Şu an için konuşulması gereken, Ozornwafor'un yapmış olduğu piyasadır

Ozornwafor'la alakalı daha önce de konuşmuştuk. Şu an ne kadar iyi performans gösterirse göstersin, Galatasaray'da geleceğinin olacağını çok düşünmüyorum. Belki bir derece alternatif olur dersin de, yerli ağırlığının artacağı ortamda, yabancı bir yedek stoper ne kadar gerçekçi olur?  Hele ki Marcao'nun yerini onunla doldurmayı düşünüyorlar gibi haberlerin hiç aslı yoktur. Kampa alırsın, dener, görmek istersin. Bunlar ayrı konular.

Hakan Keleş, benim adıma sezonun en büyük iş başaran teknik direktörü

Bazı "mütevazı" hikayeler var. Akhisarspor, Süper Lig'e çıktığında öyleydi. Az ve öz imkanlarını en iyi şekilde kullanmışlardı. Zaman içinde büyüdüler de, kupalar ve iddia kazandılar. Sonrası kötü yönetim ve düşüş. Karabükspor'da yıllarca bu hikayeyi yazmış ama sonları hazin olmuştu. Temel nokta" kontrolü kaybetmemek". Giresunspor'un da bu sezon yazdığı hikaye büyük. Belki de ligin en mütevazı takımları. 

Hukuk okuyor, futbolcu yerine avukat kovalıyoruz

Şu ana kadar, Burak Elmas'ın süreci mükemmel idare ettiğini ve Galatasaray'ın önünü açmak istediğini düşünüyordum. Son basın toplantısından sonra ise, çok büyük bir çelişki içinde olduğunu görüyoruz. Dilinde "seçim isteği" var da, bu uğurda hareket etmeyi bıraktı. Seçim iptal olmuş olabilir de, yeni seçim takvimi açıklamamanın önünde engel yoktu. Hem seçim isteyip, hem de bu tarih için kararı bir sonraki haftaya bırakmak neden?

Seçim işleri, transfer konusunu sekteye ister istemez uğratıyor

Seçim işleri, transfer konusunu sekteye ister istemez uğratıyor. Eğer bu seçim oldu da Mayıs ayına kalsaydı, transfer konusu daha da sarpa sarardı. Galatasaray adına hedef görünmüyorken, bu günlerde transfere başlamayı geçtim, imzaları atabiliyor olmak lazımdı. Burak Elmas'ın yeni sezon adına düşündüğü bir yapılanma vardı. Campos geldi, sportif direktör atandı. Yeni gelen yönetimler de mutlaka bu listeye göz atacaktır. Bu listede de, Altay forması giyen Kazımcan Karataş'ın isminin olduğu söyleniyordu.

Fiorentina madalya takacak sanırım, bunu anlıyorum

Bir haber okudum. Diyor ki, Galatasaray'ın Pulgar'ın bonservisini alma düşüncesi var. Kimin var mesela, hangi başkan adayının? Şu an Galatasaray olarak bir şey düşünmek imkansız. Başkan adaylarının planı olur ancak. O planlar arasında da eminim ki Pulgar yoktur. Çok garip şekilde, Pulgar öven mesajlar var. Ligden düşmüş Yeni Malatyaspor ve Altay maçları mı kıstas? Dinamo Kiev karşısında sahanın en kötüsüydü. Hani o hazırlık maçı. Peki ya öncesinde?

Fatih Öztürk'ün bu sezon oynadığı maç sayısı sadece 1

Fatih Öztürk'ün bu sezon oynadığı maç sayısı sadece 1. 7 milyon TL'de yıllık ücreti var. Zaten sezonun 2. yarısı için de lisansı yok. Üzücü tabii. Yattığı yerden güzel de bir para kazanmış olacak. Bu transfer ilk başında gerekli miydi derseniz, ben gerekli gören taraftayım. Ama şartlarını sorgularım. Aldığı rakam, sözleşmenin 2 yıllık olması gibi. 1 yıllık imzalayıp, sonrasında önüne bakabilirdin. O gün yerli kaleci ihtiyacı hissedince, böyle bir transfer yaptın.

Lucescu 'dan başkası katkı alır mıydı emin değilim

20 yıl önce bugün, Kocaeli İsmetpaşa Stadı'nda şampiyonluğumuzu ilan etmiş ve 3. yıldızı takmıştık. 2001 - 2002 sezonu benim adıma özel. Bunu da her fırsatta yazıyorum. İçerisinde müthiş hikayeler var. O hikayelerden biri de Radu Niculescu. 2001 - 2002 sezonunun Ocak ayında takıma katılmıştı ve o sezon toplamda 13 maça çıktı. Bunların 4'ü de Şampiyonlar Ligi. Önceki sezon Jardel ile oynarken, sonraki sezonda Radu Niculescu ile takviye edilen bir takım. 

Öyle dönemler var ki, başarı olmazsa olmaz

35 yaşındayım, bu denli sönük geçen bir başkanlık yarışı hatırlamıyorum. Her 2 adaya baktığımda da bence zayıf kaldılar. Yine de kendilerine teşekkür etmek lazım. Kimse taşın altına elini koymazken, onlar aday oldular. Buna da büyük saygım var. Metin Öztürk özelinde düşündüğüm negatif noktaları yazdım. Eşref Hamamcıoğlu özelinde düşündüğüm negatif tarafları da yazayım. Biri "direkt başarı" derken, diğeri de "başarıyı satın almamalıyız" diyor.

Sorumluluk almak zorunda kaldığı ve bundan kaçmadığı için böyle görünüyor

Berkan Kutlu için "3 asist ile kariyer rekoru kırdı" deniliyor da, adamın öyle uzun bir kariyeri yok ki. 2 yıldır aramızda. Alanyaspor'da yaşadığı müthiş performans sonrası Galatasaray'a transferi gerçekleşti. Doğru da bir transferdi. Berkan Kutlu'ya haksızlık yapıldığını düşünüyorum. İşi bilen, bambaşka bir teknik adamın elinde çok ciddi gelişim gösterip, inanılmaz parlayabilir. O da eksiklerini biliyor ve bunun üzerine gidiyor.

Galatasaray, kendi emekçilerine bu şekilde davranmamalı

Efe Güven, çok büyük bir Galatasaray emekçisi. Neredeyse her kademede çalışmış ve bulunduğu noktaya da tırnaklarıyla kazıyarak gelmiş bir isim. 3-4 gün sonra sözleşmesi bitiyordu. Yönetimin de son 3-4 günü. Böyle bir karar nasıl alınıyor aklım almıyor. Bırakın da bu karara yeni yönetim varsın. Galatasaray'ın emekçisi dediğimiz, yıllar içinde türlü zorluklar yaşamış bir isim. Bu muamele reva mı şimdi? Çok ayıp edildi.

Dönüp de nasıl Avrupa için hayal kurayım?

5. olan da Konferans Ligi'ne gidecek. 12. Galatasaray ile, 5. olan Adana Demirspor arasında 5 puan var. Kalan 4 haftada rahatlıkla kapanabilecek bir fark. Arada farklı takımlar olsa da, normal şartlarda Galatasaray'ın da şansı var derdik. Bence yok, o ayrı. Galatasaray iyi futbol oynamıyor ve oldukça istikrarsız. Yeni Malatyaspor ve Altay'ı geçersin de, Baiakşehir deplasmanına gittiğimizde kaçımız kazanabileceğimize inanıyor?

Farioli 2. adam olur mu derken, Çağdaş Atan'ı hiç konuşmamıştık

Sokrates'te, Emre Özcan'ın Çağdaş Atan'la yapmış olduğu, Şampiyonlar Ligi eşleşmeleri temelli müthiş söyleşisini izledik. Çağdaş Atan'ın her yorumu, futbol anlamında anlamak isteyeni doyurmuştur. Kendisini, özellikle Farioli ile ayrıldıktan sonra eleştiren biriydim. Farioli'yi alında geriye bir şey kalmadığını dahi söylemiştim. Tabii atlanmaması gereken etkenlerden biri, Alanyaspor'un ciddi futbolcu satışı yapmasıydı. Takımın iskeleti olduğu gibi gitti ve yeni isimler uyum sağlayacak derken, Çağdaş Atan'la da yollar ayrıldı.

Yeni bir teknik direktör, başına geçtiği takıma ne kadar dokunabilir?

Yeni bir teknik direktör, başına geçtiği takıma ne kadar dokunabilir? Bunun mutlaka maksimumu vardır da, Sami Uğurlu'yu o seviye açıklayamaz. "Geçici" adı altında devraldığı Kasımpaşa'yı arşa çekti. Küme düşme adaylarının başındayken, şu an Avrupa Kupası için bir ihtimal kıvamına geldiler. Sami Uğurlu'nun takımın başına geçtiği 18. haftadan bu yana da, 40 gol ile ligin en fazla gol atan, 103 ile de en çok şut çeken takımı oldular. Opta'nın paylaşmış olduğu bu istatistik her şeyi açıklıyor.

Söylemler öyle noktada ki, Eşref Hamamcıoğlu'na oturduğu yerden oy kazandırıyor

Seçimlerde desteklediğim bir taraf yok. O konuda ağzım yandığı için artık yorum yapmam. Tek diyeceğim, kazananın Galatasaray olması. Metin Öztürk'le alakalı takıldığım nokta ise "iletişim". Bu sorunu sürekli yazıyorum ve başkan seçilmesi halinde de yazmaya devam edeceğiz gibi. Özellikle Nuri Şahin ve Torrent konularında bir dediğini, diğer dediği tutmuyor. Açıklamalar, çıkışlar yanlış. Sonra toparlamaya çalışıyor ama nafile.

Oysa çok açık alan vardı ve o alanı da doldurabilecek bir futbolcu

Torrent göreve geldiğinde, Emre Kılınç'ı ısrarla oynatıyordu. Galatasaray'da daha öncesinde kanatta oynadığı oyunları çok tutmazken, o dönem iyi iş çıkardı. Takım kötü gitse de, Emre Kılınç çıkış yakalayan futbolculardan biriydi. O çizgiyi korur diye bekliyordum. Maalesef yine düşüşe geçti ve istikrarsız görüntüsü devam ediyor. Altay maçında da sahanın bizim adımıza en kötülerinden biriydi. Bu noktada nasıl toparlayacak merak ediyorum.

Torrent'i gittiği gün nasıl anacağız?

Bazı dar açıcılar var. Dar açıcılar nedir derseniz, korner direğinin gerisinden topa falso verip, gol atmaya çalışanlar. Fatih Hoca'ya nereden olursa olsun vurayım, o uğurda dar açıdan savunulması gereken herkesi savurayım. Bu isimler büyük bir Tudor sevdalısıdır mesela, hayatlarında gördükleri en büyük teknik adam odur. Şimdi de Torrent'i sahiplendiler, ellerinde kalan bir şey yok çünkü. Fatih Hoca sonrası geldi ya, her koşulda ona sahip çıkacaklar.

Altay 0-1 Galatasaray, yarına yönelik bir heyecan var mı?

Altay'ın kazanmak dışında bir şansı olmadığından, ilk andan itibaren hücum odaklıydılar. Aslında isim isim bakınca, özellikle yabancılar tarafında kalite var da, işin yerli tarafı öyle değil. Altay'ın odağı hücum olunca, geride büyük boşluklar verdiler. Galatasaray da geçiş oyununu sezon başından bu yana iyi oynuyor. Gol erken geldi, peşine birçok pozisyon yakalandı. Bitirememek de sezon başından bu yana konuştuğumuz diğer sorun.

Şu başkan adayı kazansın diyemem, her şartta ise Okan Buruk gelmeli derim

Şu başkan adayı kazansın diye bir şey diyemem. O konuda ağzım yandı, daha bir tarafım olmaz. Seçilecek olan seçilir, sonrasını yorumlarız. Beklentimi yazarım ancak. O da "şampiyonluk" olur. Küçülerek büyüyemeyeceğimize inanıyorum. Bu sezon 3 olacak, Galatasaray bu kadar şampiyonluktan uzak kalmamalı. Gelecek sezon için hedefini başarı olarak planlamalı ve bu yönde hareket etmeli. İşin gençleşmesiydi, geleceğe dönüşüydü gibi noktaları bu sezon yaşadık. Artık bu temelin üstüne çıkmalı.

Torrent ise şahsi etiketinin peşinde

Arda Turan, Morutan ya da Barış Alper Yılmaz'a oranla ne derece iyi durumda? Bilmedikleriniz var, hocanın vardır bildiği diyenler var. Anlatsınlar işte, Arda Turan ne derece hazır? Dinamo Kiev ile oynanan hazırlık maçını izlemiştik. O gün daha çok alternatif olarak görülen isimler oynadı ve performanslar ortadaydı. Onu da geç, senin bu sezon adına hedefin kalmadı. Söylemekten sıkıldım ama, senin geleceği kurgulaman gerekiyor. Torrent ise şahsi etiketinin peşinde.

Hücum kalite ve organizasyonunu güçlendirmek gerekiyor

Bugünden bakınca "Gomis transferi gerekli miydi" sorusu soruluyor da, o günün şartlarında tekrar yorumlamak lazım. O gün için yazdıklarımız da duruyor zaten. Şaka değil, ciddi anlamda "acaba düşer miyiz" sorusunu soruyordum. Galatasaray düşmez denilse de, bu ülke ikliminde hiçbir şeye inanmıyorum. O süreçte görüntü hiç iyi değildi ve takımın üzerinde büyük bir ölü toprağı vardı. Torrent de felaket başlayınca, hafiften korkulu rüyalar görüyordum.

İbrasızlık sonrası duruşu tarihe geçecek

Başkanlığı kötü geçmiş olabilir de, "ibrasızlık" sonrası duruşu tarihe geçecek. Kendisine teşekkür etmemiz gerekiyor. Kulübü, mahkeme mahkeme dolaştıranları da biliyoruz. Her türlü kaotik ortamı oluşturdular. Burak Elmas ise ibrasızlık sonrası camianın isteklerine göre hareket etti. Seçim kararı aldı, üstelik bunu da ibrasızlık üzerinden almayarak, olası davaların önüne de geçti. Bazı dayatma ve yönlendirme sonrası seçim için "tedbir" koydurmak isteyenlerin önü böylelikle tıkandı.

Bu iletişimsizliğin faturası büyük olur

Başkan adaylarının elbette belli düşünceleri, planları var. Teknik direktör konusu da bu planların belki de ilk sırasında. Torrent'le devam edilmeyeceği artık neredeyse belli. Bu yüzden de şimdiden bir plan olmak zorunda. Henüz kimseyle görüşmedik denilse de, bu görüşmeler yapılır, hatta şimdiden teknik direktör belirlenir. Dikkatli olmak lazım. Ya anlaştığınız isim için "bizim teknik direktörümüz x olacak" demelisiniz, ya da isim vermemelisiniz. Yerli, yabancı ya da ekol üstünden genel yorum yaparsınız da, özellikle takımıyla sözleşmesi olan teknik adamlar için yapılan yorumlar yanlış.

Feghouli'nin Başakşehir'e gideceği söyleniyor

Feghouli'nin Başakşehir'e gideceği söyleniyor. Şaşırtıcı olmaz. Başakşehir, bu tarz etiketleri transfer etmeyi seviyor. Sözleşmesi de bitmişken, böyle bir transferi yaparlar. Feghouli de Türkiye'den ayrılmak istemez. İstanbul, onun adına yaşanabilecek en ideal şehir. 1.5 milyon avro civarı parasını kazanır. Zaten Galatasaray'da kazandığı ona bir ömür yetecektir. Nereye giderse gitsin. Gitsin de, biz önümüze bakalım.

Oyunda kalma, gol atma isteği iyidir

Kerem Aktürkoğlu, Yeni Malatyaspor karşısında golü istedi. Gole ulaşmak adına da kendini inanılmaz şekilde zorladı. Sık şut denedi, ısrarla ceza sahası dışından o kesme vuruşu yaptı. Bazen pas atması gereken yerde sağına soluna bakmadı bile, ısrarla kaleyi zorladı. Zaten 2-0 sonrası takım halinde hücum disiplinini kaybettik ve herkes golü aradı. Taylan Antalyalı ve Berkan Kutlu dahi bu sezon ilk gollerini atmak adına her şeyi yaptılar.

Halil Dervişoğlu, Pulgar ve Omar ön plana çıkar

Yeni Malatyaspor karşısında "iyi" diye nitelendirebileceğim performanslar nadir. Halil Dervişoğlu, Pulgar ve Omar ön plana çıkar. Halil Dervişoğlu'nun yeni sezonda takımda olup olmayacağı bir muamma. Pulgar yok, dolayısıyla bu iyi performansın hükmü de yok. Omar ise yaşadığı tüm sıkıntıların ardından müthiş şekilde geri döndü. Bunu ilk oynadığı maçın ardından da söylemiştik. Yedlin'in Avrupa Ligi performanslarının hakkını vereyim de, kendisi genel anlamda hayal kırıklığıydı. Omar'ı çok aradık.

Yeni Malatyaspor karşısında, süper bir stoper performansına ihtiyaç duyabiliyorsunuz

Yeni Malatyaspor karşısında, süper bir stoper performansına ihtiyaç duyabiliyorsunuz. Maalesef bu durum böyle. O kadar kötü bir ilk yarı oynadık ki, Nelsson seni ayakta tutuyor. Marcao'nun odağı kayıptı mesela. Rakip de tüm kurgusunu savunma arkası koşularına, hızlı hücumcularına dayamış. Bu tarz bir hücuma karşı da, rakip ne kadar zayıf olursa olsun, odağı kaybetmeye gelmiyor. Hücumda zaten yoksun, felaket oynuyorsun. Bir de geri düşsen, şu maçta işler daha da sarpa sarar.

Kimler kimler Galatasaray'a üye oluyor?

Adamın Galatasaray'la hiçbir alakası yok. Avrupa Ligi grubunu sayıyorsun, onu dahi bilmiyor. En son ne zaman maç izlemiştir, ne kadar camianın içindedir, şu kulüp için bir çivi çakmış mıdır? Galatasaray Lisesinin kendisine sağladığı avantajla üye olmuş, yıllar geçmiş, bu sayede kulübün sağladığı her türlü haktan yararlanmış. Şimdi de birilerinin talimatı ya da ittirmesiyle bir anda ortaya çıkıyor ve dava açıyor. Kulüp de böylelikle yeni bir kaosun içine sürükleniyor.

Fotoğrafta Pulgar yer alsa da, konumuz Torrent

Fotoğrafta Pulgar yer alsa da, konumuz Torrent. Maç sonunda, "Galatasaray en iyi futbolcularla oynamak zorunda" diyor. Biz Galatasarayız diye de ekliyor. Sanki 40 yılın Galatasaraylısı, bu camianın ağırlığını çok iyi kavramış. Amacı, kazanabildiği kadar çok puan kazanmak ve kendince en iyileri oynatmaya çalışıyor. Barcelona serisinde zaten bir etiket aldı, ligde de çıkabildiği kadar yukarı çıkmak ve sezon sonunda ayrıldıktan sonra iş ararken "bakın bunları bunları yaptım" diyebilme çabasında.

Galatasaray 2-0 Yeni Malatyaspor, 10-0 kazanmış olsan ne değişecek?

İlk 11'i gördükten sonra konuşacak çok bir şey kalmamıştı. Dinamo Kiev maçının sonrası, en azından 1-2 gencin oynamasını bekliyorduk ki doğru olan da budur. Gelecek sezon takımda kalmayacak isimlerle kalan haftaları oynamanın bir mantığı yok. Lig bitmiş, hedef yok. Karşındaki rakip de düşmeyi garantilemiş. Gelecek sezon için kimleri kazanabilirim diye bakmalısın. Sen ise, gelecek sezon takımda kalmayacak isimlerle yola devam ediyorsun.

Sezon sonunda sözleşmesi biten ve konuşulacak isimler

Denayer, Seri ve Elneny gibi futbolcuların sezon sonunda sözleşmesi bitiyor. Takımlarından da ayrılacak gibi görünüyorlar. Onyekuru ise Olympiakos'ta da hayal kırıklığı yaratmış durumda. Galatasaray sonrası çizgisi hiç ivmelenmedi. Gerçi Galatasaray'daki son dönemlerinde de kendisini aşırı tutmuyordum ama hamledir neticede. Yaş da genç olunca, kazanabilir miyiz diye soruluyor. Yine yazıyorum, "hamle" olarak bunu söylüyorum.

Mostafa Mohamed şu an elimizdeki en iyi forvet ve onun da transferi konuşuluyor

Torrent sonrası, Mostafa Mohamed ciddi ivme kazanmıştı. Kullanılış tarzını beğeniyordum. Biraz daha işin mücadele tarafına eğildi, profili daha çalışkan hale geldi. Fatih Hoca da böyle kullanmaya çalıştı ama yeni yeni bu role alışıyordu. İvmesi tam da iyi giderken, yaşadığı şu sakatlık şanssızlık. Yine de erken dönüyor. Feghouli'den ağır sakatlığı ama Feghouli sezonu kapatırken, Mostafa Mohamed bu aralar sahalara döner.

Ozan Kabak özelinde ise, Galatasaray'a dönüşü daima ihtimal

Schalke 04'ün, Ozan Kabak'ı 8-9 milyon avro gibi bir bedele elden çıkarmak istediği yazılmış. Milli Takım'da yaşadığı son sakatlığın ardından da sezonu kapatmıştı. Norwich'de kiralık geçirdiği dönemi de çok iyi geçirdiğini söyleyemeyiz. Henüz 22 yaşında, çok genç ama o kadar çok takım değiştirdi ki. Kariyeri talihsiz şekilde ilerliyor diyeyim. Stuttgart'a gitti, o iyi görüntü verse de, takımı küme düştü. Schalke 04'e gitti, bu iyi bir transferdi de, orada da takım için işler iyi gitmedi. Sonra Liverpool'a kiralandığı dönem. Aşaması büyük olsa da, performansı öyle değildi.

Dinamo Kiev karşısında müthiş gol atsa da, ben çok şaşırmadım

Barış Alper Yılmaz'ın yeteneğine fazlasıyla inanıyorum. Transferinin gerçekleştiği dönemi hatırlayın, bu işi çok istemiştim. Oynadığı sezonun, 1. Lig'deki "bana göre" en yetenekli genç futbolcusuydu. Galatasaray'daki sezonuna baktığımızda ise, beklenen etkiyi tam anlamıyla gösterebildi diyemem. Beklediğimden erken şans bulmaya başladı ve sezona güçlü de girmişti. Yer yer şanslar gelse de, istikrarlı şekilde devam edemedi.

Bu paralara ikna olurlar, ortada bir hüner göremiyorum

Metin Öztürk, seçilmesi durumunda Florya'yı Levent Nazifoğlu'na emanet edecek. Eşref Hamamcoğlu da seçilmesi halinde Florya'yı Cenk Ergün'e emanet ediyor. Levent Nazifoğlu'yla alakalı bir yazı yazmıştım, sıra Cenk Ergün'de. Cenk Ergün'ün 2 ayrı dönemi var. İlki, uzun yıllarca, Galatasaray'ın birçok kademesinde geçirdiği yıllar. O noktada Galatasaray'ın kurumsal hafızasıydı. Bir de son görevi olan "sportif direktörlük". Konuşacağımız konu da sportif direktörlüğü.

Baran Aksaka, Pulgar'ın yerine oyuna girdiğinde daha mı kötü oldu?

Pulgar işi hayal kırıklığını da aştı artık. Çok büyük bir fiyasko. Yaşı henüz 28 ama edası 38. Tanımadığımız bir isim de değil. Biliyoruz, tanıyoruz, ne denli iyi bir futbolcu olduğunun farkındayız. Bu sezon sakatlık yaşadı ve düşüşe geçti de, kötü bile dönmedi. Geri dönüşü yok adamın, sağdan sola dönemiyor. Serie A'da izlediğimiz ve hayal kurduğumuz bir Pulgar vardı. Yüzde 30'uyla dahi oynayabilse, şu takımda ciddi fark oluştururdu. Bu Pulgar ise yüzde 0'ının altında, çok büyük bir fiyasko. Yazık oldu o 750 bin avro'ya.

Dinamo Kiev maçı, Halil Dervişoğlu'nun potansiyelini hatırlamamıza sebepti

Halil Dervişoğlu'nun potansiyeline daima inandım da, uzun zamandır umudu kesmiştim. Fatih Hoca takımdan ayrılalı, kafa olarak buradan ayrılmış gibiydi. Doğal olarak da çok fazla süre alamamaya başladı. Hücumda sorun yaşadığımız anlarda dahi pek düşünmüyorduk. Bir yandan doğru düşünce. Eğer yeni sezonda sende devam etmeyecekse, neden kiralık bir futbolcuyu yükseltmeye devam edeyim ki. Diğer yandan da, böyle bir potansiyeli neden takımda tutmuyoruz diye sorguluyorum.

Düşmüyor, düşse de direkt kalkıyor ve hep oyunun içinde

Ayhan Akman'ı nasıl bilirsiniz diye sorsam, benim yaşıtım veya benden yaşça büyük Galatasaraylılar iyi hatırlar. Çok uzun yıllar Galatasaray formasını giymişti ve geçen yıllarda gelen başarılarda da ciddi pay sahibidir. Ofansif orta saha olarak geldiği Galatasaray'da, önce merkez orta saha, sonrasında 6 numaraya dönüşmüştü. Arada da oynamadığı mevki kalmamıştı. Gerets dönemi mesela, Heinz'den istenilen alınamadığı için o sezon sol kanattaydı.

Galatasaray 1-3 Dinamo Kiev, insanın beklentileri daha farklı oluyor

Güzel bir hazırlık maçı oldu da, insanın beklentileri daha farklı oluyor. Sezonun bitmesine 6 hafta kalmış, artık bazı futbolcularla yola devam edilmeyeceği belli. Kiralıklar ve sözleşmesi bitenler var. Bu maç için, alt yaş gruplarında yer alan bazı futbolcuların A takıma katıldığını biliyorduk. Yola devam etmeyeceğin futbolcuları artık kullanma, en azından şu maçta 11 oynat. Ruh gibi gezinen Pulgar'ı ilk yarıda izlemeyelim. 2. 45'in başında Baran Aksaka oyuna girdi. Daha mı kötü oldu?

Ribery'nin kaçırılışı, Galatasaray tarihinin en büyük skandalıdır

Geçtiğimiz günlerde Bülent Tulun röportajına denk geldim. Ribery'nin kaçışından konu açıldı. O dönem 200 bin avro'luk ödemenin gecikmesinden ötürü elimizden kaçırmıştık. Bülent Tulun da bu durum için "iş ahlakından, zaten çok fazla takım değiştirdiğinden" bahsetti. Atladığı ise, Bayern Münih'de bayrak adam olmayı, Real Madrid'lere tercih ettiğiydi. Marsilya ve Bayern Münih formaları giydi, hatta Bayern Münih'de bayrak adam oldu. Bugünler ise kariyerinin son günleri, takım değiştirmesi doğaldır.

Gençlerin üzerine düşüp, kalan haftalarda onları kazanması da bunun yolu

Dinamo Kiev ile hazırlık maçı oynayacağız. Bu maç için de bazı genç futbolcuları A takım bünyesine alıyoruz. O isimler de,  Beknaz Almazbekov, Hamza Akman, Emir Tintiş, Baran Aksaka ve Zeki Saki. Umarım bu durum sadece hazırlık maçıyla sınırlı kalmaz. Fenerbahçe maçı da geçtiğine göre, lig adına hedef kalmadı. Hatta hedefi kalmayan takımlara dikkat edin, teklif alan futbolcularını, transfer tahtası açık olan ülkelere satıyorlar. 

Yeni seçilecek yönetimin yapması gereken, öncelikle bu yapıya dokunmamak

Galatasaray bir "spor kulübüdür". Bazısı futbola odaklı, hayatı oradan oluyor. Futbol dışında kalan branşlar kapatılsın diyenler dahi oluyor. Ne zaman ki diğer branşlarda başarı geliyor, iyi sonuçlar alınıyor, o vakit hepsi ayakta. "Spor branşlarından" vazgeçemezsiniz. Yönetimlerin yapması gereken de, bu branşlar adına istikrarlı sponsorluk hamleleri gerçekleştirmeleri. Temel atılır, yapı kurulursa, o çark döner. Galatasaray Nef, diğer branşlarımız adına da örnek olmalı. 

Nuri Şahin, ilk sezonu itibarıyla büyük bir hikaye yazıyor

Nuri Şahin, ilk sezonu itibarıyla büyük bir hikaye yazıyor. Her ne kadar uzun zamandır bu işe kafa yorup, kendini geliştiriyor olsa da, teknik direktörlüğe geçişi çok keskindi. Sezona futbolcu olarak girdi, ligin ilk haftalarında 11 oynayıp, 90 dakika sahadaydı. Ersun Yanal'ın ayrılığı sonrası ise, göreve talip olan o oldu. Kendine inandırdı, yapacaklarını anlattı ve görevi aldı. Bu görevi kendisine vermek de, o sorumluluğu almak da keskin ve cesur kararlar.

Galatasaray'da son dönemde isyan eden futbolcuların başında gelir

Galatasaray'da son dönemde isyan eden futbolcuların başında gelir. Fenerbahçe karşısında bence en iyi futbolcumuzdu. Hücumda Kerem Aktürkoğlu'na o kadar bağımlı kalıyoruz ki, devreden çıktığı an var olmak imkansız. Fenerbahçe karşısında da bunu gördük. Kerem Aktürkoğlu'nun üzerinde mutlaka sakatlık etkisi vardı. Buna rağmen çabaladı, girdiğimiz tek tük pozisyonlarda da o var. Babel'e dönersek, şu ortamda hücumda var olmaya çalışan tek isimdi.

Fenerbahçe'de Arda Güler hazırlanırken, Galatasaray'da ise Arda Turan oyuna giriyordu

Tribünler "Arda" diye bağırıyordu. Fenerbahçe'de Arda Güler hazırlanırken, Galatasaray'da ise Arda Turan oyuna giriyordu. Barcelona deplasmanına götürülmedi diye alkışlıyorduk bu kararı. Ne oldu da biz yine kendisine döndük? Ya da bu maçta Arda Turan oyuna girerken ne düşünüldü? Emre Kılınç bekliyor, sen Arda Turan'a dönüyorsun. Bunun adı iflastır. Sonra da dönüp bana "bizim oyunumuz şu, bunlar olması lazım" deme.

Fenerbahçe 2-0 Galatasaray, farkı yine orta saha belirledi

Fenerbahçe'de İrfan Can Kahveci / Mert Hakan Yandaş, Galatasaray'da ise Berkan Kutlu / Taylan Antalyalı. 2 hücuma bakan orta sahaya, 2 savunmaya bakan orta saha. Fenerbahçe'de Crespo bu 2'liyi taşıyor. Galatasaray ise Cicaldau'yu taşımak için 2 tane savunmaya bakan orta sahayla oynuyor. O Cicaldau ise sahada bile yok. 70 küsürlere kadar oyunda tutuluyor, izliyoruz. Beğenmediğimiz, eleştirdiğimiz Halil Dervişoğlu da Cicaldau yerine oyuna girdiğinde en azından toptan kaçmıyor.

Kerem Aktürkoğlu oynamazsa tarafı sıkıntı, ne tercih edilir ben de bilmiyorum

Kadıköy'de son 2 maçı kazandık. Yılların kazanamama serisinin ardından, 2 maçtır oradan çıkıyoruz. 3.'sü gelir mi bilmem de, elimizden geleni yapacağımıza eminim. Büyük maçları farklı bir konsantrasyonla oynuyoruz. Odak farklı oluyor ve elbette hazırlığı da başka. Torrent'in bu tarz maçlardaki dokunuşunu beğendiğimi söylemiştim. Bu maça da elbette iyi hazırlandı ve planı var. Bazı eksikler kafamda soru işareti. Oynayacaklar mı, oynamayacaklar mı?

Nelsson'la alakalı olumsuz yorum yapmak imkansız

Nelsson'un, Milli Takım'ında forma giymesi çok büyük bir etiket. Danimarka, göz önünde olan ve talep gören takımlardan biri. Dünya Kupası da görecek ve ilk 11'de oynamaya başladı. Allah kimseye sakatlık belası vermesin de, Kjaer'in uzun sakatlığı bir anda Nelsson'un yükselişini hızlandırdı. O formayı mutlaka alacaktı da, süreci hızlandı. Galatasaray'da da iyi bir dönem geçiriyor ve Avrupa Ligi performansı da kalitesinin teminatı.

Mostafa Mohamed için 3-4 hafta olmaz derken, 1 haftada geri dönmüş olacak

Kerem Aktürkoğlu, takımla çalışmalara başladı. Taş olsa çatlar demiştim, o da doğal olarak çatladı ama geri dönmek adına canını dişine takıyor. Fenerbahçe maçını istiyor. Varlığı önemliden öte, olmazsa olmaz. Galatasaray hücumu neredeyse başlı başına bu adam. Boey geri dönmüş, Omar da iyileşti. Sağ bekte en azından doğru profilde bir isimle oynayacağız. Şimdi bir de Mostafa Mohamed'in geri dönüş ihtimali var.

Doğru olan, bizim eksik kaldığımız taraflardan biri buydu

Torrent'in röportajını okuduk. İçerisinde çok güzel detaylar da var. O da gelecek sezon ne olacağını bilmiyor. Mutlaka planları var da, kalır mı, kalmaz mı bilinmez. Kalması da beni şaşırtmaz, yolların ayrılması da. Ben yolların ayrılması taraftarıyım ama gidip de olmadık bir teknik adam için bunu yapmam. Bielsa deniyor mesela, Türkiye'ye asla uymayacak bir teknik direktör. Elbette büyük profil de, bunun adı etikete yönelmek. 2'sini asla kıyaslamıyorum da, Torrent'le devam ederdim. Benim kafamdaki isim Okan Buruk ve onun da nedenlerini konuşmuştuk.

Sneijder'in son hali

Sneijder'in son hali. Üzücü tabii, bu adam ne yaptı kendisine sorusunu sorduruyor. Özel hayatının elbette buna etmeni var da, futbol hayatının son döneminde de salmıştı. Galatasaray günlerinde de, bir futbolcuya oranla fazla kiloları vardı. Hatta bir dönem tüm gücü eline geçirince, iyiden iyiye saldı. Buraya istatistiklerini, o günlerden kalan güzel gollerini sıralarız ama takımın ligde bulunduğu konumu da unutmamalı.