Galatasaray 2-1 Ankaragücü, akıl almaz bir hücum performansı

Akıl almaz bir hücum performansı izledik. Atılan şut sayısı, gol beklentisi, rakip ceza sahası içinde topla buluşma ve orada attığın şutlar. Absürt bir kaleci performansı izledik. Tarihi bir fark da görebilirdik bugün. İlk yarıda atılan şut sayısına bağlı gol beklentimiz düşüktü, nedeni de şut kalitesi. Yine de ilk 15 dakikada kurulan baskı ve girilen pozisyonlar, bundan önceki maçların benzer senaryosu. Orada golü bulabilsek, belki de daha farklı şeyler konuşacağız. 

Gönül ister ki bazı futbolcuları rotasyona alalım

Gönül ister ki bazı futbolcuları rotasyona alalım. Maalesef bunun pek imkanı yok. Kadro ne kadar geniş olsa da, bazı isimlerin hazır olmayışı problem. Haliyle de istediğin değişimi yapamıyorsun. Özellikle de Icardi ve Torreira'yı Ankaragücü karşısında dinlendirmek isterdim. Muadili olmayan futbolcular bunlar, olmazsa olmazların. Bakambu'ya güvenemiyorsun, Torreira yerine yazabileceğin profilde bir isim şu an elinde yok ya da hazır değil. Berkan Kutlu'nun önemini böyle zamanlarda anlayacağız işte.

Tepki abartılı dedim diye bana bile neler söylendi

Galatasaray'ın Vecino transferi ile alakalı düşüncesinden, Sarri de haberdardır diye düşünüyordum. Lazio ile anlaşma olduysa, hocasının da mutlaka haberi olmuştur diyordum. Sarri'nin dün yapmış olduğu açıklamalara baktım da, gerçekten de haberi yokmuş. Bazı Galatasaray taraftar hesapları bundan dolayı üzülmüştür. Transferi kendilerinin iptal ettirdiğini düşünüyorlardı. O gün de yazmıştım ve linç edilmiştim. Vecino transferini ben de istemiyordum, gerçekleşmemesi bence hayırlı oldu da, o gün gösterilen tepkiler çok abartılıydı. Erden Timur gibi bir isme neler söylendi. Adamın geldiği günden bu yana yaptıkları ve ortaya koyduğu vizyon ortada. Bu durum Okan Hoca için de geçerli. İstemiştir, transferi için çabalanmıştır. O kadar kötü futbolcu da değil, gayet net bir kalite ama benim görüşüm, takımın ihtiyacı daha farklı profildi. Öyle tepkiler oluştu ki, çok gereksizdi. Daha da gereksiz olan, bazı taraftar hesaplarının bu işe biz engel olduk tavırlarıydı. Sarri bu işe engel olmasa, transfer gerçekleşiyormuş işte. Erden Timur da bunu söylemişti ama o gün dahi "biz engel olduk" havasında olanlar vardı. Taraftar tepkisiyle transfer iptal olacaksa zaten, bu işi yapanların orada durmaması gerekiyor. Taraftarın yönlendirmesiyle transfer yapılmaz. Orada başarılı bir teknik heyet ve doğru futbol aklını kullanan yöneticiler var. Ortaya koydukları vizyon, yarattıkları kalite ortada. Her şey iyiydi, Vecino transferi gelse 0 ile mi çarpılacaktı? Söylediğim gibi, gereksiz bir linçti. Tepki abartılı dedim diye bana bile neler söylendi.

Galatasaray'da devam etse, Mertens yerine 2. forvet gibi oynamasını bekliyordum

Zaniolo, Aston Villa'ya transferi sonrası ilk kez konuştu sanırım. Galatasaray ve Aston Villa'ya transfer süreçlerini anlatmış. Galatasaray adına büyük bir fırsattı ve bu kullanıldı. İstediğimizi tam anlamıyla elde edemedik desek de, Aston Villa dönemi bizi tatmin edebilir. Oturmuş, sistemi güçlü ve kazanan bir takıma geldi. Adınız Zaniolo olsa da, bu takıma girmek kolay değildi. Yeni sezon için umutlanırken de, araya Monchi girdi ve tam anlamıyla olmasa da istediğini aldı. 

Galatasaray kariyeri başlangıcına o kadar benziyor ki

Geçen sezon, Nantes formasını neredeyse her maç terletti de, performansı orta şekerliydi. 11 başladı, kenardan geldi, goller de attı ama takımı iyi durumda değildi. O da performansıyla takımına damga vurdu diyemedik. Opsiyonu kullanılmaz diye bekledim hatta. Opsiyon tarihinin son günlerine doğru bu transferi gerçekleştirdiler. Bugün gösterdiği performansa bakınca, büyük iş yaptılar diyebiliyoruz. Gol repertuarına frikiği de ekledi. Muhteşem bir vuruştu. Bu sezon 6 maçta 5 golü var. Galatasaray kariyeri başlangıcına o kadar benziyor ki. Ritim futbolcusu biraz da. Sürekli oynatmak gerekiyor. Galatasaray'da 1 oynadı, 2 kenara geldi, sonra 1 daha oynadı, sonra 3 kenara geldi. Mostafa Mohamed / Diagne / Halil Dervişoğlu üzerinden dönen rotasyon. Kimse istikrar sağlayamadı. Hadi ilk sezonu özel hayatı dalgalıydı. 2. sezonunda bu da aşılmıştı. Zaten aklında sürekli Fransa var, Galatasaray'a da gelmek istememişti. Bir ara gidiyordu, son dakika direkten döndü ve kiralık anlaşması iptal oldu. Şimdi üstediği ülkede ve onda ısrar ediliyor, ritim yakaladı. Potansiyelli oyuncu da bu ortamda doğal olarak yükselir. Galatasaray'da kalmış olsa iyi bir alternatif gibi görünecek olsa da, Icardi arkasında ritim bulması imkansızdı. Haliyle de süre bulduğu anlarda beklentiyi yine karşılamayabilirdi. 5.75 milyon avro iyi bonservis. 250 bin avro da kira ücretini ekleyin, 6 milyon avro. Herkes yoluna bakacak bu transferde. Bizim adımıza eleştirilecek nokta, futbolcuda ısrar etmeyiş. Onun da sorumlusu Okan Hoca değil.

Orta saha ya da stoper fark etmeden, performans vermeye devam etmekte

Düşünüyorum da, bu sezon kötü maçı yok sanırım. Orta saha ya da stoper fark etmeden, performans vermeye devam etmekte. Kenarda kalır ses etmez, 5 dakika da oynasa en iyisini vermeye çalışır. Yerli, joker, olabilecek en iyi alternatif. Bu tarz futbolculara da bayılırım. Geçen sezon Ocak ayında transfer edildiğinde, maliyeti kaynaklı eleştirim vardı. Performansı da dalgalıydı. Transferin asıl olayı bu sezona yönelikmiş. Fikstür yoğun, bol rotasyon gelecek ve iyi yerlilere ihtiyaç var. Kaan Ayhan'ın aldığı süreler de bu doğrultuda arttı. Nelsson'un önünde stopere yazılabilir oldu. Orta sahada da olası bir Torreira yokluğunda yine o kullanılacak. Kötü performansı da yokken, hakkı verilmesi gereken isimlerin başında gelmekte. İstanbulspor karşısında da tertemiz performansı vardı. Rakibin uzun attığı toplarda, savunma arkasında etkisi oldu da, o konuda birçok etmen var. Kaan Ayhan'ın kötü bir savunmacılığı yoktu. Okan Hoca da ısrarla savunmacıların ayak kalitesinin altını çiziyor. Kaan Ayhan, teknik ve pas yönü iyi bir savunmacı. Topla çıkar, hücumu destekler, geriden iyi oyun kurar. Topun yüzde 68 oranda sende kaldığı ortamda da çok iyi maç çıkarır. Bu ayak kalitesi işi Nelsson'u biraz arka plana itmekte. Özellikle de bu sezon, "savunmacıların ayak kalitesi" düşüncesi daha ön plana çıktı. Baskıyı orta sahaya çekebilmek gerekiyor. Her koşulda, elimizde çok iyi 4 stoper var. Düşünülse, 3'lü oynamak adına da ideal isimler.

Sen oyuna ne kadar yatırım yapıyorsun da, ne bekliyorsun?

Bundan kısa bir süre önce, bu stadyumda Şampiyonlar Ligi finali oynandı. Final adına da zemini pamuklara sarıyorlardı. Ligimizde maalesef iyi bir zemin yok. Hemen hemen tüm takımlar zemin ile alakalı problem yaşıyor. Federasyon da bu arada zemin ile alakalı kulüpleri suçlarken, kendi sorumluluğunda olan stadyum ile alakalı ne diyecek? Yayın gelirleri artmalı, derbi sayısı yükselmeli, bu yüzden play-off, play-out tarzı uygulamalar gelmeli modunda. Sen oyuna ne kadar yatırım yapıyorsun da, ne bekliyorsun? Olimpiyat Stadı'nın kötü zeminini maskelemek adına çimleri boyamışsın. Sonra da çıkıp yayın geliri yükselmeli, logo, font, Süper Lig müziği falan deme. Yemyeşildi Galatasaraylı futbolcular. Torreira'nın halini gördünüz, küçük bir Hulk gibiydi. Oyunu eleştiriyoruz da, topa sahip olmaya çalışan, pas yapan takımsın. Topu nasıl hızlı dolaştırabilirsin ki, sana iyi zemin gerekiyor. Pas kalitesi direkt olarak bununla alakalı. Stadın aldığı rüzgarı geçtim artık, o da farklı faktör. 2. yarıda rakibin savunma arkasına sarktığı her anda rüzgarın etkisi çok büyük. Uzun vuruyorsun, top bir şekilde sekiyor. Biraz daha sakinleşip, bu unsurları düşününce 1-0 kazanmak iyidir diyorum. Yine de rahat ve laubali oyun tabi, bunu atlamamak gerekiyor. Burada da kalmayız, bir sonraki maçtaki görüntü değişecektir. 

Boey sözleşmesi yaşatır

Bazı futbolcuların potansiyelinin sınırı yok. Boey de sanırım böyle. Burada tıkanır, maksimumunu gördük gibi bir şey söyleyemeyiz. Geçen sezonu müthiş geçerken, bu sezon o görüntünün de üzerine çıkıyor. Şu an vitrinde bir de, Şampiyonlar Ligi'nde. Kopenhag karşısında puan kaybı yaşansa da, Boey'in performansı üst düzeydi. İstanbulspor maçına dönüyoruz, 104 kez topla buluşmuş. Sen orta saha mısın, sağ bek misin? Enerji o kadar fazla ki, adam sahanın her yerinde.

Zamanlı ayrılık

Valerien Ismael örneğini daha önce vermiştim. Ona da 4'lü savunmaya dön denildiğinde, o iş orada bitmişti. Hüseyin Eroğlu için de bu geçerli. 4'lü oyna denildiği an, o dikiş daha tutmayacaktı. Samsunspor'un şanssızlığı zor bir fikstürle başlaması. Maalesef kaliteli hamleler de geç gerçekleşti. Kötü başlayınca, kırılma çok erken yaşandı. Toparlanabilir miydi bilmiyorum. Sanki biraz bağ zedelendi ve dikiş tutmayacaktı. 

Zaha ile alakalı şu an için çok fazla övgü yapılacak durum yok

Zaha ile alakalı şu an için çok fazla övgü yapılacak durum yok. Hazır durumda değil ve bunu da her an yansıtıyor. Sürelerini arttıra arttıra hazır olacak ama ne zamana kıvama gelir bilmiyorum. Milli Takım arası sonrası tam olarak hazır olur diye düşünmekteyim. Kayserispor deplasmanı ve Ljubljana maçındaki görüntüsü daha iyiydi. Sonra bir sakatlık yaşandı denildi, geri dönüşü çok da iyi gerçekleşmedi. Buna rağmen, kalitesini yansıttığı anlar var elbette. 

Icardi'nin kaçan penaltıda kalmaması inanılmaz bir olay

Okan Hoca, kaçan penaltı için "daha önce de konuşuyorlardı" diyerek futbolcularını korumak istedi. Aralarında mutlaka konuşulmuştur da, bu penaltının o an doğaçlandığını düşünüyorum. Okan Hoca'nın penaltı kaçtıktan sonraki tepkisizliği her şeyi açıklıyor. Benim fikrim, maç içindeki laubaliliğin çileğiydi bu olay. Kötü değil, rahat ve laubali bir futbol vardı. Bu penaltıyla da taçlandırıldı. Penaltıda organizasyon olmaz bir kere. Atarsın penaltıyı, olay budur. Zamanlaması güzel ayarlandı, Icardi de doğru anda topa vurdu da, kaçtı işte. 

İstanbulspor 0-1 Galatasaray, sahada bu kadar rahat takılamazsın

Kötü oyuna bir şey demem. An gelir ve kötü oynarsın. Üretmekte zorlanır, tıkanır, rakibe çare bulamazsın. Laubaliliğe kızarım, sahada bu kadar rahat takılamazsın. Maç trafiğin yoğun, tempoyu çok fazla arttırmak istememeni anlarım da, sen rakip yarı sahasında hareket bile etmiyorsun. Bitiremiyorsun, penaltıda organizasyon üretmeye kalkıyor ve kaçırıyorsun, 2-3 metreye pas atamayan futbolcuların var. Sürekli birileri bir yerlere işaret gösteriyor, kimse oraya hareketlenmiyor.

İstanbulspor maçı öncesinde şartlar bizim adımıza müsait görünüyor

İstanbulspor maçı öncesinde şartlar bizim adımıza müsait görünüyor. 3 günde 1 maça çıksak da, kadro genişliği ve kalite üstünlüğü çok baskın. Bu da rotasyon imkanı sağlıyor. İstanbulspor karşısında da ufak çaplı bir rotasyon görebiliriz. Fatih Tekke'yle de yolları ayırdılar bu arada. Fatih Tekke, düştü gözüyle bakılan ve son derece mütevazı şekilde hareket eden İstanbulspor'da çok başarılı oldu. Azdan çok almayı iyi bilen teknik adamlardan biri. Bu sezona başlangıçları da bence o kadar felaket değildi. Ayrılığın nedenini anlamadım. Galatasaray'a avantaj mı olur dersek, bence evet.

Birini eleştirmek, onu sevmiyorsun anlamına gelmiyor

Birini eleştirmek, onu sevmiyorsun anlamına gelmiyor. Herkesin eleştirilebileceğini düşünüyorum. Bu eleştiriler o ismin büyüklüğünü, saygınlığını, geçmişini gölgelemiyor. Muslera, sezona harika girmişti ve Şampiyonlar Ligi ön elemelerinin bana göre en iyi ismiydi. Son 2 maçta ise ciddi anlamda düşüşte. Bu tecrübede bir kalecinin, 2 maçtır üst üste aynı hatalı golü yemesini eleştiririm. Eleştiri gelince, bir anda koruma kalkanı oluşuyor. Geçmişten örnek veriliyor da, o günlerin bugüne bir faydası yok. Geçen sezon da bu dalgalanmayı yaşamıştı. Her sezon yaşıyor, olabilir. Toparlar o da, yeniden vitesi açar. Ayak kalitesine falan da takılmıyorum, düzelmeyecek çünkü. Sorun şu, kötü olan ayak kalitesine çok güveniyor. Kısa olan orta sahasına uzun toplar, kendi yarı sahasında sırtı dönük arkadaşına attığı paslar düzelmeyecek. Takıldığım nokta, ya topa çıkılır, ya da kalende beklenir. Kopenhag maçında yenen golün aynısı, Başakşehir karşısında da geldi. Çıkayım mı çıkmayayım mı arasında kaldığınız an o golü yersiniz. Şuna da katılmıyorum, Muslera'yı keselim, Günay Güvenç oynasın. Muslera kalite ve tecrübesi hala üst düzey. Ondan daha iyi bir kalecimiz olmadığı için de oynamaya devam etmeli. Geleceği ile alakalı konu sezon sonu konuşulur. Şampiyonlar Ligi gelmişken, hedef maçlarda bu kaleci hatalarının gelmesi can acıtıyor. Eleştiri olacak, bu da doğal olan. Fatih Hoca'yı da eleştirdik yeri geldiğinde, herkes eleştirilecek. Koruma kalkanı oluşturmak, geçmişle yaşamak mantıksız olan. Futbolu duygular oynamıyor.

Kerem Aktürkoğlu'nu görünce dayanamadım

Transfermarkt'ın paylaşımlarına çok itibar etmem de, Kerem Aktürkoğlu'nu görünce dayanamadım. Son dönemde kimin hakkı ısrarla yeniyor desek, vereceğimiz yanıt Kerem Aktürkoğlu'dur. Galatasaray'da yeni transferlerle birlikte artan kalite ve isimli futbolcular sonrasında, eldeki değerlerle o kadar alakadar olunmuyor gibi. Bazı taraftarın ilgisi alakası değişti, etiket denizinde yüzüyorlar. Çok basit bir örneği tekrar vereyim. Fenerbahçe, kendi Kerem Aktürkoğlu'sunu bulabilmek adına 15 milyon avro bonservis bedeli ödedi. Sen ise Anadolu'nun bağrından getirdin ve yıldız yaptın. Listedeki asist rakamlarına bakınca, elbette lig kalitesinin farkı var da, Türkiye Ligi'nde de bu adamın yanına yaklaşabilen kimse yok. Takım düşmemeye oynarken de yıldız, şampiyon olurken de. Icardi gibi bir ismin saygısını kazanabilmek dahi kıstastır. Ligin en iyi hücum 2'lisinden bahsediyoruz. Eleştiri noktasında değilim, işin hakaret ve tepki boyutunu anlamıyorum. Kopenhag maçında bitirememiş olabilir de, o pozisyonun içinde sonuçta. Herkes kötü oynayabilir. Onun da böyle bir hakkı izin verin de olsun. Toparlar, yine gollerini atmaya başlar. Başakşehir maçının 2. yarısında oyuna girdi, ayağının tozuyla penaltıyı aldı ve seni rahatlattı. Bu da onun klasik özelliklerinden biri. Bu sezon toplamda 12 maçta 4 gol 6 asisti görmüş bile. Tüm Galatasaray kariyerinde ise 131 maça çıkmış ve 33 gol, 36 asist. Bu rakama ulaşabilenler efsane diye anılırken, henüz 24 yaşında olan ve nice rekorlar kıracak olan Kerem Aktürkoğlu'nun hakkını verelim. Yerlileri birer birer kaçırırken, sıra ona gelmesin.

Boey / Tete ile sağ kanadı oturttuk

Boey / Tete ile sağ kanadı oturttuk. Hücum kalitemiz ve opsiyon sayımız çok yüksek biliyorum da, şu an birinin Tete'yi kesmesi çok zor. Rashica özelinde kendini arabesk müziğine verenler dahi, Tete'nin hakkını vermeye başladı. Doğru olan da bu zaten. Son dönemi biraz sallandı da, piyasası düşmedi ki. Shakhtar'da oynadığı futbolla Guardiola'nın ilgisini çekmişti de, satmadılar bu adamı. Piyasa değeri ortada. Yaş 23, potansiyel ve kalite büyük. 

Kulübenin böylesine kaliteli olduğu dönemde hamle için beklememek lazım

Okan Hoca'nın eleştirdiğim noktalarından biri, değişiklik noktasında ısrarla 60. dakikaları beklemesi. Hele ki kulübenin böylesine zengin ve kaliteli olduğu dönemde beklememek lazım. Rotasyon yapıyoruz mesela, oynayan ya da oynamayan fark etmeden, kaliten üst düzey. Oyuncu değişiklikleri ile de bunu göstermek gerekiyor. Kopenhag karşısında bu noktada bile bile lades dedik. O bekleyiş de bize olumsuz sonuç getirdi. Başakşehir karşısındaki dokunuşlar ise kusursuzdu. Bu da hatalardan ders alınabileceğini gösterdi ki, Okan Hoca'ya artı yazar.

Öyle bir an gelecekti ki, Abdülkerim Bardakcı sol bekte oynayacaktı

Öyle bir an gelecekti ki, Abdülkerim Bardakcı sol bekte oynayacaktı. Oynayabileceğini biliyordum. Teknik ve pas kapasitesi, oyun aklı buna elveriyor çünkü. Stoper haliyle dahi asist katkısı verirken, sol bekte bunu fazlasıyla yapar. Stoper özelliğinden yola çıkıp, arkada asla çakılı kalmaz. Abdülkerim Bardakcı sol beke geçtiği gibi, Dennis'i önüne attı Çağdaş Atan. Dennis'in etkisini göremedik. Sonra Serdar Gürler oraya kaydı, başka hamleler de geldi. Hiçbirine geçilmedi. Ağır olması da handikap yaratmadı yani. Hakan Balta da ağır bir futbolcuydu, yıllarca istikrarlı şekilde sol bek oynadı. Hücumu bu kadar iyi değildi ve çok fazla orayı zorlamazdı. İstikrarlı bir futbolcuydu. Abdülkerim Bardakcı "artık sol bek" demiyorum tabi, sadece alternatif olacağını gördük. Kazımcan Karataş'ın sakatlığına bağlı, oranın en önemli alternatifi oldu. Hatta +3 yerli ayarlamalarında da ciddi avantaj. Kaan Ayhan'ı stopere atabileceğiz bu sayede. Davinson Sanchez'in etkisiyle birlikte, Kaan Ayhan da net bir stoper alternatifidir. "İhtiyaç halinde camı kırınız" tadında takılıyor. Kuntz, sol beke Cenk Özkaçar'ı devşirmeye kalktı ve hücum / savunma dengesini çöpe attı. Abdülkerim Bardakcı gibi bir isim elinde, düşünmedi bile. Stoperde düşünmemesini geçtim hadi, o an ihtiyacın var ve illa birini devşireceksen opsiyon işte. O tarafta da büyük bir haksızlığa uğradı. Çok büyük yerli. 11 yabancılı düzende dahi oynar. O derece muadili yok..

Çünkü lider, bu takım onun ve kaptanlardan biri

İlk 11'de sahaya çıktığı son 12 Süper Lig maçında da gol atmış. Bu sezon toplamda 9. maçı, 8 gol 1 asist. Süper Lig'de 4 maçta 5 gol. Ne kadar hazır değil denilse de, bu adam her türlü masada. Şampiyonlar Ligi ön elemelerinin en kritik anında da sahnede, ligde de. Maç seçmeden, sürekli aynı odakla. Değerli olan da bu zaten. Falcao'yu ya da van Persie'yi hatırlayın. Sakatlıktan kafayı kaldıramadıkları gibi, çok da maç seçerler, bazı deplasmanlara gitmezlerdi bile. 

Kopenhag maçında 11 olsa, orada da kazanmıştın

Kopenhag maçında sahada olsa, o gün de kazanmıştık. Bir stoper takımın çehresini ne derece değiştirirse, Davinson Sanchez de bunu yaptı. Hızlı, atlet ve topla ilişkisi güçlü stoperin tadı başka. Stoperlerle orta sahada basabildiğin an, orta sahadaki isimleri daha öne atabiliyorsun ya da orada kalabalık kalıyorsun. Rakip geçiş imkanını bulsa, geriye hızlı koştuğun an zaten mesele çözülüyor. Nelsson'un savunmacılığı ya da konsantrasyonu tamam da, eksiği var. 

Başakşehir FK 1-2 Galatasaray, geniş kadronun kalitesi yüksek

Hocanın rotasyonu tartışılsa da, geniş kadronun kalitesi yüksek. Rotasyon özelinde eleştirdiğin bazı isimler lig kalitesinin üzerinde. Bu değişimi sık yaşayacağız, maç trafiği yoğun. Kopenhag beraberliği sonrası reaksiyon vermek gerekiyordu. Bana sorarsanız, Başakşehir karşısında iyi bir futbolla kazandık. İlk 15 dakikada müthiş bir baskı var, aynı Kopenhag maçı gibi. Orada gol gelmeyince, sinmek kötü olan. Rakip de 10 - 15 dakika geçişlerde etkili oldu da, Ziyech'in kalitesi işte. Hatta ilk yarıda fiş de çekilebilirdi. Oliveira o kafayı nasıl kaçırdı anlamıyorum.

Hala hazır olmayan futbolcuları konuşmak düşündürücü

Kopenhag gündemini geride bırakıp, Başakşehir maçına odaklanacağız. Fikstir olabildiğince sıkışık ve dinlenmeye zaman yok. Cumartesi günü yine maça çıkacağız ve rakip güçlü. Çağdaş Atan'ı tutuyorum, çok iyi ve gelecek vaat eden bir teknik adam. Galatasaray'a ters gelen bir yanı da var. Başakşehir de iyi bir kadro, eski aldığı sonuçlara bakmamak lazım. Galatasaray'a dönersek, hala hazır olmayan futbolcuları konuşmak düşündürücü.

Mertens oyun ezberinde, Oliveira değil mi?

Oliveira'nın fazla yabana atıldığını düşünüyorum. Kopenhag karşısında gördük. Oyuna girdikten sonra topun değerini bilmeye başladık ve daha iyi pas yaptık. Kurulan baskıda da onun sağladığı sakinliğin değeri büyüktü. Rakibin 10 kişi kalması elbette etken de, sakin kalmak, topun kıymetini bilmek daha önemliydi. Maça da 11 başlaması gerektiğini düşünüyordum. 4-3-3 oynayıp, merkezi sağlam tutabilirdik. Torreira / Kerem Demirbay / Oliveira'lı orta saha da hücumdan ödün vermek değildi. Gerçi hocanın hakkı var, a planı başarılıydı. 

Önemli olan adalet ve liyakat çerçevesindeki kadro seçimi

Milli Takım'ın başına Fatih Terim geçmeliydi. Onun adının anıldığı ortamda da, 2. bir ihtimal olmamalıydı. Fatih Hoca'nın adını anmadılar bile. Öyle yerli teknik adamlar konuşuldu ki, bence bu seviyenin yakınında bile değiller. Öyle bir yerli geleceğine, Montella'yı tercih etmek çok daha iyi. Montella da yerlinin yabancısı diyelim. Adana Demiraspor'da 2 yıl çalıştı ve başarılı oldu. Geçmiş kariyerine inince de önemli bir tecrübe. Milli Takım'ın başına geçişi, Adana Demirspor performansıyla alakalı.

Kopenhag maçındaki kazanım Tete oldu

Kopenhag maçındaki kazanım Tete oldu. Galatasaray formasıyla başlangıcı iyi olmasa da, bir noktadan sonra toparlayacağını bekliyorduk. Çok önemli bir potansiyel. Bonservisli olsa, hayal edebileceğin bir isim değil hatta. Fırsat doğru ve bu yatırım yapıldı. Hala Rashica falan demeye gerek yok, yeteneğe oynadın. Tete ile kazanacakların daha fazla. Kopenhag karşısında oyuna girip, maçı 2-2'ye getiren belki de en önemli isimdi. Zaten maçın da adamı seçildi. Seni öne taşıdı, sağ kanatta Boey ile iyi bir uyum yakaladı, çok hareketliydi. Attığı golde de müthiş bir vuruş kalitesi var. En azından eldeki en hazır isimlerden biri. Bu maçla birlikte kabuğunu kırdı diye düşünüyorum. Sık sık izleriz onu. Hatta keşke maça da Tete ile başlasaydık. Samsunspor maçının ilk 45 dakikasındaki kötü görüntüsü bu maça başlamamasına sebep olabilir. Ön alanda baskıyla başlarken, Barış Alper Yılmaz da iyi bir opsiyon olabilirdi. Ziyech'in Samsunspor maçının 2. yarısındaki görüntüsüne kandık biraz, hazır diye düşündük. Ziyech de bu maçta hamle oyuncusu olur, Samsunspor maçında yaptıklarını yapardı. Tete veya Barış Alper Yılmaz ile ön alan baskısı daha iş görürdü, rakibi hataya sürükleyebilirdik. Neyse, her şey olacağına vardı diyelim. Tete'nin var olmaya karar vermesi değerli. Bu kalitenin sezon içerisinde sana vereceği birçok şey var. Gol atacak, attıracak, hareketlilik getirecek. Şampiyonlar Ligi adına belki de, Zaha / Ziyech / Tete gibi bir hat oluşacak.

Gökdeniz Gürpüz Galatasaray'da

Sıraçhan Nas transferinde de yazmıştım. Geleceğe dönük, genç yerlileri takıma kazandırmanın önemi büyük. Hepsini birden kazanacaksın diye bir durum da yok. Aralarından 1-2 kazanım dahi sağlasan, geleceğe oynamış oluyorsun. Kerem Aktürkoğlu da bunun en büyük örneği. Anadolu ve gurbet piyasasını iyi taramak gerekiyor. Sıraçhan Nas iyi bir transferdi, Gökdeniz Gürpüz de öyle. 17 yaşında, Borussia Dortmund altyapısından gelen, Türkiye alt yaş gruplarında da boy gösteren bir futbolcu. Topla hüneri, dikine oyunu, rakip eksiltme özelliği iyi seviyelerde. Orta sahada bu tarz teknik özelliği yüksek, topla dikine iyi oynayan futbolcuları seviyorum. İzlemesi de oldukça keyifli oluyor. Ciddi bir potansiyeli olduğunu söyleyebilirim. Dortmund da futbolcuyu kaybetmek istemiyordu ama ailesi Türkiye'ye dönmek istedi. Futbolcunun abisi de Trabzonspor'la anlaşmıştı. Asıl potansiyel bu çocuk tabi. Galatasaray'ın iyi bir kazanım yaptığını, +3 yerli ihtiyacında da an geldiğinde forma bulabileceğini düşünüyorum. Özellikle de orta sahada "yerli" ihtiyacı olacak. Mevcut isimler eleştirilirken, alttan gelecek genç yerlilerin önü açık aslında. Bu tarz transferlerin zaman içerisinde devam edeceğini düşünüyorum. Yerli kalitesini, geleceğe dönüş şekilde yükseltelim. Maliyeti düşük transferler bunlar, kazanımı da büyük oluyor.

28.08.2023 tarihli yazı..

55 - 60 arasında hamle yapacağın kesinken, niye o 15 dakika çöpe atılıyor?

Okan Hoca diyor ki, "ilk 45'de işler iyi gidiyordu, o zaman oyuncu değiştir misiniz, hayır". İlk 45 dakikanın bütününde işler iyi değildi. Golü yiyene kadar mükemmeldi, Oyun başlangıç planına bir şey diyemeyiz. Pozisyonlar var ama bitirilemedi. 1-0 olduktan sonra hız biraz düştü, yine pozisyonlar var da, havanı yitirdin. Fiziksel olarak gerileyen de oldu, mental açıdan kopup giden de. Mertens'in düştüğünü gördün, Kerem Aktürkoğlu kaçırdıklarından sonra koptu gitti. Ziyech de 11 için hazır değilmiş.

Yakın geçmişi unutmayın, etiket sevdasıyla yanıp tutuşmayın

Eleştiri ile linç işini birbirinden ayıralım. Eleştiri olacak. Herkes eleştirilir, bu da doğaldır. O gün kötü oynayabilirsin. Dünya'nın en iyi ya da istikrarlı futbolcusu dahi gün gelir düşer, kötü oynar. Kerem Aktürkoğlu da Kopenhag maçında kötü günlerinden birini yaşadı. İlk Şampiyonlar Ligi maçı da, ilk Avrupa maçı değil. Avrupa Ligi'nde yer aldığımız grubu hatırlayın. Ya da Barcelona deplasmanına çıkmadı mı? O takımlar da Şampiyonlar Ligi kalitesinde. Hava ve ambiyans başka da, kötü günündeydi işte. Olabilir bu da. Doğal olarak da eleştirilir.

Galatasaray 2-2 Kopenhag, reaksiyon meselesi

Maçın 2 tane hikayesi var. İlki ilk yarı. Öyle goller kaçtı ki, 3-0 öne geçmen içten değildi. Öyle bir gün ki, Icardi dahi kaçırdı. Kerem Aktürkoğlu aynı şekilde, daha neyi atacaksınız tadında anlar. Orada skoru alsan, bambaşka bir hikaye konuşurdun. Maça müthiş bir baskıyla girdin, ön alan presin şahane, üst üste pozisyonlar, tempon üst düzey. Aynı şekilde devam etmen imkansız da, maça şok presi, skoru erken almak için kullanırsın. Biz de o imkanları yakaladık. Plan kötü veya yanlış diyemezsin, olmadı. 

Kazanmayı umut ediyorum, keyifli bir Şampiyonlar Ligi serüveni olsun

Kopenhag maçıyla birlikte serüven başlıyor. Öyle bir ilk maç ki, Şampiyonlar Ligi'ndeki kaderimiz tayin edilecek. 3 puan olmazsa olmaz. 3 puanla birlikte, en azından 3. olarak Avrupa'da olmayı cebe atacaksın. Olası puan kaybı halinde, serüven ilk maçta bile bitebilir. Bu tarz bir maçı da 1. haftada oynamak istemezdim. 20 Eylül'e kadar hazır olman gerekiyordu, o ayrı konu. Ön elemelerle birlikte sezonu da erken açtın ama kaliteyi tayin edecek dediğin çoğu transfer geç geldi. O isimlerle de alakalı "ilk 11" oynayabilme durumları için zaman lazım. Kalite adına risk aldın, buna bir şey diyemem. Neyse ki mevcut yapı da oldukça güçlü, Kopenhag karşısında istediğin sonucu alabilirsin. Herkes "duran topların" altını çizmekte. Rakibin bu anlamda zaafı büyük. Kerem Demirbay'ın muazzam bir orta kalitesi var ve oradan goller buluyoruz. Bunun da çalışması mutlaka yapışmıştır. Kafamdaki 11'i yazdım, o 11'in çıkmayacağını da biliyorum. Ziyech 11 mi başlar bunu göreceğiz. Kimi de ilk 11 oynamayı çıkaramaz diyor. Okan Hoca'nın sürpriz dokunuşu var mı, kendi ezberinden mi ilerleyecek. Sorulacak soru çok aslında. Maçın önemini en iyi o biliyor, hazırlığını buna göre yaptı. Futbolcuların da odağı bambaşka olacak. Samsunspor maçında görüntü buydu diye korkmaya gerek yok. Bu maçın havası ve önemi başka. Kazanmayı umut ediyorum, keyifli bir Şampiyonlar Ligi serüveni olsun.

Talibi çıkmadı ve spor olarak futbola devam etmekte

Talibi çıkmadı ve spor olarak "futbola" devam etmekte. En son ülkesinde hastane açıyordu. En azından parayı doğru ve hayırlı yerlerde kullanıyor diyelim. Bir şey de diyemiyorum, çok şanssız kariyer. O malum sakatlığa dönmek istemem de, adamın kariyeri orada bitti. Açık alanda, geriden gelip Mbappe yakalayan bu kusursuz atletizm, şu an 2 adım atamaz halde. Sakatlık dönüşü Galatasaray performansı koca bir hayal kırıklığıydı. Benim anlamadığım, o hayal kırıklığı içerisinde kendisiyle sözleşme yenilemek. Üstelik aldığı ücreti devam ettirerek. Bugün elinde kaldı işte. Suudi Arabistan'a kiralık yolladın, olmadı. Antalyaspor'a kiralık gitti, 3 maç oynadı ve sonrasında kadro dışı kaldı. Koca bir sezonu orada da boş geçti. Bugün de kimse talip olmadı, o riske girmedi. Futboldan uzak, ağır, son derece kontrolsüz ve odaktan hak getire. Kim, niye talip olsun ki? Üstelik bu maaşla. Karşılıklı anlaşıp, sözleşmesi fesih edilir diye bekledim ama o da olmadı. Belki Ocak ayında gerçekleşir. Gerçi ben Galatasaray sonrası futbola devam edeceğinden dahi şüpheliyim. Yazık oldu diyelim. Kariyeri daha farklı gelişip, Galatasaray da ondan büyük paralar kazanabilirdi. Milli Takım'da adamın ayağında bağ kalmadı, aspirin ile iyileştirmeye çalıştılar. Ertesi gün maça çıktı bir de. Uçağa bindirilip, İstanbul'a dönüşü de cabası. Başkası olsa yürüyemezdi belki de.

Konu ne ara Abdülkerim Bardakcı'yı kesmeye geldi anlamadım

Konu ne ara Abdülkerim Bardakcı'yı kesmeye geldi anlamadım. Bu etiket sevdasının sonu yok cidden. Dün Kerem Aktürkoğlu'nu kesenler, bugün de Abdülkerim Bardakcı'yı kesmeye çalışıyor. İstikrarlarıyla ön planda olan, ligin en iyi yerlileri bu adamlar. Formayı hak ederlerken, niye kesiliyorlar? Bu adamı özellik itibarıyla da kesemezsin. Sol ayaklı, geriden iyi oyun kurar, topla çıkar. Duran toplardaki gol kabiliyeti de cabası. Angelino'nun fiziksel zafiyetinin ihalesi niye ona kalıyor? Bu özellikle bir stoperin yok ki geride. Davinson Sanchez'i ben de bekliyorum ama Nelsson yerine. Eleştirilmesi gereken isim Nelsson. Dimata'dan omuz yediğinde 3 metre savrulan, ağır kalan, arkasına sürekli adam kaçıran o. Nelsson kesilsin de, Davinson Sanchez oynasın denilemiyor. Abdülkerim Bardakcı kenara demek daha kolay nedense. Türk diye mi böyle? Bunun adı etiketçilik oluyor, kimse kusura bakmasın. İyi ve farklı olan oynayacak. Bu kadar basit bir denklem. Şampiyonlar Ligi'nde de yer almayı hak ediyor,  Önce bir görelim, sonrasını konuşuruz. Bugün sağladığın fayda mühim olan. Nelsson da iyi görüntü vermemekte. Umarım toparlar o da.

Oliveira'yı yabana atmayın, bu seviye için önemli tecrübedir

Molde maçları, Şampiyonlar Ligi adına göstergeydi. Kalite olarak gerimizdelerdi de, bizden daha hazır durumdalardı ve tempo üzerinden neler yapabileceklerini gösterdiler. 2 maçta da bizi yukarıda tutan unsur "kalite" oldu. Kopenhag'dan da daha kaliteli olduğumuzu düşünsem de, onlar da Molde'nin çok üzerinde bir takım. Tempo olarak rakibine cevap verebilmen gerekiyor. Molde serisinde, orta sahada sorun yaşadık. Hatta bu sezon rakiplere çok fazla pozisyon veriyoruz. Hücumdan ödün vermemenin yanında, biraz daha dengeli durman lazım.

Yerli statüsünde oynatıyorsun, elin çok güçlü

Peşin hükümler, erken "negatif" yorumlar. Yeni transferlerin, bizim adımıza olmazsa olmazı bu. İyi performans ile başlayamazsanız, ilk maçtan hükmünüzü verenler olur. Kerem Demirbay da bundan nasiplendi. İlk maçları iyi başlamadı ve direkt olarak eleştirildi. Hatta eleştirinin de ötesine geçenler oldu. Bundesliga'dan gelen, kalbur üstü orta sahalardan biri. Sadece 3.7 milyon avro bonservis verdin, maaş çok uygun. Bunun adı "soygun" yani. Yerli statüsünde oynatıyorsun, elin çok güçlü. Ligde son 2 maçta vitesi müthiş açtı ve yükselerek devam ediyor. Torreira'yı saha içinde müthiş rahatlattı. Hücum odağı belki Oliveira kadar değil de, daha dengeli. Hücuma da katkı vermiyor değil. Pasları ya da rakip ceza sahası içine sürpriz girişleriyle çok aktif. Torreira'nın yükünü hafifletmesi esas mesele. Samsunspor karşısında müthiş savunma aksiyonu vardı. Performansı oldukça değerliydi ve galibiyette katkı sağladı. +3 yerli sarmalı içinde, Kerem Demirbay'dan vazgeçmen o kadar kolay olmayacak. Ligde çoğu maçta sahada olacaktır. 10 numara olarak başlayan kariyeri, 6-8'e evrilmişti ve Leverkusen'de bu şekilde katkı sağladı. Xabi Alonso da onu daha çok 6 gibi kullandı ve savunma önünden oyun kurabilme özelliğine güvendi. Galatasaray'da bu var. Geriden topu alan, oyunu kuran isim o. Bunları yaparken de, Torreira üzerinden yük alıyor. Bu pozisyon için rakiplerin ödediği rakamlara bakın. Ben orada o fiyat farkını hak edecek performanslar olduğunu düşünmüyorum. Bu adam ayrıca senin alternatifin.

Dubois, ayağının tozuyla Başakşehir'deki ilk asistini yaptı

Dubois, ayağının tozuyla Başakşehir'deki ilk asistini yaptı. Bu sezonu müthiş geçirir, ondan da eminim. Çağdaş Atan, bu tarz teknik bekleri kullanmayı sever. İçe atar, orta sahalaştırır. Başakşehir adına piyango işte. Böyle bir beki transfer etmeleri kolay değildi. Galatasaray'daki planlama hatası onlar adına fırsat oldu. Planlama hatası diyorum, sebebi de liste dışı yabancı bırakıyorsan orada bir yanlışlık vardır. Yabancı sayısının üstüne çıktığın an, orada bir hata yapmışsındır.

Rashica Boey'i değil, Boey Rashica'yı oynatıyordu

Rashica'nın Galatasaray oyun düzeninde önemi vardı ama bir nokta ısrarla atlanıldı. Galatasaray'ın hücum düzeni değişiyordu, Rashica bu yüzden tercih edilmedi. Yetenek tavanı daha yüksek, "çilingir" diyeceğimiz hücumcularla kalite yükseltilmek istendi. Rashica'yı almadın, Ziyech / Tete ile sağ kanat rotasyonunu oluşturdun. Nereden bakarsanız bakın, çok daha mantıklı bir hareketti. Ziyech'in kalitesini zaten sorgulamam da, Tete de senin için asettir. Rashica'yı tercih etmeyen Galatasaray'dı, tekrar altını çiziyorum.

Ziyech'ın adı ortada, kalitesi belli

45 dakikadan hücum verilecek bir durum yok. Ziyech'ın adı ortada, kalitesi belli. Ziyech'e hüküm verecek halimiz yok haliyle. Burada mesele, Galatasaray'a odağının ne ölçüde olacağıydı. Onun yüksek olacağını da transfer olurken gösterdi. Şartlarıyla da mükemmel bir transfer. Beklediğimden çok daha önce hazır hale geldi. Samsunspor maçındaki 45 dakikalık hali, Tete'nin önünde mesela. Ya da Angelino hala kabuğunu kırmaya uğraşırken, Ziyech'in ayakları titremiyor bile. Böyle bir rahatlık.

Dimata'dan omuz yiyip, 3 metre öteye savrulmazsın

Takım savunması mühim nokta da, "bireysel" tarafta düşüş var. O isim de bence Nelsson. Samsunspor karşısında verilen alarmı "takım savunması" ile açıklamam. Dimata'dan omuz yiyip, 3 metre öteye savrulmazsın. Diagne karşısında da aynı sıkıntıyı yaşamıştı. Bu mu şimdi takım savunması ile açıklanacak nokta? Torreira ve Kerem Demirbay gayet iyi maç çıkardı, sağ bekin Boey, sürekli arkaya sarkan isimleri kovalıyor. Abdülkerim Bardakcı'nın savunma rakamları iyi ki, Angelino'nun yarattığı handikaplarla mücadele etmesine rağmen. Bir yandan da hücum katkısı vermeye çalışıyor. Nelsson'dan onu da alamıyorsun mesela. Gaziantep FK deplasmanında hayata dönüş anlamında umut verse de, Samsunspor karşısında yine iyi değildi. Neyse ki arkada Davinson Sanchez var ve formayı bir şekilde alacaktır. Daha önce de yazdım, özellik itibarıyla aradığın her şeye rakip. Dimata'dan omuz yediğinde, ayakta kalacak stoper o. Hızıyla da, arkaya atılan o topları süpürecek isim. Bu sayede, Abdülkerim Bardakcı'nın hücum etkisini de arttıracağız. Abdülkerim Bardakcı'nın rakamlarına bakıyorum, hepsinde üstün. 2'li mücadele, hava topları. Sağ tarafta savunma olarak daha güçlüyken, Nelsson bu kadar çok zorlanmamalı. Takım savunması değil yani bu. Bireysel bir düşüş ve nasıl toparlanacağını ben de bilmiyorum.

Kimi transfer ederseniz edin, Kerem Aktürkoğlu'nu kesemezsiniz

Kimi transfer ederseniz edin, Kerem Aktürkoğlu'nu kesemezsiniz. Ligde zaten mecbursunuz da, Şampiyonlar Ligi'nde de bu söylediğim geçerli. Her geçen gün üstüne koyarak ilerlediğini görmemek için ya kör, ya da düşmanca hisleriniz olmalı. Ya da ağır bir etiketçi olmalısınız. Çok iyi transferler yaptık, hücum kalitesi arş noktasına dayandı da, Kerem Aktürkoğlu gerçeğini nasıl inkar edebilirsin? İyi futbol, iyi futbolcularla oynanır. O iyi futbolcularının başında da Kerem Aktürkoğlu gelmekte.

Galatasaray 4-2 Samsunspor, tüm odak Kopenhag'a

Samsunspor karşısında ilk yarıdaki senaryo tam olarak istenilen gibi. 3-0'lık skor, fişi çektim düşüncesi. 2. yarıda tempoyu olabildiğince düşürüp, yeni isimleri sahaya atacaktın. 45. dakikada öyle bir gol geldi ki, önce biraz sarsıldık. 3-1 sonrası ise hücumda büyük oranda laubalilik ile farka ulaşılmadı. Hücuma hamle gelir diye beklerken, şanssız bir gol daha ve 3-2. Neyse ki yapı kaliteli ve istediğin an skoru yine alıyorsun. 

Hedefi olan ve bu doğrultuda hareket eden potansiyele güveneceksin

5 numaralı formayı alması, direkt olarak "ana rotasyon" adına transferinin göstergesi. Futbolcunun ne verebileceğini, beklentinin nasıl olması gerektiğini konuştuk. İlk etapta az daha geri planda kalabilir de, Torreira adına en önemli alternatiflerden biri olacağını söyleyebilirim. 250 bin avro bonservis, 3 yıllık sözleşme. Sözleşme süresinin daha uzun olmasını isterdim, ya da uzatma opsiyonunun bulunmasını. Futbolcu parladığı an, bir anda ipler onun eline geçecek. Bunu da planladılar aslında. Türkiye'ye çekince ile geldiler, hedefleri de Avrupa. Futbolcuyu yükseltip, sözleşme durumunu da çözeriz diye düşünüyorum. Transfer tanıtım videosu çok güzel. Bu tarz gurbetçi çocukların büyük çoğunluğu Galatasaraylı. Bir sürü örnek verebiliriz. Keşke onların da günün birinde transferleri gerçekleşse ve Galatasaray formalı çocukluk fotoğraflarını görsek. Eyüp Aydın'ın transferini, çocukluk fotoğraflarını da kullanarak açıklamak güzeldi. Bu tanıtımla birlikte, futbolcuya değer verdiğimizi gösteriyoruz. Sıradan bir genç transferi değil. Önemli bir potansiyeli kadromuza kattığımızı gösteriyoruz. İdman videolarını izliyorduk. Çok çalışkan, daha dün Bayern Münih ile idmandaydı. Hedefi olan ve bu doğrultuda hareket eden potansiyele güveneceksin.

Bu da demek oluyor ki, Samsunspor karşısında da maç kadrosunda olacak

Uzun yol kat etti, ayağının tozuyla da idmana çıktı. Bu da demek oluyor ki, Samsunspor karşısında da maç kadrosunda olacak. Hazır olan futbolcuyu transfer etmenin keyfini yaşayacağız. Kamp görmüş, maçlar oynamış, fizik olarak iyi durumda. Tek meselesi "uyum", onun için de zaman gerekiyor. Nelsson / Abdülkerim Bardakcı gibi oturmuş bir stoper tandemi var. Oraya farklılık getirmek, yer yer de kalite katmak adına bu yatırım yapıldı. Davinson Sanchez, tüm transferlerimiz arasında en büyük bonservis ödenen isimlerden biri. Bu sezona bakınca, Icardi sonrasında o geliyor. Beklentiyi gösterir bu durum. Yedek kalmaya gelmedi, formayı mutlaka alacak. Nelsson'un potansiyeline ve kalitesine inanıyor olsam da, Şampiyonlar Ligi seviyesinde sırıtma durumu var. Ön eleme maçlarında beni biraz korkuttu. Galatasaray'ın oyunu da stoperlerinden biraz daha hız, geriden oyun kurabilme, orta sahada baskı istiyor. Nelsson, maalesef ağır bir stoper. Davinson Sanchez ise bahsettiğim tüm özelliklere sahip. Nelsson hakkında bu noksanları geçen sezon da söylüyordum. Belki ilk aşamada değil de, bir noktada formayı Davinson Sanchez alacak. Şöyle bir opsiyon da var, 3'lü savunma ihtimali ortaya çıktı. 3 stoperin de bu kurguya uyuyor. Hayırlı olsun diyelim tekrardan. Önemli bir transferdi. Şampiyonlar Ligi'ne, stoper için net alternatif üretemeden girmek sakıncalı olurdu.

Ziyech'in bir an önce hazır olmak adına çabasını görmek ne kadar da güzel

Ziyech'in bir an önce hazır olmak adına çabasını görmek ne kadar da güzel. Galatasaray'a "oynamak" için geldiğini, bu yüzden de birçok fedakarlık yaptığını söylemiştim. Sözleşme şartlarına bakarak da bunu görebilirsiniz. Galatasaray adına büyük bir fırsattı ve bu değerlendirildi. Ne denli katkı verdiğini de önümüzdeki haftalarda göreceğiz. Ekim ayı, hatta sonrası adına "hazır" olabilir diye düşünürken, 1-2 hafta içinde kıvama gelecek gibi. Samsunspor karşısında da en az 15 - 20 dakikası var. Kopenhag maçında da bu süreyi alır. Sonrasında vites yükselir. Ndombele, beklenenden de hazır mesela. İdmanları takip edenler bunu söylüyor. Direkt olarak 11'de oynayacak seviyede ama bunun kararı hocanın. Samsunspor karşısında Oliveira ile oynar, Ndombele'yi Kopenhag maçında 11'de izleriz gibi geliyor. Zaha da bugün takımla idmanlara başlayacak. Samsunspor karşısında zor, Kopenhag maçının kadrosunda ise yer alır. Eksikleri gideriyoruz. Kopenhag karşısında yüzde 100'ümüzle yar almayı istesek de, o biraz fikstür şanssızlığı. Hazır rakibe karşı, ilk Şampiyonlar Ligi maçını oynamak. Olmazsa olmaz bir maç çünkü. Oradan 3 puan gelmezse, kalan Şampiyonlar Ligi haftaları kabir azabına dönüşebilir. Özel yetenekler var, kadromuz da geniş. Özellikle hücum tarafında kalite sahibiyiz. Rotasyonu bol şekilde, bu haftaları geride bırakacağız.

Geleceği kazanmanın yanında, rotasyonda da ihtiyaç duyduğun bir parça

Eyüp Aydın'a, büyük anlamlar yüklemek değil konu. Galatasaray'ın planlı şekilde geleceğe dönük, yerli transferler yaptığını görmek güzel. Elbette futbolcular için zaman var, beklemek gerek. Sıraçhan Nas ile başladık, Gökdeniz Gürpüz ile devam ettik, Eyüp Aydın ile de finali yaptık. Son gün başka bir sürpriz olur mu, bu yazıyı yazdığım esnada transfer gerçekleşir mi bilmiyorum. Eyüp Aydın'la finali yapmak da başarılı bir harekettir. Geleceği kazanmanın yanında, rotasyonda da ihtiyaç duyduğun bir parça.

Kenan Yıldız & Galatasaray, hayali güzel olsa da imkanı pek yok

Kenan Yıldız'la adının anılması iyi de, transfer ihtimali bir o kadar zor. Transferin bitmesine 1 gün kaldı zaten, bugün için daha da zor. Yarınları düşünüyorum, futbolcu potansiyelini parlatmaya devam ederse hayal dahi etmekte zorlanıyorum. Bu hayal edemiyorum işlerini, Berkant Göktan'ı Bayern Münih'ten aldığımızda bırakmıştım gerçi. Gurbetçi genç yerlinin zirvesi oydu çünkü. Şimdi daha farklı yetenekler var. Kenan Yıldız da onlardan biri. Hatta belki de ilki.

Eyüp Aydın Galatasaray'da

Şampiyonluk kutlamasını hatırlayın. Birçok gurbetçi potansiyel futbolcu, tribünlerde şampiyonluğu kutluyordu. Eyüp Aydın da onlardan biriydi. O günlerde konuşulan, Galatasaray'ın bu tarz transferler yapacağıydı. Haziran ayında olmadı da bu, Ağustos sonlarına sarktı. Dortmund'lu Gökdeniz Gürpüz sonrası, Bayern Münih'li Eyüp Aydın'ı da konuşuyoruz. Bu transferin bitmeye yakın olduğu yazılıyor. Bu yazı yayına girdiğinde bitmiş dahi olabilir. FM'ciler Eyüp Aydın'ı iyi tanıyor. Potansiyel olarak da, FM'deki özelliklerini yansıtıyor. Bayern Münih'den ayrılacağı belli olduğundan, bir süredir takımla ilişkisi yoktu. Bayern II ile maça çıktı da, son durumu nedir tam bilmiyorum. Potansiyeli hakkında bilgi sahibiyim. Berkan Kutlu'nun yerine alındığını düşünüyorum. Defansif özelliği iyi, tempolu bir orta saha. Asıl mahareti ise pas ve teknik tarafta. Çok iyi bir oyun görüşü var. Güçlü de bir altyapı sahibi. 19 yaşında, direkt olarak ana rotasyona eklenecektir. Belki ilk etapta onu çok konuşmayacağız da, ilerleyen süreçte elimizi çok rahatlatacak. Yerli sarmalı devam ettiği sürece, bu tarz futbolculara ihtiyaç var. Özellikler de yetenekli gençleri toplamalı, mümkün olan en çok sayıda ismi kazanmalı. Eyüp Aydın da "kazanılmaya" en yakın yeteneklerden. Bu transfer beni mutlu etti. Sözleşmesinin bitiyor olması itibarıyla fırsat işiydi.

Aslında hiç açılmamış olan Verratti gündemini de kapatmış olduk

Verratti'nin bonservis ücreti 45 milyon avro. Suudi Arabistan piyasası düzeni bozdu derken, Katar'dan da bir hamle geldi. Gerçi buradaki hamle, PSG'nin parayı dolandırması misali. Sağ cepten, sol cebe parayı aktarıp, ffp oyunları içindeler. Verratti'nin adı ne kadar büyük olursa olsun, Suudi Arabistan'dan bile bu bonservis gelmedi işte. Verratti de 30 yaşında Katar dediğine göre, futboldan iyiden iyiye elini ayağını çekmeye niyetlenmiş. Belli dönemler yaşadığı sakatlıklar oluyor, bu da büyük bir sorun. Galatasaray'la adının geçmesi hayaldi de, ihtimal olsa da transfere soğuk bakacaktım. O da Verratti'nin olaya bakış açısıyla alakalı. Benim istediğim isim Paredes'ti, bizi tercih etmedi. Roma'da da direkt olarak eleştiri odağı. Gerçi orada da eğrisi doğrusuna gelerek, Ndombele ile doğru bir tarzı yakaladık. Ne derece doğru hareket ettiğimizi de ilerleyen haftalarda göreceğiz. Avrupa'da transferin kapanması göründüğü gibi bazı futbolcular için bir şey ifade etmiyor. Avrupa'da transferin kapanmasından yola çıkıp, bu transferi haber yapanlar vardı. Son dönemlerde transfer haberlerine bakınca, sürekli bir şeylerden çıkarım yapılıyor. İstihbarat ürünü haberler değil yani. Neyse, aslında hiç açılmamış olan Verratti gündemini de kapatmış olduk.

Zaha'nın adını anmak dahi, heyecanı direkt olarak en üst noktaya taşıyor

Zaha'nın adını anmak dahi, heyecanı direkt olarak en üst noktaya taşıyor. Böyle bir yazı yazmayacaktım da, etkileşim de kaçmasın. X'te direkt olarak üst sıraya yerleşmiş. Takımla birlikte çalışmalara başlayacak çünkü. Tadı damağımızda bile kalamadı. Sakatlık yaşamıyor da, çok erken sahaya atmanın faturasını ödemek üzereydik. Crystal Palace'de uzun yılları var, bir anlamda bayrak adamdı. Orada uzun süre kalması kaynaklı çok uzayamadı desek de, yıllar onun transferini, dev takımlar adına konuşarak geçti. Gerçekleşmedi o transferler, Zaha da sorun çıkarmadı. Takımına bağlılığı var. Sezonu da sakat sakat bitirdi, ısrarla sahada kaldı. Yaz döneminin kayıp olması, bizim de bekleyişimiz bundan. Sakatlık nüksetmesin diye, en doğru zaman bekleniyor. Zaha da beklediğimden erken süre almaya başlayanlardan. Kayserispor maçında "kurtarıcı" edasıyla sahadaydı ve etki etti. Ljubljana karşısında da maç eksiğini giderelim dedik. Sonrası yok, takımdan ayrı çalışıyordu. Nwakaeme'nin gösterdiği etkiyi yazmıştım. Zaha o tarzın Türkiye'ye gelebilecek en üst düzey ismi belki de. "Çilingir" bu adam. Topla klas, olabildiğince mest edecek. İnsan da izlemek için sabırsızlanıyor haliyle. Öyle isimlere sahibiz ki, hala tam anlamıyla izleyemedik ve bekleyiş devam ediyor. O isimler de geri dönmemesine rağmen, elde çok iyi bir takım var.

Tozlanmış parçalı #56; Oğulcan Çağlayan

Oğulcan Çağlayan'ın ilk Galatasaray dönemi, Bursaspor altyapısında oynadığı zamandaydı. Galatasaray'a transfer olmuş, 1-2 ay da altyapıda yer almış ama yetiştirme bedeliyle alakalı sorun çıkmıştı diye aklımda. O para verilmeyince, futbolcu da Gaziantepspor'a transfer oldu. Gaziantepspor, Kayserispor, Kayseri Erciyesspor, Gaziantep FK, Rizespor derken, Galatasaray'a transfer olacak elektriği vermedi aslında. Potansiyeldi de, kabuğunu hiçbir dönem kıramadı. 

Marcao'nun yükselmesi, Galatasaray'ın sonraki satışları açısından artı olacaktı

Marcao'nun belli dönemler Galatasaray'da da sakatlıkları oldu da, Sevilla'da yaşadığı gibi dönemler hiç yaşamadı. Galatasaray'da yaşadığı ufak sakatlıklardı. Sevilla'da 2. sezonu, 43 tane maç kaçırdı. Şu an sakat olduğu için de Şampiyonlar Ligi kadrosunda yer almıyor. Sakatlığı uzun bir süre de devam edecek gibi. Bu sezon hiç maça çıkamadı, geçen sezon ise sadece 11 maçı var. Satışından elde edilen gelir kaynaklı hayal kırıklığı yaşadık da, gün sonunda eğrisi doğrusuna denk geldi gibi. Bu benzer sakatlıkları Galatasaray'da da yaşayabilirdi. Çalışmayı biraz saldı gibi sanki, çok rahatladı. Potansiyelli bir futbolcu, Galatasaray'a geldiği gibi net katkısı oldu. Bence satışı da başarılı bir işti. Elbette daha fazlasını kazanmak mümkün olsa da, son yaşadıklarımızı ve takımın durumunu düşününce, transfer operasyonu başarısız değildi. Gün sonunda da Galatasaray kazançlı çıktı. Marcao'nun bu noktadan sonra toparlaması zor. 2 yıl neredeyse hiç forma giymemiş olacak. Sevilla da gözden çıkarır, yolu yeniden Türkiye'ye bile düşer. Ya da ülkesine döner diyelim. 27 yaşına geldi, çok genç de değil. Sevilla'nın onun için "Brezilya Milli Takım" kapısını açacağını düşünüyordum. Tabi oynaması durumunda. Bu senaryoyu da kimse beklemiyordu. Mental sorunları olurdu da, bu denli sakatlıklar ilginç. 2 sezondur yaşadığı sakatlık sıkıntısının temelinde de kamp dönemleri var. İlkinde transfer kaynaklı saldı, dikiş tutmadı. Bu yaz dönemi ise hazırlıklar başladığı gibi sakatlık yaşadı. Marcao'nun yükselmesi, Galatasaray'ın sonraki satışları açısından artı olacaktı.