaladınız kolay bırakmasaydınız demek istedi sanırım :)

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir