Galatasaray, kupa kazanmaya alışık, daha doğru tanımla "bağımlı" bir takım

Sezonun ilk resmi maçı yaklaşırken, "geçen sezon şampiyon olan kadroyu" onurlandırma adı altında bir 11'le sahada olacak gibiyiz. 8 numara yetişmedi, bunu da bekliyorduk. Şampiyonlar Ligi play-off'una yetişir mi ondan da emin değiliz. Sağ beki yetiştirdik ama görünen o ki Beşiktaş karşısında kulübede olacak. Bunu anlamıyorum mesela. Transfer yetişmedi diyoruz da, yetişenin 11 oynaması da belli bir süre alıyor. Okan Hoca'da bu var, ayağının tozuyla sahaya atmıyor. Jelert'in Beşiktaş karşısında 11 oynaması gerektiğini düşünüyordum ama bekler Kaan Ayhan / Köhn olur.

3 ayrılık bize toplamda 15 milyon avro kazandırdı

3 ayrılık bize toplamda 15 milyon avro kazandırdı. Emin Bayram 4, Tete 4.75, Zaniolo 6.4 milyon avro. Belki büyük bir satış gelmedi ama 15 milyon avro da güzel para. Yaz transfer dönemi başlarken, büyük bir satış beklentimiz vardı. Barış Alper Yılmaz, Davinson Sanchez, Kerem Aktürkoğlu, Nelsson gibi isimler özelinde satış gelir diyordum. İyi ki kalmadı ve kadroyu koruduk bu arada. Ağustos ayında umarım bir sürpriz yaşamayız ve kadroyu korumaya devam ederiz. Zaten transfer yapamıyoruz. Bu sezon en önemli gücümüz "kadro istikrarı" olacak.

Emin Bayram açısından da, Galatasaray açısından da fecaat

Emin Bayram ile alakalı süreci uzun uzun yazmıştım. Benim için 2'ye ayrılan bir konu. Emin Bayram açısından baktığımda, Westerlo için niye yanıp tutuştuğunu asla anlamayacağım. Potansiyeli olan ve iyi kötü bir piyasa sahibi futbolcusun. Galatasaray'da oynayamayacağını düşünüp, ille gitmek istiyorsan, daha iddialı bir takıma transfer olabilirdin. Westerlo için gemileri yakmanın adı "konfor alanının dışına çıkmaktan korkmaktır". Galatasaray açısından bakarsam da "yönetim zaafı". Gün sonunda iyi gibi görülen transfer şartlarına bizi maalesef alıştırdılar. İlk etapta daha komik rakamlar konuşuluyordu ve taraftarın isyanıyla birlikte süreç bu noktaya geldi. Bir anlamda Emin Bayram'ı peşkeş çekeceklerdi.

Kontrat #27; Yusuf Yazıcı

Sezon bitimi bu ismi konuştuğumuzda, Galatasaray rotasyonunda yeri var diye düşünüyordum. Hücum adına ne kadar joker olsa da "mevkisizliği" sıkıntısını bilerek bunu yazıyordum. Yabancı sayısı 12'ye düşmüş, mevcut yerli rotasyonunu yükseltmemiz gerektiği zamanlar. Euro 2024, Yusuf Yazıcı ve Zeki Çelik konusunda düşüncelerimi tekrar eski haline getirmişti. Kötü turnuva geçirmeleri bir yana, Galatasaray'ın beklentisini de düşünerek bu transferlere soğuk bakmaya başladım. Sonrasında yabancı sayısı 14'e çıktı, ilk 11'de yerli kullanma zorunluluğun yok. Mevcut yerli rotasyonunun da, özellikle "hücum" noktasında fazlasıyla yeterli olduğunu düşünüyorum.

Kontrat #26; Gabriel Sara

Orta saha transferi için vites düşürüldü gibi haberler okuyorum. Umarım gündemi soğutmaya yönelik bir haberdir. Galatasaray'ın 8 numara ihtiyacı bugün ortaya çıkmadı, 1 yıldır konuşuyoruz. Senin o alternatifi çoktan belirleyip, işi bitirmen gerekiyordu. Ağustos ayını görmek üzereyiz yine. Bakın görün, günler günleri kovalayacak. Ağustos 15'e ineceğiz, oradan da Ağustos'un son günlerine. Bunun adı kumardır. Olmadık bir fırsat çıkar karşına ve iyi ki bekledik diyebilirsin. Ya da gün sonunda Vecino mu Ndombele mi ikilemi arasında kalırsın. Galatasaray'ın 8 numara transferinde kumar oynayacak lüksü olmadığını düşünüyorum.

Dubois'i aklama çabası içine girdiler

Tüm muhabirler için değil de, bazısında amansız bir "Dubois" aklama çabası var. Özellikle de eskinin muhabirlerinde diyelim. Yönetim onlara "haber" adı altında bir şeyler veriyor, onlar da habercilik adı altında yazıp çiziyorlar. Yönetim ne derse, ne isterse onu yapıyorlar. Siz haber yapın, yorumu biz yaparız. Haberciliği bırakmışlar, yorum yapıyorlar, analiz kasıyorlar, daha da vahimi "taraftara ayar vermeye" çalışıyorlar. Algı oluşturma peşindeler de, taraftar yemiyor işte. Herkesin ne olduğunu en iyi taraftar biliyor.

21 yaşında, ciddi bir çöküş hikayesi

21 yaşında, ciddi bir çöküş hikayesi. Böyle bir yorum için erken mi demeyin, şu yaşta Rusya'ya gitmeyi göze alan çökmüştür. Gittiği takım da Zenit, Cska Moskova falan değil. Rusya'yı mahremiyet bölgesi diye nitelendiriyorum. Oraya giden, gözden iyice uzaklaşır. Kazımcan Karataş için 500 bin avro kiralama bedeli + 1.5 milyon avro'luk satın alma opsiyonundan söz ediliyor. Kadronda düşünmediğin bir futbolcu olsa da, Rusya'ya göndermek için de rakam düşük. En azından opsiyon bedeli koyma. Olur da futbolcu parlarsa üzerinden, elini daraltıyorsun.

Belki henüz geldi ama Beşiktaş maçına 11'de başlamak zorunda

Beşiktaş maçı öncesi sağ bek hamlesini yetiştirmek önemliydi. Belki henüz geldi ama Beşiktaş maçına 11'de başlamak zorunda. Elde büyük bir bek krizi var. Takıma geç katılan Milli oyuncuların yükleme süreci devam etmekte, haliyle de yorgunluk var. Kaan Ayhan'ı o maçta sağ bek düşünmek zor. Köhn'ü ise her koşulda sol bek düşünmek zor ama onun durumu mecburiyet. Dubois'i denkleme bile yazmam. Sol bekte de gördük işte, bu seviyeyle alakası kalmamış. Jelert haliyle ilk maçını Beşiktaş karşısında oynamak zorunda. Henüz yeni geldi diyerek, bu maçta kenarda tutarsak, gidişat içinde "kurtarıcı" olarak ona dönmek zorunda kalırız ki, bu iyi bir senaryo olmaz.

Galatasaray 0-2 Parma, hazırlık maçlarına gereksiz anlamlar mı yükleniyor?

Takıma geç katılan Milli oyuncuların hazır olması adına bir süre daha var. Parma karşısında oynayan Milli oyuncular, takımın kötüleriydi. Hazır değiller belli ki, yükleme safhasındalar. Beşiktaş maçı öncesi tempolu, riskli bir futbol da beklemiyordum. İlk 11 bazında, Beşiktaş maçının provası yapıldı. Galatasaray'ın bildiğimiz oyununun aksine, ön alan baskısı yoktu ve yerleşik savunmayı denedik. Rakibin baskısında ise geriden iyi çıkamadık ve çok sayıda pozisyon verdik. Hücumda kaptırılan toplarda geriye koşamamak da temel problem.

Kontrat #25; Richard Ríos

Sağ bek transferi tamam, sıra 8 numaranın. Sağ bek için "yatırım" hamlesi yaptık diyelim. Jelert için ciddi bir bonservis ödense de, geri dönüşü çok daha büyük olabilir. 21 yaşına göre de arkasında müthiş bir maç tecrübesi var. 8 numaraya dönersek, tercihim yine yatırımdan yana olurdu. Belli bir yaş aralığında, sonraki satışının mümkün olacağı bir ismi isterim. Bu transfer için ciddi bir bütçe ayrıldı diye düşünüyorum. Başta para yok diye düşünürken, sağ bek için 9 milyon avro'yu gördükten sonra, 8 numara adına beklentim yeniden arttı. Bonservis anlamında maddiyattan kaçınılmazken de, en iyisi olsun istiyor insan. Belli bir süre daha bu süreç devam edebilir.

Tozlanmış parçalı #81; Umut Bulut

Türk futbol tarihinin en saygı duyulması gereken futbolcularından biri. Umut Bulut denildiğinde "istikrar" beraberinde gelir. 41 yaşına kadar futbol oynadı ve eforlu, çalışkan bir futbolcudan bahsediyoruz. 41 yaşında Sarıyer forması giyerken de ön alandaki baskısından, mücadelesinden ödün vermedi. Volkan Demirel'e "seni en çok zorlayan forvet kim" diye sorduklarında, Umut Bulut. Çok hareketlidir çünkü, öngörmek zordur. Hakkının yeterince teslim edildiğini düşünmüyorum. Herkesin üst düzey yetenek olmasına gerek yok. Bu tarz askerler de olmazsa olmazın.

Zaha ve Ziyech kalitesinde futbolcu almak kolay mı?

Galatasaray'ın çok iyi bir kadrosu var. İsim isim bakınca da profiller büyük. O büyük profillerin bazısı, geçtiğimiz sezon beklediğimiz katkının uzağındaydı. Etki ettikleri anlar elbette var da, istikrar bulamadık. Zaha'nın kazandırdığı maçlar var elbette, özellikle ligin ilk yarısında. Ziyech de ligin son haftalarında sahne aldı ve çok kritik goller attı. Genele bakınca, mutlaka çok daha iyisini bekliyoruz. Bu yüzden de "kamp" dönemini önemsiyorduk. 2 futbolcunun da mesajı takımda kalma yönünde ve harika bir kamp dönemi geçiriyorlar. Haliyle de bence en büyük transfer onlar.

Tete'nin Panathinaikos'a gidişi elbette piyango

Tete'nin Panathinaikos'a gidişi elbette piyango. 4.750.000 avro bonservis, Fifa'nın kestiği 2.5 milyon avro'dan kurtulma gibi faktörler var. İş öyle bir yere gidiyordu ki, gün sonu x Anadolu kulübüne maaş karşılamalı kiralar mıyız diye düşünenler vardı. Tete konusunda fikrim belliydi. Etiketi olan, genç bir futbolcu. Shakhtar günlerinin üzerinden de sadece 1.5 - 2 sezon geçti. Shakhtar günlerindeki potansiyeli biliyoruz ve bunun üzerinden hala yatırım yapacak kulüpler vardı. Galatasaray'ın da en kötü ihtimalle 4-5 milyon avro kazanabileceğini bekliyordum. Bu satış beni şaşırtmadı.

Ocak ayında da Brezilya kulüpleri geliyordu sana ve 7-8 milyon avro'lar konuşuluyordu. Tete, en başından bu yana Brezilya'yı istemedi. Brezilya'ya gitmesi, bir daha Avrupa'ya dönememesi anlamına geliyordu. Bu kapıyı kapatmamak adına da, Avrupa'yı zorladı. Panathinaikos onun için bir şans. Ciddi bir yatırım, 10 numarayı da vermişler, beklentileri var. Tete, bugün de potansiyelli bir futbolcu. Yunanistan Ligi'nde yeniden doğarsa şaşırmam ama bu durum da Galatasaray'ı bağlamaz. Ronaldinho'dan esintiler sunuyorum diyordu ya, isterse daha iyisi olsun. Galatasaray'da yapamadı.

Tete konusunda hayal kırıklığım büyük. Performans bekliyordum. Shakhtar dönemi potansiyelini biliyoruz. O gün için Galatasaray'ın hayal edemeyeceği bir futbolcuydu. Galatasaray'da ise tarihin en kötü kanatlarından birini izledik. Boş kaleye şut atamaz, çalımla işi yok, patlayıcı özelliği kalmamış bir futbolcuydu. Yaşı genç ama 35 yaşındaki, hızını kaybetmiş bir kanat edası var diyeceğim de, Mertens gibi isimlere ayıp olacak. Tete'nin lig performansı Yunus Akgün'ün, kamp performansı ise Yusuf Demir'in bile gerisindeydi.

Planlama hatası olduğu da doğru bu arada. Ziyech'i alırken eminim ki forvet arkası düşünülerek hareket ettiler. Ziyech ise sağ kanatta oynamak isteyince, Tete taca çıktı. Tete'yi alıyorsan, 11 için düşünürsün. Bonservisi dahi olmasa, bu maliyete alternatif olmaz. Tete'nin sezon başlangıcı fena değildi yoksa. Kopenhag'a golü de değerliydi ama orada kaldı. Sonrasını konuşmayalım zaten, bir anlamda futbolu unuttu. Rashica tutulmadı da niye Tete alındı demiyorum, o gün için denenebilir işti. Bugün olsa yine denerim. Tete'yi tutturmuş olsan, 25 - 30 milyon avro'ları konuşurdun. Tutturamadın, yine 4-5 milyon avro arasını gördün. Zarar ettirmeyeceği çok açıktı.

Elias Jelert, Galatasaray'da

Doue'nin adı Galatasaray'la anılıp, transferi gerçekleşecek gibi görünürken de yazdım. Jelert'in sağ bek için daha doğru bir transfer olduğunu düşünüyordum. Doue'nin atletik özelliği, hızı, fiziği mutlaka farklı bir yerde ve hocanın da önceliği bu yönde olabilir. Yine de Jelert'in yabana atıldığını düşünüyordum. Doue'nin potansiyeli var ama yeni yeni oynayan bir futbolcu. Jelert ise 21 yaşının arkasına çok sayıda maç tecrübesi bıraktı. Nelsson'un Galatasaray'a geldiği günü hatırlayın. Genç futbolcuydu ama "tecrübe" tarafında hiç sorun yaşamadın, ayaklar titremedi.

Galatasaray 2-1 Lecce, ön alandaki 4'lünün keyfi çok yüksekti

İlk 11 daha derli toplu bir hal alınca, istediğin oyunu da oynuyorsun, doğal olarak kaliten de artıyor. Lecce, önemli bir sınavdı ve ilk yarıdaki oyunla da felsefemizi net şekilde yansıttık. Geçen sezon ligin 2. yarısında, Ziyech ve Zaha'nın aynı anda 11 oynadığı bir maç vardı. Fizik olarak çok kötü bir görüntü vermiştik. Lecce karşısında ise Ziyech ve Zaha aynı anda 11 oynarken, fizik olarak geçen sezonun üzerine çıktıklarını gösterdiler. Çok istekliler ve bu istekleri de ön alan baskısında iş gördü. Rakip ceza sahası çevresinde çok fazla top kazanıp, ısrarla pozisyon üretildi.

Lecce ve Parma maçları, resmi maçların asıl kurgusunu bize verecek

Davinson Sanchez harici Milli oyuncuların geri dönüşüyle birlikte, elde daha güçlü bir kadro var. Bek rotasyonu hala kan ağlıyor olsa da, daha dengeli 11'ler izlemeye başlayacağız. Lecce ve Parma ile oynanacak hazırlık maçlarında daha iyi bir Galatasaray bekliyorum. Icardi de devreye girecek çünkü. Sakatlığını tam anlamıyla atlattı ve patlayıcı gücünü geri kazanmaya yönelik çalışmalara da geçmişti. Geçen sezonu iyi noktada bıraktı, tatil dönemi iyi geldi ve yurt dışı kampının ilk gününden bu yana bizlerle. Icardi'nin Galatasaray forması altındaki "prime" sezonunu yaşayacağımızı düşünüyorum.

Kontrat #24; Kieran Trippier

Dış basında yer alan transfer iddialarını daha ciddiye alacağımı söylemiştim. Şu aşamada en önemli, hatta tek kaynak onlar. Trippier'in adı Galatasaray'la anılmış. Ocak ayında, Bayern Münih'in acil sağ bek arayışının en önemli adayıydı. Bir türlü bu transferi gerçekleştiremediler ve gün sonunda Boey için ciddi bir yatırım yaptılar. Trippier'i Newcastle United'den alabilmek zor olsa da, sözleşmesinin son yılına giriyor. İyi bir teklif aldığı an bu transferi ister, gerçekleşmesi önünde bir engel yok. Burada soru şu. Sağ beke yaşa bakmadan kaliteli bir transfer yapmak mı, yoksa daha genç ve potansiyel bir isim mi?

Kamp kadrosu sürprizlerle dolu değil

Kamp kadrosu sürprizlerle dolu değil. Okan Hoca, 2. kampta bu kadar kalabalık olmayacağız demesinin ardından, o kadar kalabalık olduğumuzu görüyoruz. O açıklamanın ardından, Oliveira ve Tete gibi isimler kamp kadrosunda yer almaz diye düşünenler vardı. Bu isimleri kamp kadrosuna almamak, onların değerinden düşürmüyor. Herkes görüyor sonuçta, kamp kadrosuna alınca mı değer veriyorsun. Son maçta oynatmadın ve belli ki kadronda düşünmüyorsun. Bu isimleri kamp kadrosuna alıp, yer tutmalarını sağlamayı tercih etmezdim.

Sakatlığı öngörmezsin, Linderoth misali mundar oldu diyelim

Luyindama'nın Galatasaray'la olan resmi bağı 1 Ocak 2024'te koptu görünse de, aktif olarak 2022'nin 2. yarısından bu yana piyasada yok. Antalyaspor'a kiralandığı bir dönem olmuştu ama orada da neredeyse hiç forma giyemedi. Boş geçirdiği o sezonun ardından, aktif dinlenme misali takılıyordu. Sözleşmesini fesih ettik, kendi başına idman yapıp, kulüp arıyordu belli ki ama istediğini bulamadı. 30 yaşında futbolu bırakmak zorunda kaldı. Beklenti büyüktü ama yapacak bir şey yok. Sakatlığın ardından bir daha asla eski kıvamına kavuşamadı.

Kaoslardan güçlü çıkarız ayrı konu da, niye acı çekiyoruz?

İbrahim Hatipoğlu'nun Galatasaray Youtube Kanalına yapmış olduğu açıklama yerinde gibi görünüyor da, çok geç. Sosyal medya yangını işe yaramıyor diyenler, şu açıklamalara bakarak ne kadar yerinde olduğunu görebilir. Sessiz, sakin şekilde devam etsek eminim ki hiçbir şey olmamış gibi devam edecekler. Geçen 1.5 yılda kötü yönetiliyoruz, bu bir gerçek. Son 2 sezonun şampiyonu ve sadece 2 transferle birlikte mevzuyu kapatabilecek olan Galatasaray, şu an ciddi bir kaosun eşiğinde. Kaoslardan güçlü çıkarız ayrı konu da, niye acı çekiyoruz?

Hiçbir şey yapamıyor musun, o zaman kendi sportif direktörünü yarat

Sevgili Eray Can Gencer'in biraz sitemle karışık ama doğru önerisi. Kimseyi bulamadın mı, kendi sportif direktörünü yarat. Bu iş için de Mata'dan daha iyi kim var? Kariyerinde sayısız başarı, 4 dil, uluslararası tanınırlık, çok büyük futbol aklı. Örnek sayısını arttırırım ama bence de bu noktada en iyisi Mata. Şu an Galatasaray, hiç olmadığı kadar var olmayan bir futbol aklıyla idare edilmeye çalışılıyor. İşi bilmiyor musun, getirirsin sportif direktör. O Galatasaray Liseli, o kulübe çok para veriyor üzerinden futbol yönetimi peşkeş edilemez.

Geldiğimiz, daha doğrusu gelemediğimiz nokta hangimiz için sürpriz?

Geldiğimiz, daha doğrusu gelemediğimiz nokta hangimiz için sürpriz? Ben "beklentisi olmayan" taraftaydım ve az çok olacakları biliyordum. Erden Timur sonrası bu yani. Dursun Özbek'ten Erden Timur'u alın, geri ne kalır ki? Olabildiğince akıldan ve iletişimden uzak ilerleyen süreç. Transferlerin ilk kampa yetişmeyeceğini biliyorduk. Tıpkı 2. kampa da yetişmeyecekleri gibi. Şu an "bitmiş" diye servis ettikleri transferi de bitiremedikleri bir dönemdeyiz. Niye bitiremediler mesela, cevabı olan var mı? Para mı yok, futbolcu mu ikna olmadı, kulübün inadı mı kırılamadı? Alternatifim var diyordun, Doue oluyor üzerinden ondan da vazgeçtin. Şimdi de kalktığın masaya tekrar mı oturmak isteyeceksin?

Ya savunmasını geliştirecek, ya da hücumu daha da keskinleşecek

Eksikleri olsa da, son yıllarda yakalayabildiğimiz en iyi demeyeyim de, tek sol bek. Maalesef "sol bek" konusunda çıtamız düşük. Bir türlü dolduramadık orayı. Köhn'ün potansiyeli var, haliyle de bekleme taraftarıyım. Yaş 25, genç futbolcu derken dahi düşünüyoruz ama futbolcunun geldiği yer de unutulmasın. Bundesliga 2'de 3'lü savunmaların kanat bekiydi. Burada 4'lü savunmada oynamaya alışıyor, haliyle de savunması aksayabiliyor. Hücum konusunda ise ciddi yetenek sahibi. Sağ bekte Doue gibi bir tercihin düşünülmesi, biraz da Köhn'ü dengelemek için.

Ziyech kalsın, ezberimiz daha da güçlensin

Ziyech'in menajerini aktif olarak gördükçe, transferi konusunda "acaba" sorusu ister istemez sorulacak. Bazı futbolcular için "her an ayrılabilir, sürpriz olmaz" derken, Ziyech o listede belki de ilk sırada. Galatasaray ile "zorunlu satın alma opsiyonu" devreye girmiş olsa da, kendi ayarı için düşük maaşlı bir sözleşmesi var. Ayrıca süresi de kısa. Avrupa'da daha iyi bir kontrat bulması zor da, Suudi Arabistan'a bizden önce de parlak bakıyordu. Oradan alabileceği astronomik bir teklif, Ziyech ile ayrılık anlamına gelir. Bunu ister misin derseniz, takımda kalması tarafındayım.

4-4-2'nin ayak sesleri

Icardi, 2. kampta süre almaya başladığında, bazı zamanlar konuştuğumuz 4-4-2'yi görmeyi istiyorum. En başından bu yana, Icardi / Batshuayi 2'lisinin birlikte oynayabileceğini düşünüyorum. Batshuayi, Icardi'ye alternatif olmaktan çok, onunla birlikte oynamak için geliyor diyordum. Tarz olarak bakınca, Icardi daha vizyonlu ve oyun kurucu özelliği gösterebilecek bir forvet. Batshuayi de fizik gücü ve hareketliliğiyle öne çıkıyor. Icardi derine geldiğinde ve rakip savunmayı üzerine çektiğinde, Batshuayi'nin rakip savunma arkasına koşuları iyi bir kombinasyon.

Listeyi gördük, transferleri biliyoruz diyen hikaye anlatıyordur

"Liste" adı altında bazı isimler internette dolaşıyor, bunu gördüğünü iddia eden gazeteciler de var. Yalnız öyle isimler söylüyorlar ki, birbirleriyle çok alakasız. Sağ bekten yola çıkalım. Listenin 1. sırası Wan-Bissaka, 2. sırası Assignon, 3. sırası Doue'ydi diyorlar. Wan-Bissaka ve Doue, hemen hemen aynı tarzlar da, aradaki Assignon'un onlarla hiç alakası yok. Assignon, hücum melekeleri ile öne çıkan bir sağ bek. Ortak nokta hız ve atletizm olsa da, Assignon'un savunmada yaşadığı problemler biliniyor. Okan Hoca'nın ağzından nasıl bir sağ bek istediğine yönelik cevap duymuştuk.

Galatasaray 4-1 Trencin, Batshuayi'nin yükselen uyumu adı altında bir maç

Daha derli toplu bir 11'le görüntü değişiyor. Yine eksikler var ama Nelsson ve Ziyech'in devreye girmesi, tüm taşları yerine koydu. Berkan Kutlu'yu orta sahaya çekebildin, Ziyech ile hücuma akıl kattın, kalite konuşturdun. Maça iyi girdin, ön alan baskın ile birlikte yakaladığın pozisyonlar ve kaliten ile skoru erken aldın. 30. dakikadan sonra düşmeye başladın, bu sefer rakip senin yarı sahanda basarak oyun kurdurmadı. Bu savunma hattıyla da geriden kısa pasla çıkman zor. Senin de, rakibin de pozisyonları var. Farkı fazlasıyla "kalite" belirledi.

Boey'in Galatasaray'da bıraktığı bir çıta var

Sağ bek konusu içe sindi mi dersek, bence sindi. Sonuç olarak "hocanın" istediği futbolcu geldi. Boey'in 1.5 sezon içinde yaşadığı gelişim ve geldiği konumu düşünerek, Doue'den de benzer bir beklentiye gireceğiz. 21 yaşında, geçen sezon itibarıyla göz önüne çıkmış ve potansiyel göstermiş bir futbolcu. Jelert'in ismi geçerken, arkasında bıraktığı 150 maça güveniyordum ve onun da yaşı 21. Doue'nin ise üst seviyede 35 civarı maçı var. Geçen sezon gösterdiği performans değerliydi ve yatırımı da şu an yapmak zorundasınız. 1 yıl daha beklerseniz, sizin alabileceğiniz bir futbolcu olmanın dışına çıkıyor.

Ross tarzında gerçekleştirilen transferlerden vazgeçmemek gerekiyor

Mathias Ross'u maalesef tutturamadık. Transfer olduğu dönem, getirilmiş olan u21 kuralına uyuyordu ve iyi bir yatırımdı. 3 hak vardı, Yusuf Demir ve Ross'u aynı gün transfer etmiştik. Ross geldiğinde, 4. stoper gibiydi. Nelsson / Abdülkerim Bardakcı ile güçlü bir tandem oluşturulmuştu ve Emin Bayram'ı 3. stoper gibi kullandık. Türkiye Kupası maçları başladığında, Ross'u da görmeye başladık, hatta ilk maçında gol atmıştı. 2. maçta ise şanssız bir sakatlık yaşadı ve uzun süre takımdan ayrı kaldı. Ocak ayında Kaan Ayhan hamlesi gelince de, tamamen devreden çıkmış oldu.

Kontrat #23; Elias Jelert

Dış basının gözünü seveyim. Ülke içerisinde haberler aynı, benzer isimler üzerinden dönüyoruz. Elias Jelert ismi dış basında çıktı, anında doğruluğu kanıtlandı. Kopenhag da Galatasaray'la görüştüklerini açıkladı. Bunun üzerine Galatasaray yönetimine sorup da, haberi teyit ettiren muhabirlerimiz var. Neyse, bu tarz sürpriz isimlerin ortaya çıkması daha çok hoşuma gidiyor. Sağ bekte ana odağın "potansiyelli bir genç" olduğu garantilendi artık. Oyun tarzları yorumlanır da, ana odak potansiyelli bir isim yönünde. 

Metehan Baltacı dışında savunmada elde var 0'dı

Galatasaray'ın ilk kamp döneminde savunma hattında büyük bir dengesizlik vardı. Stoper rotasyonu yoktu en başta. Nelsson ve Emin Bayram sakat, Abdülkerim Bardakcı, Davinson Sanchez ve Kaan Ayhan da Milli Takım izinlileri. Metehan Baltacı eldeki tek stoperdi, Berkan Kutlu'yu da mecburen sol stopere çektik. Berkan Kutlu orada günü idare etti de, ederken partneri Nelsson'du. Metehan Baltacı, beklediğimden çok daha iyi bir performans verdi ve neredeyse tek başına savundu. Kenardan stopere hamle yaparken de, yine devşirme hamleler vardı.

Kontrat #22; Noussair Mazraoui

Sağ bek için adı geçen isimler az çok belli. Doue'nin ismi biraz sürpriz olmuştu, diğerleri beklenen, konuşulan futbolcular. Mazraoui de onlardan biriydi. Bayern Münih'in mevcut sağ bek rotasyonunda geri plana düşünce, transferi için imkan oluştu. Kimmich, Boey, Laimer ve Stanisic gibi sağ bek kullanabilecekleri futbolcular var. Mazraoui bu rotasyonda geri planda ve Bayern Münih performansı dalgalanmaya başlamıştı. Son 2 sezonda yaşadığı ciddi sakatlıklar olsa da, orada kim sakatlık yaşamadı ki diye sormak lazım. 

Galatasaray 2-5 F. Düsseldorf, mecburi bir savunma dengesizliği

Hazırlık maçları kaybedilebilir, kiminde fark bile yiyebilirsin. Çözülür maç bir noktada, toparlayamazsın. Galatasaray, kadro olarak eksik ve bazı mevkilerde dengesiz. Nelsson ve Emin Bayram'ın sakatlıklarıyla birlikte bir anlamda stopersizsin. Metehan Baltacı, tek başına savunma yapmaya çalışıyor. Dubois gidecek, Berkan Kutlu bir daha stoper oynar mı zor. Metehan Baltacı da şu an kağıt üzerindeki 5. stoperin. Batuhan Şen de apayrı problem. Günay Güvenç'in Türk altyapısı sayılmaması üzerine, Avrupa listesi için altyapıya dönelim diyorum da, o iş de imkansızmış. Bu ortamda 5 gol yersin yani.

Kerem Aktürkoğlu'nu takımda tutmak, en büyük transferlerden olacaktır

Kerem Aktürkoğlu, büyük bir Fatih Terim mucizesi. Alt ligin derinliklerinden bulup, transferi ile bizzat ilgilenip, şampiyonluk virajının alındığı günlerde de ısrarla şans vererek, Galatasaray ve ülke futboluna bir yıldız kazandırdı. Kerem Aktürkoğlu'nun Galatasaray'da boş bir dönemi olmadı. Geçen sezonu çok eleştirilirken, orada dahi tabelası var. Kerem Aktürkoğlu, golle yaşayan bir hücumcu ve Galatasaray'ı yıllar içerisinde sırtladı. En istikrarlı futbolcularımızın belki de ilk sırasında. Geçen sezon aldığı tepkinin manasızlığını da her fırsatta dile getirdik.

Oğuz Aydın'ı Fenerbahçe'ye kaptırırsan bunun adı "çalımdır"

Oğuz Aydın'ı Fenerbahçe'ye kaptırırsan bunun adı "çalımdır". Çok açıktır cevabı, kılıf aramaya gerek yok. Zaha, Tete, Ziyech, Yunus Akgün, Kerem Aktürkoğlu, Barış Alper Yılmaz diye kanat listesi sayıyorlar. Bu liste bugün ortaya çıkmadı, dün de vardı. Sen de Oğuz Aydın'la "dün" ilgilenirken, bu isimler kadrondaydı. O zaman niye ilgilendin? Belli ki hoca istedi, sen de transferi zorladın. 1 ay sürdü, hatta 1.5 ay diyelim. Dursun Özbek, bu transferle bizzat ilgileneceğim demedi mi, Alanya'da tatilini yaparken bizzat görüşmelerde bulunmadı mı? Bunu da mı yalanlayacaksınız?

Kontrat #21; Wendel

Galatasaray'da para olmadığına inanmaya başladım. Transfer yapmamanın başka bir yanıtı yok çünkü. 8 numara ve sağ bek ihtiyacın bugün ortaya çıkmadı. 8 numarayı 1 yıldır, sağ beki ise 6 aydır konuşuyorsun. Elinde iyi ve kaliteli bir kadro var, eksilmemiş olmak değerli ama 11'ine 2 nokta atışı gerekirken, hedeflerini çok daha öncesinden belirlemiş olman gerekiyordu. Biz ise bu hedefleri "doğaçlıyor" gibiyiz. O an önüne kim düşerse hedeftir diyoruz. Plan, program olduğuna inanıyorum. Planın olsa, 14 Temmuz'u görmemiş olurdun.

Taylan Antalyalı'nın kamp kadrosunda yer alması benim için sürprizdi

Taylan Antalyalı'nın kamp kadrosunda yer alması benim için sürprizdi. Okan Hoca, ilk göreve geldiğinde dahi onun üzerinde çok durmamıştı. Emre Kılınç, Emre Akbaba gibi isimleri düşünürken, Taylan Antalyalı'yı denkleme almamıştı. Geçen 2 sezonda, Taylan Antalyalı için de bonservisli bir teklif gelse takımdan gönderilirdi. Önce Ankaragücü, sonrasında Samsunspor'a kiralandı. Samsunspor günleri ciddi bir sakatlıkla başladı, ligin 2. yarısından itibaren ise vites arttırdı. Samsunspor'un ligde kalma yarışının son virajında katkısı büyüktür.

Yöneticilik "iş bitirme" sanatıdır

Yöneticilik "iş bitirme" sanatıdır. Galatasaray gibi bir markayı yönetiyorsunuz. Yani rakiplerinizden daha öndesiniz. Elbette parayla kapı açılacak da, bazısının tek gayesi "para" olmuyor. Galatasaray adı burada devreye girmekte. Biraz da yöneticilik maharetiniz olup, istediğiniz futbolcuya bu markayı en iyi şekilde anlatacaksınız. Bunu Erden Timur yapabiliyordu, bakalım futbolun yeni yöneticileri yapabilecek mi? Batshuayi ile iyi başlayan süreç, şu sıralarda olabildiğince ağır işliyor. Çok sayıda transfere ihtiyacımız olmaması "zamanımız var" intibahı uyandırsa da, aslında o kadar zamanın yok.

Oliveira, Dubois ve Tete, bu seviyenin çok gerisinde

Elde 17 tane yabancı var, 2 tane daha yabancı futbolcu transferi geleceği söyleniyor. Sağ bek ve 8 numara olacak onlar da. 12 yabancılı düzen değişmez bu arada, o sayı artmaz. Planları 12 yabancı üzerinden yapınca da, 7 tane yabancının takımdan ayrılması gerekecek. Ross, Cicaldau, Morutan, Oliveira, Dubois, Tete'nin takımda kalacağını düşünmüyorum. Oliveira, Dubois ve Tete, LASK karşısında kötü bir maç çıkardılar. Bundan sonraki süreçte yine denenirler mi bilmiyorum. Denenseler de beklentim yok, seviyenin gerisindeler. 

LASK karşısındaki hesapta olmayan kazanımlar, Metehan Baltacı ve Yusuf Demir

Söylediğim gibi, özellikle ilk hazırlık maçlarında "kazanımlara" bakarım. İçeriden alternatif üretip, özellikle de hesapta olmayan kazanımlar eli güçlü kılacak. LASK karşısında da bu tarz kazanımlarımız var. Zaha'nın transfer edildiği günleri hatırlayın, o beklentiyi bugün itibarıyla karşılaması lazım. İsteği, heyecanı ve fizik durumu ümit verdi. Hadi o hesapta vardı, konuşuyorduk. LASK karşısındaki hesapta olmayan kazanımlar, Metehan Baltacı ve Yusuf Demir. Bu 2 isim kafaları karıştırdı ve önümüzdeki günlerde performanslarını "istikrara" döndürdükleri an, ana rotasyona hoş geldiler.

Galatasaray 2-3 LASK Linz, elimizde heyecanlandıran kazanımlar var

Hazırlık maçlarında önce sakatlık olmamasına, sonra da yeni kazanımlara bakarım. Özellikle ilk hazırlık maçlarında bol sirkülasyon ve deneme olur. Okan Hoca'nın son 2 sezondaki hazırlık maçlarına baktığımızda, bol bol mağlubiyet bulabilirsiniz. Gün sonunda ise Galatasaray kazanır. Elde çok futbolcu var, bir yandan da çok fazla eksik. Özellikle de stoper rotasyonunda. LASK karşısında alınan mağlubiyeti de stopersizliğe bağlarım. Yenen gollere bakın, hepsi bireysel hata. Bir de Halil Dervişoğlu derim, o sahadayken skor arayabilmek çok güçtü.

12 yabancılı düzen, ister istemez yerli transfer opsiyonlarını konuşturuyor

Okan Hoca'nın dünkü idman öncesinde basına yapmış olduğu transfer açıklamalarından bazı çıkarımlar yapalım. Sezon bittiğinde söylenen 3 mevki adına transferdi. Ben ise, sağ bek ve 8 numara için transfer yapılacağını, 10 numara transferinin ise Ziyech ayrılmadan mümkün olmadığını düşünüyorum demiştim. Yabancı bir 10 numara için diyelim hadi, belki bir yerli ihtimali doğar. Okan Hoca da, 2 tane yabancı almak istediklerini dile getirdi. O da sağ bek ve 8 numara olacak. Yabancı sayısı 12'ye düşerken, rahat hareket edebilme imkanınız elinizden alınıyor.

2. kaleci olarak yoluma Batuhan Şen ile devam eder, liste için elimi güçlendirirdim

Altay Bayındır başta olmak üzere, bazı yerli kalecilerin adı Galatasaray'la anılsa da, transfere değil de, sadeleştirmeye ihtiyacımız var gibi. Avrupa listesini önemsiyor, bu konuda sık sık yazıyorum. Geçen sezon 20 - 21 kişilik kadrolar bildirebildik ve çok eksiğimiz vardı. Bazı maçlarda hamle yapma olanağın elinden alınıyor. Bu da "altyapı" kaynaklı kimseyi bildiremememiz kaynaklı. Altyapı kuralı da "kaleci" üzerinden geçmiş yıllarda gideriliyordu. Bu sezon da benzer bir hamle görebiliriz diye düşünüyorum.

Şampiyonlar Ligi, ölüm grubu

Fotoğrafı "Şampiyonlar Ligi ölüm grubu" olarak yorumladım. Mertens, Barış Alper Yılmaz gibi isimleri de bu denkleme eklersek, 92 Dream Team'den az daha iyisi deriz. Şaka bir yana, bu futbolcularla birlikte ilk kamp dönemini geçiriyor olmak değerli. Icardi'nin Galatasaray^da 3. sezonu olsa da, ilk yaz kamp dönemi olacak. Fizik olarak bakınca da, belki de Galatasaray formalı en fit halinde. Ziyech de burada, sorunsuz şekilde devam etmekte. Zaha'dan yana beklentimiz yüksek. Mertens'le devam ediyoruz, Batshuayi gibi bir transferi "kamp" öncesi bitirdik.

Satacağım paraya yerini asla dolduramayacağım bir futbolcuyu niye bırakayım?

Habere bakıyorum, bir de kaynağına. Üzerine konuşmaya gerek yok da, yine de değinelim. Lyon'un onu transfer etmek istemesi doğaldır, kendilerince 5 milyon avro'luk bütçe de ayırmış olabilirler ama bu paraya alamazlar. Kaan Ayhan 29 yaşında ve Avrupa sınırlarında çok büyük bonservis bedelleri belki konuşulmayacak. Bu yüzden de satacağım paraya yerini asla dolduramayacağım bir futbolcuyu niye bırakayım? Kaan Ayhan da Galatasaray'la olan sözleşmesini yeniledi. Seviyeyi düşürmedikçe, bu forma altında uzun yılları var.

Yerini doldurmak kolay mı dersek, x yerli ile bence imkansız

van Djik için şu an en iyisi demesen bile, en iyilerden biri. Sakatlıklar yaşadı, bu kaynaklı biraz yavaşladı ama sertliği ve savunma yönü hala en iyi seviyede. Fiziğine oranla onu farklı kılan noktalardan biri olan o "patlayıcı gücünü" de gördük. Barış Alper Yılmaz, özellikle Şampiyonlar Ligi'nde müthiş sınavlar verdi de, zirvesi Hollanda maçıydı. van Djik, Ake, Dumfires ve De Vrij gibi müthiş savunmacılara karşı oynadı. Özellikle de van Djik'e zor anlar yaşattı. Ondan hava topu aldığını da gördük, 2'li mücadelede yıkılmayıp, üstün kalabildiğini de. 

Tozlanmış parçalı #80; Haris Seferovic

Bu tarz forvetler adına benzer yorumu yapıyorum. Düşüşe geçmeye başlamış "adı olan forvetler", ülkemize yollarını düşürdüklerinde yeniden yükselişe geçerler. Türkiye Ligi için bu yorumu yapabiliyor olsak da, Galatasaray için son yıllarda geçerli olmuyor. Seferovic de bu profile uyan, tutturamadığımız forvetlerden biri. Bu durum beni fazlasıyla şaşırtmıştı. Seferovic'le alakalı konu golden ziyade, oyun içi katkısıydı. Tarz olarak bakınca da, tam olarak Okan Hoca'nın kalemiydi. Ümraniyespor maçında kaçırdığı, daha doğrusu bitirmeye cesaret edemediği gol, onun Galatasaray kariyerini bir anlamda bitirdi.

Montella'dan razıyım

Montella'nın başarısını x Türk teknik direktör yakalamış olsa ne konuşulurdu, benim kıstasım bu. Şu an başımızda bir Türk teknik direktör olsa ve Euro 2024'te çeyrek final oynayıp, Hollanda karşısında dibine kadar mücadele versek ne gibi yorumlar yapılırdı? Söyleyeyim, şu an kahramanlık destanları yazılıyordu. Şu an niye "adamcılık" yapılıyor? Euro 2024 başlarken beklentiniz ve hedefleriniz neydi? Çeyrek final ile hedefin üzerine çıktığımızı düşünüyorum. Daha iyisi mutlaka olabilirdi ama bunun olabileceğini de "yolda" öğrendik. Unutulmasın ki genç ve geleceği olan bir takımız.

Efe Akman'ın Galatasaray'da kalmasını önemsiyorum

Bazısı kestirip atıyor da, Efe Akman'ın Galatasaray'da kalmasını önemsiyorum. Şu ana kadar profesyonel sözleşme imzalanmamış olması hataydı. Hamza Akman ayrıldı, Efe Akman'la yola devam ediliyor. Hamza Akman'la yolları ayırmak doğal olsa da, o da günün birinde Efecan Karaca ya da Erencan Yardımcı gibi bir yükseliş gösterebilir. Galatasaray'ın oyununda oturtamadık maalesef ve oynamayan futbolcu da doğal olarak beklenen gelişimi gösteremedi. 19 yaşına geldi, geride bir elin parmak sayısını geçmeyecek "resmi maç" sayısı var. 

Doğru ve güçlü bir muhalefetin önemini görüyorsunuz

Doğru ve güçlü bir muhalefetin önemini görüyorsunuz. Süheyl Batum ve ekibi seçime girerken, kazanamayacağını bence de biliyordu. Tek adaylı seçim bizim demokrasimize yakışmayacaktı ve onlar da 2. bir yol daha olabileceğini gösterdi. Odak noktaları da Florya arazisiydi. Onlar ilgiyi buraya çekmese, belki de seçim öncesi iş oldu bittiye gelecekti ama muhalefet bu işi engelleyerek, seçim sonrasına bıraktı. Yetki alırken de bu güçlü muhalefet devam etti ve gün sonunda kazanan Galatasaray oldu.