En verimli sol bek?

Galatasaray'da sol bek istikrarsızlığı gündem olunca, Peşindeyiz Galatasaray hesabı da, son dönemde Galatasaray'a transfer olmuş en verimli sol bek hangisiydi diye sormuş. Daha önce de sık sık yazdım, benim bu soruda cevabım daima Riera. Gerçi o da sonradan sol beke devşirdiğimiz bir isim. Arda Turan'ın ayrılığı sonrası, yıldız kanat kontenjanından transfer etmiştik ama o pozisyonda beklediğimiz katkıyı alamamıştık. 2. sezonunda ise sol bekte Hakan Balta'dan yeterli katkı gelmemeye başlayınca, Riera sol beke geçmiş ve Şampiyonlar Ligi seviyesinde iyi performans vermişti. Teknik ve oyun aklı çok yüksekti. Ben de bu tarz beklere bayılırım, haliyle de yanıtım Riera olur. Nagatomo diyenlere de saygım var. O da dengeli bir bekti. Savunma özelliği daha iyi olup, ön plana çıksa da, hücum içinde de net katkı verdi ve kazanılan 2 şampiyonlukta payı vardır. Ters ayaklı bekleri çok tutmasam da, Nagatomo'nun yeri ayrı. Telles, bu listedeki belki de en yetenekli ve potansiyel sahibi sol bek. Galatasaray'da potansiyelini karşılayamadı ama kötü sezonlar da geçirmedi. Inter'e niye kiraladık anlamadım bile. Porto'da geldiği nokta ortada, Brezilya Milli Takım'ına kadar yükseldi. Saracchi'den umutluydum, müthiş bir kiralık anlaşması yapıldı. Lakin gelin görün ki sakatlıktan bir türlü kafasını kaldıramadı. Ne zaman iyi performans verse, peşi sakatlık oldu ve istikrardan uzaktı. Sağlıklı kalsa, uzun yıllarımıza damga vurabilirdi.

Tozlanmış parçalı #64; Flávio Conceição

Değeri sonrasında anlaşıldı diyeceğim de, Saidou gibi beklenmedik bir kazanım geldi. Yine de oynadığı sezon içerisinde hakkını tam anlamıyla teslim ettik diyemem. 2004 - 2005 sezonu Galatasaray'ında, türlü kısıtlı şartlar arasında, ayakta kalan ve yarışan bir takım oluştuysa, iskeletin önemi var. Mondragon / Song / Tomas ve önlerinde oynayan Conceicao. İstikrarlı bir tandem, iyi de kalecimiz vardı. Bence o iskelet içerisinde 6 numaramız da iyi iş çıkartıyordu.

Stoper dengesini bozmak, orada rotasyon dahi yapmak çok riskli

Ilgaz Çınar'ın Vole'de yapmış olduğu 2 tespite yüzde 100 katılıyorum. Ben de daha önce dile getirmeye çalışmıştım. Abdülkerim Bardakcı sol beke geçtiğinde, Davinson Sanchez sol stopere kayıyor ve aynı etkisi devam etmiyor. Hatta o sol hat için genel konuşalım, oradan çok pozisyon veriyoruz. Abdülkerim Bardakcı'yı da zorunlu haller dışında sol bek kullanmak çok sağlıklı değil. Davinson Sanchez için çok sayıda sol stoper oynadı, Milli Takım'da öyle oynadı deniyor da, burada kurgu başka. Farkını sağ stoperde ortaya koyuyor. Abdülkerim Bardakcı ile de uyumları üst düzey. Abdülkerim Bardakcı'nın da en iyi olduğu yer sol stoper ve biz bu dengeyi bazen bozuyoruz. Sol stopere kim kaysa sıkıntı gerçi. Sol stoper için Kaan Ayhan'ı Nelsson'un önünde tutarım ama 2'si de beklenileni orada vermez. Haliyle de sol bek için Angelino olmuyorsa, Kazımcan Karataş oynamalı. Bazen sallanır, kötü de oynayabilir ama ısrar edilmeli. Potansiyelini, geçen sezon verdiklerini biliyorsun çünkü. Stoper dengesini bozmak, orada rotasyon dahi yapmak çok riskli. Sol stoper oynatabileceğin 2. bir ismin yok. Emin Bayram kalsa sol stoper kullanırdın da, alternatifin kalmadı. Olur da Ocak ayı Nelson giderse, alternatif stoper transferini mümkünse sol tarafa yapmalı. Abdülkerim Bardakcı için alternatif oluşursa, maç içi değişimlerde daha az sancı çekmiş olursun.

Katkı vermeyen yeni transferler olsa da, Tete onlardan biri değil

Bu takımın bana göre sağ kanadı Tete. Ziyech'i forvetin arkasında kullanmak daha makul görünüyor. Sağda da oynayabilir ama forvetin arkasındaki rolü daha güçlü gibi. Sağ kanatta Zaha ya da Kerem Aktürkoğlu'nu kullanma düşüncesi tutmayacak. Rashica orada daha bekine yardım eden, çalışkan kanat rolündeydi. Barış Alper Yılmaz da orada oynarken aynı şekilde. Tete'nin de oyun içi katkısı var ama kat eden kanat. Bu sezon sağ kanatta aradığımız rol de bu. Zaha veya Kerem Aktürkoğlu'yu sağ çizgide kullanmak, onların hücum gücünden büyük oranda almak demek. Rizespor deplasmanında da gördük. Tete'nin karar alması ya da bitiriciliği eleştirilecek olsa da, sağ kanatta hem kat edişi, hem de oyun içi katkısıyla değeri var. Genç oyuncu, olgunlaşacak mutlaka. Büyük potansiyel sahibi. Tete'yi sağ kanat oynatıp, forvetin arkasında Ziyech'i düşünmek daha makul. Solda da şu an ön planda olacak isim Kerem Aktürkoğlu. Zaha solda oynayacaksa da, Kerem Aktürkoğlu forvetin arkası, Ziyech ya da Tete sağ kanatta olacak. Ama sağ ayaklı bir sağ kanat kullanacağımızı çok düşünmüyorum. Barış Alper Yılmaz belli noktalarda, ön alandaki presin şiddetini arttırmak için kullanılabilir. Gerçi o da daha çok forvetin alternatifi olacak. Tete'ye eleştiriler çok sert yapılıyor ve buna katılmıyorum. Eksik yanları olsa da, elindeki en iyi sağ kanat ve ne denli tehdit olduğunu da Bayern Münih maçında oyundan çıktığında gördük. Alponso Davies karşısında yaptıkları dahi eleştirildi. Belki de Dünya'nın en iyi sol beki. Katkı vermeyen yeni transferler olsa da, Tete onlardan biri değil.

Abdülkerim Bardakcı'nın sol bek kullanılması bence çok sağlıklı bir hamle değil

Abdülkerim Bardakcı'nın sol bek kullanılması bence çok sağlıklı bir hamle değil. Maç içinde bu hamle yapılabiliyor da, futbolcuyu sol bek alternatifi gibi de görmemek lazım. Hücumda Angelino'dan fazlasını verebilmek artık bir kıstas değil. Angelino öyle bir halde ki, van Aanholt kalsa daha katkılıydı diyeceğiz neredeyse. Abdülkerim Bardakcı sol beke atılıyor, o da belli oranda hücum katkısı veriyor ama bu hamleyle birlikte hem stoper dengesi bozuluyor, hem de soldan atak yiyorsun. Bayern Münih karşısında da vardı bu düşünce ve iyi ki oynatılmadı. Hızlı kanatlar karşısında zor durumlara düşebilir. Bek için hızlı ve hareketli bir futbolcu değil çünkü. Rizespor da oradan atak yapmaya devam etti. Ayrıca stoper dengeni de bozuyorsun. Stoper tandemin senin en uyumlu ve güçlü olduğun yerlerden biri. Angelino oyundan çıkarken, Kazımcan Karataş'ın kullanılmasını beklerim. Bayern Münih karşısında 11 oynattığın futbolcunun üzerine gitmek lazım. O maçta 11 oynaması potansiyeli gösterir çünkü ve geçen sezonu da çok iyi bir noktada bitirmişti. Sakatlıklar bazı aralıklar oluştursa da, şu an ideal sol bekin olmaya en yakın olan isim. Angelino'nun da opsiyonu devreye girmesin derken, Kazımcan Karataş'ın süresini arttırmak daha da önemli. Kasımpaşa karşısında 11'de oynamasını bekliyorum.

Bahsettiğim transferler de asla ismi olan, iddialı futbolcular olmamalı

Bazı yeni transferlerin performans düşüklüğü kaynaklı, ayrılan bazı isimler takımda kalsa daha iyi mi olurdu diye soruluyor. Berkan Kutlu ve Yunus Akgün kaynaklı daha önce yazmıştım. Her 2'si de bu rotasyon içerisinde değerliydi ve şu noktada aranıyorlar. Yunus Akgün'ün Şampiyonlar Ligi kadrosunda yer alacak olması avantajındı. Berkan Kutlu'yu da kenardan getirip, takıma enerji sağlardın. Mevcut yapının en önemli ihtiyaçlarından biri.

Kaliteli ayaklar var, ondan da önemlisi kazanma alışkanlığı

Sizi bilmiyorum da, en kötü anda dahi maçı kaybederiz hissiyatı yok bende. Kaliteli ayaklar var, ondan da önemlisi kazanma alışkanlığı. 10 maçın 6'sını deplasmanda oynadık, içeride oynadığımız 2 maç Beşiktaş ve Trabzonspor. Olabilecek en zor fikstürlerden biri. Geçen sezon da böyleydi ve başlangıcı bu kadar iyi olmamıştı. Tabi o günlerde bu derecede kazanan bir Fenerbahçe de yoktu. Bize göre avantajları var. Fikstür daha rahat, Avrupa maçlarında rotasyon imkanları var. Biz Şampiyonlar Ligi oynuyoruz, bambaşka klasmandayız. Şampiyonlar Ligi'nde de kaliteli maçlar oynuyoruz. Ligi biraz daha temposu düşük, rölanti şekilde geçmek doğru olan. Şampiyonlar Ligi'nde üst düzey efor var ve 2 gün sonrasında aynı tempoda devam edemezsin. Büyük maçlarda oynadığımız oyuna bakınca da, ligde oynarken kaybederiz hissiyatını almıyorum. Avrupa ağırlığı azalıp, lige odaklanılacak anlar geldiğinde bu oyunla birlikte karşında kim durabilir? Bayern Münih karşısındaki tempoya kim dayanabilir? Beklenti duyulan çoğu isimden net katkı alamamaya rağmen, bu takım çok güçlü şekilde ilerliyor. 2023 yılında ligde 31 maça çıkmışsın, 83 puanın var. Bu da 2.68'lik puan ortalaması demek. Lig tarihinde, bir takvim yılında en çok puan ortalaması yakalayan takımsın. Bu imza da Okan Hoca'nın. Kimi çıkmış hoca formsuz falan diyor. Bunu söyleyenler de Galatasaraylı. Gülmüyorum bile. Hayatımda okuduğum en trajik cümle çünkü. Şampiyonlar Ligi'nde babalar gibi performansın var ve 2. olabilmen çok güçlü ihtimal. Ligde 10 maçta 9 galibiyet 1 beraberlik ama hoca formsuz değil mi? Sebebi de Ndombele ve Angelino gibi isimler mi?

Ziyech'in aldığı her sürenin verdiği heyecan umut veriyor

Ziyech'in oynadığı maç sayısı daha az ama Zaha'ya göre çok daha fazla heyecan veriyor. Ziyech'in topla aksiyonu çok hızlı ve futbolcu da hareketli. Topu aldığı an da heyecanlanıyorsun. Her an şapkadan tavşan çıkartacak potansiyelde ve bunu da hazır olmayan haliyle gösteriyor. Rizespor deplasmanı oyuna girdiğinde de hücumu sürükleyen isimlerin başındaydı. Zaha'da ise bu beklenti henüz karşılanmadı. Ankaragücü maçını kazandırdı, Kopenhag karşısında kıvılcımı yaktı, Manchester United deplasmanı işini yaptı da, sonraki çizgisi aşağı doğru. 

En iyi opsiyonun yine Oliveira

Oliveira'nın geçmiş dönemde yaşadığı ayrılıklara bakın, hepsinde yedek kalmak istememesinin etkisi var. Porto'dan Galatasaray'a transferi de böyle. Aynı sözleşme süresi ve ücreti vardı ama oynamak için Galatasaray'a geldi. İlk sezonunda katkısını verdi de. Sezonun son bölümüne doğru düştü. Aynı düşüş, yaz aylarında oynanan ön eleme maçlarında da sürdü. Sonra da 8 numara arayışıyla birlikte farklı transferler ve bir anda 3. opsiyon, hatta 4. opsiyon konumuna geldi. 

Rizespor 0-1 Galatasaray, bazen de tatsız kazanacaksın

Bazen de böyle kazanacaksın. Bayern Münih karşısındaki futbolun 2 gün sonrası, Rizespor deplasmanında zorlanmayı anlarım. O tempoyu burada da devam ettirmek zor. Haliyle de ufak rotasyon dokunuşları geldi, hücumda da bazı arayışlar derken organize olunamadı. Bazı yeni transferlerle alakalı yorumlar doğru, istenilen katkıyı henüz alamadık. Sağda Zaha'yı denerken olmadı. Kerem Aktürkoğlu sağa kaydığında da aynı şekilde. Mertens'le maça başlayınca da bir anlamda bile bile lades denildi ve ilk yarıda organizasyondan çok uzak bir Galatasaray izledik.

Oynayacağı 4 maçta geleceğe yönelik umut vermek zorunda

5 maçta daha forma giyerse, 6 milyon avro'luk opsiyonu "zorunlu" hale gelecek. 1.5 milyn avro'luk da kiralama ücreti vardı. Transfer olduğu dönemi düşününce, şartlarıyla çok makul ve iyi bir transferdi. 26 yaşında, önemli bir kalite ve kariyer. Alınabilecek en iyi sol beklerden biriydi de. Belli defoları var da, hücum özellikleriyle bu ligin fazlasıyla üzerinde. Sorun ne derseniz, o hücum özelliklerini henüz göremedik. Savunmada belli defoları var, bu da göze alınmıştı da, hücum etkisi görememek sorun. Zaha ile oynamaya başlayınca o "oyun aklı" devreye girer dedim, yine olmadı. Bu kadar olumsuz bir tabloda da, opsiyonunun devreye girmesi zarar yazabilir. Mutlaka yine şans bulacak ama şu 4 maç içinde geleceğe yönelik umut vermek zorunda. 3'lü savunmalar adına ideal bek derken, yorumlar fazlasıyla doğruydu. Rizespor maçında Boey rotasyona girer de, Kaan Ayhan sağ beke çekilir mi diye düşündüm. Kaan Ayhan orada 3. stoper gibi oynarken, Angelino biraz daha hücum özgürlüğü bulabilir. Bu da tabi geçici bir konu. Boey sağ bekteyken de, solda etki edebilmeli. Icardi gibi bir forvetin var, Angelino gibi bir bekten iyi orta alamıyorsun. Orta kalitesi, teknik düzey, pas gücü, bunları bütünüyle göremedik. Bu kadar da kötü oyuncu değil. Şu ligde hücum yönü ile fark yaratamamasına inanamıyorum. Bu gidiş Ocak ayında yeni sol bek transferi gibi. Sol bekte de tercih daha atlet, Boey tarzında bir isim olacaktır. Okan Hoca'nın bek tarzı da artık tam anlamıyla buraya evrildi.

Kaan Ayhan'ın varlığı, Torreira'yı rahatlatan unsur

Kaan Ayhan'ın varlığı, Torreira'yı rahatlatan unsur. Hoca da Paredes ve Vecino gibi isimleri isterken, Torreira'yı rahatlatmayı hedefliyordu. Torreira'nın Fiorentina günlerine inince, 5 gol 2 asistli sezonu var. Galatasaray'da ise 1.5 sezonda henüz 1 asist yapabildi. Bunun da nedeni orta sahanın derinliklerinde oynamasıydı. Orta sahanın merkezinde mücadele et, geriden oyun kurumuna yardımcı ol derken, ön tarafa bakmak o kadar kolay olmuyor. 

Kerem Demirbay'ı çok fazla yabana attık gibi hissediyorum

Kaan Ayhan'la birlikte, kendi Paredes ya da Vecino'muzu bulduk. Okan Hoca'nın çok büyük bir kazanımı, bu tartışılmaz. Özellikle de zorluk derecesi yüksek maçların olmazsa olmazı diyelim. Diğer yanda, orta saha için iyi alternatiflere de sahibiz. Kerem Demirbay'ı çok fazla yabana attık gibi hissediyorum. 11 açısından demiyorum bu arada. Ndombele'yi tercih edip, kazanmaya çalışıyoruz. Kazanılması halinde sana getirisi çok fazla da, o yönde ışık vermiyor. Fizik durumu, buraya sağladığı odak felaket düzeyde. Oliveira'ya ayrılacak diyoruz, Bayern Münih maçında gol attığımızda kulübede kendinden geçiyor. Biraz aidiyet arıyoruz. Florya'nın suyu tamam da, Ndombele için işleyecek mi bilmiyorum. O konuda umudu kesiyorum. Bu yüzden de kenardan hamle yaparsak, Kerem Demirbay ve Oliveira'yı biraz daha fazla düşünmek lazım. Ligimizde zorluk derecesi biraz daha düşecek maçlarda, Kerem Demirbay'ı yeniden 11'de görmeye başlayabiliriz. Rizespor deplasmanı rotasyon yaparken, 11'de bekliyorum mesela. Önemli bir tecrübe ve kalite. İyi de gidiyordu bir ara. Kötü performansına denk gelmedim. Onun da ön alan baskısı, sık sık rakip ceza sahası içine girerek gol arayışları var. İş biraz da "tabela" bulmaktan geçiyor. Gol / asist katkısı geldiği an, tüm eleştiriler de kenara bırakılıyor. Katkı veriyor bu oyuncular yoksa. Tete için de bu geçerli. Oyun içi katkısı yüksek, sahada mutlaka kalması lazım ama gol / asist göremeyince beğenmeyeni de bol oluyor. Bu tarz isimleri o kadar da yabana atmamak lazım.

Icardi'den ne rica edersen et, kulübü için asla hayır demez

İliğiyle, kemiğiyle Galatasaray bu adam. Her anını yaşıyor. İmaj haklarını kulübe bıraktığından bahsetmiştik. Kulübün bu konuda bir çalışması olmasa da, Icardi elinden geleni yapmakta. Bu takımdan nice yıldızlar geçti. En yakınlarından biri Falcao diyelim. Yaşadığı sakatlıklara girmeyeyim, o da güzel bir konu aslında. Icardi'nin yaşadığı sıkıntıyı yaşasa, Bayern Münih maçını İspanya'da izliyordu. Geri dönüşü de 1-2 ayı bulurdu. 

Zaha geldi, Kerem Aktürkoğlu yerinden oynadı yorumuna katılmıyorum

Zaha geldi, Kerem Aktürkoğlu yerinden oynadı yorumuna katılmıyorum. Zaha'nın şu an hücumda yüzde 30'uyla oynadığı doğru da, savunma katkısını konuşmak lazım. Geriye yardımı ve fizik üstünlüğü sayesinde o kanadı kapatıyor. Kerem Aktürkoğlu ise forvetin arkasında yeni bir dönüşüm içinde. Bunu da başarabilirse tam anlamıyla o hayal edilen potansiyeline ulaşacak. Kanatta da devam edebilir ama hayal ettiği noktanın anahtarı forvetin arkasında, 2. forvet rolünde. 

Nelsson'un hal ve hareketleri ufaktan rahatsız etmeye başladı

Nelsson'un hal ve hareketleri ufaktan rahatsız etmeye başladı. Oynamak istemedi doğal, elbette üzülecek de, sen profesyonelsin ve o şekilde hareket etmemeye başladın. Tribün çağırır gitmez, idmanlarda takımla ilişkisini kesmiş halde, yalnız başına takılıyor. Formayı kaybettiği gibi pes etti. Hayalleri var, potansiyeline inanıyor da, gitmek istediği o takımlarda formayı direkt ona vermeyecekler ki. Savaşacak, kendini gösterecek ve formayı alacak. Galatasaray'da da böyle. Belli defoların var işte. Bu da takımın oyununa uymuyor. Davinson Sanchez ile Bayern Münih'e o baskıyı kurabiliyorsun. Hızlı ve atlet stoper, topla ilişkisi de iyi. Açık alanda yakalandığında geri koşabileceğini bildiğinden, gönül rahatlığıyla orta sahaya baskıya çıkıyor. Hatta yer yer bek edasıyla hücuma da destek vermekte. Nelsson bunu vermiyordu. Şampiyonlar Ligi'ni geçtim, ön elemelerde dahi sırıttı. Kopenhag maçını da izledik zaten. Formayı kaybetmenden daha doğal bir şey yok. Takımın da sana uygun bir formasyona geçmesi söz konusu değil. Nelsson'u kaybetmeyelim de, o da biraz çabalasın. Yaz dönemi satmak lazımdı, o tren kaçtı. Şu an değeri de düştü, yapacak bir şey yok. Stoper konusunda, takımın ihtiyaçları doğrultusunda Kaan Ayhan'ın da gerisinde. Daha profesyonelce hareket etmeli ve kendini takımdan soyutlamamalı.

Bayern Münih maçının ardından, Berkan Kutlu tekrardan gündem olmuş

Bayern Münih maçının ardından, Berkan Kutlu tekrardan gündem olmuş. Haklı da bir gündem. Israrla yazdığım, bu takımın "rol" oyuncularına da ihtiyaç duyduğu. Berkan Kutlu da bu takım adına iyi bir rol oyuncusuydu. Kadro mühendisliği böyle bir şey. Çeşitli kısıtlamalar ölçüsünde, mümkün olan en iyi rotasyonu oluşturmak gerekiyor. Berkan Kutlu da yerli olması itibarıyla, Torreira arkasında iyi bir rotasyondu. 

Senin futbolun daha güçlü, sağlaması da Şampiyonlar Ligi'nde gösterdiğin performans

Bizim adımıza bu sezonun en büyük problemi "bitiricilik". Geçen sezon böyle bir sorun yoktu. Galatasaray'ın maçları koparamaması bu yüzden. Ligde de böyle, Bayern Münih karşısında da. Icardi dahi yer yer bu bitiricilik sıkıntısını yaşar oldu. Kerem Aktürkoğlu desek bu konuda en önde gelen isim, normalde bitirdiği pozisyonları kaçırıyor. Futbolcu futbolcu yapmıyorum bu eleştiriyi, genel bir sıkıntı. Çözülür bir noktada da, Şampiyonlar Ligi'nde başka şeyler de konuşuyor olabilirdik. Bitirememenin kaynağı heyecan mı, başka bir şey mi bilmiyorum. Gole yakınız, pozisyon buluyoruz. Ligde belki vitesi daha düşük tutuyoruz da, Şampiyonlar Ligi ufukta olduğundan öyle oynamak zorundasın. Kalitenle de orayı aşıyorsun. İstediğin an, maçın ayarı ne kadar yüksek olursa olsun pozisyon buluyorsun zaten. Fenerbahçe bunları atıyor, o yüzden de ilk yarılarda çoğu maçı bitirdi. Senin o maçların genelini 0-0 geçmen "bitirememek" kaynaklı. Senin futbolun daha güçlü, sağlaması da Şampiyonlar Ligi'nde gösterdiğin performans. Buna bitiriciliği de eklesen, ilk 3 maç sonunda çok daha rahat konumdaydın. Hala hazır olmayan futbolcuları konuşman da cabası. Çok daha güçlü olacak bu yapı, mutlaka bitirmeye başlayacak. 

Değişiklik zamanlaması eleştirilecek tek nokta

Değişiklik zamanlaması eleştirilecek tek nokta. Mertens değişikli erken geldi aslında da, tam anlamıyla "kazanma" odağıyla gerçekleşen değişiklikti. Bunu eleştirmem, kazanmak için tüm limitimizi zorladık. Baskımız çok yüksekti, tempoyu olabildiğince yukarıda tuttuk ama pilin 60 - 65 civarı biteceği de barizdi. Bu baskıyı kurduğunuzda sonucu almak zorundasınız. Bayern Münih gibi bir rakip sizi bekler, düştüğünüz an da işi bitirir. Hak etmesek de sonuç bu.

Rakip kim olursa olsun, kendi sahamızda favorinin biz olduğu

Nisan 2017'den bu yana, bir Şampiyonlar Ligi maçında Bayern Münih kalesine en çok şut atan takım olmuşuz. Real Madrid o maçta 30, biz ise bu maçta 20 şut attık. 2003 / 2004 sezonundan bu yana da, Şampiyonlar Ligi'nde bir karşılaşmanın ilk yarısında 16 şut ile, Bayern Münih'e karşı en çok şut atan takımız. Opta'nın paylaşmış olduğu istatistikler böyle. Şampiyonlar Ligi'nin en iyileri derken, birkaç takım sayarsın. En acımasız olan takımların başında da Bayern Münih gelir.

Galatasaray 1-3 Bayern Münih, çocukluğumun Galatasaray'ı

Hamlede geç kaldık. Mertens'i oyuna alırken, galibiyet mesajı iyiden iyiye verildi. 65'e kadar o baskı devam etse de, pilin bir yerde biteceği de ortadaydı. Tam değişiklikleri yaparken, maç 1-2'ye geldi ve o an takım tam anlamıyla kırıldı. Mertens'i değil de, Kerem Demirbay'ı düşünmek daha mantıklıydı. Merkezi tutup, topa da sahip olmaya devam etmek. Belki ön alan baskısının şiddeti düşecekti ama hücum demeye devam edecektin. Rakip Bayern Münih. Kazanmak için en az 3 gol atman gerektiğini öncesinde söylüyorduk. O 3 golü atacak imkanı da fazlasıyla yakaladık. Kaybetsen de, fazlasıyla gururlu olmalısın.

Kimi onunla kıyaslayabileceğiz ki?

Icardi, Galatasaray'a transfer olalı 1 yıl 1 ay gibi bir süre geçti. 13 ayda, Galatasaray'ın derbilerde en çok gol atan yabancı futbolcusu oldu. Derbilerde boşu yok, istisnasız atıyor. Sadece 13 ay içinde bu rekorun sahibi oldu ve Galatasaray'dan ayrıldığı gün bu gol sayısı hangi noktada olacak çok merak ediyorum. Listeye bakınca Melo haricinde herkes hücumcu. Bu da onu farklı bir yere koymakta. Grafikte asıl konuşulması gereken isim o aslında. Melo öyle bir psikolojik üstünlüktü ki, orta sahanın derinliklerinden çıkıp böyle bir gol sayısı yakaladı. Fenerbahçe ve Beşiktaş'a birçok golü var. Özellikle de Beşiktaş'ı daha çok severdi. Elmander de mesela 2 sezon takımda kaldı ama ilk sezonunda asıl katkısını verdi. Gol sayısı da belki düşüktür ama derbileri boş geçmezdi. Bu da onu özel isim yapmakta. Baros'un yaşadığı şanssız sakatlıklar oldu, yoksa onun da bu listede hatırı sayılır bir yeri vardı. Icardi şu an onu geçmek için uğraşıyordu. Sneijder de özel noktada. Onun attığı goller de kritikti, maç kazandıran tipte. Seni ipten alıyordu. Hagi'yi zaten konuşmaya gerek yok. Icardi için ise söylenecek tek şey, muadili dahi olmadığı. Kimi onunla kıyaslayabileceğiz ki?

Bakambu şu an Halil Dervişoğlu'nun da gerisinde

Icardi'nin arkasında yedek kalmayı kabul edecek bir forvet bulmak zor deniyor da, bu durum Bakambu'nun hayal kırıklığı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Halil Dervişoğlu da çok büyük şanslar bulmadı mesela. Bakambu'nun 141 dakikası var, Halil Dervişoğlu'nun 130. Hangisi daha iyi iş çıkardı dersek, bence Halil Dervişoğlu daha önde. 2 futbolcu da yer yer forvet, yer yer kanat gibi oynatıldı. Halil Dervişoğlu elbette uçup kaçmadı da, fiyat performans bu işler. Bakambu'dan beklenti daha yüksekti. Kenarda bekliyor, maç eksiği oluşabilir ama tecrübesiyle bunları kapatması lazım. Hiçbir şey onun sahada ne yapacağını bilmeyen bir futbolcu gibi hareket etmesini açıklamaz. Penaltı pozisyonuna oluşan faulü o aldırmış olsa da, Beşiktaş karşısında etkisi yoktu. Hatta alanı bulup, rakibi eksik yakaladığımız çoğu pozisyonu da harcadı. Doğru zamanda pas atmaz, kafasını kaldırmaz, ısrarla stoperlerin üstüne top sürdü ve kaptırdı. Bakambu kalitesi ya da tecrübesi mu bu? Futbolcuyu tanıyan isimler olarak bu olmadığını biliyoruz. Tek forvetle oynuyorsun, Icardi arkasına forvet bulmak mutlaka kolay değil de, orada net bir isme ihtiyacın var. Gomis'in dahi gerisinde Bakambu. Icardi'nin oynamama durumu var şu an ve düşüncelisin. Barış Alper Yılmaz, alanı bulacağımız maçlarda iyi bir forvet alternatifi de, kapanan takımlar karşısında peki? Bakambu, tat vermemekte ve bu noktadan sonra da süre alır mı pek sanmıyorum. Rotasyonda Halil Dervişoğlu'nun da gerisine düşmesi gerekiyor.

Sol beke hamle yapayım diye, stoper tandemini bozmaya gerek yok

Icardi konusunu yazmıştım. En ufak bir risk varsa dahi onu kenarda tutar, oynatmazdım. Bayern Münih maçıyla sezon bitmiyor çünkü, yolumuz çok daha uzun. Bir soru da, Angelino'nun kötü grafiği üzerinden geliyor. Onu kenara alıp, savunmanın dengesiyle oynama ihtimali. Abdülkerim Bardakcı'nın sol beke çekilip, Davinson Sanchez'in partneri olarak Kaan Ayhan / Nelsson 2'lisinden 1'inin oynatılması.

Icardi ile alakalı en ufak bir risk varsa, bunu göze almazdım

Ghezzal'ın müdahalesi net şekilde penaltıyken, faul bizim aleyhimize verildi. O skandal hatanın gerçekleştiği pozisyonda da Icardi sakatlandı. Hafif bir sakatlık gibi görünebilir de, maç trafiğimiz yoğun. O trafik içinde de zor maçlar bulunmakta. Salı günü Bayern Münih karşısına çıkacağız. Eminim ki Icardi de bu maçta sahada olmak için yanıp tutuşuyor. Tüm imkanları seferber edip, riski göze alacaktır ve bu maçta oynamak istemeyecektir. En ufak bir risk varsa, bunu göze almazdım.

Her Şampiyonlar Ligi maçı öncesi, ekonomik oynaman doğal

Beşiktaş maçında eleştiriler doğal olsa da, Bayern Münih maçının havası başkadır. Burada böyle oynadık, Bayern Münih maçında bu şekil devam edemeyiz gibi düşünceler de yanlış. Orada farklı bir konsantrasyon çünkü. Beşiktaş maçındaki rahatlık, elbette Bayern Münih maçında olmayacak. Daha odaklı, konsantrasyon sahibi, 90 dakikanın her anında düşmeyecek bir Galatasaray bekliyoruz. Kazanırız, kaybederiz ayrı da, bu görüntüde olmayacağımız kesin. Beşiktaş gibi bir maçta da bu havaya girip, rölantide oynayabilmek takımın geldiği noktalardan biri. Daha erken sonuç alabilip, çok daha öncesinde tempoyu iyice sıfırlayabilirdik. Eleştireceğim taraf da bu zaten, laubali davrandık. Maç 1-1'e geliyor, biraz baskını arttırıp, sonuca yine gidiyorsun. Ligde oynadığın diğer maçlar gibi, hiçbir farkı yoktu. Beşiktaşlılar bu maç özelinde büyük anlamlar kendilerine yükleyebilir de, hata ederler. Tablo tam anlamıyla Galatasaray ile alakalıydı ve biz ne istersek o oldu. Yeri geldi Samsunspor da 3-0'lık maçı 3-2'e getirip, 3. golü bulacak pozisyona da girdi. Sonuç ise ligde 8 galibiyet 1 beraberlik. Şampiyonlar Ligi'nde de iddialı noktadayız. Her Şampiyonlar Ligi maçı öncesi bu durumu yaşayıp, tempoyu olabildiğince düşük tutacağız. Bu da doğal olandır, ekonomik oynamalısın. Kaliten yüksek, ligde her şekilde sonuca ulaşacaksın.

Tete için eleştiri getiriliyor da, abartılı buldum bunu

Tete için eleştiri getiriliyor da, abartılı buldum bunu. Yararlı futbolcu, etki de ediyor. Eleştirenlerin kafasındaki profil nedir bilmem de, aldığın katkı iyi. Beşiktaş maçı özelinde bu durum daha net şekilde böyle. 1'e 1'lerde belki beklediğim etkide değil de, zekasıyla oynuyor. Oyun içi katkısı var, merkeze gelip derine attığı paslar çok iyi. Beşiktaş karşısında 5 tane kilit pası var, pas isabet oranı yüksek. Çok da hareketli. Bence elini güçlendiriyor ve Rashica kıyaslarına hiç girmeyin bile.

Icardi'n olmasa, bu maçın görüntüsü de değişirdi

Futbol laubaliliği kaldırmıyor. Icardi'n olmasa, bu maçın görüntüsü de değişirdi. Beşiktaş karşısında da maalesef olabildiğince laubaliydik. Rahatlık, rehavet, benim için laubalilik. 11'e 11 karşı oynarken ki oynanan oyunla, 11'e 10 oynanan oyun bu kadar fark etmemeli. 1-0 öndesin, skor avantajın var. Bir an önce sonuca gidip, Bayern Münih maçı için hamleler yapmaya başlamalısın. Sen ise tüm imkanları elinin tersiyle itip, maçı bir de 1-1'e getirtiyorsun.

Galatasaray 2-1 Beşiktaş, bu kadar zor bitmemeliydi

Kafaların Bayern Münih maçında olması ve temponun buna bağlı düşüklüğü doğal. Oyundan öte, kazanmanın önemli olduğu bir gün. Yine de öyle bir ortam oluştu ki fişi çekebilmelisin artık. Rakip Beşiktaş, ne olursa olsun. Futbol da bu kadar laubaliliği kaldırmaz. Maç sonu istatistiklere bakınca, rakip ceza sahası içinde cirit attığımızı görüyoruz. Önde bu kadar oynarken ve rakibi de istediğimiz her an hataya zorlarken, o 2. gol gelmeli. Sonrasında rölantiyle devam eder, Bayern Münih maçına tam anlamıyla odaklanırsın.

Ndombele'yi orta sahaya yazdığımızda, 3. yerli durumunu konuşmak gerekecek

Torreira / Ndombele orta sahasıyla sahada olacağız gibi görünüyor. Kaan Ayhan'ı orta sahada beklemiyorum. Kaan Ayhan'ın orta sahada oynaması, rakibe önlem adı altında alınan bir hamle. Beşiktaş karşısında buna ihtiyaç yok. Torreira / Ndombele ile de fazlasıyla üstünlük sağlarsın. Yeter ki Ndombele bu Milli Takım arasında tam anlamıyla hazır duruma gelmiş olsun. Ndombele'yi orta sahaya yazdığımızda, ilk 11 için 3. yerli durumunu konuşmak gerekecek tabi.

Varsayalım...? #9; Quaresma & Baros takası

Fatih Hoca'nın, 3 büyüklerin kendi aralarında transfer yapabilmesi gerektiğine yönelik bir sözü vardı. X takımda yeri olmayan futbolcunun, Y takımda yeri olabilir üzerinden. Galatasaray, Ayhan Akman'ı Beşiktaş'tan transfer ederken, takas olarak verdiği Ahmet Yıldırım bu konunun güzel örneklerinden biri. Sözleşmesi biten futbolcuların bu tarz değişimlere imza attığını görürüz de, 3 büyükler kendi aralarında "bonservis" üzerinden pek transfer yapmaz. Örneği var olsa da azdır.

Ziyech konusunda her şey plan dahilinde ilerliyor

Her şey plan dahilinde ilerliyor. Milli Takım'da son hazırlıklarını yapıp, geri dönüşüyle birlikte takımla çalışmalara başladı. Beşiktaş ve Bayern Münih maçlarında kadroda olması beklenmiyor denilse de, 2 maçın da geniş kadrosunda yer alır. Zaha süreci izlenecek. Bir anda 11'e atılmayacak, yavaş yavaş üstüne düşeceğiz. Zaha da ayağının tozuyla oynamaya başladı ve hazır olmadığı için geriye atmış oldu. Ziyech de beklediğimden çok daha erken 11 oynadı ve geriye attı işte. Biraz daha beklemek, yavaş yavaş futbolcuya dokunmak lazımdı. Futbolcu da sabırsız tabi, hemen oynamak ve kendisini göstermek istiyor. Ziyech'in aidiyet duyacağını ve burada yeniden toparlayacağını hala düşünüyorum. Florya'nun suyu dediğimiz olay. Herkesin yaklaşımı üst düzey ve bu tarz futbolcular da o sevgiyi gördüğü an başka bir şeye dönüşüyor. Beşiktaş ve Bayern Münih maçlarında "çilingir" olarak kenarda tutacağız. An gelir, tecrübe ararız ve o kaliteyi belli dakikalarda gösterir. Zaha da gösterdi, Ziyech de gösterir. Bu geri dönüş beni mutlu etti. Galatasaray hücum hattında belli taşlar oturmuş olsa da, Ziyech'in katacağı kalite çok büyük olacak.

Karşına Boey'in 9 olan driplingi çıkınca keyif kalmıyor

Oyuncu incelemeleri ile alakalı, oyunun tam sürümü sonrası yazacağım. Gamepass üzerinden oyuna sahip olacağım için, beta sürümünde ben yokum. Çeşitli hesaplar ve yayıncılar da, futbolcu özelliklerini paylaştı. Galatasaray'a genel olarak bakınca, yeni transfer edilen isimleri bir kenara koymak zorundayız. Onların özellikleri, geldikleri takımların gözlemcileri tarafından ayarlanıyor. Geçen sezondan kalan futbolcularımıza bakınca da, sanki bu takım şampiyon olmamış, futbolcuları gelişmemiş gibi bir durum var. Boey'in profili yukarıda, siz karar verin. Dripling 9 diyor. Boey'un birçok önemli özelliği var da, en güçlü olduğu yer dripling değil mi? Pas ve teknik tarafta da zayıf bırakılmış, savunma odaklı bir profil oluşturulmuş. Transfer edilirken ki Boey yok artık, o adam geride kaldı. O algıdan sıyrılın, bu adam bambaşka. Bu profilin yaz aylarında ayarlanması da bir şey değiştirmez, geçen sezonu ortada işte. 

Metehan Baltacı'yı Eyüpspor'a kiralarken kafamız rahattı

Eyüpspor, kendi liginde güçlü bir takım. Arda Turan gibi potansiyel vaat eden bir teknik direktörleri var ve ortaya "vizyon" koymaya çalışıyorlar. Böyle bir takımın içinde, gelecek vaat eden bir futbolcunun yer alması önemli. Doğru kiralama böyle bir şey. Metehan Baltacı'yı Eyüpspor'a kiralarken kafamız rahattı. Arda Turan'ın onu oynatacağını ve geliştireceğini biliyorduk. Geçen 8 maça bakınca da, 5 maçta 90 dakika sahadaydı. İlk 2 maçta kenardan geldi, bir maçta da 45 dakika sahada kaldı. Oynamaya devam edecek, performansı üzerine koymaya devam ediyor. Metehan Baltacı'nın genel olarak kiralık süreçleri iyi geçiyor aslında. İskenderunspor dönüşü, Galatasaray A takımında yer aldı. Geçen sezonun yarısında Manisa FK'daydı ve ağırlıklı olarak sahadaydı. Şimdi de Eyüpspor ile şampiyonluğa yürüyor. Emin Bayram ve Metehan Baltacı üzerinde duruyorum. Altyapından yetişmiş önemli potansiyeller. En azından alternatif olacak isimleri dışarıdan transfer etmeyelim diyoruz ya, bu futbolcular o rotasyonun parçaları olacak. Hatta istenilen noktaya gelirlerse, olası ayrılıkların da yerini doldurabilirler.  Metehan Baltacı yer yer 6 numara gibi de oynayabiliyor. Bu joker özelliği de onun artısı. Kaan Ayhan'ı izliyoruz, Metehan Baltacı da o özelliği ile geliyor. Ali Yeşilyurt var altta, onun da geleceği parlak. Stoper rotasyonu için kafamız rahat yani. Yeter ki bu genç futbolculara şans veremiyorsak doğru takımlara kiralayalım ve gelişimleri devam etsin.

Tozlanmış parçalı #63; Fatih Akyel

Galatasaray'ın içinden çıkmış en önemli yeteneklerden biri. Fatih Akyel, Ceyhun Eriş gibi futbolcular hemen hemen aynı jenerasyon. Ceyhun Eriş, Fatih Hoca'nın Galatasaray'ın teknik direktörü olmasından 1 sezon önce süre almaya başlamıştı. Fatih Akyel ise Fatih Hoca'nın direkt olarak A takıma çıkardığı bir isim. 96 - 2000 döneminin başından sonuna kadroda yani. 97 - 98 sezonuyla birlikte de takımın değişmez isimlerinden biri olmayı başardı.

Ayrılık ihtimali en yumuşatıcı şekilde ifade edildi

Muslera hala çok büyük. Hala da bu ülke sınırlarındaki en iyi kaleci. Geçmişini ya da bugününü tartışmam bile. Bu sezon başarı geleceğini bekliyoruz, yine o noktada en büyük pay sahiplerinden biri olacak. 37 yaşında ve sözleşmesinin son sezonunu yaşıyor. Burada kritik nokta, Muslera ile devam edilip edilmeyeceği? Ya da onun Galatasaray'da devam edip etmeme durumu. Erden Timur'un açıklamalarına bakınca, sezon sonu ayrılık fazlasıyla olası gibi.

Her masada, her yerde, her zerresindeyiz

Erden Timur'u bir konuda eleştiririm sadece. Elindeki belgeleri bu kadar uzun süre gizli tutmamalıydı. Niye açıklamadı demiyorum, niye savcılığa gidilmedi. Böyle olmalı çünkü, hukuk devletlerinde süreç böyle işler. Hani nerede açıklama, şampiyon olunca her şey halı altına mı süpürüldü diye çıkış yapanlar susmuştur artık. İşler iyi giderken, açıklayacağız denilen her şeyin açıklandığını gördük. İddia da demiyorum, kanıt sunuldu. Özellikle geçen sezon her şey ortada. Mhk Başkan'ından, Federasyonda ilgili görevlilere, bazı hakemlere, hatta yayıncı kuruluşa kadar. İtalya'da "temiz eller" operasyonları oluyor. Erden Timur da bunu dile getirdi, savcılık araştırsın. Galatasaray aleyhine geliştirilen sosyal medya yansımasını zaten paylaşıyoruz. Youtube kanalları, onların genel yayın yönetmenleri. Algı adına üretilen haberler. Erden Timur'a da her fırsatta bel altı vurmaya çalışıyorlardı, şimdi dozu daha da arttıracaklar. Bu noktada da biz güçlü duracağız ve Erden Timur'un yanında duracağız. Bu açıklamaların ardından tüm taşlar yerinden oynamalı. İstifa etmesi, hatta yargılanması gereken isimler var. Şampiyon olmak adına tüm tuşlara basıp, başarılı olamıyorlardı. Bugün de aynısı geçerli, olamayacaklar. Açıklamaları tek tek okuyun, gerçekten vahşete düşüyor insan. Ülkelerdeki rekabetler, o takımları yukarı taşır. Galatasaray'ın şanssızlığı sanırım, rekabet içinde görünen takımlar. Rakip olduğumuzu düşünmüyorum da, öyle görünüyor işte. Bizi aşağı çeken unsur da bu. Coğrafya kaderdir..

Tozlanmış parçalı #62; Cesare Prandelli

Tozlanmış parçalı serisinde sadece eski futbolcularımızı değil, teknik direktörlerimizi de konuşuyoruz. Prandelli de nedense son günlerde çok fazla gündeme getirildi. Galatasaray'a geldiği gün itibarıyla düşününce çok büyük işti. O dönem Avrupa'nın en önde gelen teknik adamlarındandı ve İtalya Milli Takım'ından ayrılır ayrılmaz soluğu burada alması da ciddi bir başarıydı. Mancini gibi başka bir önde gelen teknik adamın ardından geldi. O gün için heyecanlı olsak da, işler istenilen gibi gitmedi.

Ndombele'yi toparlamak, taşları da yerine oturtmak anlamına geliyor

Galatasaray'ın hayalindeki ideal orta saha 2'lisi fotoğraftaki gibi. Beşiktaş maçı için ise Kerem Demirbay oynar diye düşünüyordum. Hatta bu konuda bir yazı da paylaşmıştım. Gelen son haberlere bakınca, orada ibre sanki Ndombele'ye döndü. Milli Takım arası sonrası, o hazır değildi, bunun eksiği vardır gibi konuları konuşmamak gerekiyor. Icardi'nin fotoğraflarına bakıyoruz, artık yüzde 100 hazır. Ndombele'ye bakıyoruz, o da artık kıvama gelmiştir.

Galatasaraylılar için de her zaman evlat

Yunus Akgün için atladığımız bir nokta var. Geçen sezona dönersek, Yunus Akgün'ün 11 oynadığı maçlarda forvetler Seferovic ve Gomis'ti. Icardi'yle oynama fırsatını pek bulamadı. Şu yüzden yazıyorum, Icardi çevresini de büyüten bir forvet. Kerem Aktürkoğlu ile sağladıkları uyumu görüyoruz. Molde deplasmanını düşünüyorum, Icardi'ye yaptığı muhteşem bir asist vardı. Icardi'nin de o günlerde Yunus Akgün'ün takımda kalmasını istediği yazılıyordu. Okan Hoca da bunu çok istedi aslında. 

Bu yaptığı ilk değil, son da olmayacak

Yağız Sabuncuoğlu'nun Galatasaray hakkında oluşturmak istediği negatif algı ilk değil, son da olmayacak. Neyse ki herkes, her şeyin farkında da üstünde çok durmuyoruz. Fas Milli Takım Teknik Direktörü'nün söylemediği şeyleri, söylemiş gibi yazdı. Ziyech'e test yapılmış, uyluk kasında yırtık varmış gibi. Maksat da Ziyech için "kronik sakat" algısı oluşturmak. 

Değil Galatasaray, Milli Takım'da da muadili yok

Kerem Aktürkoğlu'nu övmekten bıkmam. Saha içini geçtik, saha dışıyla da konuşuyoruz artık bu adamı. Galatasaray'da kaptanlardan biri yapılırken, bu durumun altı fazlasıyla doluymuş. Lider karakterini ortaya koyuyor, konuştuğu her konunun altı fazlasıyla dolu. Bu liderliği Milli Takım'da da yansıtmaya başladı ve Montella da bu durumun altını çizdi. Saha içine dönersek, iyi bildiğimiz performansı devam etmekte. Montella'nın bu tarz kanatları iyi kullandığını ve geliştirdiğini biliyoruz. Yunus Akgün gibi bir örnek taze. Buluştukları gibi de yeniden dokundu. Yusuf Sarı için de bu geçerli. Kerem Aktürkoğlu zaten belli bir noktaya gelmiş, büyük bir futbolcu. Değil Galatasaray, Milli Takım'da da muadili yok. Montella'nın oyun düzeninde, Kerem Aktürkoğlu'nun yeri çok daha büyük olacak. Montella, hızlı ve teknik özelliği yüksek kanatları seviyor. İrfan Can Kahveci üzerinde o kadar durmayacak mesela. Kanat için tarzı değil çünkü. Daha hızlı ve teknik kanatlar ise büyüyecek, önemli roller alacak. Kerem Aktürkoğlu'nun Galatasaray'da forvet arkası rolüyle de üzerine koymaya başladığını görüyoruz. Orada oynaması da zaten gelişen oyun aklı üzerinde pozitif etki demek. Icardi'yle oynamanın da müthiş bir oyun ezberi oluşturduğunu tekrar yazalım. Daha dün 3. Lig'deydi, bugün Galatasaray ve Milli Takım'în olmazsa olmazı. Kusursuz bir kariyer öyküsü yazıyor.

Ndombele toparlanmaz ve Oliveira giderse, Tielemans için şatları konuşurum

Tielemans, Galatasaray adına yaz döneminin ilk transferi olabilirdi. Lig biter bitmez, ilk olarak 8 numara transferini konuşuyorduk ve gündeme gelen isim de bonservisi elinde olan Tielemans'tı. Okan Hoca dahi Tielemans için şakayla karışık "come to Galatasaray" demişti. O kadar hızlı ilerledi bu süreç, teklif yaptık ama 1-2 gün sonrasında Aston Villa'ya imza attı. Biz de 8 numara transferiyle başlattığımız dönemi, en son 8 numara transferini gerçekleştirerek tamamladık.

Tozlanmış parçalı #61; Jean Michaël Seri

Lemina'yı anmışken, Seri'yi de pas geçmeyelim. Bazı transferler var, gerçekleşebileceğine pek ihtimal vermem. Fulham'ın küme düşmüş olması fırsattı da, bu adamın piyasası vardı. Nice dönemi uçuyordu, Avrupa'nın en iyi orta sahalarından biri olarak kabul ediliyordu. Barcelona da o dönem bu transferi gerçekleştirmek istemişti. O seviyede anılan bir futbolcu yani. Fulham'a 30 milyon avro karşılığında transfer olmuştu. 1 yıl oynadı, küme düştüler. Galatasaray da bu fırsatı değerlendirdi.

Beşiktaş maçı için eli en rahatlatan 8 numara Kerem Demirbay gibi görünmekte

Beşiktaş maçının gündemini yavaştan konuşmaya başlarken, sorulacak ilk soru "Torreira'nın partnerinin" kimin olacağı. Ndombele, Kerem Demirbay, Oliveira ve Kaan Ayhan gibi 4 tane aday var. Kaan Ayhan'ı zorlu maçlar adına "8 numara" için kazansak da, iç sahada Beşiktaş maçını o kategoriye koymak gerekir mi? Elbette önemli rakip de, odağı yüksek tuttuğumuz noktada da net favori olduğumuzu düşünüyorum.

Türkiye 4-0 Letonya, hoş geldin heyecanımız hoş geldin coşkumuz

Milli duyguları özlüyoruz, bu heyecan gerçekten başka. Futbol iklimi, kötü yönetimler gibi etmenler ile bu duygulardan uzaklaşıyorduk. Taktik, teknik taraflar elbette önemli de, Milli Takım fazlasıyla "coşku" ve "heyecan" işi. Montella da ayağının tozuyla bunu sağladı ve 2 net galibiyetle birlikte Euro 2024 biletini aldı. Hatta grubu lider bitirmek adına da büyük avantaj sağlayıp, Euro 2024 grupları adına eli güçlendirebiliriz.

Çubuklu daha güzel olsa da, bu formalar aynı anda kullanılabilirdi

Esvaphane'nin özel haberi. Nike gider ayak mükemmel çalışmış. Galatasaray için hazırladıkları, Cumhuriyet'in 100. yılı forması aslında buymuş. Bu forma kulüp tarafından kabul görmemiş ve 1920'lerde giydiğimiz çubuklu formadan esinlenerek bir 100. yıl forması tasarlanmış. 100. yıl formasını konuştuk, tam bir şaheser, hatta sanat eseri. Bence bu forma da gayet kaliteli. Neden mesela çubuklu forma ve kırmızı formayı bir arada kullanmadık? 2 tane 100. yıl forması olsun, çok güzel olmaz mıydı? 

Icardi'yi görünce oluşan güven duygusu diye bir şey var

Icardi'yi görünce oluşan güven duygusu diye bir şey var. Geçen sezon yaşadığı yükselişi hatırlarken, 2-1 kazandığımız Beşiktaş maçına gidiyoruz. 2 gol atmış, muhteşem de bir futbol oynamıştı. Sonrasında da 7-0'lık Başakşehir maçında 1 gol 2 asisti vardı. Tam ivme yakaladı derken Dünya Kupası arası girdi, geri dönüşünde sakattı ama oynamaya başladığı andan itibaren de bir daha durmadı. O durmayış bugün de devam etmekte. Hazır değil diyoruz, gidip Manchester United deplasmanında galibiyeti getiriyor. Ön elemelerde seni taşıdı, ligde şu an gol kralı. İçinde bulunduğumuz Milli Takım arası Icardi açısından önemli. Bundan önceki Milli Takım arasını sakat geçirmiş, çok fazla çalışma imkanı bulamamıştı. Şu an ise hazırlanmaya başladı ve Beşiktaş maçında çok daha fit bir Icardi görürüz diye düşünüyorum. Saha içinde çok ekonomik bu arada, rahatlıkla 90 dakikaları çıkarıyor. Bazı pozisyonlarda ağır kaldığı düşünülebilir de, Manchester United deplasmanında böyle olmamıştı. Beşiktaşlıların düşüneceği bir konu tabi, diri bir Icardi karşısında nasıl savunacaklarını bilmiyorum. Necip / Colley oynayacak gibi ve Icardi'nin oyun aklı ile baş etmeleri imkansız. Bu adam da derbileri çok seviyor ve asla boş geçmiyor. 

Ziyech'in yeni bir sakatlığı yok, mevcut durumu devam etmekte

Ziyech'in yeni bir sakatlığı yok. Fas Milli Takım'ından, bizim Galatasaray'dan beklediğimiz açıklama geldi sadece. Yeni transferlerin hazır olamama durumu devam etmekte. Yaz kampını kaçıran ismin de toparlanması zor oluyor. Ziyech'ten direkt olarak katkı alınmaya başlasa da, üst üste maçları kaldıramamış olabilir. Zorlama oldu, bu da sakatlık oluşturdu. Zaha'da da aynı süreç vardı. Sonrasında da tam olarak hazır olması bekleniyor. Galatasaray'dan ise duyduklarımız "sakatlığı yok, hazır olması bekleniyor". Sürekli de önümüzdeki maç oynaması bekleniyor ama yokluğu ertelenmekte. Milli Takım arası hazır olur derken, Beşiktaş ve Bayern Münih maçlarında da kadroda olması beklenmiyormuş. Ne zaman hazır olacak artık bilmiyorum. Fark yaratmasını beklediğimiz anlarda sahada olamayacaksa, ne zaman olacağını merak etmeyi bıraktım. Elde geniş ve kaliteli kadro var, yokluğunu telafi ederiz. Milli Takım adına büyük bir simge. Oynamasa dahi orada yer alması, takımdakiler ve taraftarlar adına moral. Ülke de zaten büyük bir depremi geride bıraktı, kayıpları çok oldu. Milli Takım'a gitmesine bir şey demiyorum. Aksine beni sevindirir, çünkü aidiyetini gösterir. Hazır olmasını bekleyeceğiz biz de. Tam olarak hazır olması bence de beklenmeli. 

Tozlanmış parçalı #60; Mario Lemina

Juventus onu Pogba sonrasına hazırlıyordu. "Yeni Pogba" gözüyle de bakılıyordu. Sakatlık geçmişi buna engel oldu tabi, genç yaşlarda kademe kademe düştü. Bugüne bakınca da o potansiyelin uzağında kaldı ama iyi bir kariyer edindi. O kariyer içinde de Galatasaray'da 1 yıllık kiralık geçirdiği dönem var. Kiralayıp da, Galatasaray'a yüksek aidiyet duyan birçok futbolcu yaşadık. Lemina da o listenin ilk sıralarında.