Beşiktaş 3-1 Galatasaray, 45'de hamle yapılamaz diye bir kanun mu var?

Kötü oyun, hak edilmiş mağlubiyet. Son viraja girmişken, 2 haftada kaybedilen 5 puan. Çözülme başlamamıştır umarım diyeceğim de, sinyaller iyi değil. Galatasaray, kendisinden ödün verdiği her an geriye düşüyor. Bu geriye düşüş içinde, hocanın yanlış tercihleri kadar, bireysel futbolcu performanslarının geriye gidişi de etken. Fenerbahçe maçına kadar 4'de 4 gelecek mi göreceğiz. Bu 4 maçı hedef yapıp, arkaya bakmamak gerekiyor.

Galatasaray'ın strese girdiği gibi bir yoruma ne inanıyorum, ne katılıyorum

Galatasaray'ın strese girdiği gibi bir yoruma ne inanıyorum, ne katılıyorum. Beşiktaş maçından oldu da mağlup ayrılsak dahi çok büyük avantaj sahibiyiz. Kazanacağımızı düşünüyorum, beraberlik de bizleri üzmeyecektir. Galatasaray'ın avantajı kadro gücü ve oyun kalitesi. Bu noktada rakibimiz yok. Karagümrük karşısında beklenmeyen bir sonuç alınsa da, oyun olarak bakınca aşağıda değildik. Beklenmeyen, şanssız ve bireysel hata dolu goller yenildi. 3-1'den geri dönüp, maçı kazanma noktasına gelebilmek de değerlidir.

Sadece Galatasaray için değil, Türk futbolu için de

UEFA'nın futbolla ilgili tüm konularda bilgi ve görüş alabilmek için oluşturduğu danışma kurulundaki aktif olarak futbol oynayan tek isim. Birçok projede de öncü olarak yer almakta. Mata'nın futbola kattığı değer çoktu. Futbolu bıraktığında eminim ki daha fazlasını katacak. Saha içi istediğimiz katkıyı alamıyoruz da, böyle bir ismin Galatasaray forması giymesi ve bizleri temsil ediyor olması gurur verici. Sadece Galatasaray için değil, Türk futbolu için de.

Tozlanmış parçalı #43; Vedat İnceefe

Fatih Hoca'nın Milli Takım dönemlerine bakınca, her zaman sürpriz işlere imza attığını görebilirsiniz. İnandığı gencin arkasında durur, takımında ne denli süre bulduğuna ya da hangi ligde oynadığına bakmadan Milli Takım'a alabilir, formayı da verir. 1996 Avrupa Şampiyonası kadrosunun sürprizi de Vedat İnceefe'ydi. O dönem Karabükspor forması giyiyordu ve bir alt ligdeydi. Şampiyona kadrosuna aldı, maçlarda oynattı. Şampiyona sonrası Galatasaray'ın başına geçtiğinde de, ilk transferlerinden biri oldu.

Oradan Mertens'i çekip, neden oyunun ayarını bozalım ki?

Önce bu sezon. Şimdiden Şampiyonlar Ligi'ni düşünüp, Oliveira'nın mevkisi biraz daha tempo istiyor yorumu için erken. Oliveira'dan vazgeçmek değil de, orta sahaya, oyunun 2 yönünü oynayabilecek, topu dikine taşıyacak, iyi bir hamle gerekiyor. Okan Hoca, Başakşehir döneminde Avrupa arenasında farklı formasyonlar da deniyordu. Hatta hücuma yönelik, riskli görünen kurgular bile kullandı. İyi de sonuç aldığını düşünüyorum.

İlk 11'e yazılacak yabancılardan ilki Torreira'ysa, 2.'si Rashica

Bazı haberlere bakılınca, sol bekte Dubois'i oynatmak gibi bir düşünce varmış. Bu durumun imkansız olacağını herkes biliyor. Dubois, sol beke yazıldığı an, yabancılarından birini kenara alacaksın. Hangisini alabilirsin ki? Sonrasında el arttırılmış, Rashica yerine Barış Alper Yılmaz sürprizi tarzı haberler vardı. Galatasaray'ın mevcut yabancıları içinde ilk 11'e önce Torreira'yı yazsak, 2. sırada Rashica olur. Icardi, Muslera, Mertens, hatta Nelsson olmaz, Rashica olur.

Bazı konularda gerçekçi yaklaşım, o isme ihanet etmek anlamına gelmiyor

Bazı konularda gerçekçi yaklaşım, o isme ihanet etmek anlamına gelmiyor. Maalesef bazısı öyle algılıyor da, durum böyle değil. Muslera, bu sezonun en iyisi. Gelecek sezon da aynı çizgide devam eder, konu bu değil. Bir noktada devir teslim olacak ve bu işin altyapısını da şimdiden hazırlamak doğru olan. Muslera gibi istikrarların ardından doğacak boşluğu doldurmak kolay değil. Kiminin yıllarını alıyor, o boşluk dolmuyor. Bu sezonu oynuyor, gelecek sezonu da oynar ama sonrası için şimdiden düşünmek ayıp değil ki.

Orada penaltıyı kullanır, aksini düşünemezsin

Oliveira ilk penaltıyı attı, 2.'yi de o atmalıydı gibi yorumlar var. Icardı oyuna girdi ve bir anlamda ayağının tozuyla penaltının başına geçti. Soğuktu tabi de, Icardi bu anlar için sahada. Orada penaltıyı kullanır, aksini düşünemezsin. Maç sıcaklığında ben de farklı şeyler yazdım, Oliveira neden kullanmadı dedim de, iş soğuyunca böyle olmayacağının elbette farkındayım. Kaçırdığı penaltının izahı yok tabi. Kendine manasız özgüvenli, biraz da laubali vuruş. 

Beşiktaş maçı önümüzdeyken, orayı da sürükleyen isim olacaktır

Geçtiğimiz sezon, Galatasaray adına olabilecek en kötü şekilde tamamlanmıştı. Fatih Hoca ile başlayıp, Torrent'le bitirdiğimiz bir sezon. Avrupa'daki görüntü keyifli olsa da, ligin eller tutulur bir tarafı yoktu. O kötü sezon içerisinde, ön plana çıkan az isim vardı. Kerem Aktürkoğlu, o isimlerin başında. Fatih Hoca ile devam eden gelişimi, Torrent'le de devam etmişti. Müthiş performansı olmasa, belki daha da kötü bir senaryodan bahsedecektik. O takımın tartışmasız yıldızıydı.

Skor almak söz konusu olduğunda sorun yaşanıyor

Ara transferde büyük bir hata vardı. O da forvet ve 8 /10 numara transferi yapmamak. Uğraşıldı bu hamle için de, ısrarcı olunmadı, başka alternatifler üretilmedi belli ki. Zakharyan diyorduk, 8 / 10 numara diye kastedilen hamle oydu. Haji Wright için de uğraşıldı diye biliyorum. O olmadıysa, başka alternatifler üretilmeliydi. Bunlar gerçekleşmeyince, Icardi olmadığında forvet kim olacak diye kara kara düşünüyorsun. Ya da Oliveira, Mertens gibi futbolcular olmadığında. Kenar hamlesi yapamıyorsun.

Öyle bir senaryo oluştu ki, istesen böylesi zor

Sakin kafayla maçı izledikten sonra, daha sağlıklı yorumlar yapmak mümkün oluyor. Karagümrük karşısında iç sahada puan kaybetmek elbette hesapta yoktu da, bazen bu tarz sonuçlar oluyor. Maçın hakkı 3-3 değildi. Rakibin 3 isabetli şutu var, 3'ü de gol. 3'ü de bireysel hata. Nelsson ve Muslera belki de sezonun en kötü performansını gösterdi. İlk yarıda bir anda 3-1 geriye düştün ve sezon içinde kimse sana 2 golün üstünde atamamıştı.

Icardi yoksa Zaniolo oynamalı diyordum, hala da oradayım

Icardi yoksa, Zaniolo forvet olarak oynamalı diyordum. Hala da oradayım bu arada. Forvet olarak oynatabileceğin en önemli alternatif hala. Gomis'i 11 başlattığında, hareketsizliği ve ağır kalışı sorun oluyor. Mertens'i oraya kaydırsan bence küçük kalacak, o da başka bir ezber ister. Barış Alper Yılmaz cezalı, kim oynayacaktı? Icardi'nin 11 başlayabilecek durumu yoksa, Zaniolo'nun oynaması doğru karardı. Tabi benim beklentilerim daha farklıydı o başka.

Son düzlükte, kişisel egoların uğruna arkadaşlarına ihanet ettin

Gomis, Perşembe günü Okan Hoca'ya bundan sonra forma giymek istemediğini söylemiş. Nedeni ise, Alanyaspor maçının 2. 45 dakikasında onun değil de, Barış Alper Yılmaz'ın oyuna girmesi. Icardi, 1. forvetse, onun 2. forvet olduğunu ve oyuna girmesi gerektiğini düşünüyor. En ufak tabiriyle "karaktersizlik". Takımın 2. kaptanı bu adam bir de. İhanetin geldiği yere bakar mısınız? Daha farklı tabirler kullanmak istiyorum da, kendimi frenliyorum şu an.

Galatasaray 3-3 Fatih Karagümrük, bu puan kaybı senin laubaliliğin

Rakibin 3 isabetli şutu var ve 3'ü de gol oldu. Tabi bu şans değil, senin laubaliliğin. Galatasaray, iyi savunmasıyla ön planda bir takım. Nelsson'un belki de en kötü Galatasaray performansını izledik. 2 golde net hatalı. Muslera aynı şekilde, bence yenilen 3 golde de hatası var. Sadece o vurduğu ve kısa düşen topta değil hata. 3-1 geriye düştüğün maçta 3-3'e dönüş önemli de, 3-1 niye geriye düştün, bu sorgulanacak. 

Yazılı olmayan kurallar

Viviano sarı kart cezalısı, Batuhan Şen de sakatlık geçirdi. Ben bu yazıyı yazdığım esnada da oynamayacak gibi görünüyordu. 3. kalecileri oynayacak gibi görünüyor ve bu durumun Galatasaray adına avantaj olduğunu söyleyemem. Nedeni de yazılı olmayan kurallardır. İsmail Çipe'nin bile Galatasaray'a karşı harikalar yarattığı ve bizi şampiyonluktan ettiği ortamda, rakiplerin genç kalecileri daima bize karşı müthiş maç çıkartır. Haliyle de bu duruma avantaj gözüyle bakamam.

Icardi'nin yokluğunda Zaniolo mu, Gomis mi?

Karagümrük karşısında, Icardi'nin forma giymeme ihtimali bulunuyor. Alanyaspor maçının 2. yarısı başlarken oyundan alınmıştı ve riske edilmek istenmediği söylenmişti. Ciddi bir durumu yok da, Beşiktaş maçı öncesi yine risk alınmak istenmiyor. Hiçbir rakibi hafife almıyorum tabi, her maç zor. Ne kadar iyi durumda olursan ol, bu iş ayağından toprağın kaymasına bakar. Galatasaray'da bazı futbolcuların alternatifi yok maalesef. Yoklukları da sorun. Icardi de o isimlerden biri.

Bosmanlılar #12; Danilo D'Ambrosio

Boey'in potansiyeli parlıyor, gitme ihtimalinden ciddi şekilde söz ediliyor ama bana da daha zamanı varmış gibi geliyor. Geliştirmesi gereken özellikleri var, hala tam anlamıyla o vitrine çıkmış değil. Vitrinin de Şampiyonlar Ligi olduğunu düşünüyorum. Bir önceki sezon Avrupa Ligi'inde iyi işler yaptık, orada da sakattı ve pek oynayamadı. Boey sanki en az 1 sezon daha kalacak. Boey devam edince de, Dubois'in kalmayacak isim olduğunu düşünüyorum.

Bu takımın sadece 6 puan farkla lider oluşu, dışarıdan müdahaleler ile alakalı

Sezon nasıl ilerliyor dersek, Fenerbahçe "penaltı jokerini" cebinde taşıyor. Takımlar da o kadar sindi ki, top Valencia'ya geldiğinde savunma yapmaya korkar haldeler. Çünkü en ufak bir kendini yere atmada o penaltı çıkacak. Başakşehir maçında Fenerbahçe'nin attığı gollere bakın, Valencia savunulamıyor. Karşısındaki rakibi 2 adım geride duruyor, çünkü penaltı olmasından korkuyor. Böyle bir jokerle oynamak da çok büyük bir avantaj. Geriye düşsen de, kaybetmeyeceğini bilmenin verdiği büyük rahatlık.

Oliveira'nın baraja taktığı frikiği, Kerem Aktürkoğlu'nun kullanmasını beklerdim

Oliveira'nın baraja taktığı frikiği, Kerem Aktürkoğlu'nun kullanmasını beklerdim. Geçen maçta müthiş bir frikik golü atmışken. Galatasaray'ın idmanlarda kullandığı yeni teknolojiden söz ediliyordu. Etkisi ne derece bilmiyorum. Kerem Aktürkoğlu'nun bu konuda çalışmaya devam ettiğini görmek güzel. Geçtiğimiz günlerde de yazdım, altın bir bilezik daha takmış oluyor, değerine değer katıyor. Sadece kaleye vuruşlar değil, ceza sahası içine kullandığı toplarla da.

Okan Hoca'nın elinde forvet kullanım kılavuzu olduğunu söylüyorduk

"Bu sezon Süper Lig'deki 13'üncü golünü atan Mauro Icardi, Henry Onyekuru'dan (14; 2018/19) bu yana Galatasaray formasıyla bir sezonda en yüksek sayıya ulaşan oyuncu oldu." Opta'nın paylaşmış olduğu istatistik değerli. Galatasaray'ın geçen yıllarda "golcü istikrarı" noktasında yaşadığı sorunu gözler önüne tekrar sermiş. Gomis değerliydi, sadece 1 sezon elde tutabildik. Gomis sonrası ise forvet verimliliği hiçbir zaman iyi bir düzeye gelmedi. Neyse ki ertesi sezonun 2. yarısında Onyekuru sahne aldı da, gol yükünü çekti.

Mertens bir anda sahne alıyor ve Icardi'ye müthiş bir top kesiyor

Mertens'in yokluğu, Galatasaray'ın en büyük handikaplarından biriydi. Hücumdaki en büyük aklını kaybediyorsun ve yerine alternatif üretmek kolay değil. Mata desek kadayıf kıvamında, Zaniolo o ara yeni yeni hazırlanıyordu. Rashica'yı kaydırdık, bence iyi de oynadı ama Mertens ile oynamak başka bir şey. Daha önce de yazdım. 2. forvet gibiyken, net bir oyun kurucuya dönüştürdük. 35 yaşında, ön alandaki presin belki de en önemli parçası. Bu yaşta, böyle bir dönüşüm de "karakteri" gösterir.

Adekugbe'nin Galatasaray formasıyla en iyi maçı

Adekugbe'nin Galatasaray formasıyla en iyi maçı. Son zamanlarda bir yükselişi olduğu doğru, zirvesi de Alanyaspor maçı. Kolay değil. Deprem felaketi yaşadık, çok kötü psikoloji. Oradan geliyorsun, bir anda kendini şampiyonluk yarışı içinde buluyorsun. Bu psikolojiyi kolay yönetemezsin. Sorunlu bir mevki için geliyorsun, kadro da çok kaliteli. Bu güçlü yapıya ayak uydurmak da kolay olmuyor. Beklemek, sabretmek gerekiyordu bu yüzden.

Alanyaspor 1-4 Galatasaray, maç ritmini kazandıkça fark ortada

Zorlanabileceğimizi düşünüyordum. Formu ne olursa olsun, Alanyaspor zor bir deplasman. Ersun Yanal'ın otobüsü çekeceğinden yöne de şüphemiz yoktu. Öyle de oldu zaten, 3 defansif orta saha ile sahada. Topu Galatasaray'a bırakayım, bol bol faul yaparak sindirmeye çalışayım, kaptığım toplarla da hızlı çıkarım. Top Galatasaray'dayken "organizasyon" tarafında sorun var derken, Mertens'in olmadığı haftalardı. Şu an iyi dönmüş bir Mertens var ve haliyle de organizasyon sahibisin.

Kadro kalitesi olarak, sahanın her alanında daha baskınız

Beşiktaş deplasmanına kadar ki 3 maçı önemsiyordum. Burada gelecek 3'de 3, Fenerbahçe'nin ciddi anlamda umutlarını söndürecektir. Sallanmaya da başladılar zaten. Ankaragücü maçını kazanabilmek adına yine "hakem" desteğine, dolayısıyla da "penaltı jokerlerini" kullanmaya ihtiyaç duydular. Bu 3 maç içinde en zor gördüğüm Alanyaspor deplasmanı. Ne kadar formsuz olsalar da, bu tarz takımların reaksiyonları genelde Galatasaray'a karşı gösterilir. Konyaspor deplasmanını unutmayın.

Akıl almaz bir savunma istatistiği

Galatasaray adına belki de en değerli istatistiklerden biri. Hatta "akıl almaz" bir savunma istatistiği diyelim. Galatasaray, Nelsson'un sahada olduğu son 17 maçı kazanmış. Nelsson'un olmadığı Konyaspor ve kupadaki Başakşehir maçlarında ise kayıp yazdık. Konyaspor maçını bilmem de, Başakşehir maçında Nelsson olsa kesinlikle kazanırdık. Konyaspor maçında Abdülkerim Bardakcı'nın kötü bir performansı vardı. Bu da savunma dengesini bozmuştu. Gerçi Nelsson olsa, arkayı toplayabilirdi.

Şu an mevcut futbolcularımız arasında da, bu toplara en iyi vuracak isim

Geçtiğimiz sezon, Hatayspor deplasmanında müthiş bir frikik golü vardı. O gün kaybetsek de, Kerem Aktürkoğlu adına mutluydum. Kötü giden sezonda, geleceğe yönelik umutlanmamızı sağlayan belki de tek isimdi. O sezon bazı noktalarda neredeyse tek başına çabaladı ve sezonun başından sonuna hiç düşmedi. Torrent döneminde dahi aşama kaydetmeye devam etti. Böyle düşününce de, Kerem Aktürkoğlu'na bazı zamanlar manasız mı yükleniyoruz diye düşünüyorum.

Adil bir ortamda yazılacak hikaye

Torreira, rakip ceza sahası içerisinde suratına tekme yediğinde, ilk etapta rakip lehine faul çalındı. Tribünler o anda isyan etti, futbolcular hareketlendi de ancak "var" devreye girebildi ve 5 dakikada nihayet o penaltı + kırmızı kart çıktı. Sezon da bunun gibi birçok örnek barındırıyor. Galatasaray aleyhine, Fenerbahçe lehine şekilde. Şu an 6 puanlık fark en az 15-16 olabilirdi ve biz de 1-2 hafta içerisinde şampiyonluğu ilan ederdik. Adil bir ortamda yazılacak hikaye buydu.

Forvet bencilliğine sahip olmayıp, oynatmaya, takımı yükseltmeye olan odak değerli

İşte özlenen Icardi performansı. Fizik durumuyla alakalı bir sıkıntı asla yaşanmadı bu arada. Biraz coşkusu düşmüş gibiydi, bitiricilik de sallanmaya başlamıştı. Yine de hareketliliğinden, oyun içi katkısından pek ödün vermiyordu. O hareketliliğin anlamı "fizik olarak" iyi durumda olman. Son dönemde öyle olaylar yaşadık ki, herkesin motivasyonu yükseldi. Icardi de "şampiyonluk" adına yemin etmiş gibiydi. O yeminden sonraki ilk sınav da Kayserispor maçı.

Öyle bir yapı oluştu ki, Rashica'yı kesemiyor, Zaniolo'yu kenarda oturtuyorsun

Dubois, Galatasaray adına müthiş bir transferdi. Sezon öncesi bir sakatlık geçirdi, o arada Boey formayı aldı ve her geçen zaman üzerine koyarak büyüdü. Galatasaray adına müthiş bir şans da, Dubois'in şanssızlığı. Zaniolo durumu da biraz böyle. Rashica, istikrarlı ve değerli bir futbolcu. Yakalanan o müthiş seride de, Rashica'nın 11'e monte edilmesi önemliydi. Yine de kafalarda soru işaretleri olabiliyordu. Zaniolo da ihtimal olunca, Rashica yerine oynar diye düşünüldü. Şu an öyle bir yapı oluştu ki, Rashica'yı kesmen imkansız. Zaniolo'yu yedek bekletiyorsun.

Galatasaray 6-0 Kayserispor, hoş geldin şampiyonluk havası

Takım kaybettiği havayı yeniden yakalamak anlamında müthiş bir galibiyet aldı. Artık ara yok, sakatlar geri döndü, fizik olarak yükselmesi gerekenler de biraz daha büyüyor. İdeal 11'in belli, hücumun da olabildiğince kaliteli. Kalan 8 maçta bu 11 ile aynı şekilde devam. Deneme yapacağın bir durum yok artık, kadron bu. Icardi'nin iştahı döndü, Zaniolo kenardan geldiğinde artık daha diri. Mertens'in varlığı taşları yerine oturttu, Rashica yine formda. Kerem Aktürkoğlu da tabela yapmaya başlayınca, hücumda eksik kalmıyor.

Son viraj bu, geri sayım haftaları

Normalde maç trafiğini artması hoşuma gitmez de, şu an iple çekiyorum. Bu takım son 2 ayda sadece 4 resmi maça çıktı. Şimdi ise önümüzdeki 15 gün içinde 4 resmi maç oynayacak. Artık ara yok ve lig sonuna kadar tempo yüksek. Kupada devam etsek ekstra 2 maç daha olacaktı. Maç trafiğinin yükselmesi, takımın ritmini yakalaması için olmazsa olmaz. Oyun ezberi kayboldu, fizik kalite düştü. Herkes en iyi yaptığı işi unutur oldu.

Samsunspor'un başarısı tam anlamıyla Hüseyin Eroğlu imzasıdır

Sezon öncesinde, Samsunspor ve Eyüpspor'dan hangisi ilk olarak teknik direktör değişikliğine giderse şampiyon olur demiştim. Samsunspor adına Bayram Bektaş, Eyüpspor adına da İbrahim Üzülmez bile bile ladesti. Neyse ki Samsunspor erken aksiyon aldı ve Hüseyin Eroğlu ile futbol aklı oluşturdu. Samsunspor'un iyi kadrosu olsa da, ahım şahım, çok alternatifli bir yapısı yok. Bu başarı, tam anlamıyla teknik direktör imzasıdır ve ana aktör Hüseyin Eroğlu'dur.

İdeal isimlerle mümkün olan en fazla sayıda maça çıkmak

Başakşehir maçındaki asıl korkum, Abdülkerim Bardakcı'yı kaybetmekti. Neyse ki durumu düşünülen kadar ciddi değil ve bay arası da şans oldu. Kalan 9 haftada en istemeyeceğimiz şey "eksikler" olur. Çünkü kimsenin yeri dolmuyor. Kadro zenginliği özellikle hücum tarafında var, bu da sana hamle şansı doğuruyor ama x isim olmadığında, yerine oynayan aynı etkiyi gösteremiyor. Bunu da geçen haftalarda izledik.

Sözleşmesinin iyileştirilmesi, hele ki şu kritik virajda değerlidir

Döviz yükseldikçe, yerli futbolcuların kazandıkları rakam aşağıda kalıyor. 1 yıl önce sözleşme iyileştirmesi yapıyorsun, bugüne bakınca o paranın da bir hükmü kalmıyor. X yabancının kazandığı en düşük rakam dahi, yerli futbolculara kıyasla yüksek kalabiliyor. Haliyle de yerli futbolcular için sözleşme iyileştirmeleri çok sık yapılmaya başlandı. Bu da biraz mecburi, bir şey diyemiyorum. Hak eden, hak ettiğini almalı.

Tozlanmış parçalı #42; Gustavo Victoria Mendez

2001 - 2002 sezonunun sürpriz katkısı diyebiliriz. O sezona girerken, kadro büyük oranda değişmiş, maliyetler de düşürülmüştü. Maddi anlamda sorun çeken bir Galatasaray vardı. Yabancı transferlerini de büyük oranda "kiralama" yöntemiyle yapıyordu. Gustavo Victoria da o kiralama hamlelerinden biriydi. Güney Amerika pazarını o anlamda iyi kullanmıştık. Kolombiya'nın Cortuluá takımından kiralandı ve ilk etaptaki düşünce, Hakan Ünsal için alternatif olmasıydı.

Fotoğraftaki ekipten Mata'yı bir kenara bırakırsak, gerçekten de kazanan takım

Fotoğraftaki ekipten Mata'yı bir kenara bırakırsak, gerçekten de kazanan takım diyoruz. Antrenmanda iyi bir takım oluşmuş ve kazanmışlar. Muslera, Nelsson, Boey, Torreira. Icardi ve Rashica bu takımın olmazsa olmazları. Rashica'yı alternatif gibi düşünürüz, Zaniolo'nun arkasında görürüz ama Rashica olmadığında yaşadığımız sorunlar malum. Şimdi de Zaniolo yeniden kenara, Rashica mutlaka 11'e diyoruz.

Hayal olsa da, Ergin Ataman'ın Galatasaraylılığını düşününce

Ergin Ataman'ın Galatasaray açısından "hayal" olduğunu ben de biliyorum. Son 2 sezonun Euroleague şampiyonu, pandemi döneminin de hak eden hocası. Anadolu Efes ile bir anlamda "hanedan" oldu ama her güzel olayın sonu var misali, bu sezon ciddi anlamda tükenmişlik var. Başarıların getirdiği "metal yorgunluk" da diyebilirsiniz. Bu sezona bakınca, Euroleague'de play-off dahi yapamayan bir takım var. Büyük oyuncular, dev bütçe ama hayal kırıklığı. 1 kez başarısız olmakla, bu yakın geçmiş silinmez de, sorunlar daha farklı gibi. Bağ kopmuş ve ayrılıktan söz ediliyor. Hocanın da sözleşmesi sezon sonunda bitecek.

Abdülkerim Bardakcı, Kerem Aktürkoğlu tamam da, 3. yerli kim olacak?

Okan Hoca, kalan maçlarda sol bekte Dubois'i değerlendirmek istiyor gibi haberler okuyoruz. Akla yatkın dursa da, bunu gerçekleştirebilmesi çok zor. Abdülkerim Bardakcı, Kerem Aktürkoğlu tamam da, 3. yerli kim olacak? Forma almaya yakın bir aday dahi aklıma gelmiyor. Zaniolo hazır değil, Rashica oynamalı diyoruz mesela. Rashica'yı tekrar oynatmayıp, Yunus Akgün ya da Barış Alper Yılmaz mı sağ kanatta oynayacak? Ya da Torreira yerine Berkan Kutlu mu?

Geçen zaman ki #13; Bursa'da Revivo resitali

2002 / 2003 sezonundaki transfer sirkülasyonunu takip etmek zor. Yaz dönemi neredeyse tamamen değişen kadronun üzerine bir de Ocak ayında cila çekilmişti. O çekilen cilanın da belki de en konuşulan ismi Revivo olmuştu. Ortega transferinin ardından gözden düşen ve sorunlar yaşayan Revivo, o gün için Galatasaray adına fırsat gibi görünüyordu. Bu fırsat kaçırılmadı ve transferi gerçekleşti. Felipe'den istediğini alamayan Fatih Terim'in, Revivo'dan istediğini alması kolay değildi elbette.

Icardi oldukça hırslı, konsantrasyon diyor

Icardi'yi son dönemde eleştirsem de, genel performansından memnunum. Başakşehir karşısında da oldukça istekliydi. Haksız şekilde elenmiş olmamıza biraz da bu yüzden üzüldüm. Elde ne kaldı dersek, Icardi'nin hırsı diyeceğiz. O ön alanda daha hareketli ve istekli olduğunda, hücumun kalitesi bambaşka bir seviyeye geliyor. Attığından öte, attırmaya odaklı bir forvet. Çok fazla pozisyon hazırlıyor ve iş bitirme tarafında artık. Kerem Aktürkoğlu'nun sayılmayan golünde asisti var, bir de Kaan Ayhan'ın golünde.

Sacha Boey'in en büyük eksiklerinden biri orta kalitesi

Sacha Boey'in en büyük eksiklerinden biri "orta" kalitesi. Hücum odaklı, amansızca bindiren ve bunda başarılı olan bir bekin, orta kalitesinin bu denli düşük olması kabul edilemez. Hızlısındır, atlet özelliğin üst düzeydir, kanadını koridor yaparsın da, orta kaliten daha iyi olmalı. Icardi gibi bir kafacı rakip ceza sahası içindeyken, onu daha iyi besleyebilmek gerekiyor. Başakşehir maçının en kötü yanlarından biri, Boey'in kestiği ortalardı.

Futbolcular dönmek istemiyor da, Galatasaray kendilerini geri istiyor mu?

Taylan Antalyalı ve Emre Kılınç'ın Ankaragücü'nde mutlu olduğu, Galatasaray'a dönmek istemedikleri gibi bir haber vardı. Ankaragücü de bu futbolcuların bonservisini almak istiyormuş. Futbolcular dönmek istemiyor da, Galatasaray kendilerini geri istiyor mu? İstemediği açık, yeni sezonun Galatasaray'ında şansları yok. Elbette bedava bırakmayacağız, bonservis beklentimiz olacak. 11'de yerlinin zorunlu olduğu düzende de, bu tarz işlerin maliyeti olacak. Anadolu kulübüdür, şöyledir, böyledir diyerek alçaktan uçmamamız, alabileceğimiz en iyi bonservisi almamız lazım.

Tozlanmış parçalı #41; Engin Baytar

Ülke futbolunun gördüğü önemli yeteneklerden biri olsa da, mental eşiği aşamadığınız sürece alacağınız yol kısa oluyor. Engin Baytar'ın yine de fena bir kariyeri olmadı. Galatasaray'da 2.5 sezon kalmış olsa da, o ilk sezonu iyi hatırlanmasına yetecektir. Fenerbahçe ile oynanan Süper Kupa maçında, Cüneyt Çakır'a o hareketi yapmış olmasa eminim ki en azından 3-4 sezonu daha olabilirdi. Orada negatif bir kırılma yaşadı ve düşüş yaşadı.

35 yaşındaki bir futbolcunun, takımın pres gücü üzerindeki etkisi de apayrı bir konu

Mertens'in öneminden bahsediyoruz, o olmadığı zaman ne gibi sıkıntılar yaşadığımız da malum. Hücum tüm bağlantısını yitirdi ve ön alandaki belki de en önemli aklımızı kaybettik. Etrafında oynayan herkes de düşüş içindeydi. Icardi geriledi, kanatlar eskisi gibi etkin olamadı, orta saha / hücum bağlantısı koptu. Daha da önemlisi, ön alandaki o pres gücümüz olabildiğince düştü. 35 yaşındaki bir futbolcunun, takımın pres gücü üzerindeki etkisi de apayrı bir konu.

Hafta sonunda bay geçecekken, uyguladığın rotasyon kötü sonuç aldı

Hafta sonunu "bay" geçecekken, maçta uyguladığın rotasyon maalesef kötü sonuç aldı. Israrla yazıyoruz, bu takımda Oliveira'nın alternatifi yok. Orayı Midtsjö / Torreira ile geçersen, topun sende olmasının bir kıymeti kalmaz. Sağda da Zaniolo oynarken, Boey yalnız kalır ve Serdar Gürler orayı işler. Nelsson'un olmadığı stoper hattında da dengeden söz etmek mümkün olmuyor. Karşında düzeni olan bir rakip var, işlerler bunu. Gerçi hakem boyutunu devreye sokunca, dünyanın en işler formasyonu ile oynasan ne fayda.

Nelsson'suz olmuyor, tüm denge bozuluyor

Nelsson'suz olmuyor, tüm denge bozuluyor. Abdülkerim Bardakcı'nın ligin en iyi stoperi olduğunu hala düşünmekle birlikte, onu parlatan ismin de Nelsson olduğu açık. Defansif aksiyon noktasında, Nelsson'un yokluğunu telafi edemiyorsun. Nelsson'suz saha çıkıp, Kaan Ayhan / Abdülkerim Bardakcı tandemi ile oynadığın 2 maçı da kaybettin. Kaybederken de, savunma hatalarından fazlasıyla söz ettin. Telafisi olmayan, çok fazla hata var.

Eften püften açıklama yapma, icraat yap, aksiyon al

Bu maçta "saha içi" konuşulmaz sevgili kardeşim. Hele ki sıcağı sıcağına. Konuşacağın tek şey "hakemdir". Sezon boyunca türlü türlü skandallarla uğraşıp, hakemi de yenmek zorunda kalıyorsun. Böyle bir zorunluluk olabilir mi? Sayısız skandaldan bahsederim. Zirvesi de Alanyaspor maçıydı. Hadi onu haftalar içinde telafi ettin, hakemi de yendin. Kupa tek maç, telafisi yok. Hakkın gasp edildi işte. Hem de göstere göstere. Ne olacak şimdi?

Galatasaray'ın gasp edilen hakkı ne olacak?

Erden Timur, her şeyi açıklayacağız dedikten sonra bir anda tutuştular ve Bein'de Lale Orta ve Mhk danışmanının son haftalardaki tartışmalı pozisyonları yorumladıkları programı izledik. Yaptıkları o programın özeti neydi derseniz, yaptıkları operasyonu bir anlamda teyit ettiler. Maç fazlasıyla 15 puan farkla önde olacağımız noktada, 9 puanla öndeyiz. 2 haftada yaşanan mevzu bu da. İsyanımızda haklıyız, söylediğimiz her şey programda da teyit edildi. Ne olacak peki Galatasaray'ın kaybı?

Tozlanmış parçalı #40; Murat Sözkesen

2001 - 2002 sezonu denildiğinde, çekirdeğini büyük oranda değiştirmek zorunda kalmış bir Galatasaray aklıma geliyor. Bunu yaparken de, Avrupa kimliğini hala üst seviyede tutmak ve ligde kazandığı şampiyonluk çok değerli. Ekonomik olarak büyük zorluklar yaşanılmıştı. Transferler de genellikle "kiralama" üzerine gerçekleşiyordu. O sezon gerçekleşmiş olan 2 transfere çok şaşırmıştım. İlki sezon başında transfer edilmiş Berkan Göktan, 2.'si de ara transfer Murat Sözkesen.

Takımın maç ritminin düşmüş olması en çok Icardi'yi etkiledi

2 haftadır düşüşte. Konyaspor maçında çok hareketli ve istekliydi, en azından oyun içi katkısı vardı. Adana Demirspor maçında ise neredeyse sahada yoktu. Özel durumlarına girmeyeceğim artık, Icardi bu, kabul edeceğiz. Şu güzel, hırslı ve kötü performansının farkında. Adana Demirspor maçının sonunda bastı gitti, çok da sinirliydi. Takımın maç ritminin düşmüş olması en çok Icardi'yi etkiledi de diyebilirim. Sürekli verilen aralar, tatiller, az maç sayısı derken o gol ritmini kaçırdı.