Semih Kaya & Galatasaray, süreç bizi buraya doğru itiyor

Semih Kaya, Yeni Malatyaspor'dan ayrıldıktan sonra ister istemez transferi konuşulur oldu. Galatasaray'a mı dönüyor söylentileri büyüdü. Dönerse şaşırmam. Dönmesini istiyorum anlamında yazmıyorum, sadece olacakları az çok tahmin edebiliyorum. Kasada para yok, Luyindama gitti ve yabancı hakkı sorunlu derken, orayı yerli, bonservis vermeyecekleri bir stoperle doldurmak isteyebilirler. Bir de altyapı kuralı avantajı tabii. Yine de, performans anlamında beklentim olmaz. Performans beklentisi olmayınca da, böyle bir hamle ne kadar gerekli?

Galatasaray'daki yabancı durumu çok karışık

Galatasaray'daki yabancı durumu çok karışık. Ele kağıt kalem alıp hesap yapıyoruz ve işin içinden çıkamıyoruz. Beklenen transferler, bunun için gitmesi gereken isimler de var. 2 orta saha (6 ve 8 numaralar) ve forvet bekliyoruz. Inaki Pena hamlesi geldi, elde Muslera var ve yabancı kontenjanından 2 hakkı kaleci ile kullandın. Assunçao, Yedlin ve Luyindama ile yollar ayrıldı. Omar ve Inaki Pena'ya da hala lisans çıkmadığını düşünürsek şu an elde 10 yabancı görünüyor.

Mohamed Elneny & Galatasaray, son dönemin en ayakları yere basan orta saha hattı?

Elneny de uzatmalı aşklardan. Beşiktaş'ta geçirdiği müthiş sezonun ardından Arsenal'e geri dönmüştü. O dönemden bu yana da sürekli adı geçer, kiralama ihtimallerini konuşuruz. Sezon sonunda sözleşmesi bitiyor ve Arsenal'de devam etmeyeceği kesin gibi. Bu sezon toplamda 10 maçı var ve artık rotasyonlarının dibinde diyelim. Sözleşmesi de bitiyorken ayrılık yakındır. Elneny de daima Türkiye Ligi adına kıymetli alternatif.

Erick Pulgar & Galatasaray, şu ana kadar adı geçen orta sahalar arasındaki en iyisi

Fırsat adı altındaki hamleler devam etmekte. Avrupa'da transfer döneminin son gününe girerken, bu tarz birçok iddialı isim için "kiralama" modeli gündem olacak. Fırsatları iyi değerlendirmeli ve artık orta sahaya gereken hamleleri yapmalıyız. Galatasaray'ın merkez orta sahasındaki problemi konuşmaya dahi gerek yok. Hem 6, hem de 8 gerekiyor. Orta sahadan ne hücum katkısı alabiliyoruz, ne de savunmada orayı kapatabiliyoruz. İşin kötüsü de eldeki orta sahalar her geçen gün geriye gidiyor.

Christian Luyindama Al Taawon'da

X ismin bugünü kötü olunca, dünü de kötüydü gibi bir algı oluşturuluyor. Oysa böyle değil. Birini eleştirmek ya da beğenmemek, dünü inkar etme anlamına gelmemeli. Luyindama'nın takımdan ayrılması gerektiğini ben de düşünüyordum. Bu durum da onu "kötü yatırım" gibi kılmaz. 8 milyon avro'luk yatırım yüksek gibi görünse de o günlerde ederiydi. Yaşadığı o büyük sakatlık olmasaydı da emin olun ki çok daha fazlasını kazandıracaktı.

Barcelona B'nin değil, A takımının yedek kalecisi

Inaki Pena hakkında da olumsuz algı çalışmaları başlamış durumda. Barcelona B'nin yedek kalecisi olduğu iddia edilip, resmi maç oynamaması üzerinden vuruluyor. Barcelona B, profesyonel bir takım ve ligde oynuyor. İddialı da bir takım. U19'dan kaleci kiralamıyorsun yani. Ayrıca Barcelona B takımında yedek değil, A takımının 3. kalecisi. Kendisi bir süredir A takımda ve kulübede. Barcelona B ile maçları bu yüzden görünmüyor. Ter Stegen ve Neto gibi kalecilerin arkasında yedek beklemek de doğaldır.

Iñaki Peña Galatasaray'da

Bürki iddialı bir isimdi. Transferini de isterdim. Önemli bir tecrübesi var ve bu lig için fazlasıyla yeterliydi. Tabii 4 aylık kiralama adına da maliyeti olacaktı. Bu iş bitti diye düşünürken neden gerçekleşmediğini bilmiyorum. Galatasaray yönetiminin beceri eşiğini düşük görüyorum. Belli ki kasada para yok da, bunu bile bile neden olmayacak işleri zorluyorlar. Ya da neden bu iş bitti diye medyaya servis yapılıyor. Neyse ki kaleci konusunda bir b planı varmış.

Bu transfer için tarih yazılmasını istemem

Okan Kocuk'un geri dönmesini çok isterim de, bu transfer için "tarih yazılmasını" istemem. Nedir o tarih derseniz, sezon sonunda geri dönecek futbolcunuz için bugünden olmadık talepleri kabul etmek. Para vermek bunlardan biri, miktarı ne kadar olursa olsun. Giresunspor'a bir şey diyemem, haklarıdır. Hata senin, bedelsiz kiralama üzerinden neden "geri çağırma" hakkı eklemezsin ki. Andone'nin kiralanışını hatırlayın, Brighton'un Ocak ayında geri çağırma hakkı vardı.

Hazırlık maçı da olsa, Tuzlaspor'dan 6 gol yemek rezalettir

Yayın olmadığı için rezaleti izleyemedik. Hazırlık maçı da olsa, Tuzlaspor'dan 6 gol yemek rezalettir. Torrent'in 4. maçı ve 4 mağlubiyet. Elbette kredisi olacaktı, belli bir zaman tanıyacaktık. Benim adıma bu zaman da Milli Takım arası dönüşündeki Alanyaspor maçına kadardı. Hatayspor karşısına 3 idmanla çıkmıştı, takımı tanımaması mazeretti. Yine de o maç özelinde bazı dokunuşları beni umutlandırdı. Kasımpaşa maçı büyük fiyaskoydu, deneme yanılmalar var dedik. Trabzonspor karşısında doğru oyundu ama neticede sonuç alınamadı. 3 maçta 4 kez öne geçildi ve kaybedildi.

Görev tanımı ne olacak bilmem de, futbol adına ipleri ona bırakmak en doğrusu

Luis Campos ile alakalı olumlu haberler geliyor. Görev tanımı ne olacak bilmem de, futbol adına ipleri ona bırakmak en doğrusu. Galatasaray yönetiminin futbola yönelik bir aklının olduğunu düşünmüyorum. Sportif direktör tarzı bir hamleden önce teknik direktör açıklayarak da bu söylediğime imza atmış oldular. Luis Campos işi nasıl gelişti bilmiyorum da, atılabilecek tek ve en doğru adım. Tabii Galatasaray yönetimi yaz günlerini görebilir mi bu konuda da şüphelerim büyük.

Roman Bürki & Galatasaray, kaleci gündemi çok sık değişiyor

Galatasaray'da gündem çok sık değişiyor. İlk etapta yabancı kaleci işini konuşsak da, sonrasında ibre tam anlamıyla yerliye dönmüştü. Sonra ne oldu da yeniden yabancı kaleci gündemi oluştu bilmiyorum. Muslera'nın yakın zamanda döneceği söyleniyor, tabii ne durumda döneceği bilinmez. Eldeki yerli kaleciler yetersiz, süreci idare etmek de zor. Fatih Öztürk için İsmail Çipe'den iyidir demek de aslında içinde bulunduğumuz kaleci krizinin göstergelerinden. 

Josuha Guilavogui & Galatasaray, lider karakterlere ihtiyaç var

6 numara arayışında artık benzer tarzları konuşmaya başladık. "Stoper de oynayabilen 6" görüşünün ardından, profiller birbirinin benzeri oldu. Guilavogui da stoper özelliği olan 6'lardan. 31 yaşında ve çok ciddi bir tecrübe. Atletico Madrid ve Wolfsburg dönemlerini biliyoruz. Şu an Galatasaray'ın gündemine gelişi biraz da "sakatlık geçmişi" kaynaklı olabilir ama bu sezonuna bakınca bu konuda istikrarlı. Hem ciddi bonservis ödemeyelim, hem kalite olsun, hem tecrübe derken bir yerlerden risk alıyorsunuz. Beşiktaş'ın geçtiğimiz sezon aldığı risk gibi.

Galatasaray'da sportif direktör hamlesi yapılacak gibi görünüyor

Galatasaray'da "sportif direktör" hamlesi yapılacak gibi görünüyor. Bir süredir de bazı isimleri konuşuyoruz. Luis Campos ismi geçti ki, kendisi bu iş için zirvelerden biri. Galatasaray açısından düşündüğümde ise hayal dahi edilemez noktada. Burak Elmas'ın Luis Campos ile sportif direktörlük değil de, "danışmanlık" üzerine görüşeceği söyleniyor. Futbol yapılanması adına bu görüşme olacaktır da, biz çoğu şeyi çok çarpık gerçekleştiriyoruz.

Atalay Babacan için neden olmasın?

Atalay Babacan'ın sezon sonunda sözleşmesi bitiyor diye biliyordum ama öyle değilmiş. Sezon içinde 1 yıl daha uzatılmış. Ben o detayı kaçırmışım. Ümraniyespor'a kiralandığını görünce, Galatasaray'a veda etti diye düşünmüştüm. Bu tarz işlerde garantici oynayacaksın. Ümraniyespor, 1. Lig'in lideri ve Süper Lig'in ciddi adaylarından. Yunus Akgün'ü hatırlayın, tam da umudu keserken, Adana Demirspor'da kiralık olarak ilk sezonda hayata dönmüştü. Atalay Babacan için neden olmasın?

Cheikhou Kouyaté & Galatasaray, 6 numaranın stoper özelliği de gösterebilmesi

Çıkan haberlere göre, 6 numaranın aynı zamanda stoper özelliği gösterebilmesi gerektiği yazılıyordu. Yani Torrent'in isteği bu yönde olmuş. Ne derece doğru bilemem, artık büyük bir bilgi kirliliği içindeyiz. Eminim ki yönetim de ne yaptığını bilmiyor, menajer önerileri içinde "fırsat" ne olabilir diye bakıyordur. Hocanın da ne istediği mühim değil, mecburen önüne gelene razı olacak ya da mevcutla devam edecek. Çok büyük ümidim yok da, transfer ihtiyacı olduğu kesin.

Samsunspor'un altyapısından getirdiği, şu an kadroda bulunan önemli değerleri var

Samsunspor'un altyapısından getirdiği, şu an kadroda bulunan önemli değerleri var. Polat Yaldır, Ali Kılıç ve Yunus Emre Çift. Şu an Yunus Emre Çift, ilk 11'in değişmez isimlerinden biri oldu. Sezon içerisinde rotasyon kısıldıkça forma ona gelmiş olsa da, Ocak ayında hareketlenme olmasına rağmen onun önüne kimse transfer edilmedi. Bu işler biraz da fırsat işi. Formayı alırsın, şans bulursun ve bunu değerlendirirsen de alır yürürsün. Yunus Emre Çift'in yaptığı da bu.

Orel Mangala & Galatasaray, ihtimali mantığıma hiç oturmadı

Tüm fırsatları değerlendirmeye çalışıyoruz da, Orel Mangala ismi nasıl oldu da "fırsat" noktasına geldi bilmiyorum. Genç, potansiyeli ve piyasası olan, şu an da Stuttgart formasıyla istikrarlı şekilde oynayan bir futbolcu. Hadi bonservisiyle al da, böyle bir imkanımızın olduğunu düşünmüyorum. Ciddi rakamlar konuşulacaktır ve "satmadan alamayız" derken, satsak dahi bu noktadan sonra büyük bonservis bedelleri konuşmak zor. 

Victor Wanyama & Galatasaray, sakatlık ön yargısını kırmak lazım

Menajer elinde ilerliyor, "ne olursa ol gel" modunu açıyoruz. An itibarıyla "plan, proje, program, scout önerisi, gençleşme" konuşulmaz. Galatasaray'da günü kurtarmak gibi bir zorunluluk var ve acilen transfer gerekiyor. Bu transferler içerisinde de mümkün oldukça tecrübeli, lider, günü kurtarabilecek isimleri konuşmalıyız. Zaten genç bir yapı var, sorun da bu kadro içerisindeki tecrübe sorunuydu. Ya da tecrübeli diye gördüğümüz isimlerden alınamayan katkılar diyeyim. 

Galatasaray'la FM 22 #2; Diğer hedefimiz de tamamıyla yerlileşebilmek

Hedeflerimizi yeniden hatırlatmak gerekirse, uzun vadede borcu 0'a indirmek bu kariyerin temel amacı. Diğer büyük hedef de 0 yabancı ile oynayıp, bütünüyle Türk futbolcularla yola devam etmek. Bu da orta vade hedefi diyebiliriz. 2. sezon bitti, 3. sezona girerken artık transfer düşüncesi bütünüyle yerlilere kayacak. Futbolcu satmak, altyapıdan isimler getirebilmek, yerliye yönelim amaçlıyorum. 5. sezona doğru bu konuda yola çıkmış oluruz.

Görüntü vermekle, iyi oynamak farklı şeyler

Yedlin konusunda bir çelişki yok. Dün söylediğimin arkasındayım, bugün söylediklerim de farksız değil. Galatasaray'da toplamda 31 maçta oynadı, oynadığı iyi bir maç var mı diye düşünürken, en fazla görüntü verdiği vardır diyorum. O görüntü nedir dersek, Avrupa Ligi'ndeki savunma performansı derim. Yine de bu takımın beki olmak çok daha fazlasını istiyor. Lig söz konusu ise, bekten alınacak hücum katkısı senin iyi ya da kötü olduğunu belirler. Yedlin'den de böyle bir etki alamadık. Şu maçta iyiydi, burada görüntüsü vardı ben de derim ama genele bakınca süreç hayal kırıklığı.

Bafétimbi Gomis & Galatasaray, daha neyi bekliyoruz?

İşin gençleşme, yapılanma, geleceğe dönük adımlar kısmı şu an için geçerli değil. Bugünün tek gerçeği "günü kurtarmak" üzerine. Bu takım belki düşmez ama o potanın içinde. Mental anlamda sıfır, çok gerilemiş, öz güveni yerlerde bir takım var. Şu süreçte ayağa kalkmak adına mümkün olduğunca tecrübeli ve lider futbolculara ihtiyaç duyuyorsunuz. 11'in kalitesi de sallanıyor, bazı mevkilerin transfer ihtiyacı büyük. Forvet konusunda da mümkün olan en garanti adımı atmak zorundasınız.

Orta sahadaki eksiklikler direkt olarak her şeyi etkiler nitelikte

Galatasaray'ın temel sorunu orta saha. Oradaki eksiklik de direkt olarak her şeyi etkiler nitelikte. Orta sahada "profil" anlamında eksikler olsa da, düşüşler de temel etmen. Sezon başı Cicaldau övüyorduk, şu an tanınmaz halde. Berkan Kutlu da bu şekilde, övdüğümüz bir isimdi ama şu an tanınmaz halde. Taylan Antalyalı'nın geçen sezonki görüntüsü malum. 6 numara oynarken, bu sezon yaptığı hatalardan bahsediyor muyduk? O da şu sıralar tanınmaz halde ve orta sahadan geriye bir şey kalmamış oluyor.

Sürekli tekrar eden duruma de ne kadar hata denir bilmiyorum

"Birçok sorunumuz var. Gol yemek ya da atmak dışında çok fazla sorunumuz var. Daha çok kişisel olan hatalardan saçma goller yiyoruz. Çok fazla bir şey söyleyemiyorum." Nelsson'un maç sonu yapmış olduğu açıklamalar değerli. Birileri reaksiyon göstermeli, liderlik etmeli derken, Nelsson haricinde kimseyi göremiyoruz. Oynadığı futbol kadar, karakteriyle de büyük. Futbolundaki sıkıntı, artık yalnız başına hareket etme durumunda olduğu.

Konu Torrent değil

Konu Torrent değil. Hatta Torrent'in Hatayspor maçındaki dokunuşlarını da beğenmiştim. Kasımpaşa maçı hayal kırıklığı oldu, Trabzonspor karşısında ise "hocalık" bir durum görmedim. Hocayla alakalı bir şey düşünmüyorum. Geldiği, konuşulduğu günlerde yazdıklarımı hatırlayın. O gün de olayın Torrent olmadığını söyledim. Süreç yanlış yönetildi ve şartların istediği teknik adam getirilmedi. Bugün olay gemiyi karaya yanaştırmak ve bir an önce sonuç almaktı. Fenerbahçe ve Beşiktaş en doğru hamleyi yaparken, sen yepyeni bir deryaya açıldın.

Galatasaray 1-2 Trabzonspor, düşer miyiz?

İlk yarıya dair ne kadar iyi şey yazdıysan, 2. yarıda her şey çöp. Bu takım basit hata yapmaya çok müsait ve artık bunun tanımı "hata" mı olmalı onu da bilmiyorum. Aynı hatalar sezon başından bu yana tekrarlanıyor. 2 basit hatayla 2-1 kaybettin. Son 3 maçta 4 kez öne geçip, 3 maçı da kaybettin. Bu kafayla düşersin de. Saha içinde karakter koyabilecek, lider olacak isimlere ihtiyacın var. Kopma başlayınca önünü kimse alamıyor.

Feghouli'ye dahi beklenti duyar haldeyim, ayıklar mi bu süreci?

Feghouli'ye dahi beklenti duyar haldeyim. Eldeki malzeme belli, mental anlamda düşmenin yanında, kalite de aşağı doğru çekildi. Şu dönem biraz da "tecrübe" ararken, birilerinin sahneye çıkması lazım. Henüz transfer gelmediğine göre, mevcut isimlerden kim parlar diye düşünüyorum. İş de dönüp dolaşıp Feghouli'ye geliyor. Cezayir erken elendi ve o da takıma döndü. Cezayir performansının kötü olduğu söyleniyordu. Normalde onun iyi Milli Takım performanslarını biliriz de, bu sefer iyi değildi.

Kiralamanın amacı ayrı da, bu yükseliş Galatasaray'da olamaz mıydı sorusu

Galatasaray'da en önemli gündem, Süper Lig'de kiralık olarak oynayan futbolcuların yükselişi. Kiralamanın amacı "futbolcuların yükselişi" ise amacına ulaştı. Peki bu yükseliş Galatasaray'da olamaz mıydı dersek apayrı bir tartışma konusu açmış oluruz. Yunus Akgün, genç isim. Geçen sezon Adana Demirspor'da "ben buradayım" demişti ama bu performansıyla kıyas dahi edilemez görüntüdeydi. Montella dönemi, Süper Lig'in "en iyi futbolcu" ödülüne yakışır bir performans gösterir oldu.

6 numara transferi çok şeyi kapatır derken, hamle ihtiyacı her geçen zaman artıyor

6 numara transferi çok şeyi kapatır derken, hamle ihtiyacı her geçen zaman artıyor. Bazı futbolcuların gerilemesi neredeyse durdurulamaz halde. En temelde de orta saha problemi var. Orta sahan kadar varken, bu eksiklik kaynaklı sorun yaşıyoruz. Buna mühendislik hatası da diyebilirsiniz, başka bir şey de. Futbolcu kalitelerine takılmıyorum da, eksiklik oluştu. Futbolcular da gerilemeye başlayınca görüntü iyice kötüleşti.

Torrent gelince olur mu diye yine düşündüm, yine olmadı

Sadece 2 maçı var. 2 maç üzerinden mi yorumluyorsunuz diye sorulsa, maalesef öyle diyeceğiz. Özellikle de ilk 11 başladığı Kayserispor maçı. O kadar kötü, dağınık ve özellikle güçsüzdü ki, ilerisi adına hiç ışık vermedi. Potansiyeli var, bu da biliniyor. En azından topun kıymetini biliyor, ilişkisi iyi. Tabii bir 6 numara için yeterli mi derseniz, ayakta kalamadıktan sonra anlamı kalmıyor ki. Gedson Fernandes'e odaklı kaldık ve gün sonunda "biri gelsin de" dediğin an plansız iş yapmış oluyorsun.

Okan Kocuk, Şu an Galatasaray adına en güçlü figürlerden biri

Şu an Galatasaray adına en güçlü figürlerden biri Okan Kocuk. O kadar iyi sezon geçiriyor ki, Galatasaray da kalesinde büyük sorun yaşarken, dönüşü hiç olmadığı kadar bekleniyor. Giresunspor'a gidişi de çok sorgulanan konulardan biri. Kiralık gitmesine değil, altının doldurulamamasına takılmıştım. Kalede Muslera var diyerek, 2. kaleciyi boş bırakamazsın. Sakatlığı geçtim, kalecilik işi de rekabettir. Rekabet seni güçlü kılar. Muslera'nın orada yalnız kalması dahi düşüşündeki temel nedenlerdendi.

Yönetim ne yapar, kulübün haklarını koruyamayacaksa ne işe yarar?

Bazısı blog'u takip etmiyor ya da beni tanımıyor olabilir. Yönetimi pakladığımı yazanlar var. Ben son dönemde ne zaman böyle bir şey yaptım? Suyun önünde durulamaz, yönetim de gidecek diyen ben değil miyim? Torrent'in şu ortamda en suçsuz insan olduğunu düşünüyorum. Fatih Terim'i sevip saymak, Torrent ülkeye adım attığı günden itibaren adamı "beden hocası" gibi nitelendirmek anlamına gelmemeli. Sneijder giderken ki Belhanda süreci gibi. Belhanda'nın ne suçu var, ya da Torrent'in. Süreci bu kadar çirkin ilerleten yönetime kızın.

4-2-3-1'i Alpaslan Öztürk / van Aanholt merkezi ile oynamak hayal kırıklığı oldu

İlk 11'i görünce, 3'lü savunma gibi bir şey düşündüm. Hatayspor maçının 2. yarısı gibi. Bekleri biraz daha özgür kılıp, arkaya sarkmaya çalışacak rakibi durdurmak adına bir hamle diyelim. 3'lü savunmaya dönmek de asla bir savunma hamlesi değildir. Hatayspor karşısında, 3-4-1-2'ye dönüşün ardından gerçekleşen hücum organizasyonlarını hatırlayın. Böyle bir hamle beklerken, 4-2-3-1'i Alpaslan Öztürk / van Aanholt merkezi ile oynamak hayal kırıklığı oldu.

Galatasaray 1-3 Kasımpaşa, mental anlamda sıfırlamış bir takım

Mental anlamda sıfırlamış bir takım. İşin kötüsü de, Fatih Hoca adına rövanş kovalayan taraftarlar var ve neredeyse kötü sonuçtan keyif alanı dahi göreceğiz diyeceğim. Belki de vardır, bilmiyorum. Torrent'i bu maç özelinde eleştireceğim de, öncesinde de çok değişik bir şey izlemiyorduk. Torrent'i eleştireceğim nokta da, Hatayspor karşısında sonuç alamasa dahi dokunuşlarını beğendiğim o adam nasıl oldu da bu maç ezber işler yapmaya döndü. Arda Turan ile neyin maçını çevirmesi? Giresunspor maçında biz bu durumu eleştirmiyor muyduk?

Sinan Bolat & Galatasaray, neresinden tutarsan tut planlama hatası

Başka çıkar yol yok. İrfan Can Eğribayat'ı konuşuyorduk ama pahalı. Okan Kocuk'un geri dönmesi en olur iş derken kimse Giresunspor tarafını konuşmuyor. Hadi kiraladın, "geri çağırma" maddesi koymazsan böyle elin kolun bağlı kalırsın. Adamlar kiralama ücretini ödemiş, performans alıyor. Ocak ayında geri neden bıraksınlar. Kendi futbolcunu geri döndürmek için para mı vereceksin? Neresinden tutarsan tut planlama hatası.

Galatasaray'la FM 22 #1; Borcu sıfırlamak için çıktık bir yola

FM 22'de yeni bir meydan okuma diyerek, Galatasaray'ın borcunu 0'lamak için çabalıyorum. Bunu da taksitle transfer yapmayıp, kiralamayı da yasaklayarak gerçekleştirme hedefim var. Futbolcuyu parlatıp satmak, devamında da boşalan yeri de takım içerisinden çözmeye çalışacağım. Meydan okumanın en güzel yanı da bir noktadan sonra yabancı transferini bütünü ile yasaklayıp, tamamen yerli futbolcularla oynamak olacak. Tabii bunun için birkaç sezon geçmeli.

Maalesef bir kesim oluştu ki, Torrent başarısız olsun diye bekliyor

Maalesef bir kesim oluştu ki, Torrent başarısız olsun diye bekliyor. Fatih Terim'in intikamını bu şekilde kovaladıklarını zannediyorlar da, hocanın "aslolan Galatasaray" dediği ortamda onlar tam aksine hareket ediyor. Galatasaray başarısız olsun diye bekleyen insanlar yoktur diye düşünüyordum, maalesef varmış. Hatayspor maçının ardından, henüz 4-5 gündür takımın başında olan teknik adamı yerden yere vurmak adına beklemeyeceklerdi. 

Riera'nın Galatasaray'dan neden ayrıldığını anlamamıştım da

Riera'nın Galatasaray'dan neden ayrıldığını anlamamıştım da. Pro lisans sahibi, bu işe ciddi kafa yoran ve bir yerlere gelmeye çalışan antrenörlerden. Galatasaray'ın yardımcı antrenör kalitesi bu sezon 0'dı da, geçen sezon yine belli bir seviyesi vardı. Riera da beklenti duyduğumuz, iyi iş çıkardığını düşündüğümüz isimlerdendi. Bu sezona girerken, Riera'nın Galatasaray'dan kendi isteğiyle ayrıldığı söylenmişti. Kendi isteğiyle ayrılmış olsa, 6 ay sonrasında neden geri dönmek istesin. 

Emre Kılınç'ın bu görüntüsünün ardından sağ kanat transferinden vazgeçtim

4-2-3-1'e dönüşü bekliyordum. Kafamda da 11 için isimleri yazarken, Emre Kılınç yerine Morutan'ı düşündüm. Emre Kılınç'ı düşünürken dahi, orta sahada oynar diye bekliyordum. Orta sahaya bakınca da, topla dikine çıkabilecek, savunma arkasına sarkabilecek profilde. Torrent de bu tarz orta sahaları tutuyordu. Kanatta başlamasını, başlasa dahi iyi oynamasını çok beklemiyordum. Galatasaray'da sağ kanatta oynarken gösterdiği performanslar şu ana kadar kötüydü. Ta ki bu maça kadar.

Hiçbir başarı tesadüf değil

Hiçbir başarı tesadüf değil. Tıpkı Kerem Aktürkoğlu'nun başarısının tesadüf olmadığı gibi. Oyun repertuarı her geçen zaman daha da gelişiyor. Bu da olası bonservisine artı değer katmak demek. Hafta içinde Kerem Aktürkoğlu'nun paylaşımında attığı golü gördük. Hatayspor maçında attığı frikik golünde de top aynı yere, aynı şekilde gidiyor. Galatasaray'ın kanayan yaralarından biri daha. Kerem Aktürkoğlu öncesi en frikik golünü kim atmıştı? 2 sezon önce Emre Akbaba / Göztepe deriz, orada da kaleci hatasından bahsederdik. O golün öncesini de ben hatırlamıyorum.

Amadou Diawara & Galatasaray, tam bir fırsat kiralaması

Diawara ismi yaz döneminin son günlerinde de gündeme gelmişti. Hatırlayın, orta saha arayışı üst noktadaydı ve her yere saldırıyorduk. İtalya'dan çok ciddi kaynaklar bu transferi yazmıştı ama o dönem Diawara'nın Roma'dan ayrılmaya sıcak bakmadığı söyleniyordu. O günden bu güne forma bulamamaya devam etmekte ve rotasyonun dip noktalarında. Tam bir "fırsat kiralaması" diyelim. 6 numara ararken şu ortamda daha iyisini bulmak zor.

Kaleci, 6 numara ve forvet transferiyle birlikte bu gemi karaya yanaşır

Gelelim transfer konusuna. Fatih Hoca dönemi de gerekiyordu, Torrent dönemi de. 2 hocanın farklı düşünceleri olabilir. Şu an Torrent başta ve Hatayspor maçına bakarak nasıl bir oyun oynamak istediğine yönelik fikrimiz var. Az çok eksikleri biliyorduk da, düşünceler kafalarda sabitleşti diyelim. Bana sorarsanız, kaleci, 6 numara ve forvet transferiyle birlikte bu gemi karaya yanaşır. Eskiden sorsanız daha farklı ihtiyaçlardan bahsederdim, mesela sağ kanat gibi. Şu an ise bu 3 pozisyondan bahsederim.

Galatasaray'da penaltı kullanma işi çok büyük bir laubalilik

Galatasaray'da "penaltı kullanma" işi çok büyük bir laubalilik. Fatih Hoca döneminde de böyleydi, bugün de aynı. Bu takımın eminim ki penaltıcısı vardır, maçtan önce belirlenmiştir. Penaltı anında ise kutusunda büyük hisseden futbolcu o topu alıyor ve penaltıyı kullanıyor. Genelde de penaltılar kaçıyor. Penaltı konusunda akıl almaz kararlar alındığı da oluyor (geçen sezon Denizlispor deplasmanında Emre Akbaba'nın kullandığı penaltı gibi), bazen de "iyi hissediyorum" diyerek penaltı kullananlar da.

Kaybetmiş olsak da, Torrent'in kötü başlangıç yaptığını düşünmüyorum

Takımın başına geleli 4 gün oldu ve bu kadar kısa sürede dokunuş yapabilmek zor. Taktiğe dokunmayı seven bir teknik adam. Bilmediği bir lig ve ortam. Çoğu noktada da fazlasıyla gerilemiş bir takımın başına geliyorsun. Belki de herkesten fazla zamana ihtiyacın var ama bir yandan da sonuç almak zorundasın. Hatayspor maçına dönersek, çok büyük değişiklikler beklemiyordum. Öyle dokunuşlar oldu ki, beklediğimin ötesinde diyeyim.

Hatayspor 4-2 Galatasaray, İsmail Çipe'den Torrent'e hoş geldin

Kaybetsek de uzun zaman sonra reaksiyon gösterdim. Üzülmek, sinirlenmek de benim adıma reaksiyon. Savunma tarafında değişen bir şey yok da, hücum dokunuşlarını gördüm diyebilirim. Şu maça 4-2-3-1 başlamak, 2-1 öndeyken 3'lü savunmaya dönmen dahi dokunuştur. 3'lüye dönmek de doğru karardı, 2-2'ye bakmayın. Kanatlarda açık veriyorsun, en azından stoperi 3'leyerek rakibin bu kontralarına karşı önlem düşündün. Deniyorsun, bu iyi bir şey. Torrent geleli henüz 4 gün oldu. 

Pas oyununa çok da uygun olmayan bu takımı nasıl o oyuna uyduracak?

4-3-3, 4-2-3-1 ya da başka bir formasyon. Artık bunlara takılmamak gerekir. Belli bir dizilişte oynayacağımızı düşünmüyorum. Torrent, ligi tanımaya başladıkça, bazı ciddi maçlar adına farklı dizilişleri bizlere izletebilir. Burada esas nokta takımın felsefesi ve oynamak istediği oyun. Hocanın geçmiş yıllarda "pas oyunu" üzerinde durduğunu görüyoruz. Savunmadan kısa paslarla çıkmak, daha organizasyon dahilinde gelişecek hücumlar, atılan gollerin ağırlıkla rakip ceza sahası içinden gelen vuruşlarla gelmesi gibi düşünceleri var.

Sofyan Amrabat & Galatasaray, fırsat adı altında düşünelim

İsim geçmişte medyada yer almıştır da, bugünlerde görmedim. Biraz "fırsat" adı altında yazayım dedim. 6 numara arayışı varken, karşımıza çıkabilecek fırsatları değerlendirmek gerekiyor. Sofyan Amrabat da o fırsatlardan biri olabilir. Fiorentina kendisini kadroda düşünmüyor ve yolların ayrılması "kiralık" olarak olası olabilir. Bonservisi şu aşamada bizi aşabilir de, futbolcu düşüşte ve Ocak ayındayız. Şu dönemde "kiralama" düşüncesi fırsat gibi.

Assunçao sürprizi gelecek diye düşünüyorum

Arda Turan, Luyindama ve Babel maç kadrosunda yoklar. Hafif sakatlıkları oldukları söylense de, geçen hafta kadrodalardı. Arda Turan'ı bilmem de, Luyindama ve Babel'i göndermek istiyorlar. Arda Turan ise geçen hafta fizik durumu ile hiç olumlu mesaj vermemişti. Henüz transfer de yapamadık ve eldeki isimlerle yola devam edeceğiz. Hatayspor maçı kadrosunda stoper alternatifi görünmüyor, tek sorun bu gibi.

Álvaro Sanz & Galatasaray, Torrent'in transfer ağı

Torrent'in transfer ağıyla alakalı daha önce konuştum. Barcelona da o ağın en başında. Daha önce çalıştığı iddialı takımların ya da liglerden düşünülmeyen isimlere bakmak lazım. Gelişimi beklenen, daha genç isimler adına da bu geçerli. Yellow Red Wall'da okuduğum ve onların çevirdiği bir dış haberde, Torrent'in Xavi'den Alvaro Sanz'ı kiralamak adına talepte bulunduğu yazılmış. Futbolcu 20 yaşında ve Barcelona B forması giyiyor. Bu sezon toplamda 19 maçı var ve genelde 90 dakika sahada kalmış.

Emre Kılınç'ı orta sahada yeniden kazabilmek elimizi güçlendirir

Emre Kılınç, Sivasspor dönemi değerli bir futbolcuydu. Mert Hakan Yandaş ile birlikte müthiş bir çıkış yakaladılar ve biri Galatasaray'a, diğeri Fenerbahçe'ye transfer oldu. Emre Kılınç'ı kanatlarda beklerken, orta sahaya çekildi ve orada kendi potansiyelinin üzerine çıktığını gördük. Taylan Antalyalı'nın 6 numaraya çekilmesi gibi, Emre Kılınç'ın da 8 numaraya çekilmesi müthiş olaydı. Bu imzanın sahibi de Fatih Terim'dir.

Ross Barkley & Galatasaray, ister istemez kiralık kapısı yeniden açıldı

Transferde ister istemez "kiralık" kapısı yeniden açıldı. Kira ücreti vermeyelim, maaşın bir kısmını ödeyelim ve futbolcuyu hayata döndürmeye çalışalım düşüncesi. Geçmiş yıllarda da, özellikle ffp kaynaklı bunu uygulamak zorunda kalmıştık. Bu dönem ffp zorlaması olmasa da, ekonomik anlamda sıkıntılar var ve çok da bonservis ödenmek istenmiyor gibi. Takımın yaş ortalaması ve maliyeti düşürülmüştü. Şimdi bunun üzerine birkaç tecrübe hamlesi hedefleniyor gibi.