Top ayağındayken rakibi çok seri ve basit şekilde geçiyor

Konyaspor maçı üzerinden "bireysel performansları" eleştiremem. İstikrarsızlık genel bir hal ve bazı isimlerin kötü görünmesi de tamamen organizasyonsuzluk kaynağı. Halil Dervişoğlu da çok etkili görünmedi, oysa bence kötü bir maç çıkarmadı. "Bağlantı" düşünülerek, Mostafa Mohamed'in arkasında konumlansa da, Halil Dervişoğlu'yla bağlantıyı kim yapacaktı? Gedson Fernandes zaten oyunun 2 yönünde çabalıyor, sürekli hücumu zorladı. Etebo ise sadece rakibin kontra tehdidine karşı konumlanmış gibiydi.

Yerleşim değil de, yerleşememe haritası

Row-Z Report (@RowzReport) pas ve yerleşim haritasını atmış da, aslında bu "yerleşememe" haritası. Konyaspor'un örmüş olduğu duvarı görüyorsunuz. Hücumla zerre alakaları yoktu ve bu denli kapanan takımı da az görürüz. Rakibe kontra imkanı vermemek meziyettir, hele ki stoperlerini orta sahanın önüne kadar çıkarmışken. Savunma tamam da, hücuma yansıması kötü bu işin. Rakip yarı sahasında 10 futbolcuyla oynayıp, neredeyse hiçbir şey üretemedik.

Yeni yönetim geldiğinde umarım iş işten geçmemiş olur

Lig şu an tamamlanmış olsa, Galatasaray adına en iyisi Marcao'ydu diyebilirim. Özellikle de istikrarı yüzünden bunu yazarım. Bu sezon Galatasaray'ın en fazla forma giyen, sahada kalan futbolcusu. Sezon içinde performans olarak sallandığı dönem olsa da, belli bir çizginin altına pek inmedi. Onu farklı kılan çoğu özelliği, maalesef takımın oyun yapısı yüzünden göremiyoruz. Yanında ya da önünde oynayan isimlerin sürekli değişmesi de cabası.

Sizce kötü mü oynadı yoksa biz mi onu kötü kılıyoruz?

Mostafa Mohamed, 45. dakikada kenara geldi. Soru şu, sizce kötü mü oynadı yoksa biz mi onu kötü kılıyoruz. Biz mi derken, takımı sahaya süren taraftar değil elbette. Antalyaspor maçına bakıyorum, Mostafa Mohamed oyuna girdikten sonra etkili, çünkü besleniyor. Ceza sahası çevresinde topla buluşuyor, iyi kenar ortaları alıyor ve golünü atıyor. Konyaspor maçına bakıyorum, tek bir top dahi alamamış. Soran olursa "kötü oynadı" deriz.

Fatih Hoca da, Emre Akbaba'yı tanımlamakta zorlanıyor

Fatih Hoca da, Emre Akbaba'yı tanımlamakta zorlanıyor. Kazanmamız lazım derken, değişik bir futbolcu diye de ekliyor. Gerçekten de öyle. İlk 11 adına oldurmak zor. Nereye yazacaksın ki, birçok pozisyonda denedin. Kanatlara attın, 8 numaraya çektin. O dönüşümü maalesef sağlayamadı. Geçen sezon ise ligin 2. yarısına fırtına gibi girdiği bir dönem var. 4-2-3-1 oynadık ilk kez, Falcao'nun arkasında da ciddi bir gol etkisi vardı.

Babel girsin, belki bir şut atar

Maçın 2. yarısına bakalım. 45'de 3 oyuncu birden değiştirmiş ve oyunu hareketlendirmeye çalışan bir takım var. Oyunu hareketlendirmek adına oyuna giren isimler ise Babel, Emre Akbaba ve Taylan Antalyalı. Taylan Antalyalı / Etebo değişikliği doğal, hatta Taylan Antalyalı niye ilk 11'den ısrarla kesiliyor bu konuşulmalı. Babel ve Emre Akbaba'yla ise oyunu hızlandıramazsın. Bu değişikliğin tek anlamı, oyun düzeninin iflas ettiği (zaten yoktu), kaos içinde ne üretiriz olduğuydu.

Galatasaray 1-0 Konyaspor, en son ne zaman bu kadar sıkılmışımdır?

En tepki vermediğim "attığımız goldü" diyebilirim. Son yıllarda da, bir Galatasaray maçı canımı çok daha fazla sıkmamıştır. Özellikle ilk yarıda uyku öyle bastırdı ki. Bir de iftar üstü tabii, insana ağırlık çöküyor. Galatasaray'ın bu futbolunu izlerken de, uyanık kalabilmek büyük başarı. Bunu başardım ben de, bir şekilde kendimi uyanık tuttum. Bir maç düşünün, olabildiğince ağır ve kısır. Rakip de buna ayak uydurunca, ortaya çıkan görüntü "işkence" tadında oluyor.

25. haftaların ardından benzer bir kötüleşme var

Row-Z Report (@RowzReport) 'un paylaşmış olduğu istatistiği konuşalım. Galatasaray'ın son 2 sezonda yemiş olduğu gol trendi bu şekilde. 25. haftaların ardından benzer bir kötüleşme var. An itibarıyla da son 8 haftada en çok gol yiyen 5 takımdan biri durumundayız. Galatasaray'ın övündüğü en önemli noktalardan biri "az gol yemesiydi". Fatih Hoca'nın 4. döneminin temel gücü de buydu. Savunma tarafı ilk etapta çözüldü ve duran toplara kadar çok gol yiyen bu takımın çehresini değiştirmişti.

Konyaspor maçındaki değişim ne ölçüde olacak?

Göztepe karşısında iyi ve doğru oyun dedik, Trabzonspor maçında farklı tercihler geldi. Sonucu da iyi olmadı ki, beklediğimiz bir şeydi. Antalyaspor deplasmanında da iyi ve doğru oyun vardı, bakalım Konyaspor maçındaki değişim ne ölçüde olacak? İyi yönde değişim olabilir. O da Mostafa Mohamed ve Taylan Antalyalı'nın ilk 11'e yerleşmesiyle gerçekleşir. Kötü yönde değişim olabilir, Falcao da iyileşti ve Babel de oradayken, yeniden bu isimlere dönebiliriz.

Bu tarz garanti hareketlere hayır denilmez

Haberlerin doğruluk kaynağını bilmiyorum da, medyada pozitif şeyler yazılıyor. Benfica'nın Gedson Fernandes'i 1 yıllığına daha kiralamayı kabul edeceği ama sezon sonu için 10 milyon avro'luk satın alma opsiyonu ekletmek istediği gibi. Onyekuru için 4.3 milyon avro'luk opsiyonu konuşurken, ülkemiz adına büyük paralar olduğunu söylemiştim. 10 milyon avro daha büyük tabii de, paranın geri dönüş ihtimalinin olacak olması bu transferi makul kılıyor.

Yasin Öztekin son haftalarda vitesi yükseltti, Hamroun'a da hoş geldin denildi

İlk 2 mi olur, play-off mu bilmiyorum. 3 takımın puanı eşit ve 3 takım da kalan 2 maçını kazanır gibi görünüyor. Play-off'u da sevmiyorum. Dışarıdan izlemesi keyifli, içinde sen olunca çile veriyor. Samsunspor da, Süper Lig'den düştüğünden bu yana, 2 kez play-off finalinde kaybetti. Sonrası çözülme zaten, uzun süre kendisini toparlayamadı. Şu an kadron iyi, imkanların var, play-off oynasan dahi favorisin. Yine de bilemiyorsun işte, 34 haftanın emeği 3 maça bakıyor. 

Mostafa Mohamed ve Halil Dervişoğlu'nun bonservisleri benim önceliğim

Galatasaray'da birçok kiralık isim var ve akıbetleri ne olacak bilmiyorum. Gedson Fernandes'i 1 yıl daha kiralamayı başarabilecekler mi, Mostafa Mohamed, Halil Dervişoğlu ve Onyekuru'nun bonservisleri alınabilecek mi? 3'ü de genç isim ve gelecek adına yatırım olabilirler. Fatih Hoca da devam etmesi halinde, 3 ismin birden bonservisinin alınmasını isteyecektir. 3 ismin olası rakamlarını toplayınca da, ortaya ciddi bir meblağ çıkıyor.

Neden Donk oynamalı?

Neden Donk oynamalı üzerine birçok kez konuştum. Olay "savunmacı kalitesinden" ziyade "oyun tarzı" diyelim. Galatasaray, topa sahip olmayı hedefleyen ve pas oyunu oynayan takım. Top da ağırlıklı olarak kendi ayaklarında kalıyor, rakibe göre baskın oynamayı hedefliyor. Bu oyunda da, geriden oyun kurabilmek, stoperin topla çıkabilmesi, hücuma desteği önemli. Haliyle de Donk, Luyindama'ya göre daha ön planda.

Sc transfer 2021 #17; Mateo Musacchio

Lazio bu transferi Ocak ayında gerçekleştirmiş olsa da, çok da fazla forma vermediler. Milan'dan bedelsiz olarak geldi, Lazio'dan da bedelsiz olarak ayrılacak gibi. Sözleşme uzatma opsiyonları olsa da, sözleşme yarım sezonluktu ve takımdan ayrılacak gibi görünüyor. Villarreal ve Milan kariyerlerinde irili ufaklı sakatlıkları olsa da, kaliteli, tecrübeli bir stoper. Tabii Milan'da yaşadığı son sakatlık çok ağırdı ve formasından uzun süre ayrı kaldı. İyileştikten kısa süre sonra da Lazio'ya transferi gerçekleşti.

Galatasaray'ın hücum odağını yerleşimden de görüyorsunuz

Kazanılan ve iyi oynanan maçın ardından, Row-Z Report (@RowzReport) 'un paylaşmış olduğu haritaları konuşmak çok keyifli. Antalyaspor deplasmanını, bana göre iyi bir futbolla geçtik. Maçın 1-0'da kalmış olması da bizim şanssızlığımız. Şutlar biraz Boffin'in üzerine geldi gibi görünse de, net kurtarışları var. Uzun ve kaleyi dolduran bir kaleci, iyi olduğu gün de onu geçmek zor. Yine öyle bir maç çıkartırken, Şener Özbayraklı'nın 4 yıl sonra gelen asisti ve Mostafa Mohamed'in golü geldi.

Sezon sonunun yaklaşması dolayısıyla da insanın içine "hüzün" düşüyor

Gedson Fernandes'i izlerken keyif aldıkça, sezon sonunun yaklaşması dolayısıyla da insanın içine "hüzün" düşüyor. Benfica'dan gelen haberlerin basına yansıması, gelecek sezon kadroda düşünüleceği yönünde. Bonservisini zaten alamayız, bu iş bizi fazlasıyla aşar. Kiralarken de bu durumu biliyorduk ve 1.5 yıllık olması isteğimiz bundandı. Futbolcuyu tam parlattık ve ayağa kalktı, 5 hafta sonra olmama ihtimali ortaya çıktı.

Şener Özbayraklı, Antalyaspor maçından önceki son asistini 4 yıl önce yapmış

Şener Özbayraklı, Antalyaspor maçından önceki son asistini 4 yıl önce yapmış. Fenerbahçe'de forma giydiği birçok maç olsa da, bence beklentiyi karşılayamadı. Zaten sakatlık problemleriyle de boğuştu. Bursaspor dönemini severim, Şenol Güneş'in parlattığı isimlerdendi. O kadroda parlayıp, ciddi transfer yapan birçok isim oldu. Şener Özbayraklı da Fenerbahçe'ye gelmişti ama sözleşmesinde düşük bir serbest kalma bedeli vardı diye aklımda. Biz niye alamadık diye de üzülmüştüm.

Oyun içi katkısı ise o kadar baskın ki, kaçan gollere takılmıyorum

Umarım "bitiriciliğe" odaklanıp, olumsuz yorum yapan yoktur. O yorumu yapan hata eder çünkü. Takılacak olanlar var, bu yüzden yazıyorum. Son dönemde elimize geçen en ciddi potansiyeli olan forvet Mostafa Mohamed'di. Bir diğeri de Halil Dervişoğlu'ymuş, sezonun son bölümünde bunu gördük. Fatih Hoca'nın da ne yapıp, ne edip bu 2 ismi bir arada kullanmanın yolunu bulması gerekiyor. Mostafa Mohamed / Falcao ikilisini bir arada kullanmak gibi değil bu.

Antalyaspor 0-1 Galatasaray, hareketlilikten asla ödün vermemek gerekiyor

Deplasman işini çözdük de, iç saha problemi devam ediyor. Göztepe deplasmanında da iyi futbol vardı. Bence Antalyaspor deplasmanında o futbolun üzerine çıktık. Halil Dervişoğlu'nun forvete geçmesi kaynaklı mı bilmiyorum da, organizasyonunun temelinde o var. Trabzonspor maçında da, Halil Dervişoğlu devreye girdikten sonra görüntü değişmişti. Topu tutuyor, servis yapabiliyor, çok rahat rakip geçip, kritik fauller alıyor. Bitiricilik işini de çözerse, gelişiminin önünü almak zor olacak.

Bugün ise öyle hissetmiyorum, sanki Beşiktaş'a daha yakın gibi

Salih Uçan sorusu Ocak / Şubat gibi sorulsa, Galatasaray'a daha yakın hissederdim. Bu yönde haberler de vardı, sezon sonu için anlaşıldı deniliyordu. Bugün ise öyle hissetmiyorum, sanki Beşiktaş'a daha yakın gibi. Beşiktaş'ın da net ihtiyacı. 4-3-3'ü yazarken, Josef / Atiba istikrarı tamam da, orayı tamamlayacak ismi bir türlü bulamadılar. Oğuzhan Özyakup, Ljajic, Mensah hatta Dorukhan Toköz. Hiçbiri olmadı ve orayı da iyi pas yapacak, teknik düzeyi yüksek bir isimle tamamlarlarsa parçalar tamamlanıyor. Tabii kadro istikrarını koruyabilirlerse.

Galatasaray'da doğrular ve yanlışlar karışmış halde

Galatasaray'da doğrular ve yanlışlar karışmış halde. Trabzonspor maçı itibarıyla da son kalan ümitler tükendi ve sezon bitti diye düşünüyorum. Son dakikada atılan gol olmasa, 3.lük şansı dahi çok büyük bir soru işaretiydi. Şu an 3. olmak cepte, 2.'lik olur mu diye bakılacak ama pek ihtimal vermiyorum. Böyle sezonları da hiç sevmem. Kalan maçlar acı verecek çünkü, bir türlü bitmeyecek. En azından gelecek adına "yeni kazanımlarla" geçen bir süreç olsun.

Hatta bu, rakipler adına taktik bile olabilir

Bir yaranın kanaması için, önce ortada "yara" olacak. Galatasaray'da böyle bir yara yok. Duran top ve Galatasaray, yan yana geldiğinde çok şık durmuyorlar. Fenerbahçe'yle şampiyonluk yarışı veriyorsun mesela. Futbol anlamında, sezon boyunca 2 takım da eleştirildi, hala eleştiriliyor. Fenerbahçe'nin kötü gününde "duran top" gibi bir kozu var. Birçok maçı bu sayede çözdüler. Galatasaray'ın ise böyle bir kozu yok. Aklıma da tek bir neden geliyor.

Farioli geldikten sonra bu performans daha da yükseldi

Karagümrük'te birçok eksik bulunduğu için, teknik direktörleri Farioli de farklı çözümler arıyor. Çok potansiyelli bir teknik adam. Çağdaş Atan'ın Alanyaspor'daki başarısının temelinde de onun olduğu söyleniyordu. Şimdi de Karagümrük'te farkını ortaya koymaya başladı. Genç teknik adam, bu tarz örneklerin ligimizde artmasını diliyorum. Tamamen saha içine odaklı, modern futbolun gerekliliklerini yerine getirmeye çalışıyor. Ülkemizde çok fazla örneği olmayınca da, direkt olarak göze batıyor.

Mostafa Mohamed ve Halil Dervişoğlu'nu birlikte oynarken görmek isterdim

Bu sezon içinde "çift forveti" de denedik. Falcao iyi bir şekilde dönünce, Mostafa Mohamed'le birlikte kullanılacağından emindik. Kullanıldı ve istenilen sonuç alınamadı. Falcao iyi iş çıkarsa da, Mostafa Mohamed beklediğimiz cevabı veremedi. Falcao'nun en iyi dönemleri, çift forvet oynayarak geçti. Onun yükselişi doğaldı tabii. Bu sezon artık "çift forvet" konusu rafa kalktı. Yine de ilerleyen dönem adına, benim kafamda soru işareti olarak kalmaya devam edecek.

Feghouli'nin muadili yok, sahada olmalı diyordum da, bu şekilde değil

Feghouli'nin muadili yok, sahada olmalı diyordum da, bu şekilde değil. Gerçi nereden tutsak elimizde kalıyor. Orta sahayı bozmayalım desem bir sıkıntı, Feghouli'yi kesmemeli desem bir sıkıntı. Son maçta orta sahayı beğendik, bu 3'lü asla bozulmamalı dedik. Trabzonspor karşısında ise o 3'lü üretemedi işte. Alan bulamayınca sorun, çünkü çok pasör isimler değil. Emre Kılınç ve Gedson Fernandes, topla dikine çıkmayı seviyor. İşin "yaratıcılık" tarafı başka. 

Aynı sıkıntıyı sezon başında da konuşmuştuk

Trabzonspor maçında yediğimiz golün bir benzerini Kayserispor maçında da yemiştik. Ceza sahası içinde, yay civarına vurulan kafa ve rakibin önüne düşen topun gol oluşu. O gün de, bugün de kazanamadın. Kayserispor maçını o bireysel hataya bağlarım da, Trabzonspor maçını bağlayamıyorum. Kötü oyun var çünkü. O gol olmasa, başka bir yerden sıkıntı oluşacak. Çok sayıda pozisyonu verdin de.

Babel ne verdi de, Halil Dervişoğlu'ndan vazgeçildi?

Fotottarena (@fotottarena) iyi ki var. Sayesinde bu müthiş fotoğraflara erişebiliyoruz. Son dakikada gelen goldeki Halil Dervişoğlu isyanı da, belki güne dair en güzel noktaydı. Maçın çehresi değişmedi de, en azından bir kıpırdanma oldu diyelim. Bunu da sağlayan Halil Dervişoğlu'ydu. Babel'i oynatırken ki düşüncen, ön alanda topu tutmak, biraz daha fizik mücadele. Bunu yaparken maalesef Göztepe maçındaki hareketliliğini kaybettin.

Şu maç "bireysel hatadan yenen golle" diye açıklanamaz

Şu maç "bireysel hatadan yenen golle" diye açıklanamaz. Fatih Hoca ise öyle açıklıyor. Bireysel hatadan başladı ve yakın geçmişte bir tur attı. Bir de, "kazanılan 1 puan" vurgusu yaptı. Madem o vurguyu yapacaktık da, bu sezon son dakikalarda kaybedilen o kadar çok maç var ki. Hepsinde de beraberlik cebindeydi. O maçların ortak özelliği, kontrolü kaybetmiş şekilde girişilen hücumlar. Sonucunda da haneye 0 puan yazıldı.

Galatasaray 1-1 Trabzonspor, bu sezonun Fatih Hoca adına özeti

Kazanan 11 bozulmayacaktır diye yazdım herkese. En azından bunu umut ettim. "Hoca, Babel'e dönebilir" diye gelen yorumlar da vardı yoksa, haklılar da. Bu sezonun Fatih Hoca adına özeti. Ne zaman doğruyu bulsa, ısrarla o bulduğu doğruyu yanlışa döndürüyor. Göztepe karşısında, Halil Dervişoğlu / Kerem Aktürkoğlu ile bulduğu doğruyu, Trabzonspor karşısında Halil Dervişoğlu yerine Babel'i tercih ederek bozdu.

İyi futbol oynayıp, kazanan kadro değişmeyecektir

Fatih Hoca'yı "kazanan kadroyu bozmuyor" ve "iyi olan kadroyu bozuyor" üzerinden eleştirdik. Aslında birbiriyle çelişkili 2 nokta değil mi? Bir dönem oldu, kazanan kadronun değişmesi gerekirken ısrar etti ve kötü sonuçlar oldu. Yine iyi bir dönemin ardından da, kazanan kadro bozuldu ve farklı bir formata geçildi. Hal böyle olunca da, iyi bir Göztepe deplasmanının ardından, Trabzonspor maçında ne olur sorusunun cevabını vermek zorlaşıyor.

Feghouli'yi kenarda bekletme lüksümüz yok

Bir konuda yanlış anlaşılıyorum. Feghouli'yi övmüyorum, sadece muadilinin olmadığını ve ne olursa olsun sahada olması gerektiğini söylüyorum. Orta saha üçlüsü bozulmasın, sağa da Oğulcan Çağlayan'ı yazarım diyerek olmuyor. Bir ismin orada oyun kurucu özelliğinin olması, pas yapabilmesi şart. Göztepe maçının bir bölümünde Feghouli kendi yarı sahasına geldi, takımını orta sahaya taşımaya çalıştı. Bu rolü ondan almak için, muadilini bulmak gerekiyor.

Belli ki işler tamamen Ertuğrul Sağlam'a kalsa, o reaksiyonu veremeyecekti

Samsunspor'un reaksiyon vermesi gerekiyordu. Belli ki işler tamamen Ertuğrul Sağlam'a kalsa, o reaksiyonu veremeyecekti. Maç sonu yapmış olduğu açıklamalara baktım da, tablodan gayet memnun gibiydi. Yüksel Yıldırım keşke çok daha öncesinde ipleri eline alsaydı. En son ipleri eline aldığında hatırlarsınız, büyük cezalar kesmiş ve deavmında galibiyet serisi gelmişti. Ocak ayında yapılan onca kaliteli hamleye rağmen, şu takıma futbol oynatamamak büyük meziyetti.

Başlı başına bir başarı hikayesi değil mi?

Kerem Aktürkoğlu adına birçok iyi istatistik var. Bu sezon Galatasaray formasıyla bir Süper Lig maçında, 2 gol atan ilk yerli futbolcu. Aralık 2016 yılından sonra ise, Galatasaray formasıyla 3 gol atmayı başaran ilk yerli. OptaCan istatistikleri bu anlamda hayat veriyor, üzerine konuşmamızı sağlıyor. Kerem Aktürkoğlu'dan önce, bir maçta 3 gol atan futbolcumuz da Yasin Öztekin'di. O da gole çok yakın futbolcuydu ve doğru rakibi bulunca da maç içinde 2-3 golü rahatlıkla bulabiliyordu.

Form yükseldikçe, kalite de net şekilde ortaya çıktı

Gedson Fernandes üzerine biraz daha konuşmak lazım. Form yükseldikçe, kalite de net şekilde ortaya çıktı. "Gedson Fernandes'in ne özelliği var anlamıyorum" diyenler vardı. Sanırım cevapları almışlardır. Bu adam niye o abuk opsiyona Tottenham'a kiralandı, neden Benfica'da el üstünde tutuluyordu konusuna yanıtlar veriliyor. İşin sadece tek bir kötü tarafı var, bu adamı sezon sonunda takımda nasıl tutacağımız. Kiralamaların kötü tarafı da bu.

Ateşten gömleği giydi ve Galatasaray refleksini yeniden ortaya çıkardı

Basketbolla alakalı teknik / taktik muhabbet yapabilecek donanıma sahip değilim. Takip eden, basketboldan net anlayan arkadaşlar bu yorumları daha sağlıklı yaparlar. Ben işin biraz daha "Galatasaray refleksi" tarafındayım. Kötü bir kadro, daha doğrusu yapı kuruldu. Başarısız sonuçlar alındı. Hocayla yollar ayrıldı, devamında yardımcısı geldi. 1-2 galibiyet gelince, onun istekleri doğrultusunda transferler yapıldı, başarısız sonuçlar ise devam etti. Gelinen noktada da küme düşmenin en ciddi adaylarından biri olduk.

Fatih Hocanın yeniden fabrika ayarlarına dönme ihtimali bizleri mutlu etti

İşler o kadar kötü gitti ki, saha içine insek de, Row-Z Report (@RowzReport) grafiklerini boşlamıştık. Bambaşka konular vardı çünkü, gündem çok karışıktı. Göztepe maçında iyi de bir oyunla kazanınca, saha içine biraz daha odak artıyor. Reaksiyon vermenin yanında, iyi futbolla kazanıldı. Gelecek haftalar adına umut olacaksa, hocanın yeniden fabrika ayarlarına dönme ihtimali bizleri mutlu etti.

İdeal Galatasaray bu işte

İdeal Galatasaray'ın bu olduğunu düşünüyorum. Sık sık aynı örneği veriyorduk. Feghouli etrafında, daha genç ve çalışkan isimlerle kurulu Galatasaray'ı oldukça beğenmiştik. Ligin ilk yarısında bir ara ciddi eksikler verip, mecburiyetten o düzene dönsek de, iyi sonuç almıştık. Sonrasında değişti düzen biraz daha. Ocak ayı transferiyle de iyice iyi olduğumuz kurgudan koptuk. İyi oynayan isimlerin kesildiği, sürekli rotasyon yapılan, kısır bir döngüydü o.

İlk kez 11'de oynattın ve tüm potansiyeli üzerine fikir sahibi oldun

Bir futbolcu adına ciddi şekilde izlenim elde etmenin yolu, onu biraz olsun 11'de izleyebilmek. Kopan maçların sonunda, ya da kurtarıcı rolüyle oyuna almak, özellikle genç futbolcu adına çok bir şey değiştirmiyor. Hatta "kurtarıcı" rolünü vermek her şeyi biraz daha aşağı çekiyor diyeyim. Halil Dervişoğlu'nun da bulduğu şanslar böyleydi ve "kurtarıcı" rolü üzerinden oyuna girdiği maçlarda da doğal olarak etkili olmadı. Kimse de onun potansiyeli üzerinden izlenim elde edemedi.

Daha önce de yazdım, bu çocuğun her hareketinden lezzet akıyor

Onyekuru transferi için kuşkularımdan biri, bir önceki sezondaki haliydi. Maalesef yine o modda. İyi başlasa da, çabuk düştü. Diğer kuşkum da, Kerem Aktürkoğlu'nun önünü tıkayacak olmak. Gerçi orada mevzu Onyekuru değil, Babel'i, Arda Turan'ı derken ısrarla Kerem Aktürkoğlu'nu 11'e yazmadık. Yazsak da, sağ kanatta oynattık. O da 1 maç zaten. Gerçi futbolcu da, Marcao'yla arasında sadece 2 yaş var. Altyapıdan yeni çıkan bir isim değil. Bu seviyeye uyum sağlamasını bekliyorduk.

Gedson Fernandes'in futbolculuğunu tartışmak çok büyük bir sorundu

Yine yazdığım noktalardan biri daha. Gedson Fernandes'in futbolculuğunu tartışmak çok büyük bir sorundu. Bu tartışıldı maalesef, "ben bu adamda hiçbir şey görmüyorum ki" denildi. Transfer tarzını tartışırsınız, sezon sonunda seninle devam edip etmeyeceği belli değil çünkü. Bu da "başkasına mı futbolcu hazırlıyoruz" tartışması oluşturuyor. Bu başka, potansiyeli, futbolculuğu sorgulamak başka. Çok kaliteli ve potansiyeli olan bir futbolcu olduğu gerçeği değişmez.

Göztepe 1-3 Galatasaray, bu sezon ilk kez "geri dönüş"

Bu sezon ilk kez "geri dönüş" yaptık. Belki ligin son virajına denk geldi ama bir umut. Daha güzeli, uzun zaman sonra ilk kez oynadığımız bir maçtan keyif almak. Öze dönüş güzel, o iyi olduğumuz haftalardaki görüntüyü hatırlamak. Feghouli'nin organizasyonunda, hücumu mümkün olan en hareketli futbolcularla oynayarak. İlk 11'i uzun zaman sonra ilk kez beğendiğimi yazmıştım ve istediğimi, beklediğimi aldım.

Haklı adam, bu kaotik ortamda neden kalmak istesin ki

A Bola diyor ki, Gedson Fernandes yeni sezonda Galatasaray'da devam etmek istemediğini yönetime iletmiş. Bu hangi yönetim bilmiyorum tabii. Benfica yönetimi mi yoksa bizim olmayan yönetimimiz mi? Galatasaray'la alakalı her konu soru işareti çünkü. Büyük bir bilinmezliğin içindeyiz ve aydınlık yol arıyoruz. Galatasaraylı yöneticiler, başkana haklı olarak "istifa et" diyor. Başkan ise sağlıklı karar alamaz halde, hala aday olma sevdasında. Korkuyorum bir yandan, bu pandemi süreci "kongre" işini erteletmese.

İnanın, Galatasaray maç günleri gelsin hiç istemiyorum

Birçok eksik olsa da, hala "yetersiz" diyeceğim bir kadro değil. Şu maç kadrosundan da, son derece iddialı bir takım ortaya çıkar. Bunu da olası kayıplar sonrası yeni bir "mazeret" girişimine karşı yazıyorum. Kadro üzerinden bu maç adına mazeret üretilmez. Kriz sürecindeyiz ve mental anlamda herkes sıfırlamış halde. Kötü futbolumuz, gerileyen futbolcular bir yana. Saha içi eleştirimiz zaten baki. Bir yandan da kulüp başkanı öyle bir ortam oluşturdu ki, elde az buçuk olanı da kaybetmek üzereyiz.

O reaksiyon doğru kişiler üzerinden mi verildi emin değilim

Samsunspor'a "reaksiyon" gerekiyordu da, o reaksiyon doğru kişiler üzerinden mi verildi emin değilim. İş biraz da göz dağı gibi. Kadro dışı kararlarında "teknik direktör" dahli olduğunu düşünmüyorum. Çünkü 2 gün öncesine kadar süre bulan futbolculardı. Hatta 2'si direkt ilk 11 futbolcusu diyelim. Burak Çalık kenardan gelse de, her maç oynuyordu. Kerem Can Akyüz ve Caner Arıcı'dan ise bir türlü vazgeçmemişti hoca. Sol beke Mücahit Albayrak transfer edilmesine rağmen.

2 yerli kaleciye güvenip yola çıkmak da pek Galatasaray'a özgü bir hareket değildi

GSCimbom (@GSCForum) hesabından güzel bir paylaşım. Aradığım nostalji bu işte. Galatasaray'ın son 20 yılda en az gol yediği sezon 2007 - 2008. O sezon da sadece 23 gol yenmiş. Tabii bu lig istatistiği. 34 haftada yenen 23 gol, müthiş başarı değil mi? O sezonun yeterince hakkını vermiyoruz diye düşünüyorum. Feldkamp'la birlikte gençleşen, biraz daha maliyetleri aşağı çeken (Lincoln transferi haricinde), yerli futbolcularla yürüdüğümüz bir sezon.

Emre Aşık'ın 2 sevdiğim özelliği vardı

Emre Aşık'ın 2 sevdiğim özelliği vardı. İlki müthiş bir profesyonel oluşu, diğeri de 20 maç oynamasa, 21. maç saha çıktığında sanki 20 maçtır oynuyormuş gibi performans vermesi. Bunun da en büyük örneği 2005 - 2006 sezonundadır. Emre Aşık, 2003 - 2004 sezonuna girerken sözleşmesi bitmiş ve Beşiktaş'a transfer olmuştu. 2004 - 2005 sezonunda ciddi bir sakatlık yaşadı, 2005 - 2006 sezonunun ilk yarısında ise kadro dışı bırakılmıştı. 

Üslup yerlerde, seviyeyi konuşmuyorum bile

Galatasaray'ın gördüğü, belki de görmüş olacağı en kötü başkan demiştim. Bunu biraz açayım. Çünkü bir yerlerden Özhan Canaydın, Dursun Özbek, Adnan Polat isimleri geliyor. Felaket dönemlerdi, hiç kuşkusu yok. Siz "sportif başarı" üzerinden yürürken, ben de Fatih Hoca olmasa bu yönetimden geriye bir şey yok diyorum. Kastım, başkanlık makamının altının boşaltılması. Galatasaray Başkanlık makamının altı hiç bu kadar boş kalmamıştı. Savunulamıyoruz, yönetilemiyoruz, ne derseniz deyin.

Halil Dervişoğlu bugünler adına gelmedi mi?

Mostafa Mohamed covid, Falcao ve Onyekuru sakat, Babel cezalı. Hücum tarafında eksikler çok görünse de, mazeret olacağını düşünmüyorum. O rotasyonda el güçlü çünkü, birçok alternatif var. Sağ bek konusu mazeret olarak kabul edilir, orada Şener Özbayraklı'ya kaldın. Hücum tarafında ise şu an için dahi çeşitli alternatifler üretirsin. Halil Dervişoğlu bugünler adına gelmedi mi? Sahne onun, çıksın oynasın. Potansiyelinden söz ediyoruz ya, gelecek sezonlar adına mesajını versin.

Her şeye rağmen kazanabilirdin de, ne değişecekti?

Samsunspor'la alakalı sürekli aynı şeyleri yazıyor gibi hissetsem de, farklı bir yorum yapmak imkansız. En başından bu yana söylediğim gibi. Takım fazlasıyla bireysel yetenekler üzerinden ilerliyor ve hücumun temel kaynağı da "doğaçlama" oluyor. Hele ki forvetinde Tomane ve Nadir Çiftçi gibi çalışkan pivot yerine, Coureur gibi kanat özellikli, daha çok rakip savunma arkasına sarkmaya çalışan bir isim olunca işler daha da sarpa sarıyor.

Diagne, 2 iyi şey yaptı diye hemen övmeye başladınız diyenler var

Diagne, 2 iyi şey yaptı diye hemen övmeye başladınız diyenler var. Öncelikle 2 iyi şey yapmadı, 2'den fazla bu sayı. Premier Lig'e gittiğinden bu yana pek kötü maçını hatırlamıyorum ve bilmediğimiz, bambaşka özelliklerini görmeye başladık. Diagne'nin Premier Lig'i vitrin görüşü, hatta dengesiz hali kabul de, "dokunuş" diye bir şey var. Diagne'ye dokundular ve gelişim gösteriyor. Okay Yokuşlu'nun ayağa kalkması da bu hesap, bir anda eski potansiyelini hatırladı. Oysa yıllardır yerinde sayıyordu.