31 Ekim 2019 Perşembe

İhaleyi tamamen Babel'e bırakamıyor ve hayal kırıklığı olarak adlandıramıyorum


Babel konusunu ne kadar konuşsak da yine bir şeyler yazmak gerekiyor. Daha önce de yazmama rağmen, konuya biraz daha detay verelim. Sezona fena başlamasa da şu an kötü durumda. Takımın hızını düşürdüğünü düşünüyorum. Babel'i çok alakasız şekilde kullanıyoruz. Hiç olmaması gereken bir yerde ve yalnız başına. Hücum da organizasyondan o kadar uzak ki ısrarla Babel'e uzun oynayıp, topu alakasız bir noktada veriyoruz.

Cinayet Süsü: Ali Atay sineması diye bir şey var


Ölümlü Dünya'nın hakkını ısrarla teslim eden önemli bir kesim var. Bir kesim de görmezden geldi, çok konuşulan komedi filmlerinin arasına koymadı. Ölümlü Dünya'nın komedisinin kalitesi bana göre çok yüksekti ve bugün dahi birçok repliği konuşuyoruz. İmza sahibi Ali Atay olunca beklenti doğal olarak yükseliyor.

Talisca & Galatasaray, Çin'den mutsuzluk haberleri geliyor


Forvet özellikli 10 numaraların hastasıyım. Hatta direkt olarak forvet diyeyim, bu adamların oynadığı oyun bu. Alex De Souza işin zirvesiydi mesela, 10 numara özellikli bir forvetti ve gol / asist sayısıyla da her şeyi konuşmuş oluyor. Beşiktaşlı Talisca da böyleydi, 10 numara özellikli bir forvet daha. O da gol / asist rakamlarıyla ön plandaydı.

30 Ekim 2019 Çarşamba

Az maç oynadı, oynadığı her maçta da takımın en iyilerinden biri oldu


Ne yazık ki istikrarlı şekilde izleyemiyoruz. Bu görüntüde de bir süre daha istikrarla izlememiz zor görünüyor. Lemina'nın sağlık durumuyla alakalı problem nedir bilmesem de üst üste 90 dakikalar çıkaramadığını görüyoruz. Yaz kampı görmemesi, geçen sezondan kalan sakatlık ve uzun süre forma giymemesi de etmen tabii. 

Abdussamed Karnuçu'nun Galatasaray'da geleceği var, yeter ki ayakta kalsın


Abdussamed Karnuçu için blog arşivinde birçok yazı var. 2000'li grubun en kıymetli futbolcularından biri. Hatta hakkı en az verilen isimlerinden biri de diyebiliriz. Ozan Kabak, Yunus Akgün, Atalay Babacan ve Recep Gül gibi isimleri zaman içerisinde daha çok konuştuk. Ozan Kabak aldı yürüdü, Yunus Akgün ve Atalay Babacan bir şekilde A takım kadrosu içerisinde görülüyor, Recep Gül de profesyonel kariyerini başlattı.

4-4-2'yi görmedikçe de rahat etmeyeceğim


4-4-2 konusunun içinden çıkamayız. Bu formasyonu görmedikçe de rahat etmeyeceğim. Mevcut yapıya en uygun formasyon olduğuna inanıyorum. Orta saha ve forvet rotasyonuyla bunu söylemek mümkün. Forvette birbirini tamamlayabilecek, orta sahada "orta saha özellikli kanat" formatında ya da direkt kanat kullanılabilecek isimler de var. 

29 Ekim 2019 Salı

Geriden oyun kuramayınca, Babel'e uzun top sevdası başlıyor


Row-Z Report (@RowzReport) hesabının verdiği istatistikler oldukça değerli. 4 büyük takımın kalecisinin pas haritasını paylaşmışlar. Şampiyonluğa oynayan takımlardan olan Başakşehir'in kalecisi Mert Günok'u da görmek isterdim aslında. En iyisi o çıkardı, ayakları son dönemde müthiş bir seviyeye geldi. İsabetli paslar ve oyunu hızlı kurma noktasında bence ülkenin en iyisi.

Neden kaybettik üzerine güzel bir görüntü


Beşiktaş karşısındaki pas trafiği ve yerleşim haritası. Neden kaybettik üzerine güzel bir görüntü. Taktiğin işlemediği, sadece dizildiğimiz ama onda dahi hatalar yaptığımız görülüyor. Andone en önde, tek başına yalnızlar rıhtımını söylüyor. Feghouli de çok uzaklarda ve bağımsız. Tek başına bir şeyler yapmayı denedi ki ilk yarıda da fena değildi.

Kimler mi formayı hak ediyor?


Gençlerbirliği maçı sonrası umutluydum. Milli Takım arasına da girmişken, hocanın değişim mesajının altının dolacağına inanıyordum. Dolmadı tabii. 1-2 rotasyon hamlesi geldi, devamında ise yine aynı kadroyu izlemeye başladık. Haliyle de Beşiktaş maçı sonrası verdiği "değişim" mesajının altı dolacak mı emin değilim, güvenemiyorum. Bazı futbolculara haksızlık yaptığını söyledi ki burada haklı. O futbolcuları konuşmak gerekiyor.

28 Ekim 2019 Pazartesi

Form geçici klas kalıcı deniyor ya, Mariano için klas da geçici


Beşiktaş maçının ilk yarısında Mariano'nun muhteşem bir ortası vardı. Rakip ceza sahası içinde belki de ilk kez o kadar kalabalıktık ama orta çok yukarılardan auta itti. Zor bir orta da değildi, önü bomboş. Mariano ve Nagatomo'nun da Beşiktaş maçında 3'er ortası var, 1 isabet Nagatomo'dan gelmiş.

Taylan Antalyalı mesela, henüz 1 dakika bile süre vermedik


Galatasaray'ın iştahı ve coşkusu düşük. Hatta düşük de demeyelim, bu olgular yok. Olmadığı için de Ömer Bayram gibi isimler 11'e girdiğinde ön plana çıkabiliyorlar. Şampiyonlar Ligi'nde belki sırıtıyor ama ligde gayet iş görüyor. Galatasaray'da bu yok işte. Mücadele etmiyorlar, coşku ve iştah yok, çok durağan takım.

Fatih Hoca'nın maç sonu açıklamaları da bizleri umutsuzluğa sürüklüyor


Galatasaray'ın kötü futbolu kadar, Fatih Hoca'nın maç sonu açıklamaları da bizleri umutsuzluğa sürüklüyor. Gençlerbirliği karşısında da aynı açıklamalar vardı ve "değişim" bekledik. Zaten her fırsatta dokunuş diye yazıyorum, farklı bir şeyler gerekiyor. O değişimin gelmemesi de bu görüntünün devamı demek. Fatih Hoca ısrar ediyor, haliyle en büyük suç kendisinin. 4-3-3, bazı futbolcuların her fırsatta sahada olması, sürekli "transfer" mesajı. Değişmiyor bir şeyler.

27 Ekim 2019 Pazar

Beşiktaş 1-0 Galatasaray, hala değişimden mi bahsediliyor?


Beşiktaş adına haklı galibiyet. Basit bir planları vardı ve Galatasaray'a karşı işledi. Pas oyunundan vazgeçtiler ve topu Galatasaray'a bıraktılar. Kaptıkları toplarla da ya Diaby, Lens, Caner Erkin gibi isimlerle dikine , ya da Umut Nayır'a uzun oynadılar. Umut Nayır, maç boyunca özellikle Marcao'yu ezdi. Golde de zaten onu arkasına aldı ve bitirdi. Hücum olarak bir şey onlar da vaat etmedi ama 2. yarıda o golü atacaklarını da hissettirdiler.

Beşiktaş deplasmanı bir başlangıç olacaksa olsun artık


Bu "dokunuş" lafını çok kullanıyorum. Galatasaray'da bir şeyler yürümüyor çünkü. Yürümediği gibi de ısrar ediyor. Bu ısrarda da Fatih Hoca bulunuyor. Anlamadığım da o zaten, benim bildiğim hoca "en doğru oyunu" bulmasını bilirdi. Kafasında bir 4-3-3 ve amansız pas fikri var, bu da yürümüyor. Özellikle de bu sezonun temposuzluğunda hiç çekilmiyor.

26 Ekim 2019 Cumartesi

Bu yerleşimdeki 4-3-3 ile Galatasaray’ın bir yere gitmesi mümkün değil


Real Madrid maçı yorumu ve Beşiktaş derbisi maç önü gibi düşünün. Her iki maçın temelinde, fazlasıyla da geleceğe dönük bir soru / cevap oldu. Sevgili Mehmet Köksal (@SirArsenalist) 'da bizleri her zaman olduğu gibi kırmadı. 

Skibbe bir yerlerde Galatasaray'la alakalı konuşmuş


Skibbe bir yerlerde Galatasaray'la alakalı konuşmuş. Doğal olarak da kayıtsız kalamıyorum, Skibbe sevdiğim bir teknik direktördü. Başarılı olduğuna inanıyordum, devam etmiş olsa Avrupa Ligi'nde daha ötesi de mümkündü. Ligde yaşananlar, takım içindeki yerli hareketin de onun kalemini kırması neticesinde yollar ayrılmış oldu.

İmkan varsa atacaksın, Leicester City de öyle yaptı


İmkan varsa atacaksın, Leicester City de öyle yaptı. Skoru bulduk ve yavaşlayalım demediler. Atabilecekleri maksimum gol sayısını zorladılar ve Southampton'u deplasmanda 9-0 yendiler. Southampton, 10 kişi kalıp, erken bir dakikada da 3-0 geriye düşünce tamamen bitti. Leicester City ise durmadı, ısrarla hücum dedi.

25 Ekim 2019 Cuma

Çok basit tabirle, Galatasaray şut atmıyor


Konuşulacak olumsuz nokta çok. İstatistikler de önüme düştükçe yazıyorum. O olumsuz istatistiklerden biri de "şut". Çok basit bir tabirle, Galatasaray şut atmıyor. Ligde attığımız 34 şutla, Kayserispor sonrasında 17. sırada yer alıyoruz. Onların da şut sayısı 32. Sivasspor karşısında Emre Mor'un ısrarla şut denemesi bizi son sıradan kurtarmış.

Pas oyunu oynuyorum diyen Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'ndeki acı tablosu


Şampiyonlar Ligi istatistiklerinden devam edersek, maalesef işin olumsuz tarafındayız. Hemen hemen olumsuz tüm istatistiklerde Galatasaray adını görmek mümkün. Pas istatistiği de bunlardan biri. "Pas oyunu" oynuyoruz diye bir felsefemiz olsa da bu oyundan çok uzaktayız. Ligimizde pas sayısı ve topa sahip olmamız yüksek ama etkimiz düşük, Şampiyonlar Ligi'nde ise bu oyunu oynamaya çalışmak bize artı sağlamıyor.

Muslera'dan nasıl vazgeçebilirsin ki?


Fernando Muslera, Şampiyonlar Ligi'nde bu sezonun rekorlarını kırmaya devam ediyor. Bu gidişat devam ettikçe de nice rekorlar kıracak. Hatta tüm sezonlar için bazı rekorlara dahi talip olabilir. Real Madrid ve PSG deplasmanları ufukta ki nasıl dayanacağımızı bilmiyorum. Umarım o güne kadar pozitif anlamda iyi bir şeyler olur.

24 Ekim 2019 Perşembe

İlk 11 ısrarı Babel'e de zarar vermekte


Babel konusu da içinden çıkılamayan tartışmalardan biri. Performansıyla şu aşamada beklentinin altında kaldığını söyleyebilirim ama süreci konuşmak gerekiyor. Hazırlık kampının ve ligin ilk maçlarının Galatasaray adına iyi isimlerinden biriydi. Üst üste 90 dakikalar ve Milli Takım süreci gelince doğal olarak düştü. 

Mourinho'nun Dortmund'un teknik direktörü olma ihtimali bana sıcak geliyor


Bir süredir düşünüyor, arkadaş ortamında konuşuyordum. Mourinho'nun Dortmund'un teknik direktörü olma ihtimali bana sıcak geliyor. Belki de her iki tarafa duyduğum sempatiden ötürüdür. Mourinho'nun Inter'de yaptığı gibi yeniden bir uyanmaya ihtiyacı var. Dortmund'un ise kazanan karakterli bir teknik direktöre.

Nzonzi dahi maç başına 11 km'nin altında kalıyor, oysa takımın en iyisi


Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde koşu mesafeleri geçen sezon da yetersizdi. Takımın fizik gücü hiç iyi durumda değildi ve oldukça hareketsiz kalıyorduk. Bu sezon da tablo çok farklı değil. Yine Şampiyonlar Ligi'nin en az koşu mesafesine sahip takımlarından biriyiz. Hareketsiz kalıyoruz, PSG ve Real Madrid gibi yüksek efor sarf edilen maçlara rağmen de bu değişmedi.

23 Ekim 2019 Çarşamba

Şampiyonlar Ligi adına vitrin diyoruz ya, Luyindama o vitrine çıkabilen tek isim


Nzonzi ve Muslera gibi isimlerin istikrarını tartışmaya gerek yok. Her maç iyi oldukları için üzerine farklı bir şeyler yazamıyorum. Farklı bir pozitiflik arayacaksak, o isim Luyindama sanki. Şampiyonlar Ligi adına "vitrin" diyoruz ya, futbolcular adına piyasa kaynağı. Luyindama da o piyasayı yapmakta. Tabii keşke takımın durumu daha iyi olsa, o zaman daha da değeri katlanırdı.

Sadece sonuç da değil, bu kalitede bir kadronun futbol oynaması bekleniyor


Saha içi problem de, hocanın bazı açıklamaları daha büyük problem gibi. Futbolcusunu korurken aslında onu daha da ateşe atan bir Fatih Terim var. Daha da kötüsü transfer konusunda. Israrla "mazeret" öne sürüyor ve bu konuda haksız gibi. Son dönemin en iyi takımı kuruldu, maalesef futbol oynamıyor, bu yıl sonuç da alamıyoruz. Bu takımı eleştirelim de, "transfer" en son vurulacak nokta.

Tek ya da en büyük sorunun Belhanda olmadığını söyleyebilirim


Belhanda'nın bu sezon ki performansını ben de eleştiriyorum. "Ben de" diye altını çizme nedenim, Belhanda denildiğinde akıllara gelen isimlerden biri olmam. Performans olarak eleştiririm, Ocak ayı geldiğinde vazgeçilmesi gerektiğini söylerim. Konu bu değil işte, bugün yaşananlar bir anda 2 yıldır yaşanılıyor gibi hareket edilmesi.

Galatasaray 0-1 Real Madrid, niye amansız bir pas takımı olmak istiyoruz?


PSG karşısında gösterilen mücadelenin altını çizmiştim. O mücadelenin gösterilmesi halinde Real Madrid karşısında kazanma şansımız olduğunu düşünüyordum. Özellikle ilk yarıda girilen pozisyonlar da bunu gösterdi. Real Madrid ne kadar kötü durumda olursa olsun belli bir hücum kalitesi var, o anlamda verilen pozisyonlara çok takılmıyorum. Galatasaray'ın bulduğunu atması gerekiyor, bu rakipler karşısında başka şansınız yok.

22 Ekim 2019 Salı

Galatasaray’ın Real Madrid’i en kırılgan zamanında yakaladığını söyleyebiliriz


Biz bu söyleşiyi yaptığımızda Falcao'nun oynama durumu vardı, dikkate almanızı isterim. Yine de geleceğe dönük de yorumlarımız oldu, Falcao'yu bu açıdan değerlendirebiliriz. Real Madrid maçı öncesinde Mehmet Köksal'la (@SirArsenalist) galibiyet ihtimalini aralamayı denedik. İhtimal var, Real Madrid'i iyi bir zamanda yakaladık.

PSG karşısındaki mücadele, Real Madrid karşısında umutlandırıyor


Real Madrid ve Beşiktaş. Şampiyonlar Ligi / Türkiye Ligi ekseninde kaderimizin çizileceği haftaya geldik. Rakibin adı Real Madrid olunca "kazanmak" cümlesi ne kadar gerçekçidir demeyin, hedef kazanmak olmalı ve bu da imkansız değil. Real Madrid'in mevcut durumu ve eksikleri umutlandırıyor. Galatasaray da iyi durumda değil ama rağmen PSG karşısındaki mücadele umut vericiydi. 

21 Ekim 2019 Pazartesi

Emre Mor için en doğru adres Galatasaray, daha doğrusu Fatih Terim'in takımıydı


Büyük beklentimizin olduğu ve mevcut kadroda da ihtiyaç duyduğumuz bir isim. Emre Mor'la alakalı çoğu ismin "bundan olmaz" yorumuna rağmen olabileceğine inanıyorum. Galatasaray formasıyla oynadığı maçlarda da o ışığı verdi sanki, ısrar etmeye devam etmeli. Tansu Gürsel ağabey le de (@tansugursel) Emre Mor üzerine konuştuk.

Forvet durumu?


Önümüzdeki günlerin en önemli konularından biri "forvet durumu" olacak. Andone'nin gösterdiği performans, Falcao'nun geri dönüşü, her şeye rağmen Babel'in varlığı derken en doğru stratejiyi oluşturmak gerekiyor. 4-4-2, 4-3-3, 3-5-2 gibi formasyonlar üzerinden sık sık konuşuyoruz. Benim kafamda çift forvet olmazsa olmaz, bakalım Fatih Hoca ne düşünecek.

5. maçında 3 asisti oldu ki gol kıtlığı çeken Galatasaray için kıymetli bir istatistik


Konu bir şekilde Ömer Bayram'a geliyor. Takım olarak çok iyi durumda değiliz ve "hayal kırıklığı" ya da "beklentiyi karşılayamadı" üzerinden birçok ismi konuşuruz. İstikrarıyla öne çıkarabileceğimiz 3 isim var. Nzonzi ve Muslera ilk sıraya yazılır ki her maç iyiler. Ardından da Ömer Bayram gelir, sezonun sürpriz kazanımı.

20 Ekim 2019 Pazar

İç saha maçlarında Babel - Falcao forvet hattı, Andone kanatlarda oynayabilir


Geçen haftaların toplamından fazla pozisyona girdiğimiz ama gün sonunda futbol olarak eleştirdiğimiz bir maç daha. Hücum ve bireysel performanslar noktasında sevindiren taraflar olsa da, takımın sorunları devam etmekte. Ben de hem Sivasspor maçını, hem de ileriye dönük Andone / Falcao ihtimali üzerinden sevgili Furkan Buğra Yolcu'yla (@fbugrayolcu1) konuştum.

Sivasspor karşısındaki Seri'yi tanımak mümkün değildi


Sivasspor maçının 11'ini gördüğümüzde, Seri özelinde bir isyan koptu. Buna ben de dahilim, anlam veremediğim bir karardı. Oynadığı maçlarda form grafiğini yukarı çeken ve ağırlığını ortaya koymaya başlayan bir futbolcuydu. Pas futbolunun da temeli olduğunu düşünüyorum. PSG maçı buna en büyük örnek. Galatasaray adına Muslera'nın ardından en iyisiydi.

Şener Özbayraklı ve Emre Taşdemir'le en azından tempo diyebilirsiniz


Rotasyonu konuşurken en çok üzerinde durduğumuz pozisyonlar sağ ve sol beklerdi. Mariano ve Nagatomo düşüşte olduğu gibi ileriye dönük iyi izlenim vermeyen futbolcular. Yaşlar ilerledikçe tempo da düşüyor. Fatih Hoca'nın futbolunda da beklerin önemi oldukça önemli. Mariano / Nagatomo ikilisiyle de hem kalite, hem tempo olarak çok noksan kalıyorduk.

19 Ekim 2019 Cumartesi

Lemina takımla çalışmaya başlamış, Falcao'dan da nihayet fotoğraf var


Sakatlıklarla alakalı doğru bilgilendirmeleri yapmıyoruz. Haliyle de kafalarda sorular oluşuyor ve bilgi kirliliği yaşanıyor. Taraftarın bu anlamda panik olması ya da endişe duyması doğal. Bu paniğe yönelik bir açıklama yok çünkü, yalanlama gelmiyor, doğrusu şu denilmiyor. Lemina'nın sakatlık durumu, Falcao'nun çim üzerinde dahi görüntü vermemesi doğal olarak konuşuldu.

Emre Mor, ayağa kalkacaksa o adres Galatasaray olacak


Galatasaray'ın bu sezon eksikliğini hissettiği futbolcu tipi işte. Çalım atan ve hızlı bir hücumcu doğal olarak bulamadık. Çünkü bu tarzdan vazgeçtik, amansız pas oyunu dedik ve ön alanda hızı unuttuk. Kaybedilen maçlarda da bunun eksikliğini yaşıyoruz. Geçiş hücumlarında hızlı olamıyoruz, açık alanı iyi kullanamıyoruz ve kimse çalım atmadığı için de rakibin dengesini bozmakta zorlanıyoruz.

Andone kenara gelecek futbolcu değil, Falcao'yla birlikte oynaması gerekiyor


Andone'nin Galatasaray formasıyla ilk 11'de oynadığı 3. maç. Galatasaray'ın da geçen haftalarda hücum performansını eleştirdik. Özellikle de topun forvete ulaşmıyor olmasıyla alakalı. Zaman ve uyum da gerekiyor tabii, yoksa kalite noktasında sorunumuz yok. Sivasspor maçındaki Andone'nin kullanım tarzı oldukça doğruydu.

18 Ekim 2019 Cuma

Galatasaray 3-2 Sivasspor, iç saha avantajımızı dahi kaybeder haldeyiz


Bitiremiyoruz, fiş çekme durumu gerçekleşmiyor. Konyaspor maçında da böyleydi, 45 - 60 arasında sadece 1 gol gelmişti ve sonrasında durmuştuk. Ya da Malatyaspor maçı, yine 1-0'ın ardından çok pozisyon bulduğumuz 15 dakika oynadık. 2. yarıda da boşlukları kullanamayınca o golü bir şekilde yemiştik. Sivasspor maçının da çok farkı yok, kazanmamız bir şey değiştirmeyecek.

Kazanmak önemli, iyi futbol ise belki kazanmaktan da önemli


Hep diyoruz, "neşter" gerekiyor. Fatih Hoca'nın Gençlerbirliği maçının ardından söylediği sözler önemliydi. Sivasspor karşısında o sözlerin ne kadarı gerçekçi olacak göreceğiz. Kazanmak önemli, iyi futbol ise belki kazanmaktan da önemli. Kazanmak da yetmiyor çünkü, ileriye dönük umut etmek istiyoruz. Mücadele ve hareket görmeliyiz. Bunun da yolu rotasyonda yatar. Mücadele edecek isimleri sahada görmek gerekecek.

17 Ekim 2019 Perşembe

4-3-3 böyleydi peki, 3-5-2’de ne değişti?


Milli Takım süreci bu sefer oldukça keyifli geçti. Normalde bu aralar sıkar, yeniden tempoyu aramak isteriz. Bu sefer ise hem Türk Milli Takım'ının muhteşem görüntüsü, hem de bu araya Galatasaray'ın ihtiyaç duymasıyla süreç güzel ilerledi. Biraz geç olsa da önümüzdeki haftaya Gençlerbirliği maçını tekrar hatırlayarak başlayalım. Sevgili Mehmet Köksal da (@SirArsenalist) hem bu maçı, hem de önümüzdeki süreci bizler için yazdı.

El Camino: Breaking Bad'in hatırı da olmasa


Breaking Bad'in hatırı büyük. O hatırın büyüklüğünü de El Camino'yu izlemek zorunda kalmamdan anlayabilirsiniz. El Camino için bir film dahi diyemem, tanımı farklı yapmalı. Breaking Bad'in finalinden sonra neler olduğuna Jesse Pinkman açısından bakıyoruz.

Kaptan, lider ve karakter


Son dönemin tartışılan konularından biri. Merih Demiral / Çağlar Söyüncü ikilisi üzerinden doğan heyecan, Bülent Korkmaz / Alpay Özalan ikilisini hatırlatıyor. Potansiyel ve yetenek yorumu yaptım, kıyas adına elbette erken. Henüz gençler, önlerinde uzun yol var. Bülent Korkmaz kariyerine ulaşmak hiç de kolay değil. Hatta tekrarı yaşanır da biz görür müyüz emin değilim.

16 Ekim 2019 Çarşamba

Dizilim 4-4-2 ve Sasa Iliç de direkt olarak forvetlerden biri


Uzun zamandır bu tarz bir nostalji yapmadığımızı fark ettim. Elime de o günlerden gelen bir kadro dizilimi geçince kayıtsız kalmayayım dedim. 2006 / 2007 sezonuna gidelim, Olimpiyat Stadı'nda 2-1 kaybettiğimiz PSV maçına. O Şampiyonlar Ligi grubunda Bordeaux, PSV ve Liverpool gibi takımlar vardı. Maalesef sonuncu bitirdik. Oysa kağıt üzerinde gayet tur atlanabilir bir gruptu.

Kadroda hız unsuruyla öne çıkarabileceğimiz tek isim Emre Mor


Galatasaray'da hızlı oyuncu eksikliği büyük bir sorun. Geçtiğimiz sezonlarda ana planda Garry Rodrigues ve Onyekuru gibi isimler vardı. Bu sezon ise böyle bir futbolcumuz yok. Fatih Hoca her ne kadar "iyi bir oyun planımız" var dese de, transferde böyle bir futbolcu tercih etmemesi aslında o planın çok da güçlü olmadığına işaretti.

Umut Bozok bir şekilde Galatasaraylılara kendisini hatırlatıyor


Umut Bozok'un ismini transfer döneminde sık sık anıyorduk. Kendini de hatırlatıyor, bugün dahi. Sürekli bir Galatasaray mesajı veriyor ve bu da taraftarın ilgisini çekiyor. Yerli alternatif nihayetinde, yaşı da 23. Transferin son günlerinde Mevlüt Erdinç zorlanıyordu mesela, o gelmiş olsa Andone transfer edilmeyecek, Linnes de kadroda kalacaktı.

Kendi içimizde giriştiğimiz bir mücadele var ki bir Galatasaray genetiği


Galatasaray'ın kendi içinde yaşadığı gerilim özelinde düşündüklerimi yazmak isterim. Yine kendi içimizde giriştiğimiz bir mücadele var ki bir Galatasaray genetiği. Değil 2 sene üst üste, 4 yıl üst üste şampiyon ol, bir yerden yine patlak veririz. Verdik de ayrıca, 2000 sonrasını hem hoca, hem yönetim, hem de kongre bazında unutmadım.

15 Ekim 2019 Salı

Kulübü gözden çıkarmış ve futbolu da büyük bir düşüş içerisinde


Mariano'nun ayrılığı kesin gibi. Bu saatten sonra pek forma bulabileceğine de inanmıyorum. Sivasspor karşısında cezalı zaten, Şener Özbayraklı'nın orada vereceği olası iyi görüntü de bu kapıyı açar. Ocak ayında zaten Linnes'i konuşmaya başlarız, haliyle sağ bek rotasyonu oturmuş olur.

Merih Demiral, yaşayan Türkiye değil mi?


Arnavutluk maçının ardından da yazdık, Fransa maçının ardından da konuşmak gerekecek. Yarın x maç sonrası da bunları yazacağız. Türk futbol tarihinin en iyi stoper ikilisini yakaladığımızı şimdiden söylüyoruz. Arnavutluk maçının 2. yarısında bu ikiliyi nihayet bir araya getirdik, Fransa karşısında ise pekiştirmiş olduk.

Hakan Çalhanoğlu durumu da biraz Belhanda gibi, ısrarla beğenilmiyor


Eleştiri zamanında eleştirsem de iş kalite sorgulama gibi konulara geldiğinde de bu yoruma katılmam. Hakan Çalhanoğlu durumu da biraz Belhanda gibi, ısrarla beğenmeyecek bir kesim var. Yararlı bir isim olduğunu düşünüyorum, yeter ki doğru yerde kullanılsın. Özellikle de Milan günlerinin ardından "sol kanat" kullanılma sevdasında beklenen performansın uzağında kalıyor.
 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir